Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Binlerce yıl yaşayan krallar mit mi gerçek mi?

Aratos666

New member
Joined
Feb 1, 2025
Messages
95
Esenlikler. Şahsen ne olursa olsun 25.000 yaşamak isterdim. Az değil çok sene bu. Bu durum gerçek mi?
 
Muhtemelen evet, sanırım Sümer krallarından bahsediyorsunuz. Sümer'in ilk kralı olarak Adapu gözüküyor ki kendisinin Zeus Babamızın oğullarından birisi olduğu belirtilmişti.

Geçmişte insanlar uzun yaşıyordu goygoyu gerçek olabilir; keza yaşam süresi ve sağlık muhtemelen biyoelektrik ile bağlantılı ve Tanrıların bizzat yeryüzünde olabildiği dönemde insanların biyoelektrik seviyesi de muazzam derecelerdeydi. Siz de biyoelektriğiniz arttığınızda daha az hastalandığınızı, odağınızı daha iyi koruduğunuzu ve genel anlamda daha sağlıklı olduğunuzu göreceksiniz. Zeus Babamızın isimlerinden Zinas/Zenas da yaşam veren anlamına geliyor, ben bunu adındaki yıldırıma benzeyen "Z" harfi vurgusundan ötürü biyoelektrik ile yaşam veren Zeus olarak yorumluyorum.

Ayrıca bazı krallar gerçekten 30.000 yıl hüküm sürmüş olabilir, fakat bunlar Magnum Opus'u tamamlamış kişiler de olabilir; hüküm sürelerinin bitmesi ise ölüm ile değil, istifa veya görev devretme gibi şeylerle oluyordur diye düşünüyorum.
 
Peki HPHC her zaman bizimle mi olacak? Ayrıldığında muhtemelen herkes olumsuz düşünür.
 
Peki HPHC her zaman bizimle mi olacak? Ayrıldığında muhtemelen herkes olumsuz düşünür.
Neden olumsuz düşünelim ki?

Leydi Maxine'de uzun süre bizimleydi fakat görevini tamamladığında emekli oldu, ardından ruhsal bir evrim geçirdi ki Güç Ritüelinin varlığını göz önüne alırsak 'her zaman bizimle'. Yüksek Rahip de uzun süredir bizimle, uzun süre yine bizimle kalsın fakat o da elini eteğini çekip ruhsal gelişimine odaklanabilir ve ruhani evrim geçirip bir Güç Ritüeline sahip olabilir; tabii bunlar varsayımlara dayalı şeyler.
 
Aynı Leydi Maxine'de olduğu gibi HPHC de gittiğinde tartışmalar olacak. 200 sene burada durması ise kanıt olacaktır ölümsüzlüğe dair.
 
Muhtemelen evet, sanırım Sümer krallarından bahsediyorsunuz. Sümer'in ilk kralı olarak Adapu gözüküyor ki kendisinin Zeus Babamızın oğullarından birisi olduğu belirtilmişti.

Geçmişte insanlar uzun yaşıyordu goygoyu gerçek olabilir; keza yaşam süresi ve sağlık muhtemelen biyoelektrik ile bağlantılı ve Tanrıların bizzat yeryüzünde olabildiği dönemde insanların biyoelektrik seviyesi de muazzam derecelerdeydi. Siz de biyoelektriğiniz arttığınızda daha az hastalandığınızı, odağınızı daha iyi koruduğunuzu ve genel anlamda daha sağlıklı olduğunuzu göreceksiniz. Zeus Babamızın isimlerinden Zinas/Zenas da yaşam veren anlamına geliyor, ben bunu adındaki yıldırıma benzeyen "Z" harfi vurgusundan ötürü biyoelektrik ile yaşam veren Zeus olarak yorumluyorum.

Ayrıca bazı krallar gerçekten 30.000 yıl hüküm sürmüş olabilir, fakat bunlar Magnum Opus'u tamamlamış kişiler de olabilir; hüküm sürelerinin bitmesi ise ölüm ile değil, istifa veya görev devretme gibi şeylerle oluyordur diye düşünüyorum.
Birinin çok uzun süre boyunca yaşayıp sonra ölmesi mantıksız geliyor. Uzun yaşaması için iç organlarının sorunsuz çalışıyor olması lazım. Onun dışında tarihsel olarakta hatalı gözüküyor. Her bir kral o kadar uzun yaşasa yüzbinlerce yıl demek ve biz 10 bin yıl öncesine kadar gidebiliyoruz sadece.

