lucifer.666seth
New member
- Joined
- Sep 29, 2023
- Messages
- 29
Satanizmde tanrılar kurban istemeden yardım edemez deniliyor bu doğru mu?
Kurban istemeden bize hiçbir yardımda bulunmazlarmış ve satanizmin kökenin de kurbanın var olduğu söyleniyorBig Red said:Tanrılar niye kurban istesin?
Esenlikler,Antichristaction said:Satanizmde tanrılar kurban istemeden yardım edemez deniliyor bu doğru mu?
Antichristaction said:Satanizmde tanrılar kurban istemeden yardım edemez deniliyor bu doğru mu?
Free Tibet said:Satanizm için geçerli değildir. Ancak antik dönemlerde Mitolojik çoğu inanisda kaynaklar için tanrılara kurban verildiği açıkça görülebilir.
"Troyalilar, getirin koyunları hadi. Erkeği ak olsun dişisi kara. Trak tanrıya biri, güneş tanrıya biri. Getirelim Zeus için bizde bir tane." (Ilyada 3-102/104)
"Phoibos, Apollon'a şöyle dedi; amansız tanrılar işiniz gücünüz yok mu? Beneksiz keçilerin, sığırların nurlarını. Hektor hiç mi yakmadı size?" (Ilyada 24-31/34)
Agamemon, Artemis Korusunda avlanırken kutsal bir geyiği öldürüp, böbürlendiği için tanrıça Artemis'i kızdırır. Böylece Akha Ordusunun Aulis'ten Truva'ya açılmasını sağlayacak uygun rüzgarlar çıkmaz. Agamemnon böylece ordunun bilicisi Kalkhas'a danışır. Kalkhas, düş yorumcularının en büyüğüdür; geçmişi, geleceği, şimdiyi bilmektedir. Ona, bu hüneri Apollon vermiştir. Kalkhas, tanrıça Artemis'in Agamemnon'a sinirli olduğunu, eğer kızını tanrıçaya kurban ederse yola çıkmasını sağlayacağını söyler.
(İphigenia Avlis'te, Euripides. Hekabe, Euripides.
Orestes, Euripides.Elektra, Sofokles. İphigenia Tauris'te, Euripides.)
Derveni papirüsü adlı milat öncesi 5. yüzyılın sonlarına tarihlenen yazmada Orfik bir şiirin ilahi isimlerin etimolojisi üzerinden alegorik biçimde yorumlandığı görülmektedir (Brisson, 2004: 32). Yazma metin 20. yüzyılın en önemli arkeoloji buluşlarından birisi sayılmıştır. Zira Avrupa’nın bu zamana dek bulunmuş en eski el yazması metnidir. Tarihi bakımdan belki de ilk alegorist yorum örneği Derveni papirüsüdür. Bu metinde bir yorumcu Orpheus’a ait bir şiirin alegorik yazılmış olduğunu belirterek şiiri yorumlamaktadır. (Laks-Most, 2001: 81) Derveni yazmasının ileride ele alacağımız filozof Anaksagoras’ın çevresine ait olduğu düşünülmektedir. (Laks-Most, 2001: 34) Alegorinin felsefi bağlamda en eski uygulanışının M.Ö 6. yüzyılda başladığı söylenmektedir (Konstan, 2005: xiii). İlk filozofların bu tarihlerde Homeros’a alegorik yöntemle yaklaştıkları iddia edilmektedir. Oldukça eski bir tarihte yaşamış edebiyatçılardan Regiumlu Theagenes’in (M.Ö 529 – 522) ilk alegoristlerden olduğu söylenebilir. Bir gramerci olan Theagenes Porphyrius’un aktardığına göre Homeros’un tanrılarının sıcak, soğuk, kuru ve yaş gibi doğal elementlere karşılık geldiğini hatta bazı durumlarda aptallık, âşıklık gibi psikolojik hallere denk düştüğünü iddia etmiştir (Konstan, xiv). Yine aynı dönemlerde yaşamış bulunan Pherekides ve Metrodorus için benzer alegorist yorum örnekleri verilmektedir (Konstan, 2005: xiv). Pherekides
varlığı Zeus, Kronos ve Kathonie diye temel üç öğeye ayırmaktadır. (Laerteus, 2002: 57) Zeus ve Kronos gibi mitolojik figürleri alegorist biçimde yorumladığı ve felsefileştirerek rasyonalize ettiği görülmektedir. Metrodorus ise Homeros şiirlerindeki güçleri fiziki fenomenler biçiminde yorumlamıştır. (Laerteus, 2002: 72). -Burası
Bright Truth said:Alan ve veren ilişkisinde, biz insanlık olarak, her daim Tanrılardan alıcı pozisyonunda kalacağız. Onlara ritüeller yapıyor, methiyeler sunuyor ve hatta enerjiler yolluyoruz. Fakat bu günün sonunda, bu alıp verme ilişkisini anlayabilmemiz ve onlarla yakınlaşabilmemiz, onlardan daha da çok alabilmemiz için yapılıyor. Kişi, asla ama asla Tanrılarla ilişkisinde muhtaç olan taraf olduğunu unutmamalıdır.
altın said:Kurban iyidir de... Yenmez. Gel görelim ki kurbanlarını yiyenler de var bu hayatta. Bir gün bir hayvanı kurban edersem eğer asla yemezdim.
