Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Faust, Usta ve Margarita Türevi Kitaplar

Daemonica

Member
Joined
Feb 10, 2024
Messages
245
Esenlikler.

Biliyorsunuz ki bir kaç yıl öncesine kadar Tanrılarla düzgün bir iletişim dahi kuramıyorduk; düşmanın lanetlerini RTR gibi çalışmalar ile kırmamız gibi şeyler sayesinde bu noktaya kadar geldik. Bu sebepten, geçmişte Şeytan ve Tanrılar ile ilgili çok sayıda hakaret içeren kitap ortaya çıktı. Yine de bunların arasında, özellikle de Şeytanı "Antagonist" konumuna koysa da kötü göstermeyen bir kaç adet kitap var.

Bunlardan ilki Goethe'nin yazdığı Faust. Joy of Satan kaynaklarında, Nikola Tesla'nın en sevdiği kitap olduğu ve bu kitabı okurken zihnini Şeytana açtığı belirtiliyor.

"Tesla, en sevdiği eser olan Faust'u okurken zihnini Şeytan'a açtı ve dünyayı değiştirecek olan teknoloji görüşünü aldı."

Eserin baş kahramanı Faust, başarısız olacağına dair endişeleri yüzünden hayattan soğurken Mephistopheles isimli Satanik varlığa "ruhunu satar". Tüm bunları da özgür iradesiyle yapmıştır. Bu kötü bir eylem gibi gözükse de, Faust bu olaydan sonra hayata yeniden bağlanır ve küçük şeylerden bile haz almaya başlar; mutluluğu bulur.

Usta ve Margarita ise, Sovyetler Birliği yazarı Mikhail Bulgakov tarafından yazılmıştır ve büyük ölçüde Goethe'nin Faust'undan etkilenmiştir. Kitap aynı anda 3 hikaye anlatır; bunlardan biri Usta ve Margarita isimli kadının aşkı, diğeri Ustanın Nasıralı y*hudinin çarmıha gerilmesiyle ilgili yazdığı kitap ile ilgili. 3.hikaye ise; kendini Kara Büyü uzmanı Profesör Woland kılığında tanıtan Şeytan'ın Stalin dönemi Moskovasına gelişidir.

Profesör Woland yaptığı, okuması eğlenceli oyunlar ile birlikte Komünist rejimin, dönemin aydın ve seçkin kişilerinin, en önemlisi de baştaki y*hudilerin ne denli aşağılık ve yozlaşmış canlılar olduğunu bize gösterir. Yöneticilerin böyle olduğunu görmek de sıradan halkın kafayı yemesine sebep olur.

Fakat Profesör Woland, yani Şeytan yine kötü gösterilmez, hatta Usta ve Margarita'yı dönemin y*hudi baskısından kurtararak sonsuza dek aşk ve mutluluk içinde yaşamalarını sağlar. Yine de bu süreç boyunca Şeytana yardımcı olan Behemoth ve Azazel gibi Tanrıların isimleri değiştirilmiştir, bu hoşuma gitmese de kötü niyetle yapıldığını zannetmiyorum.

Dünya üzerinde, Şeytanı ve Tanrıları hala kötü sanan goylar ile yaşadığımız bir dönemdeyiz. Geçmişte bu daha kötüydü. O yüzden, geçmişte Şeytanı "Antagonist" kılığına soksa da böylesine yardımsever gösteren yazıları kaleme almak bence saygıyı hak eden bir davranış. Tanrıları bu kitaplardan öğrenmek saçmalık, fakat bu kitapları okuyan kişilerin zihinlerine Tanrıların ne kadar yardımsever olduğunu insanların zihinlerine tohum olarak ekebilirler.

"Ayağım bir kişinin bilinç kapısını araladığında, evrendeki hiç bir güç o kapıyı kapatamaz."
-Şeytan'a atfedilmiş bir söz

Yine de sormak istiyorum, bu tarz kitaplar hakkındaki nihai duruşumuz ne olmalıdır?
 
Esenlikler.

Biliyorsunuz ki bir kaç yıl öncesine kadar Tanrılarla düzgün bir iletişim dahi kuramıyorduk; düşmanın lanetlerini RTR gibi çalışmalar ile kırmamız gibi şeyler sayesinde bu noktaya kadar geldik. Bu sebepten, geçmişte Şeytan ve Tanrılar ile ilgili çok sayıda hakaret içeren kitap ortaya çıktı. Yine de bunların arasında, özellikle de Şeytanı "Antagonist" konumuna koysa da kötü göstermeyen bir kaç adet kitap var.

