Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Naziler ve Irkçılık Konusu

Aledhe

New member
Joined
Feb 12, 2025
Messages
6
Merhabalar, genel olarak neopagan inançları ve new age tabanlı dinleri araştırmayı seven biriyim. Uzun zamandır JoS'u takip ediyorum ve oldukça orijinal bir sentez oluşturulduğunu düşünüyorum. Kafama takılan pek çok nokta var, bunları zamana yayarak forumlarda soracağım. Umarım sizi darlamamı hoşgörür, anlayışla karşılarsınız. Samimi bir insan olduğumu ve tamamen iyi niyetle yazdığımı, zihnimdeki düşünceleri içtenlikle aktardığımı belirtmek istiyorum. Yer yer sizin nazarınızda hakarete varacak bazı eleştirilerim de olacak.

İlkin Nazizim konusunu sormak istiyorum çünkü sizin en net yanıldığınız konu benim nazarımda bu. Nazilerin barış yanlısı olduğunu iddia ediyorsunuz. Hitler'in barıştan bahsettiği konuşmalarına atıf yaptığınızı hatırlıyorum. Kendi kafanızda Nazizm'i bütün insanlara yaşama hakkı veren ve diğer ırkları "yok etmek" istemeyen bir pozisyonda kurgulamışsınız. Kavgam dahil herhangi bir metni okuduğunuzda bile bu anlayış kendi kendine yıkılıyor. Genel olarak Beyaz Irkçı düşünceye ilişkin ciddi bir araştırma/okuma yapmadığınızı düşünüyorum. Mesela Hitler'in kafasındaki barışın nasıl bir şey olduğunu Kavgam'dan alıntılayayım:

Örneğin, dünyada barışçı fikrin zaferini samimiyetle isteyen birisi, bütün dünyanın Almanlar tarafından fethedilmesi için var gücüyle işe koyulmalıdır, çünkü aksi halde, en son Almanla en son barışçı da yok olabilir ve çünkü "barışçılık'' saçmasına, doğaya ve akla aykırı olan bu fikre, bu tuzağa, diğer milletler Almanlar kadar kendini kaptırmış değildirler.

Basit bir örnek, Hitler daha pek çok konuşmasında barışın ancak Ari ırkın egemenliği ile sağlanabileceğini vurguluyor. Adamın kafasında Almanların tüm dünyaya hükmetmesi gerektiği fikri var. Sizin atıf yaptığınız konuşmaların bir kısmının bile içeriğinin bu şekilde olduğunu hatırlıyorum. Zaten Nazi Irk teorisinde diğer ırklar medeni olmadıkları için ancak Aryan ırkını takip ederek bir şeyler yaratabilirler. Buna melez ırklar da dahildir. Kendi müttefikleri olan Japonlara bile bu şekilde bakan insanlar bunlar. Ki Japonya'nın bugün suç oranları, kitap okuma, PISA testleri, bilimsel üretim gibi alanlarda pek çok Batı ülkesinden önde olduğu objektif olarak bilinen bir gerçek. Hitler peki ne diyor?

Oysa temelde, Amerika ve Avrupalıların, yani ari ırkların kudretli ilmi, teknik ve ilmi çalışmaları vardır. Doğu, işte bu çalışmaların sonuçlarına dayanarak insanlığın genel ilerlemesine ayak uydurabilir. Günlük ekmek mücadelesi bu çalışmanın temelini meydana getirdi, gerekli olan silah ve aletlerin yapılmasını sağladı. Japon karakterine adapte edilen yalnız dış görünüşlerdir. Bugünden itibaren Amerika ve Avrupa çökse de ari ırkların Japonya üzerindeki etkileri kalkacak olsa, Japonların ilim ve teknikte kaydettikleri ilerleme bir süre devam edebilir, fakat daha sonra kaynak kurumuş olacağı için Japonlara has karakter eski haline dönecek, yetmiş yıl önce Ari irk dalgalarının çekip çıkardığı bugünkü medeniyeti duracak, eski uykusuna dalacaktır. Ari ırk bugünkü Japonya'nın gelişmesine nasıl etki ettiyse, çok eski zamanlarda da, bir yabancı ruh ve etki altında Japon medeniyeti uyandırılmış olabilir.

Hitler, Japonların Avrupa'dan etkilenmeden önceki medeniyetini bile Beyazlar tarafından getirilmiş olarak görüyor. Son cümlede bunu direkt beyan ediyor. Aynısı Çin için veya dünyadaki beyaz olmayan tüm toplumlar için geçerli. Nazi ırk teorisine göre, beyaz olmayan bir ırk herhangi bir şey geliştirdiyse mutlaka onu beyazlardan görmüştür veya beyazları taklit etmiştir. Hayır karikarütize etmiyorum. Herhangi bir Nazinin kitabını okursanız zaten bu dediklerimi görebilirsiniz. Hepsi aynı şekilde düşünüyor, özellikle Hitler'den örnek verme sebebim ideolojinin kurucusu olması.

Yine o dönem Avrupası'nda aşağı milletlerin üstün ırk için köle gibi çalıştırılması gerektiğini aktaran/anlatan pek çok ırkçı ideolog vardır ki bunların pek çoğu da Naziler tarafından övgülerle karşılanmıştır. Kavgam'da Hitler bile üstün ırkların aşağı ırkların sırtından, onları çalıştırarak geliştirdiğini söylüyor. Yine vurgulayayım, Kavgam en temel kaynak. Ama basit bir wiki taraması ile bile Nazilerin hiç de sizin dediğiniz gibi barış yanlısı insanlar olmadığını görebiliyorsunuz. Slavlara ettikleri hakaretleri biraz araştırmanızı öneririm. Zaten kendi müttefiklerine (Japonlara) bile, Beyaz olmadıkları için, "medeniyet geliştiremeyecek bir ırk" olarak bakan bu insanların düşünceleri bugün dünyada hakim olsaydı Türklere nasıl bakılırdı? Olumlu olduğunu iddia edeceksiniz, çünkü Naziler o zaman Türklerle ve Ortadoğu ile iyi geçiniyordu. Ancak bunun sebebi basit: reel politik bunu gerektiriyordu. Zaten, teorik zeminden incelersek şunu görüyoruz: Hitler kavgamda medeniyetin ancak ırksal saflıkla sağlanabileceğini defaatle belirtiyor. İmparatorlukların çöküşünü bile bununla açıklıyor adam. Sizce Türkiye gibi melez bir coğrafya, Naziler saygıdeğer midir? Yoksa bunlar SSCB veya İngiltere gibi ülkelere karşı müttefik toplama girişimleri midir? Kararı size bırakıyorum.

Bir diğer konu, insanın tanrılaşabileceği iddiası. Böyle bir vaadiniz var, ancak görünen o ki bunu da sadece Avrupalı Beyaz Adam gerçekleştirebiliyor. Koskoca dinde bütün tanrılar beyaz olarak kurgulanmış. Sadece bu da değil, beyazlar içinde bile sadece Cermen estetiği merkeze alınmış. Bu din resmen Cermenleri tanrı haline getirmek temelli ilerliyor. Bu uğurda Hitler gibi bir insana bile tapmanız isteniyor. Beyaz Avrupalı olmayan bir insan bu dini neden takip etsin? Mesela bir Arap veya Türk. Ki Türklerin Asyatik kökenlerinden bahsetmeme gerek yok. Kendimizi tanımladığımız kültür dairesi bile bu fikriyat çerçevesinde barbarlık olarak tanımlanıyor. Bundan rahatsız değil misiniz? HPS Maxine'in zamanında Atatürk'e Yahudi dediği söyleniyor. Bu sizce normal mi? Yani bir ulusun ırksal değerlerine bu kadar kolay hakaret edilebilmesinden bahsediyorum. Sorularım şimdilik bunlar. Fikirlerinizi duymak isterim.
 
Gönderdiğim postun neden onaylanmadığını anlayamıyorum. Soru mu seçiyorsunuz? Neyse, zaten dün yazdıklarıma birkaç şey eklemek için girmiştim. Devamını yazmış gibi olacağım için benim açımdan ciddi bir sorun yok. Ancak postun onaylanıp onaylamayacağını merak ediyorum. Yine Kavgam'dan bir örnekle gireyim konuya:

Yeryüzünde yüzlerce örnek devlet bulunsa bile, medeniyetin kurucusu ve desteği olan ari ırk ortadan kalktığı zaman, manevi sahada üstün ırkın ulaştığı seviyede bir medeniyet de kalmayacaktır. Daha da ileri giderek diyebiliriz ki, insanların kurdukları devletlerin varoluşu, insan ırkının kesin olarak yok olması ihtimalini önleyemeyecektir. Çünkü medeniyetçi ırk temsilcilerinin yok olması, karşı koyuş ve adaptasyon için gereken üstün fikri alışkanlıkların yok olmasına da sebep olacakttr.


Bir deprem yeryüzü kabuğunu yarsa da, okyanusun dalgaları arasından yeni bir Himalaya yükselse, insan medeniyeti bu büyük felaket yüzünden yok olur. Tek devlet kalmaz, düzeni sağlayan bütün bağlar kopar, binlerce yıllık bir medeniyet harap olur, yeryüzü su ve balçıkla örtülü bir mezar haline gelir. Fakat bu felaket sonunda medeniyetçi ırka mensup birkaç kişi hayatta kalmışsa, bin yıl sonra da olsa, sessizliğe yeniden kavuşmuş yeryüzünde, insanın yaratıcı gücü kendini gösterir. Yeryüzü ancak üstün ırk temsilcilerinin tamamen yok olması halinde ıssız ve medeniyetsiz kalır.

