Arkadaşlar bu post da berki size saçma şeyler gelebilir kusura bakmayın ama gerçekten tartışılması gereken birşey bu Yahudi lerden de bahsedicem şimdi nedense içimizde bulunduğumuz evren dünya hayat herneyse hep duotestik gibi yani ikili bi düzen var kaos var diyelim ben Hristiyanlık daki şeytana tapanların bir kaç yorumuna denk geldim tapmalarının sebebi kaos teorisi ve Hristiyanlık daki tanrı hep kuralcı oluşu katı oluşundan bahsediyor şimdi Hristiyanlık üzerinden gidicem yada diğer semavi dinleri kalabiliriz yahudilik İslam gibi hep bi kural var ama bu kuralar sahte cehennem korkusu yaratılmasına rağmen çiğnenebiliryor insan tarafından bu yüzdendir ki dinlerin aşırı kuralcı olmaması gerek bakın bunu Hristiyan satanistler luciferyanların görüşü bu arada o anton lavey ateistik olandan bahsetmiyorum ama o da baya yakın bu konuya şimdi geri dönersek semavi dinlerde hep sonsuz bir ahiret var ama şunu diyorlar insan ruhu cennet ve cehennem için asla uygun olmadı bunun nedeni saf kötülük cehennem saf iyilik cennet sonsuza kadar sürecek ve insan ruhu beyni artık nederseniz diyin hep aynı şeyleri deneyimleyince acı çeker yani bu sonlar insan için hiç iyi değil ki cehennemi geçtim cennet bile cehenneme çevrir şöyle diyelim insanlar cehennemi kendi direnişler ile cennete cenneti cehenneme çevirir ler kaos olur ztn kaos olmadan bu evrenin bi anlamı kalmaz özet de demek istediğim evren konusuna dönücem evrenin hayatın anlamı olması için kaos şart bu yüzden bu dünyada reenkarne oluyoruz neyse konuya dönersem evrenin kaos şekli hep ikili sistem üzerine oluyor genelde iki taraf savaş düşünün kimse tam iyi değil hatalı oluyor örneğin İsrail Filistin İsrail gaddar Yahudi acımasız öbür taraf aptal muhafazakar cahil olur size 3. Seçenek verilmez sen zaman zaman yargılansın genelde şimdi merak ettiğim bu kadar kaos var ken acaba çıkar yolu varmı şimdi yahudiler bu dünyada kendi cennetleri kurmaya çalışıyorlar ve bunu cahilleri sömürerek yapıyorlar şimdi yahudiler ya hem iyi hem kötü ise kötü ama cahilleri eziyorlar köpekleri gibi havlatıyorlar iyi ama tek tanrıcılık hep tekelik kuruyorlar bu arda yahudiye hem iyi hem kötü dedim de lüften kızmayın olayı anlamaya çalışıyorum şimdi benim düşüncem fakir(sömürülmezse) olmazsa zengin olmaz her şeyi eşit yapmaya çalışan komünist sistem benzetim yahudiler kendi aralarında muhtemelen herşeyi eşit yapıyor olabilirler ama fakiri sömürmeden çok gelir elde edemez yani demek istediğim tüm yahudiler kendi aralarında eşit ama yüksek zenginlikte olabilir şimdi gelelim şeytanın çocuklarına bizlere arkadaşlar şimdi hepimiz bu dünyada ailemizi seçemiyoruz yanlış aileler yüzünden katil olan bile var özelikle aşırı din konusunda zorlayıp çıldırtan muhafazakar kesim acaba altın çağı cenneti kendi içimizde yaşayamazmıyız yahudiler gibi bir yol olmazmı nasılsa halk sömürülmeyi seviyor şimdi devam edersek her çocuğu seçip onu ailesinden ayırıp bam başka bir hayat sunamazmıyız bu misyonerlik gibi oldu ama bizim için çıkış yolu böyle olamazmı baya beyin yaktım galiba kusura bakmayın tabi bu olay olsa bile biz kendi aramızda güçlü bir birlik olsak bile hayata belirli zorluklar yaşamalıyız bu konuda şöyle diyelim insani zevkleri yaşaya bildiğimiz düşe kalka hepimiz benzer şekilde aramızdaki bağ kopmadan yaşamak mümkünmü kusursuz bir hayat peşinde olamam bir kaos olucak elbet.
