Kusur falan yok; bilakis bu konuda ben de son zamanlarda sancı çektiğim için konu hakkında düşüncelerimi dışa vurmak iyi hissettiriyor. Hem bu sohbeti uzatarak ikimiz de birbirimize katkı sağlayacak yapıcı bir tartışma ortamı oluşturabiliriz. Burada bu konuyu açtığınız için buna açık olduğunuzu sezinliyorum.
Bana yollarımı ayırmak durumunda kaldığım dostumu hatırlattınız, sizin durumunuzda ben de karşı tarafa benziyorum desem yalan olmaz. Ben de bahsettiğim dostum dışında kimseyle o kadar iyi yakınlık kuramadım, aynı ortamda bulunduğumuz süreçte birbirimize çok fazla şey kattık, benzer şekilde Sanatla ilgili ikimiz de birbirimizi yukarı çektik, ben de kendi dertlerimi 'başımız ağrımasın' diye anlatmaktan çekinirdim; fakat geçmişteki kötü olayların günümüze yansıması ve 'dostluğumuzun desteklenmemesi' gibi bir durum sonucu bu hale geldik. Onun hakkında kötü düşünmek nankörlük olur; yine de onunla olan bu ilişkinin de beni yıprattığı bariz şekilde ortadaydı. Ben de bu dostluğu sonlandırmak zorunda kaldım, ona küçük bir açık kapı sunsam da iletişim yollarını kapadım.
Size bunları anlattım çünkü başımızdan geçen olaylar benzer; siz benim için karşıt taraftayken ben de sizin için karşıt taraftayım, bu yüzden kendi hislerimi anlatmam sizin kafanızda da bir şeyler oluşmasını sağlayacaktır.
Ben bu süreçten sonra çok zorluklar daha atlattım ki yaşadığım 'gönül acısının' etkisini yer yer gizleyip yer yer büyüten şeylerdi bunlar. Buna karşın onu halen daha unutamadım, unutmak mümkün mü ya da neden unutayım? kırgınlığıma karşın halen sevebildiğim birisiyken bu güzel hissi neden öldüreyim? evet, bana zarar veriyor fakat kendi sınırlarımı çizdikten sonra bu sevgiyi kabullenmekten başka da çare kalmaz. Siz karşı tarafın iyiliğini istiyorsunuz, ben de karşı tarafın iyiliğini isteyip sürekli olarak Tanrılara dua ediyorum; ikimizin sıhhati ve tekrar görüşebilmemiz için. Buna karşın ilk adımı atamam, atmayacağım; bu kendi sınırlarımı hiçe saydığım için omurgasızlık olur. Karşı tarafın adım atmasını istiyorum; çünkü geçmişte ilk adımların hepsini ben attığım için bu 'ayrılık sonrası buluşmaları' ayarlayan tarafın hep ben olması artık gülünç hissettiriyor. Benim de onunla aramda değişen bir şey yok, ben halen onun hissiyatı ile yaşıyorum; beynimin her zerresine kadar işlediği için her yerde onu hatırlıyorum. Peki ya siz? siz neden yıprandığınız halde tekrar görüşmekten çekiniyorsunuz? üstelik karşı tarafın muhtemelen sizden daha ağır durumda olduğunu biliyorsunuz, yakınlık kurma sıkıntısı yaşıyorsa da size ihtiyacı vardır; benim de kendi dostuma ihtiyacım var fakat durum öyle ki ona ilk adımı ben atamam.
Sizin eğer benzer bir sıkıntınız yoksa ilk adımı atın gitsin, belki karşı taraf sizden bunu istiyordur? berbat çevre diyorsunuz, berbat çevre sizin birlikteliğinizden daha mı önemli? çevrenin, ayak takımının yahut ailenizin dahi size söylediği şeyler çok mu önemli? mesela benim durumumda ailelerin etkisi büyüktü, kişi zarar görmediği sürece ailenin haddi nereye kadardır? Mesela ben düşünüyorum, kendi ailemden bazı kişileri sadece ailemden oldukları için seviyorum; fakat o dostumu ailemden olmamasına rağmen seviyorum. Bunun farkı şu, kendi ailemdeki o bazı kişiler ailemden olmasaydı onları sevmeyecektim; fakat o dostumu her şekilde sevecektim. Bir dünya insan mı kıymetlidir size bir dünya bilgi katan tek insan mı? eğer cevabınız ikincisiyse karşı tarafa adım atmayı düşünebilirsiniz. Bir şekilde yolunu bulun, engelleri kıran taraf siz olun; karşı taraf sizin için çok değerlidir ve onu kaybetmenin eşiğine gelmişsiniz, bu durumda onu kaybetme korkunuzun olmaması lazım. Alacağınız dönütü tahmin edemezsiniz, fakat onu tekrar kazanma ihtimali yaranızı kapatmayacak mı? kendinize yahut karşı tarafa acı çektirmeyin. Mesela benim dostum bana ulaşsa ve bu engelleri kaldırmaya çalışsa müthiş bir teselli kaynağım olurdu; sizin yakınınız da benzer şekilde düşünüyordur.