Eğer biraz çemberin dışına çıkmak, büyük işler başarmak istiyorsanız Türkiye'den gitmek mecburi. Zannetmeyin gidenlerin hepsi "kendini kurtarma" derdinde. Büyük işler başaran insanlar savaşçılardır, savaşçıların savaştan kaçması pek nadirdir. Bu ülke, hiçbirimizin baş edemeyeceği bir musibetin pençesine düştü. Yanınızdaki silah arkadaşlarınızın kulak delici bir uğultuyla kılıçlarını size savurduğunu düşünün, ne yapabilirsiniz, hayır, ne yapacaksınız?
Bu ülkede yalnızsınız. Cehalet ormanının kara ve zehirli topraklarında açmaya çalışan bir alkım iseniz, yalnızsınız. Yalnızlık çok zordur. Öyle kız arkadaşım olmadı, okulda dışlandım vesaire bunlardan daha öte bir şeyden bahsediyorum. Fikir olarak, varoluş olarak anlaşılmamak. Ben bundan bahsediyorum. Böyle bir yalnızlık bir kere kalbinizi vurduğunda, gerçekten geri çevirmesi çok zordur. Ben vuruldum, hem de çok genç bir yaşta. Kimselere de anlatmadım, anlatamadım. Size anlatmak isteyeceğiniz bir dert verenlerle, bu dertleri anlatacağınız kişiler aynıysa, çaresizsiniz. Çaresizliği o zaman yaşayacaksınız.
Fırsatınız varsa, bu yalnızlık sizin de kalbinizi taşlaştırmadan, kahkahaların ve öpücüklerin olduğu yeri bulun. Denizin size düşünecek bir sessizlik değil de, güzel anılar vereceği bir hayatınız olsun. Cama baktığınızda gördüğünüz yansımada hayat dolu bir yüz, sevgiden titreyen kirpikler görün. Gökyüzüne baktığınızda aşkın yüzünü görün, acınınkini değil.
Anlatmaya çalıştığım şeyi umarım anlarsınız. Ben yaşıyorum ama anlamıyorum, anlayamıyorum, anlatamıyorum...