Öncelikle dualizm anlayışınızla başlayayım:
1- Bir şeyin karşıtı, diğerinin değerinin anlaşılmasına "ideal" âlemde yol açmaz. Düşük seviyeli insanlar için bu geçerlidir çünkü kavrayış düzeyleri düşüktür ve dolayısıyla deneyimle diğer şeyin varlığını anlarlar. Bir nevi "hayatın tokadıyla" karşılaşmış olurlar. Fakat idealistik olarak, bir şey karşıtından değerini almaz. Kendi içinde tutulan bir değeri vardır.
Ayrıca sürekli mutlu olmak, bir azap oluşturmaz. Zevk ile mutluluk kavramlarını karıştırıyorsunuz. Sürekli zevk almak, her tepkileşen şeye karşı zevk ile tepki vermek, tabii ki günün sonunda zararlıdır ve ayırt etme yetisini söndürür ve köreltir. Günün sonunda insan belirli şeylerden daha çok ve diğerlerinden daha az zevk almaya mahkûmdur. Aksi takdirde bu kişinin karakterini bile öldürür.
Hayatta bazı şeylerin karşılığı doğrudan kötülüktür. Örneğin "Tanrılar" varsa "Kötü Reptilyanlar" da olmalı gibi bir şey söz konusu değildir. İyilik varsa kötülük de olmalı diye bir şey de söz konusu değildir. Dualizm, insanın kendi hayatında, "iyi"nin sınırları içinde olmalıdır. Örnek vermek gerekirse, kendinizle ilgilendiğiniz kadar başka bir insanla da ilgilenmek, parayı kendiniz için kazandığınız kadar toplum adına doğru bir amaç için harcayabilmek, öğrendiğiniz kadar öğretmek, çalıştığınız kadar dinlenmek gibi şeyler çoğaltılabilir.
Biz buna "Denge" diyoruz ve bu yüce bir amaçtır. En yücenin en yücesi, Dengenin kendisi ise İyidir.
2- Fakir olmazsa zengin olmaz ya da "Onlar yapıyorsa biz de yapalım." konusuna gelirsek; hayatı maksimum zevk alma aracı olarak yorumluyorsunuz. Halbuki "mutluluk", zihnin daha yüce bir hedefidir. Mutluluk ve zevk bağlantılı olsa dahi bir değildir.
Gerçekten mutlu olabilmek için kısa sürede dağılmaya müsait zevkler bir yol değildir. Zevkler, aşırı durumlarda insanı dağıtır. "Kaos"a sürükleyebilir. Buna aşağıda değineceğim.
Basit bir örnek vereyim:
Mutluluğun en büyük formu (ideası) Tanrılıktır. Fakat eğer başka insanları sömürerek zevk ya da Yahudiler gibi yozlaşmış milletlerin durumunda olduğu gibi "mutluluk" elde ediyorsanız, en baştan bu yüce "mutluluğa" erişemeyeceksiniz. Bu da düşüncenin kendisini bir paradoksa sokuyor. Zira en büyük mutluluğa ulaşacak olanlar, bu durumdan huzursuzluk hissederler. O yüzden onlar ki, kısa süreli zevklerden ve yanılgılardan kaçınırlar.
Fakat Yahudiler gibi olanlara gelince, onlar kısa süreli zevkleri ya da kendi yanılgıya düşmüş tinlerindeki "mutluluk" için daha büyük mutluluğu kaçırırlar.
Bu konuyla ilgili bir hikâye anlatmam gerekirse, Yüksek Rahip Hooded Cobra, Yahudilerden sürekli sözde "ödüller" karşılığı davasından vazgeçme teklifleri alıyor. Eğer kendisi, bizleri, Tanrıları ve daha büyük bir amacı düşünmeseydi, hepimizin mutluluğu ve kendisinin bu büyük amacı, tamı tamına koca bir yokluk uğruna giderdi.
Daha büyük ödüller her zaman sebat ister. Örneğin çocuğunuzla çok güzel anlar yaşamak ve kocaman bir aileye sahip olmak istiyorsunuz, fakat eğer çocuğunuz daha bebekken ona ilgi gösterip "ilk göz ağrınız" yapmazsanız, bu senaryoya hiçbir zaman ulaşamayacaksınız.
