Felaxir_
New member
- Joined
- May 9, 2022
- Messages
- 29
Esenlikler kardeşlerim.
SS'ler olarak hepimizin ortak bir noktada buluştuğu fikirler var. Bu fikirler silsilesinin bir kısmı politikaya da ister-istemez temas ediyor. Dolayısıyla günümüz politikasından ve siyaset teorilerinden tamamen bağımsız değiliz ve olamayız da. Haliyle Türkiye özelinde nasıl bir siyaset teorisinin ve stratejisinin takipçisi olacağımızı kendimize sormak durumundayız.
Sizce nasıl bir siyaset teorisini ve stratejisini takip etmeliyiz? Mevcut sistemin bizi sınırlandırdığı sınırlar içerisinde bir çare üretmeye kalksak, politik partilerimizin ve derneklerimizin içler acısı hali ortada. Memleketin iç meselesi olan göçmen sorununda, azınlıklar sorununda ve hatta iktisadi meselelerde hiçbir siyasi parti ve dernekle tam tamına hemfikir olduğumuzu zannetmiyorum. Kimi göçmenlere karşı gelir fakat Türk-İslam Felsefesini takip eder, kimi İsrail'e kafa tutar fakat Filistin politikasını destekler, vs.
Sistemin sınırlarını zorlayıp en uç noktada kendi bağımsız oluşumlarımızı oluştursak; örneğin Thule Cemiyeti yahut NSDAP gibi, en ufak bir ispiyonculukla hedef gösterilir ve tahrip oluruz (SS Bir Komünite Fikri hususunda bunun tartışmasını açmıştım ve diğer kardeşlerimizin söyledikleri çok yerindeydi, bakabilirsiniz)
Şu halde nasıl bir strateji izlemeli, ne yapmalıyız? Sistemin sınırlarının içerisinde mi, yoksa dışında mı yer almaya kalkmalıyız, yoksa tepkisiz bir şekilde beklemede mi kalmalıyız...Ne düşünüyorsunuz?
SS'ler olarak hepimizin ortak bir noktada buluştuğu fikirler var. Bu fikirler silsilesinin bir kısmı politikaya da ister-istemez temas ediyor. Dolayısıyla günümüz politikasından ve siyaset teorilerinden tamamen bağımsız değiliz ve olamayız da. Haliyle Türkiye özelinde nasıl bir siyaset teorisinin ve stratejisinin takipçisi olacağımızı kendimize sormak durumundayız.
Sizce nasıl bir siyaset teorisini ve stratejisini takip etmeliyiz? Mevcut sistemin bizi sınırlandırdığı sınırlar içerisinde bir çare üretmeye kalksak, politik partilerimizin ve derneklerimizin içler acısı hali ortada. Memleketin iç meselesi olan göçmen sorununda, azınlıklar sorununda ve hatta iktisadi meselelerde hiçbir siyasi parti ve dernekle tam tamına hemfikir olduğumuzu zannetmiyorum. Kimi göçmenlere karşı gelir fakat Türk-İslam Felsefesini takip eder, kimi İsrail'e kafa tutar fakat Filistin politikasını destekler, vs.
Sistemin sınırlarını zorlayıp en uç noktada kendi bağımsız oluşumlarımızı oluştursak; örneğin Thule Cemiyeti yahut NSDAP gibi, en ufak bir ispiyonculukla hedef gösterilir ve tahrip oluruz (SS Bir Komünite Fikri hususunda bunun tartışmasını açmıştım ve diğer kardeşlerimizin söyledikleri çok yerindeydi, bakabilirsiniz)
Şu halde nasıl bir strateji izlemeli, ne yapmalıyız? Sistemin sınırlarının içerisinde mi, yoksa dışında mı yer almaya kalkmalıyız, yoksa tepkisiz bir şekilde beklemede mi kalmalıyız...Ne düşünüyorsunuz?