Zihni geliştirmek için önce onu arındırmamız gerekir. Doğru bilinen yanlışlar, korku, düşman programları vesayre gibi şeyler hepimizin zihninde yer edinmiş bir durumda. Zihnini en efektif şekilde kullanmak istiyorsan önce onları temizlemelisin. Sonrasında kendini ve bilinçaltını iyi bir şekilde tanımalısın, psişik yeteneklerin yeterli seviyeye ulaşana kadar astral alemde ve meditasyonlarda gördüğün, duyduğun ve hatta deneyimlediğin şeyler bilinçaltı süzgecinden geçecektir; psişik yetenklerin yeterli seviyeye gelinceye kadar neyin gerçek neyin bilinçaltı kökenli olduğunu anlayabilmen gerekir.
Şamanist kültürler beden içerisinde birden fazla ruhun yaşadığına inanırdı; buna en basit örnek olarak Türk Etnik Dinini örnek verebiliriz. Türkler kasıklarda yaşayan ve fiziksel güç ve enerjiyi veren "özüt" adında bir ruha, kalpta oturan, his ve duygularımızı yöneten, aynı zamanda beden dışı deneyimleri yaşayan "süne" isimli bir ruha ve başta yaşayan, en önemli ruh olan "sülde" isimli bir ruha inanırlardı. Türk Şamanlarına göre süne her gece bedeni terk eder ve kişi uyanmaya yakın bedene geri dönerdi. Rüyalarımızın aslında sünenin yaşadığı astral deneyimler olduğuna inanırlardı, ama; onlara göre bu astral deneyimler kişi, yeterince hazır değilse, onu sarsmaması için süldenin, yani zihin ruhunun, süzgecinden geçirilip rüyalara dönüşürdü.
Şamanik kültürlerde zihin ruhu (başta yaşayan ruh/sülde) hep en önemli ruh olmuştur. Bu ruh bedeni terk ederse kişi ölürdü fakat diğer ruhlar bedeni terk eder veya güçsüzleşirse kişi hastalanır ama ölmezdi. Antik toplumlar zihnin önemini biliyorlardı.
Herneyse demem o ki, arınmanızı yaptıktan ve psişik yeterliliğe ulaştıktan sonra sadece zihninizle etki edebileceğiniz alanlar değil, anlama kabiliyeti ve sorgulama yetinizde de büyük gelişmeler olacaktır. Önce arının ve psişik yeterliliğe odaklanın, sonrasında kapılar kendi kendine size görünecektir.