Genel de bu işle uğraşanlar bunu krala saygı olarak nitelendiriyor.
 
Peki bu duruma ne diyorsun?
Bu duruma çok şey diyecektim de kendimi tuttum. Yahu öyle şey mi olur. Gerçekten buna mı kaldık? 20 sene sonra dünya zaten çok değişmiş olacak hatta tanrılar bile gelebilir. Üstelik dediğin gibi olsa bile bu yine kanıt sayılmaz çünkü insanlar "ölmeden önce devtetti/çalındı, bu bir taklitçi" diyebilir. Kanıtı başkalarından istemeyin kendiniz görün.
 
Birinin çok uzun süre boyunca yaşayıp sonra ölmesi mantıksız geliyor. Uzun yaşaması için iç organlarının sorunsuz çalışıyor olması lazım. Onun dışında tarihsel olarakta hatalı gözüküyor. Her bir kral o kadar uzun yaşasa yüzbinlerce yıl demek ve biz 10 bin yıl öncesine kadar gidebiliyoruz sadece.

Genel de bu işle uğraşanlar bunu krala saygı olarak nitelendiriyor.
Atlantis gibi bazı medeniyetlerin kibirleri yüzünden "resetlendiğini" düşünürsek insanlık tarihinin çok daha eskiye dayandığı sonucunu çıkarabiliriz bence.
Aynı Leydi Maxine'de olduğu gibi HPHC de gittiğinde tartışmalar olacak. 200 sene burada durması ise kanıt olacaktır ölümsüzlüğe dair.
Tanrı/ça'ların dünyaya inip Altın Çağ'ın başlamasına 100 yıl gibi kısa bir süre kaldı. O zamana kadar bizim çabalarımız sayesinde insanlığın bilinç düzeyi artacaktır ve HPHC'nin ölümsüzlüğü kanıtlamasına ihtiyaç kalmayacaktır.
 
Atlantis gibi bazı medeniyetlerin kibirleri yüzünden "resetlendiğini" düşünürsek insanlık tarihinin çok daha eskiye dayandığı sonucunu çıkarabiliriz bence.
Aslında genetik mühendislikleri ile kendilerini insanlıktan çıkarmaya çalıştıklarını için ve küresel bir diktatörlük kurmaya çalıştıkları yüzünden resetlendiler. Böyle yazmıyor muydu çeviride? Ben mi yanlış hatırlıyorum acaba.


Tanrı/ça'ların dünyaya inip Altın Çağ'ın başlamasına 100 yıl gibi kısa bir süre kaldı. O zamana kadar bizim çabalarımız sayesinde insanlığın bilinç düzeyi artacaktır ve HPHC'nin ölümsüzlüğü kanıtlamasına ihtiyaç kalmayacaktır.
Umarım en kısa zamanda amacımıza ulaşırız ve ömrümüz Altın Çağ'ı görmeye yeter.
 
(Link gönderme kısmımda bir hata oluştuğundan başlık şeklinde yazmak zorunda kaldım)
Bu bilgiye nereden ulaştınız?
Zeus, Satya, Reforms & The Time Before "Satanism" - Moving Into the Golden Age vaazının çevirisinde Tanrıların bu gezegende 100000 yıldır olduğu bilgisi verilmiş. Başka bir vaazda da (bulduğumda ekleyeceğim) Atlantis ve Zeus Lucifer'den, bu baştan başlama dediğim olaydan bahsediyor. Buradan yaptığım çıkarım bu yönde oldu.
 
"Biz daha fazla “düşmüş Şeytan” ve “asi kaybeden” değiliz. Gezegende 100.000 yıldır var olduğu şekliyle Tanrıların Otoritesiyiz. Yahudilerin birkaç yıl önce ne yazdığı ya da Şeytan'ı sadece heavy metal çevresinde havalı olmak için isteyen birinin düşüncesi umurumda değil; bu zamana ait genel öykülerimizi takdir ediyor ve seviyorum, ancak ileriye doğru hareket etmeli ve bu konuda çok doğrudan ve net olmalıyız."

