Türkiye Hakkındaki Gerçek
Türkiye ve Türkiye’nin bulunduğu konum hakkında çok fazla dezenformasyonu olduğundan ötürü bu makaleyi paylaşıyorum.
Türkiye ve Türkiye’nin bulunduğu konum hakkında çok fazla dezenformasyonu olduğundan ötürü bu makaleyi paylaşıyorum.
Öncelikle Türkiye’nin İslami kurallar çerçevesinde veya Şeriat ile yönetilen bir ülke olmadığını bilmeliyiz. Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye’nin şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan kaynaklı böyle bir algı olsa da, Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Kemal Atatürk’ün getirdiği kanunlar neticesinde laiklik ile yönetilmektedir. Tabii, bunlar sadece kağıt üzerindedir. Kanunlar ile bir yere kadar engellenebilse de İslam, devlet yönetimi ve toplum yapısını inanılmaz derecede etkilemektedir.
2019’da yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’nin %89,5’i Müslümandır. Dindar kesmin kapalı görüşlü ve bağnaz olmasından dolayı Müslüman olmayanlar kendilerini koruyabilmeleri için gizlenmesi gerekir, bu nedenle kimin gerçekten Müslüman olup olduğunu anlayamayız.
Erdoğan da İslam’ı bu şekilde kullanarak insanları koyun gibi gütmektedir, kendilerinin İslam ve Müslüman kardeşleri uğruna “savaştıklarına” inandırmaktadır. İnsanların büyük bir çoğunluğunun bilmediği bir şey ise, Türkiye’nin her yıl İsrail ile milyar dolarlarca ticaret yapıyor olmasıdır. Filistin-İsrail savaşında insanlar Türkiye’nin Filistin’i desteklediğine inansa da, bunun için mitingler ve yürüyüşler düzenlense de hükümet perde arkasından İsrail’e maddi destek sağlamaktadır.
Erdoğan’ın İsrail ve Yahudiler ile çalıştığı aşikâr olsa da, kendisinin Gürcü-Ermeni kökenli bir Yahudi olduğu gizlenmektedir. Türk yazar Ergün Poyraz “Musa’nın Çocukları” adlı kitabında Erdoğan’ın ve eşi Emine’nin Yahudi kökenli olduğunu belirtmiştir ki ironik bir şekilde bu kitabı yazdıktan sonra hapse girmiştir, beraat ettikten sonra da “ortadan kaybolmuştur”.
Aynı zamanda kendisi medyaya açık bir şekilde Yahudiler tarafından “Yahudi Üstün Cesaret Madalyası” ile ödüllendirilmiştir, beraberinde de birçok hediye almıştır.
Kontrollü medya ve İslam’dan ötürü Türk Halkı burada dönen komplonun hiçbir şekilde farkında değil, fark edebilecek bilince de sahip değiller. Ülkedeki sözde “aydınlar” da hükümet baskısından ötürü özgürce konuşamıyorlar, özgürce konuştuğu görülenler ise hükümetin istediği şeyleri söylüyorlar.
Değinilmesi gereken diğer bir konu da Jeffrey Epstein olayı ve bu olayın Türkiye’deki siyasi isimler ile olan bağlantısıdır. Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin nedense bu olayla bağlantı kişileri sürekli Türkiye’ye davet ediyor, baklavanın üzerine isimlerini yazıp paylaşıyor. Araştırdığımda ise Gaziantep’in Türkiye’de en çok çocuk kaçırma vakasının yaşandığı şehirlerden biri olduğunu öğrendim. Ne kadar da garip değil mi?
Daha da garip olanı Fatma Şahin’in Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu üyesi olması ile birlikte Kadın ve Çocuğa Karşı Şiddet Araştırma Derneği Başkanlığı yapmış olması.
Türkiye'de en fazla çocuk kaçırma vakasının yaşandığı illerden biri olan Gaziantep'i araştırdığımızda, Fatma Şahin'in göreve gelmesinden bu yana vakalarda büyük bir artış olduğunu görüyoruz.
Dernek başkanlığı yaptığı dönemde uluslararası ilişkiler ile hiçbir ilgisinin olmamasına karşın İtalya devleti tarafından çocuklar adına liyakat ödülüne layık görüldü.
Bu davadaki bir diğer şüpheli de eski Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’tir. Absürt sosyal medya paylaşımları ile tanınan Gökçek, belediye başkanlığı yaptığı dönemde pek çok yolsuzluğa karışan bir isim.
Gökçek’in Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanı olduğu dönemde (1989-1991) 29 çocuğun kaçırılarak yurtdışına satıldığı iddia ediliyor.
Epstein davasının baş suçlularından olan eski ABD başkanı Bill Clinton’un Türkiye ziyaretini de unutmamalıyız. Bir felaket olan 1999 depremi sonrasında Türkiye’yi ziyaret etti, ziyaretinden sonra da sistematik çocuk kaçırma olayları yaşandı. Benzer bir olay da 6 Şubat 2023 depreminde yaşandı. Türkiye’nin en önemli liman ticaret şehri olan İskenderun (İskenderun İskender’in memleketi anlamına gelir, Lord İskender için önemli bir şehir) limanında ABD gemileri tedavi bahanesiyle çocukları aldı ve o çocuklardan bir daha haber alınamadı.
Tüm bu anlattığım şeylerden sonra, nereye mi varmaya çalışıyorum? Burada adı geçen siyasetçiler, Recep Tayyip Erdoğan’ın kurucusu ve genel başkanı olduğu Türkiye’nin iktidar partisi olan AKP’nin (Adalet ve Kalkınma Partisi) üyeleri.
Türkiye tarihinde bu tarz vakaların sayısı o kadar fazla ki hepsinden bahsedebilmenin imkânı yok. Türkiye Yahudileri ve Siyonistleri çokça destekleyen bir ülkedir ve bu yüzden son derece yozlaşmıştır. Mason localarını kapatan, Yahudilere uşaklık etmeyi reddeden ve bu uğurda ölen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasının bu derece aşağılanması ne kadar üzücü.
Türkiye’nin geleceği güvence altında değil ve bu şekilde devam edilirse bize bırakılan miras olan Türkiye yok olacak. İnsanlar bunun farkında değiller, farkında olanların da elinden bir şey gelmiyor! Türkiye zaten yalnız bir ülke, ne Batılılar ne de Orta Doğulular bizleri seviyor ve destekliyor. Bu ülke ancak Spiritüel Satanistlerin ve bu yolda bizleri koruyup bizlere rehberlik eden Tanrılarımızın desteği ile kurtulabilir.
Bu yazıda gösterdiği emekler için @Sonne'ye teşekkürlerimi sunuyorum.