Sorun değil, fakat dediğim gibi bunları duygusallığın doruklarında yaşayan bir erkek olarak söylüyorum. Fakat bunu yönlendirmekten kaçınmak, yönlendirememek gerçekten kişiyi 'zayıf erkek' yapıyor; genelleme yapmaktansa en azından benim bu klasmanda olduğumu söylemem gerek.
Sizin söylediğiniz üzere erkekler ağlayabilir, sonuçta; neden ağlamasın? fakat bunu yönlendirebilmeyi öğrenmesi gerek. "Erkekler Ağlamaz!!!" algısıyla ilgili de şunu söyleyebilirim; bu algıyla ortaya çıkan duygu yönetimi yapamayan sert görünümlü zayıf erkekler ilkel yaratıklara dönüştü. Bir nevi ayarları bozuldu diyebiliriz.
Kontrol eksikliğinden kaynaklanan bir şey olduğu için kızmamalıyız, sonuçta Yoga asanalarını başta yapamayan birisine kızamayız fakat eleştirip doğru yönlendirebiliriz. Bu da aynı mantık; onlara kızmıyoruz fakat eleştiriyoruz, eleştiriyoruz ki kontrol sağlasınlar ve sahip olduğumuz "İlkel İnsan/Tanrı" dualitesinde bulunan İlkel İnsana ait içgüdü patlamasını ve kontrolsüz 'barbarlığı' yok etsinler. Kontrol çok önemlidir çünkü ruhsal ve bilişsel evrimimizi tamamlar; mesela düşünün, bir insan cinsel anlamda kendini kontrol edemezse toplumsal olarak ne denli büyük bir tehlikeye dönüşür? öfkesini kontrol edemeyen insan da zirve noktasında birilerini öldürmekten çekinmez; sürekli ağlayıp patlayan kişiler etrafa yanlış 'çağrı' verip negatif enerji yayabilirler; sürekli dengesizce mutlu olan birisi de bu afyondan uzaklaşamayıp hayatı toz pembe yaşar.
Bu konuda 'Ubermensch' terimini araştırabilirsiniz. Hayvan > İnsan > Ubermensch yolunda İnsana kadar gelmiş varlıklarız; fiziksel evrimimiz 'tamamlandı', şimdi zihinsel evrimimizin tamamlanması gerek fakat bunu kanca burunlu bir y*hudi mesihi!!! değil biz kendimiz yapacağız. Ubermensch kavramına eriştiğimizde ise Tanrılık yolunun 'zihinsel' tarafını büyük ölçüde halletmiş olacağız ve geri kalan yolu yürümemiz kolaylaşacak. Her Ubermensch Tanrı değildir fakat her Tanrı Ubermensch'dir.
İlk başta dediğiniz önermeyi ise kendi perspektifimle şu şekilde düzelteyim, belki daha anlaşılır olur: "Duygusuz olduğunu zanneden yapay bir erkek yerine aşırı duygulu olup bunu kontrol edemeyen bir erkeği tercih ederim"
Bu arada duygusallık konusunda bana benziyorsunuz; sizin Doğum Haritanızda da muhtemelen Su elementi baskındır. Bende de aynı şekilde ki normalde öyle olmaması gerekir, en kötüsü de [...]; O yüzden bu konular üzerine çok düşünüyorum.
Ben de çok empati yaparım; hatta abartı şekilde bunu yaptığım için yer yer başka insanların yaşadığı 'acıyı' bizzat ben de deneyimleyebilirim ki özellikle de sevdiğim insanların başından kötü bir şey geçince Boğaz Çakram ile Kalp Çakram arasında kötü bir his beliriyor. Bunun sebep olacağı kötülüğü fark ediyor musunuz? tamam empati çok yüksek bir duygudur, İnsana dair çok önemli bir hissiyattır fakat benimki gibi abartılı ve kontrolsüz yaşarsanız bir noktada duygusal durumunuz başka insanlara bağlı hale gelir. Ben bunu fark ettiğimde kolaya kaçarak "Duygusallık bana zarar veriyorsa tam karşıtını seçeyim" dedim ve ilk başta materyalist bir yaklaşım sergiledim ki bu beni daha kötü etti. Kolay olana kaçmak da zayıf bir eylemdi, işe yaramadığını gördüm; şimdi de ipleri elime alıp duygularımı dizginlemeye çalışıyorum. Bu çok mu kolay? elbette hayır, 'kalbim yanıyor'. Fakat kalbimin yanması beni öldürür mü? belki, potansiyel olarak bu mümkün fakat öldürmezse değiştirir ve kendi üzerimde Simyasal bir deney yapmış olurum. Bu konularla ilgili yazdığım "
Simya, Ruhun Karanlık Gecesi ve Nigredo" başlıklı gönderiyi okumanızı tavsiye ederim, insanın kendinde var olan şeye karşı çıkıp onu kontrol altına alaya çalışması kişiye çok şey katar.
[Moderatör Notu: Güneş evinizi belli edebilecek herhangi bir bilgi vermeyin.]