Bu durumda ilk bahsedilen konuya dönerek "karşıtlar tamamlayıcıdır" diyebilirsiniz fakat bu ikisi de zaten "güzel" şeylerdir. Yani çocuğunuzla güzel bir zaman geçirmek için aile içi şiddete başvurmanıza gerek yoktur. Hem ilgi gösteriyorsunuz, hem de ailece mutluluk yaşıyorsunuz. Dualizmin özü budur, "kötülükten" uzaktır. Örneğin, yanlış hatırlamıyorsam Yüksek Rahibe Maxine Dietrich, Satya Babamızla konuşmasını paylaşırken insanlarla ilgili duruma üzüldüğünü söylemişti. Tanrıların Tanrısı bile üzüntü duyabilir fakat bu depresif bir hâl değildir, kötü bir olaya duyulan doğal bir tepkidir.
Tanrılar, sonuç olarak çıkıp da elden ayaktan düşerek depresyona girecek değiller. Bu, kötü olan "pathos" veya "letarjidir". Bu, onların "pathon" [tutkusundan] ya da enerjisinden eksiltmez.
Kaosa gelecek olursak. Kaos, adı üstünde her şeyin kaotik olduğu bir ortamdır. Düzende, elinize meşale alıp önünüzü görmeye, hamle yapmaya fırsatınız vardır fakat kaos böyle değildir. Tanrıların enerjilerinden yoksundur. Tanrılar, evrene düzen getirirler. En başta açıkladığım "amaç" ve Yol budur. Ruhunuzun daha yüksek bir düzende çalışması, insanlığın daha yüksek bir düzene tabi olması, kaosun kötülüklerinden uzak durmak ve dahası.
Kaosun olduğu ortamda, iki sağlıklı birey bir araya gelerek onlarca hastalıkla doğan bir çocuğu hayata getirip hayatını cehenneme çevirebilirler. Güvenli olduğunu düşündüğünüz bir yolda yürürken tepenize araba düşüp ölebilirsiniz. Abartısız bir şekilde, kafanıza taş düşebilir. Zira kaos bu anlamlara geliyor. Sizin hiçbir düşüncenizin, eyleminizin bir anlamı olmayacaktır.
Ansuz rünü, Satya Babamızın rünüdür ve hem düzenle hem de özgürlükle ilişkilidir. Evrendeki her şey yine Logos etrafında döner. Bu sözcük ise "düzen", "rasyonalite" gibi anlamlara gelmektedir ve Tanrıların düzenlediği yolları gösterir.
Satürn ise aynı şekilde ismini Satya'dan alır ve hem Düzenin, hem de Kaosun yöneticisidir. Oğlak tarafı, evrenin haritası, düzeni, Yoluyken; Kova ise işe yaramaz düzeni parçalayan ve yeni düzeni inşa eden, Yolu aydınlatan ve onu zihinsel - ruhani olarak kavrayan güçtür.
Öyle ki, şansın yöneticisi
Jüpiter bile daha "kaotik" olarak gözükse dahi, o şansın kökeni yine Satürn'dür. Zira şans bile, yapılan bir şeyin nedensellikte orantısız sonuçlar vermesidir.
Kısacası öğretiler, doktrinler ve size ne kadar kötü gelen şey varsa, aslında Bir Yolu aydınlatmak için vardır. Ansuz rününde olduğu gibi, düzen özgürleştirir. Başta size zor gelmesinin nedeni, sizin bu düzene alışmamış olmanızdandır ve bu gayet doğaldır. Zorluklar, kötü değildir. Kötü olan acıdır. Bir insan zorlukla yüzleşirken optimist, realistik biçimde de mutlu olabilir.
Zira bir insan zevkle o yükü üstleniyorsa, bu onun kendi iyiliği içindir. Bunu her insan, gelişiminin bir aşamasında zihinsel olarak kavrar ve sorumluluklar, artık izlenmesi için can atılan yollar ve alışkanlıklar olur. İyiye götürdüğü bilinir.
Logos, ödüllendirir.