Sonne Bey'in dediği gibi Antik Yunan filozoflarının fragmanlarını, eserlerini ve onlar hakkında bulabileceğiniz diğer tüm kaynakları okumanızı ben de tavsiye ediyorum. Bunun için de İş Bankası Kültür Yayınları'nın çevirilerini tercih edebilirsiniz, Türkiye genelindeki en iyi yayınevlerinden birisi olduğunu düşünüyorum; hem ucuz, hem de kaliteli çevirilere sahip. Eğer aradığınız şey buysa bu eserler size felsefi ve dini açıdan çok şey katacaktır.
Sanat eğitimi almış birisi olarak da ufkunuzu açabilecek bir kaç roman önermek istiyorum. Bu romanlar size dini açıdan pek bir şey katmayacak, fakat size çok ilginç perspektifler gösterecek; doğru kelime buysa ufkunuzu açacak. Ayrıca yazacağım romanların İş Bankası Kültür Yayınlarından çevirilerinin olmasına özen göstereceğim, siz de kontrol ederek bu yayınevinden alışveriş yapabilirsiniz.
Johann Wolfgang Von Goethe - Faust
İş Bankası yakın zaman önce Faust'un Türkçe çevirisini yayınladı. İlk bakışınızda 'Ruh Satma!!!" hikayesi olarak gözükse de asıl anlamı bundan çok daha derindir ki bu yüzden katıksız bir Satanik eserdir. Goethe bu romana neredeyse tüm hayatını vermiş, Sanatsal anlamda kendi 'Magnum Opus'unu yaratmıştır. Bu Roman hem Antik Yunan ve Almanya toplumunun birleştiği bir ütopyayı alegoriler üzerinden anlatır, hem de oldukça keyifli ve ilginç bir olay örgüsünü size gösterir. Hakkında yazılacak çok şey var, yüzyıllardır yazılıyor zaten; dikkatli inceleyince Mephistopheles-Faust arasındaki ilişkinin Öğretmen-Öğrenci ilişkisine benzediği de göze çarpıyor. Çok ilginç bir roman, fakat Faust okumadan evvel alegori çözümlemeyi ve Antik Mitleri bilmelisiniz; yoksa çok değerli bir deneyimi kabusa çevirebilirsiniz.
Mihail Bulgakov - Master i Margarita
Çok garip bir kitap, Faust'tan esinlenmiş ve ilginç bir 'Şeytan' figürüne sahip olsa da bu figüre 'kötü' demek yakışık olmaz. Kötüden ziyade 'gerçek kötülere' haddini bildiren bir tür 'yargıç' konumunda, 'gün gelir devran döner' sözündeki gibi. Kitap biraz mizahi bir dille yazılmış, roman boyunca hem 'Şeytan' ve ekibinin Komünist Rusya'yı rezil edişini, hem Pontius Pilate'nin yaşadığı buhranlar, hem de Usta ile Margarita isimli iki insanın aşk hikayesini okuyoruz. Pontius Pilate kısımları Mesih zırvalıklarını içeriyor fakat bunu kutsal bir dilden ziyade aşağılayıcı ve küçümser bir dille yapıyor. Eğer Faust'u beğendiyseniz bu romanı da beğenme ihtimaliniz yüksek, fakat ciddiye almadan okuyun.
John Milton - Paradise Lost
En iyi çevirisi sanırım İthaki Yayınlarının yayınladığı 'Yitirilen Cennet' çevirisi. İbrahimi 'mitolojideki' Şeytan figürünü bu denli sempatik hale getiren ve Şeytanı 'Herkül' gibi bir kahraman konumuna koyan bu eseri Yüksek Rahip Hooded Cobra bile 'Satanik Eser' sayıyor. Size çok fazla şey katacaktır, tek bir paragrafı dahi hayatınızı değiştirebilir. Çok önemli bir eserdir ve bence her Satanistin okuması gerekir.
“Bu bölge, bu toprak, bu iklim mi,” diye sordu Baş Melek,
“Cennet’le ikame etmemiz gereken?
Bu yaslı karanlığı mı koyacağız o semavi ışığın yerine?
Peki öyleyse, zira her kimse egemen,
Neyin doğru olduğunu o kararlaştırıp bildirir.
Uzak durmak en iyisi, akılca başkalarına eşit,
Gücüyle eşitlerinden üstün olandan.
Sevincin eksik olmadığı çayırlara elveda;
Selamlayın korkuları, selamlayın Şeytanlar diyarını,
Ve sen, derin Cehennem, kabul et yeni efendini;
Zamanın ve mekânın değiştiremeyeceği
Bir zihin taşıyanı. Zihin kendi başına bir mekândır;
Kendi içinde cenneti cehennem kılar,
Cehennemi cennet. Nerede bulunduğumun
Ne önemi var hâlâ aynıysam; neden farklı olayım
Yıldırımların daha yüce kıldığından?
Burada özgür olacağız en azından; Yüce Rab
Kötülük için inşa etmedi bu yeri, bizi buradan göndermez.
Hüküm süreriz kendimizden emin ve bana göre,
Hükmetmek arzu edilir şeydir, Cehennemde bile:
Cehennemde hükümdarlık yeğdir Cennet hizmetkârlığına.
Fakat niçin sadık dostlarımızı, yoldaşlarımızı,
Kaybımıza ortak olanları, unutkanlık veren bu gölde
Şaşkına dönmüş yatar halde bırakalım;
Niçin onları da çağırmayalım, bu gamlı meskeni
Bizimle paylaşmaya ve tekrar silahlanmaya;
Deneyip anlamak için: Ne kalmış Cennet’ten geri alabileceğimiz,
Yahut kaybetmemiz mümkün ne var Cehennemde?”
