Bu yazı JoSLibrary'de bulunan "The Egyptian Pyramids" sermonundan çevrilmiştir. MP3 dosyasından çevirdiğim için kaynak olarak PDF belgesi atamıyorum.
Bugüne kadar, ateist bilimciler veya bilim insanları, antik zamanlarda varolmuş medeniyetleri ve bu devasa yapıtları açıklamakta bir hayli zorlanmaktadırlar.
Bu yapıtlar, asırlara meydan okumuş halde hâlâ ayaktadırlar.
Büyük taşkın'dan sonra Mısır arazisi aşırı derecede tahrip oldu. Tanrılar için bir iniş üssüne ihtiyaç vardı ve Ararat Dağı'nın (ÇN:Ağrı Dağı) ikiz tepelerinden ilham alınarak Giza Piramidi inşa edildi.
Hesaplar, planlar, ölçümler, hepsi göklerden alındı. Tanrılar bu devasa piramitleri ritüelleri, sihirleri, seramonileri ve kendilerine sonsuz bağlılık bildirilen inisiyasyon işleri için kullandılar.
Piramitlerin tabanında 365 bin küsür küp bulunmaktadır ki bu sayı bize güneş/miladi takvimindeki gün sayısını hatırlatır. Temel göstergelerin bazıları, toplam takip ekinokslarındaki yıl sayısının yaklaşık olarak 26000 olduğunu gösterir. Piramitlerin giriş kapıları kuzey kutbuna bakmaktadır. Piramitler ekvator'a eşdeğer olup 5 yüzeyi de atmosferin 5 katmanını temsil etmektedir. (ÇN: orijinal sermonda 4 diye geçiyor fakat tabanı da sayarsak 5, atmosferin de 5 katmanı vardır. burayı düzeltmem gerekiyordu). Bu ölçümler ley hatları ile paraleldir.
Piramitlerin yüzeyleri ilk zamanlar kireç taşı ile kaplıydı ve güneş gibi parlamaktaydılar. Fakat kireç taşları zamana yenilerek söküldü. Tanrılar piramitlerin içine kristaller yerleştirmişlerdi. Kristallerin gücü, gökyüzüne yansıyan ışını üretti. Piramitlerin elektriksel akımı o kadar güçlüydü ki, kapılarının bile dayanamayıp çöktüğü oluyordu. İşte bu yolla, yani kristal ve elektrik yoluyla, aynı zamanda içerden de titreşim uygulanarak piramitler Tanrılara iniş üssü olarak hizmet ettiler.
Piramitler Aslan çağında inşa edilmişlerdi. Aslan başlı sfenksin anlamı budur. Aslan başlı sfenksin yüzü Thoth'a aitti fakat Thoth ile Marduk/Amon Ra arasındaki anlaşmazlıktan sonra sfenksin yüzü Amon Ra'ya dönüştürülmüştür. Bu kavga ekvatorun üstündeki topraklar içindi. Şeytan/Enki onlara aşağı dünyayı vermişti, yani Kuzey yarımküreyi. (ÇN: Güney yarımküre Şeytan baba'nındı hatırlarsanız).
1904'te Aliester Crowley, Piramitlerin içinde bir gece geçirdi. O gece mor bir ışığın, sanki tüm kahinatı aydınlatır gibi, piramidin tüm içini aydınlattığını iddia etti. Elektriğe ve ışığa dair bilimde günümüzdeki kadar yol katedilmediği dönemde piramitleri keşfeden arkeologlar ve mısırbilimciler bile buna anlam vermekte oldukça zorlandılar.
1798 yılında Napolyon, piramitlerden bir tanesinin içine girdi. Döndüğü zaman benzi solmuştu ve şoktaydı. Ne gördüğünü asla anlatmak istemedi. Anlatsa bile inanmazlardı.
Teşekkürler.