Başka bir örnek:

Şunu da bilmek gerekir ki bu yetenekler halen mevcuttur, uyanıp meydana çıkmaları için bir dış etkinin olması yeterlidir. Medeniyetçi milletlerde, daha doğrusu ırklarda, dış şartlar harekete geçmelerine uygun değilse, bu yetenekler gizli halde kalırlar. Onun için, eski devirlerin Almanlarına "medeniyetsiz", "barbar" denmesi büyük haksızlıktır. Hiçbir zaman barbar olmadılar. Sadece yaşadıkları kuzey bölgesinin iklim sertliği onlara, yaratıcı güçlerini geliştirme imkanı vermeyen bir hayat yaşatıyordu. Güneyin daha ılık bölgelerine gelseydiler ve burada aşağı ırkların oluşturduğu bir malzeme, yani ilk teknik araçları bulsaydılar, içlerinde uyuyan medeniyet yaratma kabiliyetleri onlara, Helen'lerinki kadar parlak bir medeniyet kurduracaktı. Fakat medeniyet doğuran ilk güce sahip olan bu insanların, bu gücü, kuzey iklimlerinde yaşamış olmalarından ileri gelmiyor. Güneye göç eden bir Lapon insanının medeniyetin gelişmesine yapacağı katkı, Eskimoların katkısı kadar az olacaktır. Çünkü, yaratmak ve biçim verme hüneri ari ırka verilmiştir.

Yani Hitler diyor ki, diğer ırklar belirli bir gelişimi yakalayabilse bile bunlar asla Ari Irk'ın gelişimi gibi olmuyor. Onlar sadece taklit edebiliyorlar bu yüzden Ari Irk yok olduğunda "manevi sahada üstün ırkın ulaştığı seviyede bir medeniyet kalmayacak.". Aynı şekilde bir doğal felaket yaşansa ve medeniyet yok olsa, bu sırada üstün ırk ortadan kalksa medeniyet bir daha asla inşa edilemez. Bunlar benim düşüncelerim değil, Kavgam'da anlatılanları tekrar ediyorum. Bunları kabul ediyor musunuz? Veya Doğu Avrupalıların Der Untermensch olduğunu kabul ediyor musunuz? Naziler düşmanları olan ırkları insan bile görmez, altinsan dediğimiz insan altı mertebe ile isimlendirirlerdi. Yani, bazı ırkları insandışılaştırırlardı. Nazilerin değimi ile "insan altı varlıklar" (Der Untermensch) olarak adlandırılan bu halkların köleleştirilmesi, onlar nazarında normaldi. Bu insanları toplama kamplarında sefil koşullarda çalıştırmak da ahlakiydi. Aksine vicdanlı olmak ahlaksızlık olarak kabul edilirdi. Barış, iyilik gibi düşüncelerle dalga geçilir ve vicdanlı insanlar hor görülürdü. Bu yüzden en büyük günahın vicdan ve merhamet olduğunu söyleyen Nietzsche gibi bir adamı övmüşlerdir mesela. Çünkü Naziler nazarında aşağı ırkların hak ettiği muamele ancak Beyaz Irk'ın kölesi olmaktır. Vicdan, merhamet, ahlak gibi kavramlar buna engel olduğu için yok edilmelidir. Hitler'i dinleyelim yine:

İşte bu şekilde, aşağı ırktan insanların varlığı ve bunların kullanılması, üstün medeniyetlerin kurulması için çok önemli bir unsuru, bir şartı yerine getirmiştir. Aşağı ırktan olan bu insanlar, gelişme için zorunlu olan malzeme kıtlığını karşıladılar. Şu kesindir ki, ilk medeniyet evcilleştirilmiş hayvandan ziyade aşağı ırktan olan insanların kullanılması sayesinde kurulmuştur. Ancak yenik ırkların köle haline getirilmesinden sonra aynı durum hayvanların da başına geldi, bazılarının sandığı gibi bunun aksi olmadı. Çünkü sabana önce yenik ırk koşuldu, sonra at onun yerini aldı.

Adam alt ırk diye isimlendirdiği halkları atlarla ve hayvanlarla kıyaslıyor. Hatta onlar kadar bile değerli görmüyor. Biliyorsunuz Hitler bir hayvan hakları savunucusudur. Öte yandan Der Untermensch'i ezmek gerektiğini defalarca kez vurgulamıştır. Aşağı ırk diye tabir ettiği halkların Tanrı tarafından köle olarak yaratıldıklarına inanmış vaziyette çünkü. Şimdiye kadar kıyıda köşede kalan hiç bir Nazi ideoloğun sözlerinden alıntı yapmadım. Oralarda daha ağır sözler ve düşünceler bulabilirsiniz. Herhangi bir online ansiklopedi sayfasında Nazi Irkçılığı veya Beyaz Üstünlükçülüğüne ilişkin maddelere bir göz gezdirin. Sonra bahsedilen kitapları alın okuyun, internette hepsinin pdfi var. İnsanın aklına zarar neler neler söylemişler. Bunları mesela nasıl savunacağınızı çok merak ediyorum. "Yahudiler yaptı" mı diyeceksiniz? Veya belki postumu onaylamadan geçersiniz. Ben de varmam gereken sonuca varırım. Her takdirde ben bu mesajı yirmi dakika gibi kısa bir sürede yazabiliyorum. Nazizmin ne olduğunu anlamak ve anlatmak için gereken süre bu kadar. Benim düşüncem şu ki, Nazizimin barışçı veya iyi bir ideoloji olduğuna inanmak için Nazilerin ne söylediğine asla bakmamak ve sadece filmlerdeki havalı Nazi imajına dönüşme arzusu duymak gereklidir.
 
Merhabalar, genel olarak neopagan inançları ve new age tabanlı dinleri araştırmayı seven biriyim. Uzun zamandır JoS'u takip ediyorum ve oldukça orijinal bir sentez oluşturulduğunu düşünüyorum. Kafama takılan pek çok nokta var, bunları zamana yayarak forumlarda soracağım. Umarım sizi darlamamı hoşgörür, anlayışla karşılarsınız. Samimi bir insan olduğumu ve tamamen iyi niyetle yazdığımı, zihnimdeki düşünceleri içtenlikle aktardığımı belirtmek istiyorum. Yer yer sizin nazarınızda hakarete varacak bazı eleştirilerim de olacak.

İlkin Nazizim konusunu sormak istiyorum çünkü sizin en net yanıldığınız konu benim nazarımda bu. Nazilerin barış yanlısı olduğunu iddia ediyorsunuz. Hitler'in barıştan bahsettiği konuşmalarına atıf yaptığınızı hatırlıyorum. Kendi kafanızda Nazizm'i bütün insanlara yaşama hakkı veren ve diğer ırkları "yok etmek" istemeyen bir pozisyonda kurgulamışsınız. Kavgam dahil herhangi bir metni okuduğunuzda bile bu anlayış kendi kendine yıkılıyor. Genel olarak Beyaz Irkçı düşünceye ilişkin ciddi bir araştırma/okuma yapmadığınızı düşünüyorum. Mesela Hitler'in kafasındaki barışın nasıl bir şey olduğunu Kavgam'dan alıntılayayım:



Basit bir örnek, Hitler daha pek çok konuşmasında barışın ancak Ari ırkın egemenliği ile sağlanabileceğini vurguluyor. Adamın kafasında Almanların tüm dünyaya hükmetmesi gerektiği fikri var. Sizin atıf yaptığınız konuşmaların bir kısmının bile içeriğinin bu şekilde olduğunu hatırlıyorum. Zaten Nazi Irk teorisinde diğer ırklar medeni olmadıkları için ancak Aryan ırkını takip ederek bir şeyler yaratabilirler. Buna melez ırklar da dahildir. Kendi müttefikleri olan Japonlara bile bu şekilde bakan insanlar bunlar. Ki Japonya'nın bugün suç oranları, kitap okuma, PISA testleri, bilimsel üretim gibi alanlarda pek çok Batı ülkesinden önde olduğu objektif olarak bilinen bir gerçek. Hitler peki ne diyor?



Hitler, Japonların Avrupa'dan etkilenmeden önceki medeniyetini bile Beyazlar tarafından getirilmiş olarak görüyor. Son cümlede bunu direkt beyan ediyor. Aynısı Çin için veya dünyadaki beyaz olmayan tüm toplumlar için geçerli. Nazi ırk teorisine göre, beyaz olmayan bir ırk herhangi bir şey geliştirdiyse mutlaka onu beyazlardan görmüştür veya beyazları taklit etmiştir. Hayır karikarütize etmiyorum. Herhangi bir Nazinin kitabını okursanız zaten bu dediklerimi görebilirsiniz. Hepsi aynı şekilde düşünüyor, özellikle Hitler'den örnek verme sebebim ideolojinin kurucusu olması.