Biz neyiz oluşum?... Lord muyuz neyiz? Zaten herşeyi başarsa başarsa Lordum Şeytan başarırdı. Bir de diğer mucizevi lordlarımız.
Bir gün bir kurban keseyim de, usül neymiş öğrensinler. Hepsi yiyor kurbanlarını ya, ben de gülüyorum onlara. "Bu da neyin saçmalığı" diyorum. Bir lanet kurayım en iyisi yoldaşlarımla bu hezimet uzunu canlıların bayram dediği saçmalığa. Kurbanları boğazlarında kalsın ya da midesine fesat indirsin. Zamanın büyücülerinden kimler kaldı hehey!
Alterai said:Free Tibet said:Satanizm için geçerli değildir. Ancak antik dönemlerde Mitolojik çoğu inanisda kaynaklar için tanrılara kurban verildiği açıkça görülebilir.
"Troyalilar, getirin koyunları hadi. Erkeği ak olsun dişisi kara. Trak tanrıya biri, güneş tanrıya biri. Getirelim Zeus için bizde bir tane." (Ilyada 3-102/104)
"Phoibos, Apollon'a şöyle dedi; amansız tanrılar işiniz gücünüz yok mu? Beneksiz keçilerin, sığırların nurlarını. Hektor hiç mi yakmadı size?" (Ilyada 24-31/34)
Agamemon, Artemis Korusunda avlanırken kutsal bir geyiği öldürüp, böbürlendiği için tanrıça Artemis'i kızdırır. Böylece Akha Ordusunun Aulis'ten Truva'ya açılmasını sağlayacak uygun rüzgarlar çıkmaz. Agamemnon böylece ordunun bilicisi Kalkhas'a danışır. Kalkhas, düş yorumcularının en büyüğüdür; geçmişi, geleceği, şimdiyi bilmektedir. Ona, bu hüneri Apollon vermiştir. Kalkhas, tanrıça Artemis'in Agamemnon'a sinirli olduğunu, eğer kızını tanrıçaya kurban ederse yola çıkmasını sağlayacağını söyler.
(İphigenia Avlis'te, Euripides. Hekabe, Euripides.
Orestes, Euripides.Elektra, Sofokles. İphigenia Tauris'te, Euripides.)
Esenlikler,
Mitlerin alegorik olduğu forumda çok kez dilegetirildi. Homeros'u veya Hesiodos'u da okurken aynı şekilde bakmanız gerekiyor. İlyada üzerine bugün akademide bile satır satır analizler yapılıyorken ruhaniyetle uğraşan birinin böyle bir metne bu kadar düz yaklaşması beni şok etti doğrusu. Aşağıda Homeros ve alegori diye aratınca internette karşınıza gelecek rastgele bir makaleyi bırakıyorum. Sonrasında Homeros ne anlatıyor diye üzerine uzun uzun düşünmenizi tavsiye ederim.