Jack London - Sea Wolf
"Aşırı Duygu - Aşırı Duygusuzluk" ikilemini izlemek ve görmek isteyenler için Jack London'ın Türkçemize Deniz Kurdu olarak çevrilen Sea Wolf romanını öneririm. Ana karakter Hump aşırı duygulu 'hanım evladı' erkek arketipiyken kaptan Wolf Larsen 'aşırı duygusuz' karakter tiplemesinin arketipidir. İleri aşamalarda da ortaya çıkar ki Wolf Larsen aslında aşırı duygusuz falan değil, yukarıdaki mesajımda uzun uzun anlattığım 'duygu hakimiyeti' konusunda ustalaşmıştır. Kötü şeyler olurken tepkisiz kalır, fakat kamarasına çekilip ağlamayı da bilir. Zamanla bu iki ana karakterin etkileşimleri ve birbirlerini 'değiştirmelerini' izlemek size çok keyif verecektir.
Jack London sanırım Nazi Almanyası tarafından yasaklandığı için yabancı forumlarda pek hoş karşılanmıyor fakat kendisi y*hudi değil, Sosyalisttir. Neyse ki eserlerinde kendine karşıt düşünceleri sık sık kişiselleştirir de bize aptal Komünist romanları vermektense elle tutulur Sanat eserleri ortaya çıkarır. Bu bahsettiğim mesele çok ilginç çünkü adamın kendi ideolojik fikirleri çok hoş değil lakin karşıt düşünceyi iyi analiz edip sunabildiği için Wolf Larsen tarzı sağlam karakterler yazabiliyor.
Ayrıca Wolf Larsen kusursuz bir 'erkek' arketipidir. Zekidir, güçlüdür; 'sürünün lideridir'. Okuma yazmayı kendi başına, gemisinde öğrenmiştir; 'barbardır' fakat bu barbarlığın altını felsefi temelle doldurmayı başarmıştır. Özellikle sık sık duygu patlamaları yaşıyorsanız (ben ne yazık ki çok yaşıyorum) size çok yardımcı olacak bir kişisel gelişim kitabına dahi dönüşebilir.
Oldukça keyifli bir olay örgüsü de vardır.
Hüseyin Nihal Atsız - Bozkurtlar
Ötüken Neşriyat'ın tek cilt halinde yayınladığı Bozkurtları almanızı öneririm. Size Pagan Türk yaşamını gösterecek ve Hüseyin Nihal Atsız'ın büyük ustalıkla 'yarı mitolojik' hale getirdiği Kür Şad destanını okuyacaksınız. Hüseyin Nihal Atsız çok ilginç bir figürdür çünkü kendini 'Şamanist' olarak tanımladığı ve Pislamı yerip dalga geçtiği biliniyor. Kendisine günümüzde "Nazi! Faşist! Irkçı!" etiketleri yapıştırılsa da çok usta bir edebiyatçı olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Tüm karakterlerin kendine ayrı kısa hikayeleri olması, olay örgüsünün dinamikliği ve bir noktada neredeyse bir RPG oyununa benzemeye başlayan bu eseri "Türk Edebiyatı, meh..." diye es geçmemenizi öneririm; çok değerli bir yapıttır ve aslında günlük hayatta karşılaştığımız Kür Şad ismi de bu kitaptan gelir, Kür Şad isminin isim babası Hüseyin Nihal Atsızdır.
Kesinlikle okuyun okutturun, Medyumlukla ilgilenen birisi olarak Şaman Kıraç Ata'nın "baht okurken" söylediği şeyler halen ezberimde duruyor; çok etkileyici bir romandır.
Hüseyin Nihal Atsız - Ruh Adam
Nihal Atsız'ın masalsı bir romanını söyleyip Başyapıtı diyebileceğimiz Ruh Adamı saymamak olmaz. Çok acayip bir romandır, Bozkurtlar gibi bir macera romanı değil de bir kaç karakter etrafında şekillenen psikolojik ve yarı dini bir olay örgüsüne sahiptir. Reenkarnasyon, Reenkarnasyonlar boyu süren bir aşk, yüksek seviye milliyetçilik ve tüm bunların uzandığı Orta Asya Bozkırlarının sert ayazı; kitabı bitirdikten sonra size dayak yemiş hissi verecektir.
Marcus Aurelius - Kendime Düşünceler
Koskoca Antik Roma İmparatoru Marcus Aurelius'un kendisi için aldığı notlardan oluşan bu eseri kesinlikle okuyun; Stoacılık düşüncesini size tanıtacak ve isteseniz de istemeseniz de, bilinçsizce de olsa bu düşüncenin iyi yanlarını kendi hayatınıza adapte etmeye başladığınızı göreceksiniz. Ayrıca kişinin 'kendi değerini' anlaması konusunda da oldukça faydalı bir kitaptır.
Bu 'değer' konusu dikkate değer çünkü günlük hayatımıza çok işlemiş bir mevzu. Güzel dilimiz Türkçeyi biraz irdelerseniz 'değer vermek' deyiminde değerin 'verildiğini', yani bizde olduğunu ve bizim bunu verdiğimizi göreceksiniz. Anlatmak istediğim şu; bir şeyin değeri sizin ona verdiğiniz değer kadar, sizin değerinizle ölçülen sübjektif bir durum.
-
Şimdilik bu kadar kitap tavsiyesi yeterli olacaktır, eğer dilerseniz daha fazla roman da ekleyebilirim. Lakin bu yazdığım romanlar dahi çoğu insana uzun süreler yetecektir.