Yine o dönem Avrupası'nda aşağı milletlerin üstün ırk için köle gibi çalıştırılması gerektiğini aktaran/anlatan pek çok ırkçı ideolog vardır ki bunların pek çoğu da Naziler tarafından övgülerle karşılanmıştır. Kavgam'da Hitler bile üstün ırkların aşağı ırkların sırtından, onları çalıştırarak geliştirdiğini söylüyor. Yine vurgulayayım, Kavgam en temel kaynak. Ama basit bir wiki taraması ile bile Nazilerin hiç de sizin dediğiniz gibi barış yanlısı insanlar olmadığını görebiliyorsunuz. Slavlara ettikleri hakaretleri biraz araştırmanızı öneririm. Zaten kendi müttefiklerine (Japonlara) bile, Beyaz olmadıkları için, "medeniyet geliştiremeyecek bir ırk" olarak bakan bu insanların düşünceleri bugün dünyada hakim olsaydı Türklere nasıl bakılırdı? Olumlu olduğunu iddia edeceksiniz, çünkü Naziler o zaman Türklerle ve Ortadoğu ile iyi geçiniyordu. Ancak bunun sebebi basit: reel politik bunu gerektiriyordu. Zaten, teorik zeminden incelersek şunu görüyoruz: Hitler kavgamda medeniyetin ancak ırksal saflıkla sağlanabileceğini defaatle belirtiyor. İmparatorlukların çöküşünü bile bununla açıklıyor adam. Sizce Türkiye gibi melez bir coğrafya, Naziler saygıdeğer midir? Yoksa bunlar SSCB veya İngiltere gibi ülkelere karşı müttefik toplama girişimleri midir? Kararı size bırakıyorum.

Bir diğer konu, insanın tanrılaşabileceği iddiası. Böyle bir vaadiniz var, ancak görünen o ki bunu da sadece Avrupalı Beyaz Adam gerçekleştirebiliyor. Koskoca dinde bütün tanrılar beyaz olarak kurgulanmış. Sadece bu da değil, beyazlar içinde bile sadece Cermen estetiği merkeze alınmış. Bu din resmen Cermenleri tanrı haline getirmek temelli ilerliyor. Bu uğurda Hitler gibi bir insana bile tapmanız isteniyor. Beyaz Avrupalı olmayan bir insan bu dini neden takip etsin? Mesela bir Arap veya Türk. Ki Türklerin Asyatik kökenlerinden bahsetmeme gerek yok. Kendimizi tanımladığımız kültür dairesi bile bu fikriyat çerçevesinde barbarlık olarak tanımlanıyor. Bundan rahatsız değil misiniz? HPS Maxine'in zamanında Atatürk'e Yahudi dediği söyleniyor. Bu sizce normal mi? Yani bir ulusun ırksal değerlerine bu kadar kolay hakaret edilebilmesinden bahsediyorum. Sorularım şimdilik bunlar. Fikirlerinizi duymak isterim


Orada yazan şey barışçılık değil, pasifizm. Sadece bir barıştan değil, aynı zamanda fikri bir ideolojiden bahsediliyor. Almanlar yaşam kavgası verirken ve doğuda Sovyetler güçlenirken, batıda Zenciler tecavüz ederken; Herr Hitler "Evet çocuklar asla savaşmamalıyız..." mı deseydi?

Slavlar için olan mesele, sadece halkı direnişe ikna etmek için bir söylemdi. Şunu biliyoruz ki, İstanbul'da kadınlar özellikle Zencilerin Türk halkına tecavüz ettiğini belirtiyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında da bu durum Sovyetler için geçerliydi. Stalin'in tecavüz emirleri ve yeterince yozlaşmış Sovyet askerleri, bu emri yerine getirdi. At üstünde yağma ve tecavüze gelen Moğollardan farkları yoktu.

Japonlarla ilgiliyse, burada bir aşağılamadan ziyade dönemin yaratılmaya çalışılan halkı sıkı bir fikirle uyandırma ihtiyacı var. Onlara "Onursal Aryanlar" denildiğini de unutuyorsunuz.

Halkı her zaman "Evet düşmanımız ya da rakibimiz de iyi olabilir..." şeklinde uyandıramazsınız. Yer yer bu tarz şeylerden de bahsedilmeli ki, her türlü fikirle zehirlenen insanlar, bunlardan silkinsin ve "benim kültürüm zaten en üstünü, başkasına ihtiyacım yok" diyebilsin.

Anadolu Türkleri, Asyatik değildir. Bu karışım çok azdır. Ve evet, savaşma ruhumuzu ilham edici bulmuşlardır. Ermeni ve İngiliz yalanları karşısında samimi bir şekilde Türkleri savunmuşlardır. Bizimle aynı olan Yunanlar da düşmanları olsa bile onlara da saygı duymuşlardır.

Leydi Maxine, Atatürk'le ilgili bir söylemde bulunmamıştır. Bunu yapan, hain Mageson itidir. HP Hooded Cobra ise Atatürk'e büyük bir saygı duyduğunu belirtmiştir. Aynı şekilde biz de bu duygular içerisindeyiz.

Ayrıca size kimse Herr Hitler'e tapmanızı söylemiyor. Yüksek Rahip Hooded Cobra, defalarca kez bunu açıkladı ve 100 yıl öncekinin politik koşullarıyla Zeus'un Tapınağı'nın ilerleyişinin bir alakası olamayacağını belirtti.

Bunun nedeni Goetia'nın Yahudilerin elinden çıkmasıdır. Uzak Doğudan pek çok tanrının çıktığını kabul ediyoruz. Fakat Asyalı bir rahibimiz olmadığı için bunların pek bilinmemesi normal. Çalışan insanlar yerine çalışmayan insanları suçlamayı öğrenmelisiniz. Benim ya da bir başkasının Çince öğrenme gibi bir yükümlülüğü yok. Yüksek Rahip Hooded Cobra, göreve geçene kadar Leydi Maxine de Yunan kültüründen fazla bahsetmiyordu. Bu tarz şeyler kademeli ve bireysel çabalarla, atasal belleğe erişimle yaşanır.
 
Zaten Nazi Irk teorisinde diğer ırklar medeni olmadıkları için ancak Aryan ırkını takip ederek bir şeyler yaratabilirler.
Neden internetteki her bilgiye inanıyorsunuz? X böyledir, şöyledir denince öyle olduğunu mu sanıyorsunuz? Hiç bilgilerin değiştirilmiş olabileceği aklınıza gelmedi mi?

Koskoca dinde bütün tanrılar beyaz olarak kurgulanmış. Sadece bu da değil, beyazlar içinde bile sadece Cermen estetiği merkeze alınmış.
Hayır. Tanrılarımızı sitelerimizden araştırınız. Valefor (ten rengi yeşil değil), Lucifuge Rofocale (Gri ırktan)
Beyaz tanrılarda sadece Cermen estetiğinin merkeze alınmış olduğu bilgisi doğru değildir.. Sitelerimize bakarsanız birçok koyu tenli tanrımızın olduğunu da görürsünüz.
Temel bilgileri bile araştırmadığınız için kafanızın karışmış olması normaldir.

HPS Maxine'in zamanında Atatürk'e Yahudi dediği söyleniyor.
Söyleyen kişi HPS Maxine Dietrich değildir.
Buradaki Yüksek Rahip'in cevabını okuyunuz.
Rahipler her şeyi Tanrılara soramazlar. Hele ki bir kişinin ırkını. Bu tarz konulardaki rahiplerin söylemleri kendi araştırmaları sonucu ulaştığı bilgilere ve yorumlarına dayanır. Yüzde yüz doğruluk garantisi verilmez. Ki linkini verdiğim posttaki HP Hooded Cobra'nın yorumunu okursanız kendisi de "bu benim kişisel fikrim" der. (Yahudi olmadığını da belirtir.)

HP Hooded Cobra, "Bu benim kişisel görüşüm. Bu noktadan sonra, aklınıza ne gelirse gelsin beni karalamaktan çekinmeyin ve bu mesajı istediğiniz bakış açısından okuyun. Sonuç olarak, Kemal hakkında olumsuz veya olumsuz bir görüşüm yok ve Yahudi olduğuna da inanmıyorum; bu, onu benim gözümde ne düşünürseniz düşünün mükemmel bir lider yapıyor ve ona tarihsel bir figür olarak büyük saygı ve hürmet duyuyorum." der konuşmasını bitirirken.


Attığım posttaki diğer üyelerin yorumlarını okumanızı da tavsiye ederim.
 
Orada yazan şey barışçılık değil, pasifizm. Sadece bir barıştan değil, aynı zamanda fikri bir ideolojiden bahsediliyor. Almanlar yaşam kavgası verirken ve doğuda Sovyetler güçlenirken, batıda Zenciler tecavüz ederken; Herr Hitler "Evet çocuklar asla savaşmamalıyız..." mı deseydi?

Hayır aslında dümdüz barışçılığı yani savaş karşıtlığını kastediyor. Yine Kavgam'dan bir örnekle kolayca çürüteyim:

Atalarımız bugünkü gibi saçma bir barışçılık düşüncesiyle hareket etmiş olsaydılar, halen elimizde bulunan milli toprakların üçte birine bile sahip olamazdık ve Alman milletinin Avrupa'da geleceği gibi bir endişe de kalmazdı.