Bunlardan ilki Goethe'nin yazdığı Faust. Joy of Satan kaynaklarında, Nikola Tesla'nın en sevdiği kitap olduğu ve bu kitabı okurken zihnini Şeytana açtığı belirtiliyor.



Eserin baş kahramanı Faust, başarısız olacağına dair endişeleri yüzünden hayattan soğurken Mephistopheles isimli Satanik varlığa "ruhunu satar". Tüm bunları da özgür iradesiyle yapmıştır. Bu kötü bir eylem gibi gözükse de, Faust bu olaydan sonra hayata yeniden bağlanır ve küçük şeylerden bile haz almaya başlar; mutluluğu bulur.

Usta ve Margarita ise, Sovyetler Birliği yazarı Mikhail Bulgakov tarafından yazılmıştır ve büyük ölçüde Goethe'nin Faust'undan etkilenmiştir. Kitap aynı anda 3 hikaye anlatır; bunlardan biri Usta ve Margarita isimli kadının aşkı, diğeri Ustanın Nasıralı y*hudinin çarmıha gerilmesiyle ilgili yazdığı kitap ile ilgili. 3.hikaye ise; kendini Kara Büyü uzmanı Profesör Woland kılığında tanıtan Şeytan'ın Stalin dönemi Moskovasına gelişidir.

Profesör Woland yaptığı, okuması eğlenceli oyunlar ile birlikte Komünist rejimin, dönemin aydın ve seçkin kişilerinin, en önemlisi de baştaki y*hudilerin ne denli aşağılık ve yozlaşmış canlılar olduğunu bize gösterir. Yöneticilerin böyle olduğunu görmek de sıradan halkın kafayı yemesine sebep olur.

Fakat Profesör Woland, yani Şeytan yine kötü gösterilmez, hatta Usta ve Margarita'yı dönemin y*hudi baskısından kurtararak sonsuza dek aşk ve mutluluk içinde yaşamalarını sağlar. Yine de bu süreç boyunca Şeytana yardımcı olan Behemoth ve Azazel gibi Tanrıların isimleri değiştirilmiştir, bu hoşuma gitmese de kötü niyetle yapıldığını zannetmiyorum.

Dünya üzerinde, Şeytanı ve Tanrıları hala kötü sanan goylar ile yaşadığımız bir dönemdeyiz. Geçmişte bu daha kötüydü. O yüzden, geçmişte Şeytanı "Antagonist" kılığına soksa da böylesine yardımsever gösteren yazıları kaleme almak bence saygıyı hak eden bir davranış. Tanrıları bu kitaplardan öğrenmek saçmalık, fakat bu kitapları okuyan kişilerin zihinlerine Tanrıların ne kadar yardımsever olduğunu insanların zihinlerine tohum olarak ekebilirler.



Yine de sormak istiyorum, bu tarz kitaplar hakkındaki nihai duruşumuz ne olmalıdır?
Faust şimdilerde okuduğum bir kitap. Daha ilk sayfasından en sevdiğim kitap oldu ve ben böyle konularda "en sevdiğim şu, ilk üçüm bu" diyemem. Kitap zaten kısa hemen bitmesin diye bekletiyorum.
"Susuzluğunu gidermesi için kendisini Şeytan'a teslim etmeseydi, yine de mahvolacaktı."
 
Faust, Usta ve Margarita, Denemeler ve adı henüz aklıma gelmeyen 1-2 düzine kitap var; bunları her bir kaç yılda bir okumak şart gibi. Hem okuması haz veriyor, hem de aradan geçen yıllarda konulara ve olaylara bakış açısı değişiyor; bunu gözlemlemek de kişisel gelişim bakımından çok faydalı. Faust okumayı bitirdikten sonra Usta ve Margarita'ya da bakabilirsiniz, bu sayede hem kitaptaki Faust göndermelerini (kitabın tamamı koca bir Faust göndermesi) yakalayabilir, hem de benzer temaya sahip yepyeni bir kitap okumuş olacaksınız.

Ufak ve ilginç bir bilgi vereyim. Hem Goethe, hem de Mikhail Bulgakov yazdıkları bu kitaplara adeta ömürlerini adıyorlar; ikisi de ölmeden çok kısa bir süre önce kitaplarını tamamlayabiliyor. Tarihin tekerrür etmesi gibi garip bir olay; halihazırda ilginç konulara sahip bu kitaplara ayrı, mistik bir hava katıyor.
 
