Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

[Çeviri] Şeytan - Yezidi Halkının Baş Tanrısı

Sonne

Moderator
Joined
Oct 23, 2023
Messages
1,004
Bu yazı, Joy of Satan’daki orijinal sayfasından çevrilmiştir.

İbrahimî mezheplerin asimilasyonuna direnen bir kültürün en büyük örneklerinden biri Yezidilik dinidir.

"Ortadoğu'nun Beyazları" olarak adlandırılan bir aşiret olan Yezidiler, bölgenin geleneksel İslami anlatısından "sapmış" ancak onlardan da önce gelen bir dini mezheptir.

Doktrinlerine uygun olarak, "Shaitan"ın aslında Gerçeğin, Aydınlanmanın getiricisi ve Göksel evrenin Kralı olduğundan bahsederler. O'nun suretinde hiçbir kötülük görmezler, sadece iyilik görürler ve O'nu "Tanrı" ile eşit olan en yüksek hiyerarşi olarak kabul ederler.

Shaitan ya da Satan ismi Yezidiler için o kadar kutsaldır ki, kişi bu ismi söylediği anda Tanrı ile doğrudan iletişime geçtiğine inanır. Bu nedenle Şeytan'ı çoğunlukla "En Yüce Elçi" anlamına gelen Melek Taus unvanıyla çağırırlar.

Bu ifadelerinde haklıdırlar. Bu inançları onları, inançlarının "Şeytani" oldukları gerekçesiyle yok etmeye çalışan İslami teröristler tarafından soykırımın hedefi hâline getirmiştir, bu aslında doğru bir ifadedir, ancak gereksiz şiddete neden olmak için sadece bir bahanedir.

Yezidilerin resmi internet sitesinde yer alan kendilerini tanımlama şekline bakabilirsiniz:
Tawûsê Melek, Müslümanlar ve Hristiyanlar tarafından genellikle Şeytan ile özdeşleştirilir. Ancak Yezidiler, Tawûsê Melek'in bir kötülük ya da kötülük kaynağı olmadığına inanırlar. Onu düşmüş bir melek değil, baş meleklerin lideri olarak görürler ve Şeytan ismini kullanmaları yasaktır. Bunu yapmakla kişi Tanrı'ya eşit bir ortak yaratmış olur. Tanrı yaratıcı ve en büyük güçtür ve kötü bir güç olduğunu ve Tanrı'ya eşit olduğunu söylemek yanlıştır.

Yezidiler iyi ve kötünün her ikisinin de insanın zihninde ve ruhunda var olduğuna inanırlar. Hangisini seçecekleri insanların kendilerine bağlıdır. Bu süreçte Tawûsê Melek'e bağlılıkları esastır, çünkü Tanrı tarafından iyilik ve kötülük arasında seçim yapma şansı verilen ve iyiyi seçen odur."


Yezidiliğin Kutsal Kitabı, Al Jilwah [Kitab-ı Celve], yani "Şeytan’ın Kara Kitabı", Spiritüel Satanizm'de resmi olarak kabul edilmiş bir Kutsal Kitaptır ve Yezidilerin aydınlanmış insanlarına bizzat O’nun tarafından yazdırıldığını gerçekten biliyoruz. Al Jilwah’a [Kitab-ı Celve] buradan ulaşabilirsiniz.

Yezidilerin bakış açıları, Yahudi, İslami ve Hristiyan anlatılarında bulunan yozlaşmaları ve yanlış eklemeleri göstermeleri açısından incelenmesi çok ilginçtir. Yine de onlardan etkilenen Yezidiler, potansiyel soykırım karşısında bile Şeytan'a inanma nezaketine ve dürüstlüğüne sahiptir.
 
Türkler hakkında da kısa bir bilgi:
Şeytan’a “Taus” da denmiştir. Şeytan’ın yarattığı ve O’nun için kutsal olan türlerden birisine sırf bu nedenle Türkçede “tavus kuşu” denir. Tavus kuşu, Köktürkler başta olmak üzere tüm Türk toplumlarında, diğer antik Pagan kültürlerinde, keçi, karga, ejderha ve yılan ile birlikte Şeytan’ın sembollerinden birisi olarak kullanılmıştır.

6. yüzyılda Akhun hükümdarının ve 8. yüzyılda Batı Göktürk kağanının tahtı anka ve tavus kuşu figürleri ile süslüydü. Ölümsüzlüğün ve yeniden doğuşun simgesi olan bu kuş Türk sanatında devlet kuşu olarak da kabul edilmiştir. (Kaynak: Esin 1960:168)
 
Bu yazı, Joy of Satan’daki orijinal sayfasından çevrilmiştir.