Burada Atatürk'ün "Yurtta sulh cihanda sulh" söylemine benzer bir bakış açısı göremiyoruz. Adam sürekli bir yerleri ele geçirmekten, başka halkları köleleştirmekten bahsedip duruyor kitap boyu devamlı olarak. Söylediğiniz gibi bir yorumun çıkması ancak Kavgam'ı okumamakla mümkün. Kavgam'ın neredeyse tamamı düşmanlaştırma üzerine kurulu.
Japonlarla ilgiliyse, burada bir aşağılamadan ziyade dönemin yaratılmaya çalışılan halkı sıkı bir fikirle uyandırma ihtiyacı var. Onlara "Onursal Aryanlar" denildiğini de unutuyorsunuz.

Birisi sizin ırkınızın medeniyet inşa etmekten aciz olduğunu iddia etse ve mevcut medeniyetinizin (teknolojiden bahsetmiyorum, Avrupalılar gelmeden önceki Japon kültürünü de o alıntıda beyazlara bağlıyor) de size ait olmadığını, başkası tarafından verildiğini söylese bu aşağılama olmaz mıydı? Çok ilginç bir bakış açınız var. Japonlara dümdüz sallıyor orada. Hiç kıvırmaya gerek yok.

Bu onursal aryanlık konusu tamamen makyavelizmdir, reel politiktir. "Onursal Aryan" konusu da Japonların Aryanlardan etkilendiği ve Beyazlar tarafından o kültürün yaratıldığı iddiasıyla beraber geliyor. Bu bile bir hakaret zaten. SSCB'ye karşı Japonlarla ittifak yapmaları gerekiyordu. Fakat Japonların yüzüne bakıp "Siz medeniyetsiz barbarlarsınız" diyerek bunu yapamayacakları için kısa süreliğine iyi geçindiler. Naziler için bunlar normal şeyler. Barış antlaşması yapıp saldırdıkları ülkeler var. Yine SSCB ile beraber Polonya'yı ele geçirmeleri Makyavelizm'in başka bir örneği. Naziler vicdan karşıtı insanlardır. Hitler Kavgam'da kendi düşüncesini yeterince iyi bir şekilde anlatıyor. Burada Kavga hayatın kendisi. Hitler'in düşüncesinin Sosyal Darwinizm'den bir farkı yok. Hitler'in ideolojisi basit: Hayat bir kavga. Bu kavga insanla madde, hayvanla insan, birey ve birey ve son olarak da insanla insan arasında seyrediyor. İnsanla insan arasındaki kavga olarak tanımlanan da ırkların birbiri ile mücadelesi. Bu mücadelede üstte olanın altta olanı köleleştirmemesi veya topraklarına el koymaması bir çeşit doğaya karşı günah olarak düşünülüyor ve devamlı olarak merhamet, vicdan gibi değerlerin kötü olduğu alt ırkların köleleştirilmesi gerektiği söyleniyor. Eğer Yahudiler olmasaydı, Slavları, Slavlar olmasaydı Türkleri, Türkler olmasaydı Çinlileri, onlar olmasaydı Afrikalıları, onlar da olmasaydı Fransızları vesaire düşmanlaştırırdı. Sürekli bir düşmanlaştırma ve aşağılama durumu var Nazilerde.
 
Neden internetteki her bilgiye inanıyorsunuz? X böyledir, şöyledir denince öyle olduğunu mu sanıyorsunuz? Hiç bilgilerin değiştirilmiş olabileceği aklınıza gelmedi mi?

İnternetteki her bilgiye inanmıyorum. Bunu yapan sizsiniz. Birisi çıkıp "Naziler iyi adamlar" dedi diye inanıyorsunuz. Bu alanda okuma yapan herkesin hemfikir olduğu şeyleri aktarıyorum. Neo-Nazilerin de çoğu Nazizm'i aynen böyle anlıyor. Hitler'in de kendisi burada gösterdiğim alıntılarda aynen bahsettiğim şeyleri söylüyor. Kavgam nefret dolu bir kitap. Attığım alıntıları okudunuz mu bilmiyorum ama direkt Ari ırkın yok olması durumunda kalan ırkların medeniyeti devam ettiremeyeceklerini çünkü böyle bir kapasitelerinin olmadığı geçiyor. Japonların geçmişteki medeniyetlerinin bile beyaz ırk tarafından getirildiği düşüncesi savunuluyor. Tekrar alıntılıyorum, iyi okuyun:

Oysa temelde, Amerika ve Avrupalıların, yani ari ırkların kudretli ilmi, teknik ve ilmi çalışmaları vardır. Doğu, işte bu çalışmaların sonuçlarına dayanarak insanlığın genel ilerlemesine ayak uydurabilir. Günlük ekmek mücadelesi bu çalışmanın temelini meydana getirdi, gerekli olan silah ve aletlerin yapılmasını sağladı. Japon karakterine adapte edilen yalnız dış görünüşlerdir. Bugünden itibaren Amerika ve Avrupa çökse de ari ırkların Japonya üzerindeki etkileri kalkacak olsa, Japonların ilim ve teknikte kaydettikleri ilerleme bir süre devam edebilir, fakat daha sonra kaynak kurumuş olacağı için Japonlara has karakter eski haline dönecek, yetmiş yıl önce Ari irk dalgalarının çekip çıkardığı bugünkü medeniyeti duracak, eski uykusuna dalacaktır. Ari ırk bugünkü Japonya'nın gelişmesine nasıl etki ettiyse, çok eski zamanlarda da, bir yabancı ruh ve etki altında Japon medeniyeti uyandırılmış olabilir.

Okuma yazma bilen bir çocuk bile burada Japonlara karşı tarifsiz bir hakaret olduğunu görecektir. Fakat bu sadece Japonlar için geçerli değil, Naziler Beyaz olmayan her topluma karşı düşmanlar. Sadece kısa süreli ittifak arayışları durumunda bazı övgüler diziyorlar ve kendi saflarını güçlendirmeye çalışıyorlar. Nazi psikolojisine dair bir başka alıntı:

Gerçekte insani barış fikri mükemmel bir şey olabilir, fakat bunun için üstün insanın büyük bir bölümü işgal etmesi ve bu dünyaya tek başına hakim olması lazımdır. Bu fikrin zararı, uygulanmasının zorluğu ölçüsündedir, bu zorluk da onun gerçekleşmesini sonunda imkansız hale getirecektir. Demek ki, önce savaş geliyor, savaştan sonra da belki barış.

Adamın her sözü ayrı kin kusuyor.

Bir de ek olarak, Kavgam'ın değiştirildiğini söyleyebilirim.

Bu pek mümkün değil. Kavgam'ın orijinal Almanca versiyonlarını bulunduran insanlar var halen. Ayrıca attığınız linkteki PDF, Kavgam'ın kısaltılmış bir versiyonuna ait. Orijinal Kavgam'ın 720 sayfa olduğunu söyleniyor. 720 sayfanın 175 sayfaya sığdırılabilmesi sizce mümkün mü? Farklı bir açıdan yaklaşalım. Kavgam basılalı 100 yıl olmamış bir kitap. Pek çok versiyonu var, eğer Kavgam'ın mevcut versiyonunun değiştirildiğini iddia ediyorsanız bütün bir tarihin de yalan olduğunu iddia etmeniz gerekir. Yüz yıllık olan ve o sıralarda Almanya'da baskısına her yerden ulaşılabilen popüler bir eserin değiştirilebilmesi bütün tarihi metinlerin de güvenilmez olduğuna delalet eder. Bu durumda dünyanın düz olduğuna inanmamamız için hiç bir sebep kalmaz. Bu tarz komplo teorilerine kaymaktansa rasyonel olmanın ve herkesin bildiği şeyleri kabul etmenin daha iyi olacağı aşikar.
 
Temel bilgileri bile araştırmadığınız için kafanızın karışmış olması normaldir.

Aledhe adlı kullanıcı, sahip olduğunuz inanç ve ideolojisi hakkında gayet yapıcı bir eleştiri yapmış olup, bu eleştiriyi yapmadan önce de, yazdığı şeyleri nezaketle yazacağını belirtmiş. Belki de bir futbol fanatiği gibi davranmayı bırakıp, kullanıcının sorduğu sorulara, "o kitap değiştirildi kanki"den daha farklı bir cevap verebilirsiniz. İnternetteki her bilgiye inanmayan bir yapınız var ya çünkü, hatta kavgamın değiştirildiği bilgisine de sahipsiniz. Lütfen harika bilgi birikiminizi bizimle paylaşın, soruyu soran arkadaşın sorusu da cevaplanmış olur.
 
Nazizimin barışçı veya iyi bir ideoloji olduğuna inanmak için Nazilerin ne söylediğine asla bakmamak ve sadece filmlerdeki havalı Nazi imajına dönüşme arzusu duymak gereklidir.
Hiçbir filmde naziler barışçı ve iyi gösterilmemiştir. Hiçbir film tamamen nazi övgüsü içermez, içeremez. Medya buna izin vermez. En popüler olanlardan biri olan çöküş filminde bile yanlış şeyler var. Gerçekten nazileri iyi ve havalı gösteren bir film varsa söyleyinde arkamıza yaslanıp keyifle izleyelim.


Kavgam nefret dolu bir kitap.
Kavgamı en az iki defa okumuş biri olarak söylüyorum, neredeyse felsefik bir kitap. Mantıklı ve bakış açısı kazandıran bir kitap. Ve alıntıladığınız hiçbir şey en azından o şekilde benim okuduğum kitapta geçmiyor. Bu da demek oluyor ki ikisinden biri yanlış. Yine demek oluyor ki kitap değiştirilmiş. Bu durumda hangisine inanacağınız size kalmış. Unutmayın, tarihi kazananlar yazar.