Esenlikler.

Biliyorsunuz ki bir kaç yıl öncesine kadar Tanrılarla düzgün bir iletişim dahi kuramıyorduk; düşmanın lanetlerini RTR gibi çalışmalar ile kırmamız gibi şeyler sayesinde bu noktaya kadar geldik. Bu sebepten, geçmişte Şeytan ve Tanrılar ile ilgili çok sayıda hakaret içeren kitap ortaya çıktı. Yine de bunların arasında, özellikle de Şeytanı "Antagonist" konumuna koysa da kötü göstermeyen bir kaç adet kitap var.

Bunlardan ilki Goethe'nin yazdığı Faust. Joy of Satan kaynaklarında, Nikola Tesla'nın en sevdiği kitap olduğu ve bu kitabı okurken zihnini Şeytana açtığı belirtiliyor.



Eserin baş kahramanı Faust, başarısız olacağına dair endişeleri yüzünden hayattan soğurken Mephistopheles isimli Satanik varlığa "ruhunu satar". Tüm bunları da özgür iradesiyle yapmıştır. Bu kötü bir eylem gibi gözükse de, Faust bu olaydan sonra hayata yeniden bağlanır ve küçük şeylerden bile haz almaya başlar; mutluluğu bulur.

Usta ve Margarita ise, Sovyetler Birliği yazarı Mikhail Bulgakov tarafından yazılmıştır ve büyük ölçüde Goethe'nin Faust'undan etkilenmiştir. Kitap aynı anda 3 hikaye anlatır; bunlardan biri Usta ve Margarita isimli kadının aşkı, diğeri Ustanın Nasıralı y*hudinin çarmıha gerilmesiyle ilgili yazdığı kitap ile ilgili. 3.hikaye ise; kendini Kara Büyü uzmanı Profesör Woland kılığında tanıtan Şeytan'ın Stalin dönemi Moskovasına gelişidir.

Profesör Woland yaptığı, okuması eğlenceli oyunlar ile birlikte Komünist rejimin, dönemin aydın ve seçkin kişilerinin, en önemlisi de baştaki y*hudilerin ne denli aşağılık ve yozlaşmış canlılar olduğunu bize gösterir. Yöneticilerin böyle olduğunu görmek de sıradan halkın kafayı yemesine sebep olur.

Fakat Profesör Woland, yani Şeytan yine kötü gösterilmez, hatta Usta ve Margarita'yı dönemin y*hudi baskısından kurtararak sonsuza dek aşk ve mutluluk içinde yaşamalarını sağlar. Yine de bu süreç boyunca Şeytana yardımcı olan Behemoth ve Azazel gibi Tanrıların isimleri değiştirilmiştir, bu hoşuma gitmese de kötü niyetle yapıldığını zannetmiyorum.

Dünya üzerinde, Şeytanı ve Tanrıları hala kötü sanan goylar ile yaşadığımız bir dönemdeyiz. Geçmişte bu daha kötüydü. O yüzden, geçmişte Şeytanı "Antagonist" kılığına soksa da böylesine yardımsever gösteren yazıları kaleme almak bence saygıyı hak eden bir davranış. Tanrıları bu kitaplardan öğrenmek saçmalık, fakat bu kitapları okuyan kişilerin zihinlerine Tanrıların ne kadar yardımsever olduğunu insanların zihinlerine tohum olarak ekebilirler.



Yine de sormak istiyorum, bu tarz kitaplar hakkındaki nihai duruşumuz ne olmalıdır?
KItabı almadım konusuna göz attım kitapta ruhu karşılığı şeytanla anlaşma yaptığını anlatıyor. Ama şeytana ruh satma diye bir ritüel yok ki? Yada ben mi yanlış anlamışım kitabın konusunu?
 
KItabı almadım konusuna göz attım kitapta ruhu karşılığı şeytanla anlaşma yaptığını anlatıyor. Ama şeytana ruh satma diye bir ritüel yok ki? Yada ben mi yanlış anlamışım kitabın konusunu?
Her şeyi güllük gülistanlık anlatsa Satanist diye linç edilirdi. Biraz yanlış tabirler kullanılsa da kitabı okuyunca mistik ve huzurlu hissediyorsun.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Satan

Back
Top