Soykırımlar hakkında neredeyse hiç tarafsız ve bilimsel kaynak olmuyor. Mesela neden gaz odaları hakkında herhangi bir Yahudi veya Neo-Nazi olmayan birinin yazısını göremiyorum? Veya Ermeni Kırımı ile ilgili araştırmalar yapılmıyor? İki soykırım hakkında başkasına oldu veya olmadı desem bazı insanlar ya Türk oluşuma bağlıyorlar ya da "Neo-Nazi" olduğuma. Bildiğiniz tüm kaynakları atabilirseniz belki daha ikna edici bir şeyler bulabilirim onlar için.
Öncelikle şunu belirtmek gerek: insanların objektivite algısı bir değildir, kişinin kendini konumlandırdığı zemine göre objektivite algısı da değişiyor, gerçekler önemsiz hale geliyor ve tarihe olan bu bakış, tarihi sadece belli bir görüşü desteklemek üzere var olan bir aparat haline getiriyor. Ne yazık ki insanların hiçte azımsanmayacak bir kısmının içinde olduğu vaziyet budur.
Bu konu hakkında daha fazla bilgi için "Post-truth" kavramını araştırabilirsiniz.
Buradan sonrasına bir yorumu da dahil ederek devam ediyorum.
Hayat dualizm mantığında çalışır. Biz insanlar olarak evet veya hayır deriz orta yol yoktur. Soykırım oldu yada olması konusuna gelirsek ermeni soykırımı olmadı, hata asala olmasa kimsenin umrunda değildi, Sadece techir oldu.
Holocosta gelirsek holocost yapıldı zaten her toplum holocost yapar. Zengin insanlar fakirlerden hiç bir olmadı. farklı yaşar biz burda tecavüz,şiddet, terörle uğraşırken zenginler bunları dert etmez.
Holocost genel toplama kamplarının ismi denir, bir sürü kamp var.
İnsanlar yakılması falan derken hiç kimse yahudiler için bu kadar uğraşmaz. Ben kendi çalıştım yerde Yahudilerle muhatap bile olmazdım, elime fırsat geçse bile takmazdım.
Görüşmeyeli nasılsın?
Esenliklerle
Evet, dediğiniz gibi insanların büyük bir kısmı düalistik bir bakış açısıyla ya evet ya da hayır der. Ama bence bu yanlıştır, özellikle bu konularda otoriter tarih yazımın olarak önümüze yanlış kavramlar ve ön kabulleri atıyor ve dayatıyor, böylece aslında hayalet olayları tartışarak zaman ve enerji kaybetmekle kalmıyor, "göze göz" mantığıyla birbirimizi kör ediyoruz.
Ermeni soykırımını konuşacak olursak, ortada soykırım yoktur, ama karşılıklı kırım vardır. Tehcir sırasında bir sürü katliam yaşanmıştır. Bu noktada çoğu zaman gerçek olan, noktasından kaydırılıyor, diğer bir deyişle sulandırılıyor ve asla meselenin özünü kavrayamıyoruz.
Fikrimce, Ermeni sorunu düşmanın insanlığın başına bela ettiği malum ölüm ve kölelik programlarından kaynaklanmaktadır ki bence bunda şüphe yoktur. Düşman programlarıyla işgal edilmiş uluslar, sürekli birbirine düşürülmüş, kan kaybetmiştir.
Özetle; 19. Yüzyılda aydınlanmacı ve ulusçu düşüncelerin yayılmasıyla Osmanlı'nın her tarafında kimlik sorunları ortaya çıkmaya başladı. Yüzyıllar boyunca kimlikleri hristiyanlık ve islam tarafından neredeyse eritilmiş halklar ulus kimliklerini yavaş yavaş da olsa tekrar kazanmaya ve inşa etmeye başladılar, dolayısıyla bu topluluklar, kendilerini yüzyıllar boyunca dini kastlara ayırarak yöneten köhne ve geri bir yapıya karşı isyan durumuna geçmiş oldular.
Şu unutulmamalıdır: bu süreçte Jön Türkler, İttihat ve Terakki gibi Türk ulusçuluğunu temsil eden yapılar, Ermeni Devrimci Konfederasyonu, (Taşnak olarak da bilinir.) Bulgarların İç Makedonya Devrim örgütü gibi diğer ulusal hareketler ile ittifak halinde olmuştur. (O zamanlar asala yoktu)
Şeriatçıların 31 mart yobaz isyanı ardından Adana'daki Ermeni nüfusa saldırmasından ve binlerce Ermeni'nin katledilmesinden sonra, Ermenilerin daha da radikalize olup bağımsızlık talep etmesiyle bu ittifak dağıldı, sonrasını hepiniz az çok biliyorsunuz.
İlginçtir ki bu olayların tek hedefi Ermeniler değil, bölgedeki tüm hristiyanlardı. Süryaniler de saldırıya uğramıştır. Olaylar bu yönüyle yine düşman programlarını ve onun yarattığı yapay düşmanlığı işaret ediyor.
Holokosta gelecek olursak, "toplu imha" gibi bir anlamı var ki bu Hitler ve yoldaşlarına atılan bir iftiradır. Kamplar vardı evet, ama sakinlerinin geneli savaş esirleri ve özel suçlulardı.