İll başta "merakımdan soruyorum, istemeden kusur işlediysem affola" tarzında konuşanlar genel de sonradan en çok sapanlar ve ortalığı kışkırtanlar oluyor. Yine şaşırtmadınız.
 
Hiçbir filmde naziler barışçı ve iyi gösterilmemiştir. Hiçbir film tamamen nazi övgüsü içermez, içeremez. Medya buna izin vermez. En popüler olanlardan biri olan çöküş filminde bile yanlış şeyler var. Gerçekten nazileri iyi ve havalı gösteren bir film varsa söyleyinde arkamıza yaslanıp keyifle izleyelim.

Naziler iyi veya barışçıl gösteriliyor demedim. Havalı bir imaj çiziyorlar. Sert adamlar olarak, karanlık ve hoş bir imajda kazananlar olarak resmediliyorlar genelde. Pek çok insanın Nazilere ilgi duymasının da sebebi bu. Hitler'in krizdeki bir ülkeyi kurtarıp yeniden güçlendirmesi gibi gerçek olaylarla da beraber bu algı daha da güç kazanıyor. Ama konu bu değil. Benim demek istediğim Nazilerin genel olarak karanlık havalı kötü adam tiplemesine uyduğu ve bu sebepten özenildiği. Bu da zaten doğru.

Kavgamı en az iki defa okumuş biri olarak söylüyorum, neredeyse felsefik bir kitap. Mantıklı ve bakış açısı kazandıran bir kitap. Ve alıntıladığınız hiçbir şey en azından o şekilde benim okuduğum kitapta geçmiyor. Bu da demek oluyor ki ikisinden biri yanlış. Yine demek oluyor ki kitap değiştirilmiş. Bu durumda hangisine inanacağınız size kalmış. Unutmayın, tarihi kazananlar yazar.

İll başta "merakımdan soruyorum, istemeden kusur işlediysem affola" tarzında konuşanlar genel de sonradan en çok sapanlar ve ortalığı kışkırtanlar oluyor. Yine şaşırtmadınız.

Asla affola demedim. İyi okuyun, aksine bazı eleştirilerimin sizin gözünüzde sert olacağını hatta hakarete varacağını en baştan belirttim:

Samimi bir insan olduğumu ve tamamen iyi niyetle yazdığımı, zihnimdeki düşünceleri içtenlikle aktardığımı belirtmek istiyorum. Yer yer sizin nazarınızda hakarete varacak bazı eleştirilerim de olacak.

Gerçekten hakaret içeren bir sözüm yok tabii ki, siz bunu öyle algılıyorsunuz. Söylediklerim o kadar zorunuza gitmiş ki konuyu kişiliğime çekiyorsunuz. Zaten benim hakkımda ne biliyorsunuz ki? Niye hemen bir kalıba koyup tasnif etmeye çalışıyorsunuz? Diyelim ki ben samimiyetsiz ve kötü niyetli bir insanım, sizinle zorum olduğu için bu soruyu soruyorum. Ne değişir? Kavgam bir kitap olarak halen orada olacak, her namuslu ahlaklı insan bu alıntıları görünce öfkelenecek. Bu soruyu benim değil de başkasının sorması bir şeyi değiştirmez. Bence entelektüel olarak daha uygun bir tavır benimsemeniz kişisel gelişiminizde yararlı olacaktır.

Kavgam konusunda dedikleriniz hakkında, ben de Kavgam'ı iki farklı çeviriden okumuş ve İngilizcesine biraz göz gezdirmiş biriyim. Fakat tamam, hadi ben yalancı olayım. O zaman bana bu alıntıların "çarpıttığım" bağlamlarını açıklayın. Hitler bu paragraflarda hangi barışçıl fikri anlatıyor da ben mesajını size kırparak aktarıyorum? Böyle bir şey varsa tek tek açıklamanızı bekliyorum. Önüne arkasına iyi bakın ama, çünkü benim buraya yazdıklarımdan daha kin dolu sözler de var oralarda. Misal alıntılamadığım bir tanesini daha alıntılayacağım Japonlar konusunda, ki çarpıtmadığım anlaşılsın:

İnsanlığı, medeniyeti yaratan, onu emanetçi gibi koruyan ve yok eden, diye üçe ayırsaydık, bu ayrımda yaratıcı olarak yalnız ari ırkı gösterebilirdik. Ari ırk insani bütün keşiflerin temellerini atmış, büyük eseri meydana getirmiştir. Yalnız bu eser ve keşiflerin görünüşü, renkleri, çeşitli milletlerin karakter özelliğine göre değişmiştir. O, insan gelişmesinin yapısına büyük taşlar ve plan temin etmiş, yalnız icra keyfiyeti her ırkın kendi ruhuna uygun bir şekilde yürütülmüştür. Örneğin, birkaç on yıl geçtikten sonra bütün Asya'nın doğusu, bizdeki Grek ruhu ve Alman tekniği ile kurulu medeniyeti kendi medeniyetleri olarak adlandırılabileceklerdir. Oysa bu medeniyetin yalnız dış görünüşü Asya ilhamının çizgilerini taşıyacaktır. Birçoklarının sandığı gibi Japonlar kendi medeniyetlerine Avrupa'nın yalnız tekniğini ilave etmiyorlar, aksine, Japon medeniyetinin özelliğini teşkil eden hatlarda, Avrupa'nın ilim ve tekniği iyice birleşmiş bulunmaktadır. Hayatın esas temeli orijinal Japon medeniyeti değildir, fakat bu hayata Japonya kendi özel rengini vermiştir.

Adam sürekli diğer ırkların beceriksiz olduğunu düşündüğünü yineliyor zaten. Bu arada alıntıların sayfa numarasını da vereyim mi? Belki uydurduğumu da iddia edebilirsiniz. Fakat uydurmuyorum, sadece buraya yirmi dakika içinde yazıp sildiklerim için kaynak göstermeye üşeniyorum. Zaten Kavgam'ı okusaydınız bu alıntıları görmüş olurdunuz. O zaman çarpıtan kişi ben isem bunu gayet net şekilde ortaya koyar, asıl manayı anlatırdınız. Bunun yerine "Yahudiler yaptı" demekten başka bir şey diyemiyorsunuz. Bu alıntılar sizi rahatsız mı ediyor? Kendi kitabından rahatsız olan dindarlardan ne farkınız var o zaman?

Yine farklı bir perspektiften bakalım. Şimdiye kadar bu alanda sayısız insan çalıştı. Bunların içinde sadece vicdanlı insanlar yoktu, milliyetçi eğilime sahip insanlar veya ultra ırkçılar da bu alanı okuyordu. Evet, Alman milliyetçilerinin görüşleri göz önünde veya ana akım değiller ancak varlar. Arayan bu yorumları da bulabilir. Tarihi kazananlar yazar sözüne katılmıyorum, kazananlar ana akım tarihi yazar. Bu insanların gerçekliğidir doğru, fakat gözünü farklı yönlere çevirenler başka anlatıları da görecektir. Konu şu ki, bu başka anlatıların hiçbirinde Nazilerin ırkçı olmadığı geçmiyor. Yani en soldan bakandan en sağdan bakana kadar bu alanda yorum yapan herkes Nazilerin ırkçı olduğunu kabul etmiş bir hâlde. Bir kısmı ırkçılık üzerinden Nazileri kötümseyerek konuyu ele alırken diğer bir kısmı bu ırkçılığı meşrulaştırmaya çalışıyor ve böyle savunuyor. Mesela yukarıda Elite adlı kullanıcı şöyle dedi:

Slavlar için olan mesele, sadece halkı direnişe ikna etmek için bir söylemdi. Şunu biliyoruz ki, İstanbul'da kadınlar özellikle Zencilerin Türk halkına tecavüz ettiğini belirtiyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında da bu durum Sovyetler için geçerliydi. Stalin'in tecavüz emirleri ve yeterince yozlaşmış Sovyet askerleri, bu emri yerine getirdi. At üstünde yağma ve tecavüze gelen Moğollardan farkları yoktu.

Bu ırkçılığa meşru bir zemin hazırlamaktır. Bu alana bakan milliyetçiler ve aşırı sağ buradan yaklaşıyor. Kimsenin "Naziler Irkçı değildi. Her ırka yaşama hakkı verirdi" dediği yok. Bütün perspektiflerin ittifak ettiği bir yerdeyim. Sadece JoS'un anlatısı burada aksini iddia ediyor. Ben de size samimi bir şekilde soruyorum. Neye dayanarak, nasıl açıklıyorsunuz bu alıntıları? Çünkü sizin de rahatsız olduğunuzu görüyorum. Eğer cevap "değiştirildi" ise o zaman Platon'un diyaloglarının Homeros'un İlyada'sının, Bizans'ın Gizli Tarihinin, Mısır Arşivlerinin, diğer bütün tarihi kaynakların değiştirilmediğine nasıl güvenebiliyorsunuz? Bunları değiştirmek Kavgam'ı değiştirmekten daha kolay. Güvenemiyorsanız tarih hakkında nasıl konuşabiliyorsunuz. Tutarlı bir ilke ile makul bir açıklama istiyorum. Bu kadar.
 
