Chlorophyll
Member
- Joined
- Oct 1, 2019
- Messages
- 115
Güzel algının esasları, farklı yönlere baktıranlar ve 'benim-senin kariyerin' bakışından kurtulmak.
Kişinin özellik hususlarında kesin ve net algılanması ve sayılması lazım gelen bir sınır vardır.
Bu sınırı; kişinin gerçeklikte olduğu şey ve bilgisi ile ideasının yönettiği 'aslı' yani bütünsel olarak orijinal sahipliği çeker.
Bu kavram hepimizin alışkın olduğu gerçek ve bilginin getirisi olan tanınma yapısının biraz daha üstündedir.
Tanınma yapısının kişiler açısından eksiği; kişilerin şu anda ve en nihai kapsamda ne yaptığı ve ne yapıyor olduğu hakkındaki sonuç, neden, önem, amaç, kâr, ve bunların hepsini bütünsel olarak tanımlayabileceğimiz 'akli görü' den muaf olmasıdır.
Akli görü bizi bu konuların(niyet ve hedef açısından şu anda ve en nihai kapsamda ne yaptığımız) her aşaması ve her açısından temize çıkarır ve kişiliğimiz etrafındaki bu hususların etrafında sadece uğraşmamız gereken 'sorumluluğum' savaşımız kalır.
Sen bunu neden yapıyorsun?, ona neden destek oldun?, o senin destekçin mi?, senin yanında mı?, sana para getiriyor mu?, ölsen umurunda mısın?, gibi gibi uzayıp gidebilecek sorumluluk alınan ve aldığımız konulardaki savaşın içerisinden galip ayrılmak zordur.
Sonuç olarak kişiliğini koruyanlar olarak bizim sorumluluğumuzu bizden daha iyi bilecek kimse yoktur.
Dolaylı olarak kişiliğimizin sağlamlığından ötürü de bizimle bu konuda savaşanların karşısına bizi caydırabilme imkanının yokluğu, umursanmama ve algılanmamaya değin bir çok faktör bir duvar olarak çıkar.
Bu duvar yıkılmaz.
Normal olarak bizimle bu konuda savaşmaya devam etmeye hevesli şanssızlar; bu duvarlar hakkında, etrafında ve genel olarak bireysel görüntümüz(evimizin şeklinden, kıyafetlerimize ve daha bir çok dış algıyı yöneten unsur) etrafında boş yapmaya başlar.
Bu olay da boşluğun sonsuzluğundan ve uydurma kabiliyetlerinin emsalsizliğinden dolayı uzayıp gider.
Bundan kesin ve net her kişinin kendini koruması esastır.
En nihayetinde olayların bir şekilde bizim etrafımızda yarayacak olan bu tarz baskıların birikiminden dolayı güzel algıyı örtme riski bulunur.
Bu da genel olarak aramıza yapay mesafelerin girmesine neden olur ve dahası sıkışıklıktan dolayı yanlış anlaşılmaları gidermek açılarından pür dikkat, incelikle eylemde ve harekette bulunmamızı engelleyebilir.
Akıl ve en nihayetinde kaos bu evrende varolan en mutlak ve nihai belirleyicidir.
Aklın ve kaosun bireysel olarak kullanımının en güzel ve mutlak yolu bulunduğumuz ortamı ve varlığımızı kontrol altına almak ile sağlanır.
Eğer ortam ve varlık kişinin kendi pranasıyla kontrol altına alınır, taşınır ve korunur ise bu mevzuattan kurtulma ve bireyin kendi kendine elde edebileceği özgür sorumluluk kabiliyeti doğar.
Son olarak bu yazının esas konusu olan güzel algının kaos hükmüyle bütünleştirilmesi ve bireysel algının kişinin kendi tarafından saflaştırılması dolayısıyla; 'kişisel özellikler" konusunda gerçeklik algısının bireysel sağlanması hususu ciddi bir getiridir.
Bu konuyla alakalı çok fazla kavga vardır; Bu kavgalara girişilmez.
Bu kavgaları seçmek isteyenler bunu sürdürenlere ve kendi yerine "diğerleriyle" Dışlamak uğruna gerekenden fazla uğraşanlara bakabilir.
Kişi eğerki ortamı güzel bir şekilde kontrol altına alabiliyor ise, bu ortam kendi kapsamında 'bütünlük' olgusunu da taşır.
Bütünlük olgusu ortamın sonudur.
Bundan sonra başka hiç bir şey yoktur.
Bütünlük olgusunu soluyup, kişi, siyah rengiyle sağladığı güzel algı majisinin bütünlüğünü(sonucu, varlığı) de dahil ederek sağladığı hakimiyete kattıkça bu konu da bütünlüğe varır.
