AlterOne
Member
- Joined
- Feb 18, 2024
- Messages
- 327
-Her şeyin manasız olması gibi.
-Nasıl yani?
-Bir gün öleceğin gerçeği gibi.
-Bu her şeyi daha anlamlı kılıyor aslında.
-Bütün insanların hayatlarının Tanrı sayesinde başladığına inanıyor insanlar. Ve bunların yanına kaderi koyuyorlar. Tanrı bir senaryo yönetiyor. Tanrı bu senaryoyu kurgulamamış olsaydı şu an var olmayacaktık. Bu kurguda sadece bir rol alma hakkımız var. Bu senaryoda başrol falan da değilsin; kimse değil. En havalı ve karizmatik hayatı yaşıyor olsan bile bir gün öleceksin. Tanrı’nın kurgusu daha da ilerleyecek ve uzak gelecekte ismini bile hatırlayan olmayacak. Bu her şeyi önemsiz kılıyor. İnsanlar bu rolde iyi hissetmek için reenkarne olduklarına inanıyorlar.
Daha da kötüsü daima kendimizi kandırıyoruz. Mutlu olmak için aktiviteler yapıyor; bir şeyler hissetmek için çabalıyoruz her zaman. Hayatta mutlu olmak için aile kuruyoruz, hayatımızı harcıyoruz. Bu aile kurmada bile dürtülerimize engel olamıyoruz. Hayatımızı incelediğinde sadece beynimizdeki hormonlara göre yaşadığımızı görüyoruz. Hayattaki çabalarımızda kararlarımız bile kandırmaca. Bir şey hakkında farklı fikirlere sahip olmamızın sebebi bile geçmişimize dayanarak deneyimlerimizin olması. Kötü çocukluk geçirmiş birisi ve iyi bir çocukluk geçirmiş birisinin herhangi konuda fikir ayrılığına gitmesi anormal değil. Kısacası sadece kendimizi kandırıyoruz. Tanrı’nın bu kurguyu; senaryoyu yaratması gereksiz bir şey gibi duruyor. Benimkisi Tanrı bizi neden yarattı gibi basit bir soru değil. Benim sorum Tanrı bizi neden yaratmaya ihtiyaç duyduğu. İnsanlar Tanrı’nın bize ihtiyaç duymadığını savunuyorlar. O zaman kesinlikle Tanrı’nın ciddi bir amacı olmadığı bir senaryodaki kurgusundan ibaretiz. Veya deney oyunuzuz. Tanrı bizlerin yapacağı her şeyi biliyor ise bu manasız olur. Ancak bir şeyleri değiştirebiliyorsak, yani özgür iradeye sahip isek bu kurguda değişiklikler yapılabilir. O zaman da Tanrı sadece bizim yapabileceklerimizi öğrenmek istiyordur. Buraya geldiğimizde de Tanrı’nın aslında her şeyi bilmediğine varıyoruz. Başka bir perspektifte Tanrı zaten her şeyi bilmiyorsa bile bizi yaratarak büyük bir risk alıyor demektir. Çünkü bu sadece bir varlık yaratıp serbest bırakmak gibi, Frankenstein’i yaratıp serbest bırakıp istediği şeyi yapmasına olanak tanımak gibi.
Şöyle yazdığım bir diyalog vardı. Bunu dinimiz ile ilişkilendirdiğim zaman bir şeyi sorguluyorum. Tanrılar bizi yarattılar evet. Tanrılar gerçek evet. Ama? Ama Tanrılar neden bizi yarattılar? Sitedeki yazıları elbette okudum ancak benimki daha çok diyalogda belirttiğim gibi neden yaratmaya ihtiyaç duyduğu.
Aklıma gelen bir fikri paylaşmak istiyorum. Karmamıza göre varolduğumuz için birçok farklı karmaların bir araya gelmesiyle hayatımız oluşuyor. Burada bir karma topluluğu var. Bu karmaların farklılaşması insanların farklı hayatlarına sebebiyet veriyor. Ben a hastasıyım ama bir başkası değil, çünkü karmamız aynı değil. Şeytan da bir karmaya sahip ve Satanizm’in en temel amacı olan kendini, çevreni iyileştirmek gibi bir amaçtan yola çıkarak kendisinden sonra bizi, diğer Tanrıları mı yarattı? Eğer böyleyse aklıma direkt bu Şeytan’ın karmasının dolaylı olarak bir parçası olduğumuz geliyor. Yani bu modern Spiritüelistlerin evrende ortak bilinç olması veya her insanın içinde Tanrı’dan bir parça taşıdığını söylemesi gibi.
Aklıma takılan çok farklı bir mevzu daha var. Succubus gibi bir şey aklıma geldi çok alakasız. Forumlarda gördüğüm kadarıyla buna çok fazla hevesli olan insan var ve mantıken düşünmeden edemiyorum. Bu forum üyelerinin isteklerini gerçekleştirebilmeleri için karşıdaki metafiziksel varlığı yani Succubus’u hissetmesi gerekiyor. Burada o kişi zevk alabiliyor. Bir yazıda da bazı Succubus’ların da çok zevk aldığı ve bir adamın sabaha kadar yorulduğu yazıyordu. Burada zevk almamızı mümkün kılan şey orgazm ve orgazm fiziksel bir şey. Succubus’un fiziksel vücudu olmadığına göre böyle bir şey deneyimlememesi gerekiyor. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
-Nasıl yani?