İbrahimî mezheplerin asimilasyonuna direnen bir kültürün en büyük örneklerinden biri Yezidilik dinidir.

"Ortadoğu'nun Beyazları" olarak adlandırılan bir aşiret olan Yezidiler, bölgenin geleneksel İslami anlatısından "sapmış" ancak onlardan da önce gelen bir dini mezheptir.

Doktrinlerine uygun olarak, "Shaitan"ın aslında Gerçeğin, Aydınlanmanın getiricisi ve Göksel evrenin Kralı olduğundan bahsederler. O'nun suretinde hiçbir kötülük görmezler, sadece iyilik görürler ve O'nu "Tanrı" ile eşit olan en yüksek hiyerarşi olarak kabul ederler.

Shaitan ya da Satan ismi Yezidiler için o kadar kutsaldır ki, kişi bu ismi söylediği anda Tanrı ile doğrudan iletişime geçtiğine inanır. Bu nedenle Şeytan'ı çoğunlukla "En Yüce Elçi" anlamına gelen Melek Taus unvanıyla çağırırlar.

Bu ifadelerinde haklıdırlar. Bu inançları onları, inançlarının "Şeytani" oldukları gerekçesiyle yok etmeye çalışan İslami teröristler tarafından soykırımın hedefi hâline getirmiştir, bu aslında doğru bir ifadedir, ancak gereksiz şiddete neden olmak için sadece bir bahanedir.

Yezidilerin resmi internet sitesinde yer alan kendilerini tanımlama şekline bakabilirsiniz:



Yezidiliğin Kutsal Kitabı, Al Jilwah [Kitab-ı Celve], yani "Şeytan’ın Kara Kitabı", Spiritüel Satanizm'de resmi olarak kabul edilmiş bir Kutsal Kitaptır ve Yezidilerin aydınlanmış insanlarına bizzat O’nun tarafından yazdırıldığını gerçekten biliyoruz. Al Jilwah’a [Kitab-ı Celve] buradan ulaşabilirsiniz.

Yezidilerin bakış açıları, Yahudi, İslami ve Hristiyan anlatılarında bulunan yozlaşmaları ve yanlış eklemeleri göstermeleri açısından incelenmesi çok ilginçtir. Yine de onlardan etkilenen Yezidiler, potansiyel soykırım karşısında bile Şeytan'a inanma nezaketine ve dürüstlüğüne sahiptir.
Laleş tapınağı belgeselini izlemiştim kapısında yılan figürü var,Birde tavus kuşunu kutsal kabul ederler ama,Sizin dediğinize göre yozlaşmış yani SS likle bir alakası yokmu sizce, Şimdiki yezidilerin ? Teşekkürler
 
Laleş tapınağı belgeselini izlemiştim kapısında yılan figürü var,Birde tavus kuşunu kutsal kabul ederler ama,Sizin dediğinize göre yozlaşmış yani SS likle bir alakası yokmu sizce, Şimdiki yezidilerin ? Teşekkürler
Bu yazımızı okuyabilirsiniz.
 
Teşekkürler Sonne Bey. Günümüzde sanırım Yezidilik de islamdan etkilenmiş durumda. Ya da kendilerini korumak için öyle gösteriyor olabilirler. Yine de bir halkın açıkça babamıza inandığını gösterme cesaretine sahip olması çok kıymetli.
 
Teşekkürler Sonne. Türkiye'deki Yezidileri İslamcıların nasıl yok ettiğiyle ilgili araştırma yaparken en sonunda paylaşmaktan vazgeçtiğim gönderiden birkaç parça koymak istiyorum bu çeviri vesilesiyle. Sevgili moderatörlerimiz uygun gördükleri paylaşma veya paylaşmama kararını verebilirler ve sansürleyebilirler. Sadece tek bir kitaptan alıntı koyacağım. Yayınlamaktan vazgeçme sebebim zaten çok kısıtlı olan kaynaklardaki terör örgütü bağlantılarını ayıklama sıkıntısı.

Şeytan'ın takipçilerine 20. yüzyılda yapılan geçmişte de yapılmıştır ve başlarına gelenler sadece Yezidilerin nasıl müslümanlaştığını değil, her türlü Centil halkın nasıl müslümanlaştığının/hıristiyanlaştığının hikayesini anlatır.