Zeus, Satya, Reformlar & "Satanizm"den Önceki Zaman - Altın Çağa Geçiş

"Bronz Çağı, şiddet ve savaşlarla doluydu ve insanlık kendini yok etti. Bu, Tanrıların müdahalesi olmadan gerçekleşti; aksine, Tanrılar insanlığa birçok kez yardım etmeye çalıştı. Bu tür dönemler, insanlık bitmek bilmeyen savaşlara girdiğinde ortaya çıkar (Atlantis dönemi, Kronos'un Altın Çağı’ndan sonra, Gümüş ve Bronz Çağı arasında yer alır). Görünüşe göre Zeus, Platon’a göre köleleştirici bir diktatoryal güç hâline gelip, tüm gezegeni açgözlülük ve hırs uğruna köleleştirmeye çalışan Atlantis’i öfkelenerek sulara gömdü. Platon’un anlatımına göre Atlantis, karmaşık ve çeşitli nedenlerden ötürü, Tanrıların Kutsal uygarlıklarından birisi olmaktan çıkıp, uzaylı benzeri bir içeriğe sahip nihai bir diktatörlük hâline gelmeye başladı ve Tanrıların insanlık için bir “sıfırlama” düğmesine basmasına yol açtı."

5 Çağ & Zeus

"2. Yöntem İki: Tam ölümsüzlük. Fiziksel ve Astral. Ölüm her zaman bir gereklilik değildir. Bu, yaşlanmayacağınız ve fiziksel görünüm olarak her zaman yaklaşık 30 veya 35 yaşında olacağınız anlamına gelir. Bu yöntem Antik Zamanlarda uygulanmış ve pek çok insan 800 veya 1000 yaşına, hatta daha fazlasına kadar yaşamıştır. Bu tamamen mümkündür ve tarihte Çin İmparatorları veya Firavunlar gibi pek çok kişi bunu başarmıştır."

Magnum Opus'un Seviyeleri: Açıklığa Kavuşturuldu
Bunları okuyun.
 
Atlantis gibi bazı medeniyetlerin kibirleri yüzünden "resetlendiğini" düşünürsek insanlık tarihinin çok daha eskiye dayandığı sonucunu çıkarabiliriz bence.

Tanrı/ça'ların dünyaya inip Altın Çağ'ın başlamasına 100 yıl gibi kısa bir süre kaldı. O zamana kadar bizim çabalarımız sayesinde insanlığın bilinç düzeyi artacaktır ve HPHC'nin ölümsüzlüğü kanıtlamasına ihtiyaç kalmayacaktır.
Ben göremem ben değil torunlarım bile göremez 100 yıl az değil
 
Ben göremem ben değil torunlarım bile göremez 100 yıl az değil
Tanrılar zaten şu an bizimle birlikte; ancak insanlar bunu fark edemiyor çünkü "varlığı" yalnızca fiziksel bir düzlemde değerlendiriyorlar. Tanrıların her an yanımda olduklarını, beni yönlendirdiklerini biliyorum ve onlarla olan iletişimimin her geçen gün daha da güçlendiğini hissediyorum.
 
Tanrılar zaten şu an bizimle birlikte; ancak insanlar bunu fark edemiyor çünkü "varlığı" yalnızca fiziksel bir düzlemde değerlendiriyorlar. Tanrıların her an yanımda olduklarını, beni yönlendirdiklerini biliyorum ve onlarla olan iletişimimin her geçen gün daha da güçlendiğini hissediyorum.
Evet haklısınız siz bu pratikleri yılladır uyguluyorsunuz, ben yeniyim geçenlerde talihsizlik yaşadım grip hasta oldum,sağlık ocağına gittim ilaç verdi, ama ilaçlar helede o anbiyotik insanı sersemletiyor, takattan düşürüyor şanslıklar peşimi bırakmıyor fırsat buldukça Lord Alastor ritüeli yapacam, bu hastalık beni mahfetti bu defa , soğuk yerlerde çalışmaktan oldum, yeni yeni toparlıyorum kendimi influnceymiş adını tam bilmiyorum, yamulttu beni resmen boğazlarım felan hep şişti ağrıdı öksürük, sıtma terleme üşüme ancak yeni yeni toparlaniyorum,
 