Naziler iyi veya barışçıl gösteriliyor demedim. Havalı bir imaj çiziyorlar. Sert adamlar olarak, karanlık ve hoş bir imajda kazananlar olarak resmediliyorlar genelde. Pek çok insanın Nazilere ilgi duymasının da sebebi bu. Hitler'in krizdeki bir ülkeyi kurtarıp yeniden güçlendirmesi gibi gerçek olaylarla da beraber bu algı daha da güç kazanıyor. Ama konu bu değil. Benim demek istediğim Nazilerin genel olarak karanlık havalı kötü adam tiplemesine uyduğu ve bu sebepten özenildiği. Bu da zaten doğru.



Asla affola demedim. İyi okuyun, aksine bazı eleştirilerimin sizin gözünüzde sert olacağını hatta hakarete varacağını en baştan belirttim:



Gerçekten hakaret içeren bir sözüm yok tabii ki, siz bunu öyle algılıyorsunuz. Söylediklerim o kadar zorunuza gitmiş ki konuyu kişiliğime çekiyorsunuz. Zaten benim hakkımda ne biliyorsunuz ki? Niye hemen bir kalıba koyup tasnif etmeye çalışıyorsunuz? Diyelim ki ben samimiyetsiz ve kötü niyetli bir insanım, sizinle zorum olduğu için bu soruyu soruyorum. Ne değişir? Kavgam bir kitap olarak halen orada olacak, her namuslu ahlaklı insan bu alıntıları görünce öfkelenecek. Bu soruyu benim değil de başkasının sorması bir şeyi değiştirmez. Bence entelektüel olarak daha uygun bir tavır benimsemeniz kişisel gelişiminizde yararlı olacaktır.

Kavgam konusunda dedikleriniz hakkında, ben de Kavgam'ı iki farklı çeviriden okumuş ve İngilizcesine biraz göz gezdirmiş biriyim. Fakat tamam, hadi ben yalancı olayım. O zaman bana bu alıntıların "çarpıttığım" bağlamlarını açıklayın. Hitler bu paragraflarda hangi barışçıl fikri anlatıyor da ben mesajını size kırparak aktarıyorum? Böyle bir şey varsa tek tek açıklamanızı bekliyorum. Önüne arkasına iyi bakın ama, çünkü benim buraya yazdıklarımdan daha kin dolu sözler de var oralarda. Misal alıntılamadığım bir tanesini daha alıntılayacağım Japonlar konusunda, ki çarpıtmadığım anlaşılsın:



Adam sürekli diğer ırkların beceriksiz olduğunu düşündüğünü yineliyor zaten. Bu arada alıntıların sayfa numarasını da vereyim mi? Belki uydurduğumu da iddia edebilirsiniz. Fakat uydurmuyorum, sadece buraya yirmi dakika içinde yazıp sildiklerim için kaynak göstermeye üşeniyorum. Zaten Kavgam'ı okusaydınız bu alıntıları görmüş olurdunuz. O zaman çarpıtan kişi ben isem bunu gayet net şekilde ortaya koyar, asıl manayı anlatırdınız. Bunun yerine "Yahudiler yaptı" demekten başka bir şey diyemiyorsunuz. Bu alıntılar sizi rahatsız mı ediyor? Kendi kitabından rahatsız olan dindarlardan ne farkınız var o zaman?

Yine farklı bir perspektiften bakalım. Şimdiye kadar bu alanda sayısız insan çalıştı. Bunların içinde sadece vicdanlı insanlar yoktu, milliyetçi eğilime sahip insanlar veya ultra ırkçılar da bu alanı okuyordu. Evet, Alman milliyetçilerinin görüşleri göz önünde veya ana akım değiller ancak varlar. Arayan bu yorumları da bulabilir. Tarihi kazananlar yazar sözüne katılmıyorum, kazananlar ana akım tarihi yazar. Bu insanların gerçekliğidir doğru, fakat gözünü farklı yönlere çevirenler başka anlatıları da görecektir. Konu şu ki, bu başka anlatıların hiçbirinde Nazilerin ırkçı olmadığı geçmiyor. Yani en soldan bakandan en sağdan bakana kadar bu alanda yorum yapan herkes Nazilerin ırkçı olduğunu kabul etmiş bir hâlde. Bir kısmı ırkçılık üzerinden Nazileri kötümseyerek konuyu ele alırken diğer bir kısmı bu ırkçılığı meşrulaştırmaya çalışıyor ve böyle savunuyor. Mesela yukarıda Elite adlı kullanıcı şöyle dedi:



Bu ırkçılığa meşru bir zemin hazırlamaktır. Bu alana bakan milliyetçiler ve aşırı sağ buradan yaklaşıyor. Kimsenin "Naziler Irkçı değildi. Her ırka yaşama hakkı verirdi" dediği yok. Bütün perspektiflerin ittifak ettiği bir yerdeyim. Sadece JoS'un anlatısı burada aksini iddia ediyor. Ben de size samimi bir şekilde soruyorum. Neye dayanarak, nasıl açıklıyorsunuz bu alıntıları? Çünkü sizin de rahatsız olduğunuzu görüyorum. Eğer cevap "değiştirildi" ise o zaman Platon'un diyaloglarının Homeros'un İlyada'sının, Bizans'ın Gizli Tarihinin, Mısır Arşivlerinin, diğer bütün tarihi kaynakların değiştirilmediğine nasıl güvenebiliyorsunuz? Bunları değiştirmek Kavgam'ı değiştirmekten daha kolay. Güvenemiyorsanız tarih hakkında nasıl konuşabiliyorsunuz. Tutarlı bir ilke ile makul bir açıklama istiyorum. Bu kadar.

Bunu bu kadar uzun uzadıya tartışmaya gerek yoktur. Plüton'un Yengeç'te olduğu dönemde sadece Almanya'da değil, Amerika'da da öjeni ve diğer kavramlar yükselmiştir.

Bir şeyi söylemek ve yapmak arasında fark vardır. Sovyetlerin saldıracağını bilen birisi, elbette savaştaki yenilginin ardından her türlü aşağılamaya maruz kalmış bir halkı tekrardan savaşçı bir pozisyona sokmak için bunları söyleyebilir. Atatürk de kendisinin inanmadığı bir dil tezini yaratarak Türkleri üstün ve mağrur bir pozisyona sokmak istemiştir. Yanlış mıdır? Hayır. Zira kendisi de sonradan bundan dönmüştür ve döneminin gerekliliklerine göre, bilimsel olmadığını bilse de bunu gerçekleştirmiştir zira bütün milletler belirli dil tezleriyle kendilerini üstün göstermeye çalışıyorlardı.

Bugün ortada bir savaş yok. İnsanlara gerçekleri dümdüz şekilde aktarıyoruz. Herr Hitler de bunlara vakıftır, fakat savaşın sonundaki duruma uğramasınlar diye bunun için onları daha güçlü ve mağrur, savaşçı bir halk yapmak için uğraşmıştır.

Bunu anlamayıp günümüzde durduk yere insanlara saldıran Neo-Nazileri, dazlakları tabii ki benimsemiyoruz.

Eğer aynı pozisyonda kendinizi bulursanız, batınızda Amerika'yı savaşa sokmak için çalışan Roosevelt, bütün barış tekliflerini geri çeviren Churchill ve doğuda bütün Avrupa'yı komünist yapmak için saldırmaya hazırlanan Stalin varken halkınıza "ılımlılığı" öğretebilirsiniz. Fakat her şey böyle çalışmıyor. İnsanların o dönem en güçlü motivasyona ihtiyacı vardı, ve bu sağlandı.
 
Plüton'un Yengeç'te olduğu dönemde sadece Almanya'da değil, Amerika'da da öjeni ve diğer kavramlar yükselmiştir.

Forumdaki pek çok yazınızı okudum. Okült, tarih, ezoterizm gibi disiplinlerde ciddi bir ilmi birikime sahip olduğunuzu görüyorum. Ne yazık ki ben anlattığınız konuları ve astrolojiyi bilmiyorum. O yüzden Plüton'un hangi burçta olduğu bana bir çağrışım yapmıyor.

Bir şeyi söylemek ve yapmak arasında fark vardır. Sovyetlerin saldıracağını bilen birisi, elbette savaştaki yenilginin ardından her türlü aşağılamaya maruz kalmış bir halkı tekrardan savaşçı bir pozisyona sokmak için bunları söyleyebilir.

Buna katılmıyorum. Siz de kendini satanist olarak tarif eden insanlarsınız. Size karşı gerçekleştirilen nefret söylemlerinin eyleme dökülmeyeceğine mi inanıyorsunuz yoksa söylemlerin eylemleri doğurduğu gerçeğinden hareket ederek gerekli önlemleri alıyor musunuz? İkincisini yapıyorsunuz. Çünkü söylemler eylemleri doğurur. Bu yüzden N word kullanmak yanlıştır mesela. İnsanlar aşama aşama eylemlere girişir. Önce nefret söylemi, sonra toplumsal düşmanlaştırma gibi gibi. Ardından eyleme yönelik ilk fikirler gelir. Mesela cinayet işleyecek birisi önce "o" tarz sitelere girer. Kendiyle monologlar yapar. Naziler konusunda bu söylemlerin nihai sonucu 6 milyon Yahudinin Holokost'ta öldürülmesi oldu. Fakat Holokost konusunu tartışmak istemiyorum. Varsayalım ki bu konuda haklı olun.