Doğru düzgün belge yok; araştırma, çalışma yapılmamış. Bu yüzden bu yazarın siyasi bakış açısını onaylamasam da birebir röportajların çok önemli olduğunu düşünüyorum.

...eşimle Batman çarşısına her inmek zorunda kaldığımızda Sünni Müslümanların eşimi elimden alıp kaçırmalarının korkularını hep yaşardım.

Sayfa 123
Konuşan: Kavas Kutlucan
Doğum: 1962
Doğum Yeri: Mishacerk, yeni ismiyle Gölen köyü
Yaşadığı Yer: Almanya
Tarih: 6.7.2009
Almanya'ya işçi olarak gitmiş başka bir Ezidi'nin kendisine yaptığı bir itirafı yazara aktarmış bu cümlede. Travmaya bak, ya Müslümanlar karımı kaçırırsa. Bunu asla unutmayın, sizin karılarınız müslümanlara helal çünkü siz gayrimüslimsiniz. İslam'a olumlu bir bakış açısı sergileyecek gibi olursanız dönün bakın güç ellerine geçtiğinde dünya nasıl bir kabusa dönüşüyor.

Bege, hayatının ilk kısmı Osmanlı'da son kısmı Türkiye'de geçmiş Şanlıurfalı bir kadın.

Bu köyün (Gölen) eski adı Mishacerk, Yezidi köyü. Köyüymüş. Eskiden. Mıshaf-Reş'ten (Mushaf-Reş) geldiği düşünülüyor, kara kitabın halkı anlamında.
“Celve ile Reş, Yezidiliğin kutsal kitaplarıdır. Yezidiler, kitaplarının birçok nüshasının kaybolduğunu onaylar ve Reş Kitabı için de, sonradan Şeyh Hayder tarafından kayda geçirildiği kabul edilir. Şüphesiz ki Reş’in yazılması, sonradan hafızadan aktarım yoluyla olmuştur. Yezidiler kati bir şekilde Şeytan’ın adını ve onun sıfatlarını anmaktan kaçınırlar ve kendilerini asırlar boyu izole tutmuşlardır. Kitapları tam bir gizemdir. Mavi giyinmeleri de yasaktır, çünkü mavi, Şeytan için kutsal bir renktir. [8]

Yezidiler, Şeytan yerine “Ankar” adını kullanırlar ve Zerdüştlükte geçen Ahriman için de Angar-Manyu derler. [9] Yezidilerce, Meshaf Reş’in [Kara Kitap], Şeyh Hasan el-Basri tarafından yazıldığına inanılır. “Kara” adını almasının nedeniyse, Şeytan’ın adının içinde saklı olmasıdır. 28 x 21 santim ebatlarındadır ve deri cilttir. Yezidiler ayrıca kara büyüdeki ustalıklarıyla da bilinirler. [10]

_________________________________________________________

8 The Yezidis, their Life and Beliefs by Sami Said Ahmed 1975

9 Aynı kaynak

10 Devil Worship 1919: The Sacred Books and Traditions of the Yezidiz

by Isya Joseph
https://satanisgod.org/Yezidis.html

‘Mishacek köyünde bildiğim son birkaç Ezidi vardı. Fakat korkularından Müslümanmış gibi görünürlerdi. Öldüklerinde Müslüman inancına göre gömüldüler. Düşünebiliyor musunuz Müslüman olmadığınız halde, cenazeniz camiden kaldırılıyor. Ne büyük acı değil mi?’
Yer: Mishacek Köyü
Tarih: 07.03.2009
Konuşan kişi: Bekir Samur ve Mishacerk’li birkaç köylü. Bekir’in babasının adı Mehmet, Mehmet Begê’nin abisi.
Ezidilerin Ezidi inancına uygun gömüldüğü yerlerde Misyoner Sünni imamlar, bu mezarlarda yatanların yarı Ezidi-yarı Müslüman akrabalarına, büyüklerinin mezarlarına İslam inancına göre gömülmediğini, bu mezarların açılarak İslam inanacına göre düzeltilmeleri gerektiği konusunda telkinde bulunuyorlar.