Yüzyıllık bir ömür aslında çok da ulaşılmaz değil. Karmik bir problem yoksa, ortalama bir insan, ruhani pratiklerini istikrarlı şekilde sürdürerek ve doğu tıbbını doğru şekilde uygulayarak yüzyıl ile iki yüzyıl arasında bir ömre ulaşabilir. İlk başta kulağa absürt geliyor, fakat aslında yalın bir gerçek. Tarihte örnekleri var, hatta muhtemelen dünyanın bir döneminde çok alışıldık bir durumdu. Şu an sağduyuya uygun gelmeyişi sadece materyalist bir yaşamı gözlemliyor olmamızdan kaynaklı. Deneyimler böyle olunca gerçeklik algımız da materyalizme saplanıyor. Aksini düşünemeyecek, idrak edemeyecek bir hâle geliyoruz. Tarihsel bir örnek olarak yakın dönemde okuduğum bir kaynaktan alıntı yapayım. Çin Elçisi Wang Yen-Te’nin Uygur Seyahatnamesi'nde spesifik bir Türk şehrinin ortalama yaşam süresi yüzyıl üstü olarak anlatılıyor:

Bu topraklarda fakir insan yoktur. Onlar ihtiyacı olanlara yemek yardımı yaparlar. İnsanlar uzun ömürlüdür. Umumiyetle yüz yaşının üstüne [kadar yaşarlar]. Genç yaşta ölene hiç rastlanmaz.

Şu an dünyanın en gelişmiş ülkelerinde ortalama yaşam 80-85 yıl aralığında değişmekte. Yine rünik yazıtlarda yüz yaşında ölen bir adama yazılan ağıtı okuduğumu hatırlıyorum. Göçebe yaşamın zorlukları içinde bir asır yaşamanın ne kadar ciddi bir mucize olduğunu anlatmama gerek yok. Tabii bu yazdıklarım Türkler arasında ortalama olarak algılanmamalı. Bozkır yaşamının zorlukları ve savaşçı bir halk olmaları nedeniyle, genç yaşta ölüm sıkça karşılaşılan bir durumdu. Rünik yazıtlarda çocukken annesinden veya babasından ayrıldığını yazan pek çok kişi var. Yani ortalama yaşam uzun değil. Fakat yukarıdaki örnekten, ruh ihmal edilmediği sürece doğru pratikler ve uygun yaşama tarzıyla ömrün, günümüze kıyasla epey uzatılabildiğini görüyoruz. Aynı seyyahın seyahatnamesinde yine bahsi konu şehrin ruhani geleneklere sahip olduğu da yazılmış mesela:

Onlar, gümüş ve pirinçten yaptıkları tüpleri su ile dolduruyorlardı. [Bu tüplere] basarak suyu fışkırtırlar yahut birbirlerine su atarak spor yaparlardı. Bu [oyuna] Ya-yang-ch'i ch'ü-ping (Erkek Ch'i'nin sıcaklığının yok edilmesi) denir. Onlar seyahat etmekten hoşlanırlardı. Onlar seyahat ederken çoğu müzik aletlerini yanlarında taşırlardı. Orada elliden fazla Budist manastırı vardır.

Dokuz Martta havalar ısındığında yapılan soğuk yemek bayramındaki bir tören bu. Tarım havzasında yaz ayları sıcak geçtiğinden, kavurucu sıcaktan kaçmak ve rahatlamak için bir fırsat oluyordu. Dikkat etmemiz gereken şey algılanış şekli, "Yang Qi"nin dengelenmesi olarak düşünülen bir gelenek. Yani bayram ruhani tıpla alakalı bir mesaja sahip. Muhtemelen doğu tıbbını doğru şekilde uyguluyorlardı.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Shaitan

Back
Top