Atatürk de kendisinin inanmadığı bir dil tezini yaratarak Türkleri üstün ve mağrur bir pozisyona sokmak istemiştir. Yanlış mıdır? Hayır.

Evet, ancak Atatürk asla diğer ırkları aşağılamamıştır. Sizin gibi bilgili, ilim sahibi bir insanın aradaki farkı görememesini anlayamıyorum. Forumdaki gördüğüm en yüksek profilli üyelerden birisiniz. Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla zeka seviyeniz de oldukça yüksek. Nazilerin kötü olduğunu göremiyor musunuz? Atatürk Türk milletini olumlamıştır, Naziler ise öteki milletlere hakaret ederek kendilerini yükseltmeye çalışmışlardır. İki tavır arasındaki fark çok net. Atatürk bir millete özgüvenini kazandırmaya çalışıyordu. Hitler ise diğer milletleri ezmeye çalışıyordu. Niye bunu yapmak istediği konusunda ihtilaflar var. Kimisi deli olduğunu söylüyor, okülte inananlar eytanlarla işbirliği yaptığını veya Karanlık Tarafın üyelerinden olduğunu iddia ediyorlar. Psikanalizdeki genel kanı yanlış bilmiyorsam tek taşaklı olması ile açıklanıyordu. Hatta Hitler'in Psikopatolojisi diye bir kitapta bu anlatılıyordu. Okumadım tabii ki. Ancak durum net, Hitler'deki ayrı bir vaka. Herkes bu garip kötülüğü farklı farklı yöntemlerle akılcı şekilde kavramaya çalışıyor.

Bugün ortada bir savaş yok. İnsanlara gerçekleri dümdüz şekilde aktarıyoruz. Herr Hitler de bunlara vakıftır, fakat savaşın sonundaki duruma uğramasınlar diye bunun için onları daha güçlü ve mağrur, savaşçı bir halk yapmak için uğraşmıştır.

Bunu anlamayıp günümüzde durduk yere insanlara saldıran Neo-Nazileri, dazlakları tabii ki benimsemiyoruz

İşte bu dazlakları yaratan adam Hitler'dir. Bu yüzden Hitler'i sevmiyor insanlar. Şahsen düşünme şeklinizi anlıyorum. Ancak dediğim gibi bazı sorunlar var. En azından şunların cevaplanması gerekiyor:

1) Bu hipotezinizin doğru olduğunu gösteren şey nedir? Sonuçta elimizdeki kaynaklara aykırı bir şey söylüyorsunuz. Elbette doğru da olabilir. Ancak doğru olup olmadığı bu haliyle tamamen imanla alakalı tercihî bir konu.
2) Bir milletin kendi değerlerine geri dönmesi için başka ırkları aşağılamasına gerek yok. Hitler neden özellikle bu yolu tercih etmiştir?
3) Bu tarz bir açıklama söz konusu kutsal kitaplar için de kullanılabilir. Yani Tevrat ve Yahudilerdeki benzer alıntılara bu durumda neden eleştiri getiriyorsunuz ki? Yahudiler mesela sürekli olarak tehdit altında olan bir millet. Onlar da varolmak için Nazilerle aynı söylemleri kullanmış olabilirler. Irkçılık eyleminin kendisi kötü değilse, Yahudilerin de ırkçılık yapması ve diğer ırkları aşağılaması sizin gözünüzde kötü olmamalı. Fakat goyim sözü sizi rahatsız ediyor. Ancak bu noktada bir çelişki bulunduruyorsunuz. Yahudilerin düşünce yapısı ile Nazilerinki tamamen aynı. Birini savunup diğerini reddedemezsiniz.
 
Havalı bir imaj çiziyorlar. Sert adamlar olarak, karanlık ve hoş bir imajda kazananlar olarak resmediliyorlar genelde.
Aynısını Amerika için de yapıyorlar. Film bu, öyle yapılmazsa sıkıcı bir tarih filmine döner. Genelde Nazileri psikopat ve sorunlu karakterler olarak gösterirken rakipleri kimi zaman masumlar, kimi zaman kahramanlar, kimi zaman da mağdurlar olarak gösteriyor. Genelde filmin sonunda kaybeden naziler oluyor. Aşağılık kaybedenler olarak gösteriliyor.
Asla affola demedim. İyi okuyun, aksine bazı eleştirilerimin sizin gözünüzde sert olacağını hatta hakarete varacağını en baştan belirttim:
Affolayı mecazen söyledim. Ne dediğini biliyorum, okudum.
Söylediklerim o kadar zorunuza gitmiş ki konuyu kişiliğime çekiyorsunuz.
Kişiliğinize bir şey demedim ve hayır zoruma giden bir şey yok. Genelleme yaptım ve okumamın sonunda tuttuğunu söyledim, hepsi bu.
Birisi çıkıp "Naziler iyi adamlar" dedi diye inanıyorsunuz
Birisi diye bahsettiğiniz yüksek rahipler. Dini anlatan kişiler.
Kavgam nefret dolu bir kitap.

Adamın her sözü ayrı kin kusuyor
Kişisel algıladığım sözleriniz de asla hakarete varan sözler yok tabiki, yersen. Kaldı ki ben size hakaret ettiniz de demedim.
genel de sonradan en çok sapanlar ve ortalığı kışkırtanlar oluyor.
Kendi yazdığımı alıntıladım.
Bence entelektüel olarak daha uygun bir tavır benimsemeniz kişisel gelişiminizde yararlı olacaktır.
Karşımdaki kişinin tarzına göre cevap veriyorum. Entelektüel davrandığın zaman bakarız.
Kavgam konusunda dedikleriniz hakkında, ben de Kavgam'ı iki farklı çeviriden okumuş ve İngilizcesine biraz göz gezdirmiş biriyim. Fakat tamam, hadi ben yalancı olayım. O zaman bana bu alıntıların "çarpıttığım" bağlamlarını açıklayın
Yalancı demedim. İki farklı çeviriden okumanız güzel. İngilizcesine göz atmanız daha da hoş. Fark etmiş olmanız lazım, birbiriyle uyuşmadıklarının. Attığınız alıntılardaki üslup Hitler'e ters. Bu cümleyi kurduysa bile (ki hiç sanmıyorum ben de okudum kitabı daha farklı varyasyonlarını da okurum sorun değil) bu üslupla kurmamıştır. Üslubunu anlamak için görüntülü konuşmalarına bakabilirsiniz. Aradaki farkı ben görebiliyorum.
Kendi kitabından rahatsız olan dindarlardan ne farkınız var o zaman?
Onlar değiştirilmediklerini iddia ediyor, biz değiştirildiğini iddia ediyoruz.
Kimsenin "Naziler Irkçı değildi. Her ırka yaşama hakkı verirdi" dediği yok
Ben diyorum çünkü Hitler hem sözel olarak konuşmalarında hem de kendi kitabında o şekilde söylüyor. Her ulusun kendi devletini kurması ve sahip çıkması gerektiğini anlatıyor.
Platon'un diyaloglarının Homeros'un İlyada'sının, Bizans'ın Gizli Tarihinin, Mısır Arşivlerinin, diğer bütün tarihi kaynakların değiştirilmediğine nasıl güvenebiliyorsunuz? Bunları değiştirmek Kavgam'ı değiştirmekten daha kolay. Güvenemiyorsanız tarih hakkında nasıl konuşabiliyorsunuz. Tutarlı bir ilke ile makul bir açıklama istiyorum. Bu kadar.
Hiçbir şeye tam anlamıyla güvenmiyoruz. Satanik bir bakışla okuyup analiz ediyoruz. Gerekirse farklı kaynaklara bakıyoruz ve hepsini sentezliyoruz. Zaten gerçek bir araştırma da böyle yapılır.

Ben de sizin sorduğunuz soruları sordum. Hala daha benzer sorular soruyorum. Ağır eleştirilerde bulunuyorum. Ama üslubum sizinki gibi değil. Cevabı aldığımda araştırıp öyle kabul ediyordum. Karşı çıkıp daha da agresifleşirsem nasıl bilgi edineceğim? Bana inanmıyorsanız "Satanas ve beelzebul babalarımız aslında aynı mı" başlıklı yazıdaki cevaplarıma bakın. En yenisi bu.

Ateiste oldum, deistte, spiritüelistte. Tabii en başta müslümandım. Küçüklükten beri her şeyi sorgulardım. Bana şüphe ve sorgulamanın kötü olduğu öğretildi. Sonra spiritüel satanizmle tanıştım ve sorgulamalarım zirveye ulaştı ve git gide taştı. Çünkü sorgulamanın önemini ve güzelliğini öğretti bana. Gerçek sorgulanmaktan korkmaz sloganıyla her şeyi yeniden sorgulama cesaretini verdi. Halen daha sorgularım, sorular sorarım. Belki sorularımdan gına gelmiştir. Yine de öğrenmek için sorarım ve cevabımı aldığımda teşekkür ederim. Çünkü bilgi en büyük güçtür. Siz de sorgulayın ancak üslubunuza dikkat edin ve cevabınızı aldığınız da bir şans verip araştırın. Hemen karşı çıkmayın.
 