Kişinin özellik hususlarında kesin ve net algılanması ve sayılması lazım gelen bir sınır vardır.
Bu sınırı; kişinin gerçeklikte olduğu şey ve bilgisi ile ideasının yönettiği 'aslı' yani bütünsel olarak orijinal sahipliği çeker.
Bu kavram hepimizin alışkın olduğu gerçek ve bilginin getirisi olan tanınma yapısının biraz daha üstündedir.
Tanınma yapısının kişiler açısından eksiği; kişilerin şu anda ve en nihai kapsamda ne yaptığı ve ne yapıyor olduğu hakkındaki sonuç, neden, önem, amaç, kâr, ve bunların hepsini bütünsel olarak tanımlayabileceğimiz 'akli görü' den muaf olmasıdır.
Akli görü bizi bu konuların(niyet ve hedef açısından şu anda ve en nihai kapsamda ne yaptığımız) her aşaması ve her açısından temize çıkarır ve kişiliğimiz etrafındaki bu hususların etrafında sadece uğraşmamız gereken 'sorumluluğum' savaşımız kalır.
Sen bunu neden yapıyorsun?, ona neden destek oldun?, o senin destekçin mi?, senin yanında mı?, sana para getiriyor mu?, ölsen umurunda mısın?, gibi gibi uzayıp gidebilecek sorumluluk alınan ve aldığımız konulardaki savaşın içerisinden galip ayrılmak zordur.
Sonuç olarak kişiliğini koruyanlar olarak bizim sorumluluğumuzu bizden daha iyi bilecek kimse yoktur.
Dolaylı olarak kişiliğimizin sağlamlığından ötürü de bizimle bu konuda savaşanların karşısına bizi caydırabilme imkanının yokluğu, umursanmama ve algılanmamaya değin bir çok faktör bir duvar olarak çıkar.
Bu duvar yıkılmaz.
Normal olarak bizimle bu konuda savaşmaya devam etmeye hevesli şanssızlar; bu duvarlar hakkında, etrafında ve genel olarak bireysel görüntümüz(evimizin şeklinden, kıyafetlerimize ve daha bir çok dış algıyı yöneten unsur) etrafında boş yapmaya başlar.
Bu olay da boşluğun sonsuzluğundan ve uydurma kabiliyetlerinin emsalsizliğinden dolayı uzayıp gider.
Bundan kesin ve net her kişinin kendini koruması esastır.
En nihayetinde olayların bir şekilde bizim etrafımızda yarayacak olan bu tarz baskıların birikiminden dolayı güzel algıyı örtme riski bulunur.
Bu da genel olarak aramıza yapay mesafelerin girmesine neden olur ve dahası sıkışıklıktan dolayı yanlış anlaşılmaları gidermek açılarından pür dikkat, incelikle eylemde ve harekette bulunmamızı engelleyebilir.
Akıl ve en nihayetinde kaos bu evrende varolan en mutlak ve nihai belirleyicidir.
Aklın ve kaosun bireysel olarak kullanımının en güzel ve mutlak yolu bulunduğumuz ortamı ve varlığımızı kontrol altına almak ile sağlanır.
Eğer ortam ve varlık kişinin kendi pranasıyla kontrol altına alınır, taşınır ve korunur ise bu mevzuattan kurtulma ve bireyin kendi kendine elde edebileceği özgür sorumluluk kabiliyeti doğar.
Son olarak bu yazının esas konusu olan güzel algının kaos hükmüyle bütünleştirilmesi ve bireysel algının kişinin kendi tarafından saflaştırılması dolayısıyla; 'kişisel özellikler" konusunda gerçeklik algısının bireysel sağlanması hususu ciddi bir getiridir.
Bu konuyla alakalı çok fazla kavga vardır; Bu kavgalara girişilmez.
Bu kavgaları seçmek isteyenler bunu sürdürenlere ve kendi yerine "diğerleriyle" Dışlamak uğruna gerekenden fazla uğraşanlara bakabilir.
Kişi eğerki ortamı güzel bir şekilde kontrol altına alabiliyor ise, bu ortam kendi kapsamında 'bütünlük' olgusunu da taşır.
Bütünlük olgusu ortamın sonudur.
Bundan sonra başka hiç bir şey yoktur.
Bütünlük olgusunu soluyup, kişi, siyah rengiyle sağladığı güzel algı majisinin bütünlüğünü(sonucu, varlığı) de dahil ederek sağladığı hakimiyete kattıkça bu konu da bütünlüğe varır.