Konuşan: Mehmet Bilgin
Yaş:52
Tarih: 29.09.2009
Yer:Mishacerk
‘Yaklaşık 20-25 yıl öncesiydi. Köyümüze ilk kez bir camii yapılıyordu. Cami inşaatı için seçilen yerin çok yakınında Ezidi inancına göre türbeleştirilmiş bir anıt mezarı vardı. Anıt mezar kesme taşlardan yapılmıştı. Anıtın en üstündeki kubbenin içine leylekler yuva yaparlardı. Bu türbe mezarlıkta Osman Aykıl, Osman Aykıl’ın amcasının kızı Baran Aykıl’ın mezarları vardı. Bu iki kişinin ölmümleri üzerinden en çok 40 yıl geçmişti. Bu mezarlar dışında 200-250 yıl önce ölmüş 4 Ezidi büyüğünün mezarları da bu Türbe mezarlıkta bulunuyordu. Yani bu kutsal anıt mezarlık en az 250 yıllıktı... Ezidilerin tarihiydi bu mezarlık. Köyümüzün ilk İslam hocası Mele Bekir yıktırdı bu anıt mezarlığı. Fetva çıkardı, bu mezarlıkların yıkılması için. Mele Bekir şu an Gaziantep ili Karşıyaka semtinde yaşıyor. 250 yıllık kesme taşlarla yapılmış sanat değeri yüksek bu Ezidi anıt mezarlığının duvar taşlarını Cami inaşaatının temelinde kullandı.’ Ezidiliğin maddi kültür değerleri Ezidi toplumunun toplumsal hafızasını da taze tutan ögelerdir aynı zamanda. Bu eserlerin yıkılması ile Ezdi Kürt halkında oluşturulmak istenen bellek kaybının hızının artacığı planlanmıştır.
Ezidilerin tarihteki varlığını yok etmek için tapınaklarını, mezarlarını yok ediyorlar. Bu herhangi bir pagan tapınağının başına gelenden farklı değil.

Bunlar Menderes döneminde şiddetleniyor. Osmanlı'nın Panislamist politikalarından sonra Atatürk-İnönü döneminde kısa bir nefes alan Ezidiler, TC'de İslamcılığın yükselişiyle resmen yok oluyor.

Konuşan: Hazal Akyan
Yaş: 74
Yer:Karaköy
O zamanlar gelinimiz Mishacerk’te otururdu. O anlattı. Begê Mishacerk’te birilerinin evine geldiğinde ev sahibi çok çekinirmiş. Begê’nin kendilerini azarlayacağından korkarlarmış. Çünkü Begê namaz kılanları hiç sevmezmiş. Birileri abdest almak için bidonu eline aldığında Begê’nin kendisini görmesinde çok korkarmış. Çünkü çok kınarmış Begê, abdest alanları, namaz kılanları...
Bege'nin müslümanların zorbalığına dayanamadığı zamanlarda ''Azaziel''e veya Şeyh Şems'e (Şems Arapça güneş demek) ona kötülük yapanları şikayet ettiği kayda geçirilmiş.

Tarih: 29.09.2009
Yer: Mishacerk köyü, yeni ismiyle Gölen

...Ezidi Nasır yaklaşık olarak Begê’nin doğduğu yıllarda ölmüştü. İşte yaklaşık 110 yıl önce ölmüştü. Nasır’ın zamanında Ezidiler biraz kalabalıklarmış. Sünni Kürtler Mishacerkli Ezidi Kürtlerin hayvanları çalar, keserlerdi. Nasır zamanında. Değirmenlerden dönen Ezidlerin çekilmiş un çuvallarını da çalar ya da yere dökerlermiş. Tarlalarına mallar yollanır ekinleri yedirilir, meyve bahçeleri talan edilirmiş. Bir çok Ezidi kürt açlıktan kırıldı o zamanlar. Begê’nin doğduğu yıllar. 1890’lı yıllar, Nasır bir gün dedemin evine gelmiş. 'Yiyecek hiçbir şey yok mu sizde? Bir pancar olsa da olur. Ya da bir ot verin. Günlerdir açım.' diyor. Arkasından yere uzanıyor, iki ayağını duvara kaldırıyor. Çenesi defalarca hızlı bir şekilde açılıp kapanıyor. Evdekiler Nasır’a ne oluyor’ diye dedeme soruyorlar. ‘Nasır ölüyor, Nasır açlıktan ölüyor’ diyor dedem. Cenazesi dedemin evinde 3 gün kalıyor. Çünkü hiç kimsenin cenazeyi kaldırıp gömecek gücü yok, açlıktan. Daha sonra Cenaze dedemin evine yakın bir yere gömülüyor. Mezarlığa götürmeye köylünün gücü yok. Oracıkta gömüyorlar, dedemin evinin önüne.’ (İnsanlar açlıktan ölmemek için müslüman oluyor yani)

