Bahzusua45 said:
Esenlikler,
Güç dediğimiz somut kavram Satanizmde ne gibi bir önem taşımakta? Güçten kastığım fiziksel veyahut Ruhani bir güç değil. İnsanların üzerindeki bir güç. Bir satanistin bir mekanda en çok saygı gören ve en çok şeye sahip birisi olmasını istemesi ne kadar doğru? Sahiplikten kastığım SADECE para değil, evet içinde para da var ancak buna zeka, mülk veyahut yanında olacak sadık dostlar sayılabilir. Kısaca bir satanistin bir mekanda en çok şeye sahip, Bir satanistin ortamda en güçlü olmasını istemesi ne kadar doğru?
Konu biraz saçma ancak merak ediyorum.
Esenlikler,
Güç çok geniş bir kavramdır ufak bir bilgiden tutun vücudumuz, ruhumuz, zihnimiz, çevremiz, dayanıklılığımız, konumumuz ve yeteneklerimiz dahil birçok şeyi kapsıyor. Tüm bunları incelediğimizde gördüğümüz ortak payda evreni etkileyebilme ve değiştirebilme kapasitesi gibi görünüyor. Bu etkinin fiziksel olmasına gerek yok, örneğin stoacılık gibi bir felsefe bir insanın dünyayı değerlendirmesini değiştirerek çektiği acıyı azaltabilir ve bu da kişinin daha kaliteli bir yaşam sürmesine sebebiyet verir. Yani güç sadece dışarıya etki edebilmek değildir, kendimize yaptığımız etkiler de bir çeşit güçtür.
Gücün tersi zayıflıktır. Zayıflık çoğu zaman acıya sebebiyet verir ve dünyadaki birçok acı ve kötülük, zayıflıktan kaynaklanır. Burada zayıflığın ne olduğunu çok iyi anlamak gerek. Sadece fakirlik, ruhani olarak güçsüzlük veya cehaleti kastetmiyorum (bunlar da zayıflıktır); bunlar harici kendine hakim olamamak da bir çeşit zayıflıktır. Örneğin çoğu kötülük, kişinin dürtülerinin ve duygularının mantığının önüne geçmesinden kaynaklanır. Güç zorunlu olarak sorumluluk kavramını getirir, kişi gücünün sorumluluğuna (yani erdemlere) uyduğu sürece güçlü olmasından veya güç istemesinden yana bir problem yoktur. Hatta güç istenci o kadar doğal bir kavramdır ki, Nietzsche dünyanın ve her şeyin güç istencinin bir tezahürü olduğunu söylemiştir.
Tabii ki söylediğim gibi güç sorumluluğu doğurur ve etik çerçevesinde kullanılmalıdır. Marcus Aurelius bu konuda örnek gösterilebilecek en iyi kişidir diye düşünüyorum. Kendisi Roma İmparatoruydu ve gücünü şatafat için değil, halkı için kullandı. Bir diğer örnek de Atatürk olabilir, hatta insanlık tarihinin dışına çıkarsak doğrudan Şeytan'ın kendisi de buna bir örnek olarak gösterilebilir. Yüksek Rahip de SS'ler için yavaş yavaş etik konulu vaazlar yazmaya başladı, doğrudan tarihi araştırmaya veya felsefe öğrenmeye vakti yetmeyenler bunlardan faydalanabilir.
Son olarak SS'ler olarak en büyük problemimiz yeterince güçlü olmamak. Eğer gerektiği kadar güçlü olsaydık ülkeyi, hatta dünyayı çoktan değiştirebilirdik. İnsanlara sermayenin kötü olduğu düşüncesini, bilginin ve farkındalığın acıya sebebiyet vereceği fikrini ve hayatın boş olduğu kaanatini aşılayarak dünyayı bugün bulunduğumuz hâle getirmeyi başardılar. Kısacası güçsüz olduğumuz sürece acı çekmeyi sürdüreceğiz. Yukarıda yazdığım her şeyi geçersek, bu bile cevabı açıkça ortaya koyuyor. Gerçekleşen depremde çektiğimiz acının da sebebi yine zayıflıkta (cehalet, fakirlik, eğitimsizlik vs. vs.) aranmalı, güçlü olmak zorundayız. Biz güçlü olmazsak onlar güçlü olacaklar ve güçlerini nasıl kullanacaklarını hepimiz biliyoruz.