Forumdaki pek çok yazınızı okudum. Okült, tarih, ezoterizm gibi disiplinlerde ciddi bir ilmi birikime sahip olduğunuzu görüyorum. Ne yazık ki ben anlattığınız konuları ve astrolojiyi bilmiyorum. O yüzden Plüton'un hangi burçta olduğu bana bir çağrışım yapmıyor.



Buna katılmıyorum. Siz de kendini satanist olarak tarif eden insanlarsınız. Size karşı gerçekleştirilen nefret söylemlerinin eyleme dökülmeyeceğine mi inanıyorsunuz yoksa söylemlerin eylemleri doğurduğu gerçeğinden hareket ederek gerekli önlemleri alıyor musunuz? İkincisini yapıyorsunuz. Çünkü söylemler eylemleri doğurur. Bu yüzden N word kullanmak yanlıştır mesela. İnsanlar aşama aşama eylemlere girişir. Önce nefret söylemi, sonra toplumsal düşmanlaştırma gibi gibi. Ardından eyleme yönelik ilk fikirler gelir. Mesela cinayet işleyecek birisi önce "o" tarz sitelere girer. Kendiyle monologlar yapar. Naziler konusunda bu söylemlerin nihai sonucu 6 milyon Yahudinin Holokost'ta öldürülmesi oldu. Fakat Holokost konusunu tartışmak istemiyorum. Varsayalım ki bu konuda haklı olun.



Evet, ancak Atatürk asla diğer ırkları aşağılamamıştır. Sizin gibi bilgili, ilim sahibi bir insanın aradaki farkı görememesini anlayamıyorum. Forumdaki gördüğüm en yüksek profilli üyelerden birisiniz. Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla zeka seviyeniz de oldukça yüksek. Nazilerin kötü olduğunu göremiyor musunuz? Atatürk Türk milletini olumlamıştır, Naziler ise öteki milletlere hakaret ederek kendilerini yükseltmeye çalışmışlardır. İki tavır arasındaki fark çok net. Atatürk bir millete özgüvenini kazandırmaya çalışıyordu. Hitler ise diğer milletleri ezmeye çalışıyordu. Niye bunu yapmak istediği konusunda ihtilaflar var. Kimisi deli olduğunu söylüyor, okülte inananlar eytanlarla işbirliği yaptığını veya Karanlık Tarafın üyelerinden olduğunu iddia ediyorlar. Psikanalizdeki genel kanı yanlış bilmiyorsam tek taşaklı olması ile açıklanıyordu. Hatta Hitler'in Psikopatolojisi diye bir kitapta bu anlatılıyordu. Okumadım tabii ki. Ancak durum net, Hitler'deki ayrı bir vaka. Herkes bu garip kötülüğü farklı farklı yöntemlerle akılcı şekilde kavramaya çalışıyor.

Evet çünkü durumlar farklıydı. Basit bir örnek vereyim, Plüton'un Yengeç'te olması demek o konularda global değişimler ve aynı zamanda o konulara odak anlamına gelir. Yengeç; ırkı, vatanı ve milleti yönetir. Odal rünü bununla bağlantılıdır.

Örneğin Svastika kullanılmasının nedeni Güneşle ve Polaris'le (Kutup Yıldızı) ve en nihayetinde yolunu bulmakla alakalı olmasıdır. İnsanların Üçüncü Gözlerini bu tarz şeylerle tetiklemeye çalışarak Gerçeğe açılmalarını istiyorlardı.

Atatürk'ün ise sadece zaten kurtardığı milleti koruması ve ileri taşıması gerekiyordu. Sovyet tehdidinin belki de sadece mantıksal olarak farkındaydı, fakat Tanrılar ona gelip Türkiye'yi güçlendir, Sovyetleri yen dememişti. Eğer kendisi SS olsaydı belki de kendisinin de aynısını yapması gerekebilirdi.

Plüton'a geri dönecek olursak, bu aynı zamanda psikolojik irade, yoğunluk ve radikallik ile alakalıdır. Fakat bir yandan da başıboş Neo-Nazilerin aksine devlet denetiminde bunlar ilerletiliyordu. Yahudiler konusunda örnek veriyorsunuz, Yahudiler de aslında eğer gerçekten uygun davranıyor olsaydı bu yaptıkları sadece Babil sürgününde makul olurdu. Fakat onlar Rabbani Yahudiliği yaratarak diğer ırkları köleleştirmeye çalıştılar. Şu an bile Rabbani Yahudiliğin etkisiyle dönebilirler, ama yapmıyorlar. Örneğin Talmud'da fırın meseli olması gerekiyor. Burada Hahamların Yehova'ya "Bu bizim işimiz. Koşer olup olmadığına biz karar vereceğiz." şeklinde çıkıştıkları yazılır.

Yani din zaten en başta kendi ellerinde. Herr Hitler'in de kendi elindeydi. Savaşı kazansaydı barış çağını getirebilirdi. Plüton'un da Aslan'a geçişiyle kahramanlığa daha fazla vurgu yapabilirdi.

Örneğin benim yetkili olma nedenim bile bu. Eğer bir insan bir şeyi sadece kendisinin yapabileceğine inanırsa ya da yapılmadığını görürse, büyük bir sorumluluk hissiyle dolup taşar. Almanlar sadece ırksal bir motivasyonla değil, insanlığın ilerleme motivasyonuyla da taşıyorlardı. Zira kendilerini ayakta tutucu güç olarak görüyorlardı.

Yani Plüton'un enerjilerinden istifade etmese belki bu kadar şansa bile sahip olamayacaklardı. O misyon hissini aşılayamayacaklardı.

Irkçılık konusuna girmeyeceğim bile. Herr Hitler burada sadece bir sembolizm olmuş durumda. Daha önce de Amerika'daki şehirlerdeki Siyahların Beyazlara, Beyazların Siyahlara saldırılarını büyük oranlı biliyoruz. Herr Hitler o dönem çocuktu.

Şahsım olarak da aynı zamanda Herr Hitler sayesinde ırksal bilince kavuşmadım. Bilakis, bu sadece bende sosyalizm konusunda bir aydınlanma tezahür ettirdi.

Bunun harici Zeus'un Tapınağı olaraksa, sadece Herr Hitler'i anmıyoruz. Voltaire gibi oldukça liberal diyebileceğimiz Fransız düşünürler vardı. Plüton Kova'dayken gayet doğal. Onlar sayesinde yine gelişim yaşandı.

Uygulama konusundaysa, Amerika'nın kurucu babaları yine oldukça köleliği kaldırma taraftarlarıydı fakat yapmadılar. Kendileri de Satanistti. Suçlayabilir misiniz? Hayır. Belki de elde ettikleri gelirler İngilizlere karşı yozlaşmamış yeni bir medeniyet kurmalarını sağladı.

Fakat yine de Yahudi ağırlıklı bir şehirde köleliğin çok aşırı uygulanması sonucu George Washington'ın bizzat değerlendirmeye gittiği söylenir. Burada etiği yine savunuyor durumdayız.

Kısacası bizim için önemli olan bu. Aydınlanmanın ve ilerlemenin yanındayız. Halkı kontrol altına almak eğer ilerlemeyi getiriyorsa bir süreliğine gerekebilir, doğrudan özgürlüğü vermek bunu sağlayacaksa yine savunuruz.

İşte bu dazlakları yaratan adam Hitler'dir. Bu yüzden Hitler'i sevmiyor insanlar. Şahsen düşünme şeklinizi anlıyorum. Ancak dediğim gibi bazı sorunlar var. En azından şunların cevaplanması gerekiyor:

1) Bu hipotezinizin doğru olduğunu gösteren şey nedir? Sonuçta elimizdeki kaynaklara aykırı bir şey söylüyorsunuz. Elbette doğru da olabilir. Ancak doğru olup olmadığı bu haliyle tamamen imanla alakalı tercihî bir konu.
2) Bir milletin kendi değerlerine geri dönmesi için başka ırkları aşağılamasına gerek yok. Hitler neden özellikle bu yolu tercih etmiştir?
3) Bu tarz bir açıklama söz konusu kutsal kitaplar için de kullanılabilir. Yani Tevrat ve Yahudilerdeki benzer alıntılara bu durumda neden eleştiri getiriyorsunuz ki? Yahudiler mesela sürekli olarak tehdit altında olan bir millet. Onlar da varolmak için Nazilerle aynı söylemleri kullanmış olabilirler. Irkçılık eyleminin kendisi kötü değilse, Yahudilerin de ırkçılık yapması ve diğer ırkları aşağılaması sizin gözünüzde kötü olmamalı. Fakat goyim sözü sizi rahatsız ediyor. Ancak bu noktada bir çelişki bulunduruyorsunuz. Yahudilerin düşünce yapısı ile Nazilerinki tamamen aynı. Birini savunup diğerini reddedemezsiniz.

Agartha Bey'in de dediği gibi biz farklı argümanlar getirebiliriz, siz farklı argümanlar getirebilirsiniz. Fakat günün sonunda sizi zorlayamayız. Ki zorlamak da istemiyoruz. Politikanın üstünde bir inanca sahibiz.

Bu yazıları okuyabilirsiniz:

Joy of Satanas Final Response: About “Jews”, “Hitler”, “National Socialism” & Politics

Listelenen Kaynaklar


Bunun harici diyebileceğim bir şey yok. Özgürlük sizin elinizde. O yüzden konunun amacından sapmaması adına kapatıyorum.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Shaitan

Back
Top