‘Mustafa Kemal’den 30 yıl önce. Tahmini olarak 1890’lı yılları başı. Begê’nin doğduğı yıllar. Begê’nin akrabalarından bir kadın, açlıktan ölmemek için evin kedisini kesip yiyor.’
Kadir İrkek
Yer: G.Antep
Tarih: 05.05.2009 3. görüşme
‘Yezidilerin mahsullerine tecavüz olurdu. Müslümanlar ‘siz yezidisiniz sizlerin malınız helal’ derlerdi. Yezidilerin mahsullerine inek yollama ve fıstıklarını çalma olayları yaşanırdı. Aslında Begê’nin de tarlaları vardı. Flo tüm çocukları toplar, Begê’nin tarlasını talan ettirirdi...
...
Konuşan: Cemile Aykıl (Samur), Begê’nin abisinin kızı.
Yaş:70
Yer:Mishacerk Köyü
1.Görüşme
‘Köyümüz Ezidi idi. Begê hep Ezidi kaldı. Anamızdan daha çok o, bizlere bakardı. Un bulgur toplardı, biz aç kalırsak ağlardı, biz doymayınca yatmazdı. Ayni gün hem Karaköy hem de Masıcark köylerinden kendisini istemeye gelmişler. Kendisi de ‘hayatımdan vazgeçerim, bu memleketi terk ederim yine de Ezidilikte İslama dönmüş sizlerle evlenmem’ dedi.
...
Konuşan: İbrahim Halil Akkuş
Yaş: 60
Yer: Müzeybil (Aybastı) Köyü Suruc Urfa. 1.Görüşme
Begê ‘Evlendiğimde çocuklarım olur ve bu toplum çocuklarımı da Müslüman yapar. Ben orijinal kalayım. Asimile olmayayım. Evlenmeyeyim ki benim zürriyetim orijinal niteliğini kaybetmek zorunda kalmasın.’ ...


Yaş: 60
D.Y: Diyarbakır
Aşireti: Dına
‘Diyarbakır ve Batman’daki Yezidiler kılıç zoruyla Müslüman oldular. Buradaki Yezidilere ‘Ya Müslüman olursunuz ya da öldürürüz’ dediler.’
...
Tarih: 07.09.2009
Konuşan: Fehmi Altınel
Yaş:52
D.Y: Suruç-Olik (Çomak) köyü Meslek: Olik Köyü Muhtarı
...Mishacerk köyünde Haso (Hasan) Cengiz adında yaşlı bir Ezidi yaşardı. Köye yeni cami yapılmıştı. Cami İmamı ‘Haso Cengiz’i cami’ye getirinde bir kez namaz kılsın, çok yaşlı, ölürse kafir olarak öbür dünyaya gidecek’ demiş. Köylülerde Haso amcayı zorla sürükleyerek camiye getirmişler. Hoca, Haso amcaya ‘Yaşamın boyunca hiç namaz kılmadığını biliyorum. Bana iyi bak ben ne yaparsam sen de aynısını yap’ demiş. Haso amca sıkılıyor, etrafına bakınıyor, olayları bir felaket olarak yaşıyor. Ardından hoca kulvuallahu ahhat diyerek dua etmeye başlamış. Haso amca fazla dayanamamış ‘Bu kulvuallahu da yeni mi çıktı, dualar mı değişti?’ demiş. Bu olayın üzerine bir daha da camiye uğramamış. İslamı kabul etmediği halde öldüğünde cenaze namazını kılıp, İslami inançlara göre gömülmüş. Hoca ‘camide bir kez namaz kılan birinin cenaze namazı kılınır’ şeklinde fetva vermiş.
...
‘70-75 yıl önce bizim Mishacerk köyünden 2 kişi Bireciğe gidiyor. Öğle vakti hoca cami minaresine çıkıyor ve ezan okumaya başlıyor. Bizim köylüler yaşamları boyunca ne cami görmüşler, ne de ezan sesi duymuşlar. Hocayı kast ederek ‘Vay babanın sakalına sıçım, ne kadar keyfi varki şu yüksekten türkü söylüyor.’

Yaptığım araştırma sonucu asla tahmin etmeyeceğim kadar yüksek bir Yezidi nüfusunun çok kısa süre öncesine kadar Türkiye'de yaşadığını fark ettim. Köyler topluca açlıkla, zorbalıkla, hacı-hoca manipülasyonlarıyla müslümanlaştırılmış. Dinini değiştirmek istemeyenler Almanya'ya işçi olarak gitmiş.
 
Last edited by a moderator:

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Satan

Back
Top