Derveni papirüsü adlı milat öncesi 5. yüzyılın sonlarına tarihlenen yazmada Orfik bir şiirin ilahi isimlerin etimolojisi üzerinden alegorik biçimde yorumlandığı görülmektedir (Brisson, 2004: 32). Yazma metin 20. yüzyılın en önemli arkeoloji buluşlarından birisi sayılmıştır. Zira Avrupa’nın bu zamana dek bulunmuş en eski el yazması metnidir. Tarihi bakımdan belki de ilk alegorist yorum örneği Derveni papirüsüdür. Bu metinde bir yorumcu Orpheus’a ait bir şiirin alegorik yazılmış olduğunu belirterek şiiri yorumlamaktadır. (Laks-Most, 2001: 81) Derveni yazmasının ileride ele alacağımız filozof Anaksagoras’ın çevresine ait olduğu düşünülmektedir. (Laks-Most, 2001: 34) Alegorinin felsefi bağlamda en eski uygulanışının M.Ö 6. yüzyılda başladığı söylenmektedir (Konstan, 2005: xiii). İlk filozofların bu tarihlerde Homeros’a alegorik yöntemle yaklaştıkları iddia edilmektedir. Oldukça eski bir tarihte yaşamış edebiyatçılardan Regiumlu Theagenes’in (M.Ö 529 – 522) ilk alegoristlerden olduğu söylenebilir. Bir gramerci olan Theagenes Porphyrius’un aktardığına göre Homeros’un tanrılarının sıcak, soğuk, kuru ve yaş gibi doğal elementlere karşılık geldiğini hatta bazı durumlarda aptallık, âşıklık gibi psikolojik hallere denk düştüğünü iddia etmiştir (Konstan, xiv). Yine aynı dönemlerde yaşamış bulunan Pherekides ve Metrodorus için benzer alegorist yorum örnekleri verilmektedir (Konstan, 2005: xiv). Pherekides
varlığı Zeus, Kronos ve Kathonie diye temel üç öğeye ayırmaktadır. (Laerteus, 2002: 57) Zeus ve Kronos gibi mitolojik figürleri alegorist biçimde yorumladığı ve felsefileştirerek rasyonalize ettiği görülmektedir. Metrodorus ise Homeros şiirlerindeki güçleri fiziki fenomenler biçiminde yorumlamıştır. (Laerteus, 2002: 72). -Burası
Pammy said:Esenlikler,
Sizi görünce sormak aklıma geldi. Türk mitlerinde beyaz geyiği takip etmenin, Şaman'ın inisiasyonunu simgemelemesine dair bir şey biliyor musunuz? Çinliler yazıya geçirdiği ve 白鹿'nun 白'si hem beyaz hem ışık anlamına geldiği için ışığın geyiği de olabilir.
The origins of the "Goat of Mendes" can be traced back to Ancient Egypt. Goats and Rams were worshipped in many cities throughout Egypt thousands of years ago. The Goat is synonymous with Satanism. The horns represent the Horned Gods/Goddesses. Goats also symbolized fertility in many different cultures and times. The Goat as a symbol of fertility and focus of religious rites dates all the way back to Sumeria.
The goat symbolizes fertility- fertility in multiplying the life force, vril, which activates and raises the serpent. The "Goat of a Thousand Young" is referring to the crown chakra, "Sahasrara" in Sanskrit which means "Thousand Petal Lotus." -Burası
Alterai said:Ek: Fuzuli Bayat bu kitabı hazırlarken Olard Dickson adlı Rus bir Şamanın çalışmalarından oldukça faydalanmış. Bu isim hakkında biraz inceleme yaptığımda vaktinde websitesini ve youtube kanalını bulmuştum. İkisi de Rusça olduğundan çeviri ile (pek verimli olmadı) okudum/izledim. Yanlış hatırlamıyorsam kendisi doğrudan Tuvadaki şamanlardan dersler aldığını yazmıştı. Ayrıca kitaplarından birinde Feng Shui ve Doğu Tıbbı üzerine de bir şeyler yazdığını hatırlıyorum. Fuzuli Bayat'ın kitabındaki görsel de Olard Dickson'ın kitaplarının birinden alınmış. Kendisinin kitaplarından biri (Ruh Yolculuklarının Şamanik Haritaları-Sınırın Ötesindeki Boşlukların Kartografyası) Türkçeye çevrilmiş. Merak edenler bakabilir.
İnsanlar gelip kurban sorduklarında Platon'un Devlet'indeki gibi Sokrates kalkıp gidecekken dur daha şölen yapıp kurban kesecektik diyerek durdurdukları zamanki kurbanı sormuyor. Adamlar habire hayvan kesip tanrılara adıyor zaten, şerefe demek gibi bir şey onlar için. Büyü ya da spiritüel bir şey yaparken, m*slüman cinci hocaların kedilerin ayağını keserek büyü yapması, crowley'in orgazm olurken keçinin boynunu keserek spiritüel bir şey yapmaya çalışması gibi şeyleri soruyorlar, büyü anlamında. Hayır öyle şeyler yapmıyoruz.Sadece Homeros değil ki, Helenistik yüzlerce kaynakta Tanrılara kurban veren Yunan görülebiliyor. Tabii siz Mitolojik bir çok sistemin bozulduğuna inanıyorsunuz.
Her daim mi? Sonuçta gelecekte birçok şeyin değişmesini planlıyor ve bekliyoruz. Evet, Tanrılar şu anda varoluşun her anlamında zenginlik ve varlık içindeyken bizimki gibi hiçlikle boğuşan bir gezegenden söz etsek de zenginleşme ve mükemmelleşme potansiyeline sahibiz. Ama haklısınız, elimizde "neredeyse" hiçbir şey olmadığından mecbur alıcı konumunda oluyoruz. En azından hiçlikten uzaktaki belirli bir seviyeyi yakalamalı ve kendi ayaklarımız üzerinde durabilmeyi öğrenmemiz gerekiyor.Alan ve veren ilişkisinde, biz insanlık olarak, her daim Tanrılardan alıcı pozisyonunda kalacağız.
"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Satan