Orion's Son said:
Esenlikler,
"İnebilmeleri için ruhani bir Dünya yaratmamız şart." demişsiniz, tam olarak neyi kastettiğinizi açıklayabilir misiniz acaba? Bir de ben geçen hafta forumda dolaşırken şu yazıyla karşılaştım, Tanrılar burada yazanlara rağmen tekrar Dünya'ya inecek mi? https://ancient-forums.com/viewtopic.php?f=24&t=63294
İyi sabahlar.
Akay Alaz said:
Ruhani bir dünya yaratmamız şart derken, yani Tanrılar düşman enerjileri silinmeden dünyaya ayak basamıyor mu?
Esenlikler,
Orion's Son kardeşimizin attığı linkte bundan bahsediliyor zaten. Evrenin bağlayıcı kuralları gereği gelişmiş bir canlı, kendinden alt seviye bir yerde yaşamını sürdüremez. Bu sadece düşman lanetleriyle alakalı değil, biz genel olarak ruhaniyetten yoksun kaldığımız sürece durum böyle. Herkesin meditasyon yaptığı bir dünya inşa etmemiz şart, öbür türlü bir tanrı buraya gelirse zaten ölür. Hatta tanrıyı bırakalım, Reptilyan inse o da ölür. Şu anlık dünyamız bir bataklık gibi. Bizden üst seviyede hiçbir canlı buraya gelemez, gelirse de bataklığa saplanır kalır ve ölür.
Biraz alakasız gelebilir ancak durum böyle. Maalesef evrenin bağlayıcı kuralları tanrılara bile işliyor. Altının ateşler içinde eriyip gitmesi gibi. Biz ateşten bir dünyanın ateşten insanlarıyız. Bu ateşten dünya her ne kadar kötü bir durumda da olsa, biz de aynı seviyede olduğumuz için yaşamımızı sürdürebiliyoruz. Eğer etten kemikten birisi inse burada hemen ölürdü. Öncelikle bu dünyanın ateşini söndürüp kendimizi de etten kemikten olacak şekilde evrimleştirmeliyiz. Tabii burada alegorik bir anlatı yapıyorum daha iyi anlayabilmeniz için. Ateşten dünya = spiritüellikten yoksun dünya. Ateşten adamlar = spiritüellikten yoksun insanlar. Etten kemikten gelişmiş canlı = bizden üst seviyedeki tanrılar da dahil herkes. Umarım anlaşılmıştır.
Kısacası şu an Dünya'yı ve insanlığı daha üst bir spiritüel düzeye getirmemiz gerekiyor. Bu düzeye vardığımızda tanrılar tekrar bir tehlike olmadan inebilir.
İyi günler.