-Bir gün öleceğin gerçeği gibi.
-Bu her şeyi daha anlamlı kılıyor aslında.
-Bütün insanların hayatlarının Tanrı sayesinde başladığına inanıyor insanlar. Ve bunların yanına kaderi koyuyorlar. Tanrı bir senaryo yönetiyor. Tanrı bu senaryoyu kurgulamamış olsaydı şu an var olmayacaktık. Bu kurguda sadece bir rol alma hakkımız var. Bu senaryoda başrol falan da değilsin; kimse değil. En havalı ve karizmatik hayatı yaşıyor olsan bile bir gün öleceksin. Tanrı’nın kurgusu daha da ilerleyecek ve uzak gelecekte ismini bile hatırlayan olmayacak. Bu her şeyi önemsiz kılıyor. İnsanlar bu rolde iyi hissetmek için reenkarne olduklarına inanıyorlar.
Daha da kötüsü daima kendimizi kandırıyoruz. Mutlu olmak için aktiviteler yapıyor; bir şeyler hissetmek için çabalıyoruz her zaman. Hayatta mutlu olmak için aile kuruyoruz, hayatımızı harcıyoruz. Bu aile kurmada bile dürtülerimize engel olamıyoruz. Hayatımızı incelediğinde sadece beynimizdeki hormonlara göre yaşadığımızı görüyoruz. Hayattaki çabalarımızda kararlarımız bile kandırmaca. Bir şey hakkında farklı fikirlere sahip olmamızın sebebi bile geçmişimize dayanarak deneyimlerimizin olması. Kötü çocukluk geçirmiş birisi ve iyi bir çocukluk geçirmiş birisinin herhangi konuda fikir ayrılığına gitmesi anormal değil. Kısacası sadece kendimizi kandırıyoruz. Tanrı’nın bu kurguyu; senaryoyu yaratması gereksiz bir şey gibi duruyor. Benimkisi Tanrı bizi neden yarattı gibi basit bir soru değil. Benim sorum Tanrı bizi neden yaratmaya ihtiyaç duyduğu. İnsanlar Tanrı’nın bize ihtiyaç duymadığını savunuyorlar. O zaman kesinlikle Tanrı’nın ciddi bir amacı olmadığı bir senaryodaki kurgusundan ibaretiz. Veya deney oyunuzuz. Tanrı bizlerin yapacağı her şeyi biliyor ise bu manasız olur. Ancak bir şeyleri değiştirebiliyorsak, yani özgür iradeye sahip isek bu kurguda değişiklikler yapılabilir. O zaman da Tanrı sadece bizim yapabileceklerimizi öğrenmek istiyordur. Buraya geldiğimizde de Tanrı’nın aslında her şeyi bilmediğine varıyoruz. Başka bir perspektifte Tanrı zaten her şeyi bilmiyorsa bile bizi yaratarak büyük bir risk alıyor demektir. Çünkü bu sadece bir varlık yaratıp serbest bırakmak gibi, Frankenstein’i yaratıp serbest bırakıp istediği şeyi yapmasına olanak tanımak gibi.
Şöyle yazdığım bir diyalog vardı. Bunu dinimiz ile ilişkilendirdiğim zaman bir şeyi sorguluyorum. Tanrılar bizi yarattılar evet. Tanrılar gerçek evet. Ama? Ama Tanrılar neden bizi yarattılar? Sitedeki yazıları elbette okudum ancak benimki daha çok diyalogda belirttiğim gibi neden yaratmaya ihtiyaç duyduğu.
Aklıma gelen bir fikri paylaşmak istiyorum. Karmamıza göre varolduğumuz için birçok farklı karmaların bir araya gelmesiyle hayatımız oluşuyor. Burada bir karma topluluğu var. Bu karmaların farklılaşması insanların farklı hayatlarına sebebiyet veriyor. Ben a hastasıyım ama bir başkası değil, çünkü karmamız aynı değil. Şeytan da bir karmaya sahip ve Satanizm’in en temel amacı olan kendini, çevreni iyileştirmek gibi bir amaçtan yola çıkarak kendisinden sonra bizi, diğer Tanrıları mı yarattı? Eğer böyleyse aklıma direkt bu Şeytan’ın karmasının dolaylı olarak bir parçası olduğumuz geliyor. Yani bu modern Spiritüelistlerin evrende ortak bilinç olması veya her insanın içinde Tanrı’dan bir parça taşıdığını söylemesi gibi.
Aklıma takılan çok farklı bir mevzu daha var. Succubus gibi bir şey aklıma geldi çok alakasız. Forumlarda gördüğüm kadarıyla buna çok fazla hevesli olan insan var ve mantıken düşünmeden edemiyorum. Bu forum üyelerinin isteklerini gerçekleştirebilmeleri için karşıdaki metafiziksel varlığı yani Succubus’u hissetmesi gerekiyor. Burada o kişi zevk alabiliyor. Bir yazıda da bazı Succubus’ların da çok zevk aldığı ve bir adamın sabaha kadar yorulduğu yazıyordu. Burada zevk almamızı mümkün kılan şey orgazm ve orgazm fiziksel bir şey. Succubus’un fiziksel vücudu olmadığına göre böyle bir şey deneyimlememesi gerekiyor. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?