Sapahe
Member
- Joined
- Sep 24, 2021
- Messages
- 179
Esenlikler,
Çağımız için çok önemli bir problem olduğunu düşündüğüm, sağlıksız dopamin döngüsü hakkında kendi bilgi düzeyimce buradaki kardeşlerimi bilgilendirmek istiyorum. Bunun hakkında eminim ki çoğunuzun daha önceden duyduğu ya da bildiği şeyler vardır ancak bilmeyenlerin de bir o kadar fazla olduğunu düşündüğümden dolayı mutlaka bu konuya değinmem gerektiği kanısına vardım.
Öncelikle, benim insan biyolojisi hakkında uzman birisi ya da bilim adamı olmadığımı belirtmem gerekli. O yüzden yazacağım kısımlarda belli başlı ifade hataları mutlaka olacaktır, ancak bu konunun direkt olarak meditasyonlarımıza da zarar verdiğini düşünürsek, hepimizin anlayacağı tarzda, yüzeysel bir şekilde üstünden geçmem gerektiğini düşünüyorum.
Dopamin Nedir?
Dopamini vücudumuzun ödül sistemi olarak görev yapan bir hormon gibi düşünebilirsiniz. Kişiyi bir şeyler yapması için motive eder, bunun da canlının gelişmek ve yaşamaya devam edebilmesi için hayatındaki en önemli faktörlerden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Dopamin hormonunun döngüsündeki düzensizlikler kişiyi akıl sağlığından tutun, intihara kadar sürükler. Hayatımıza yeni giren bu dijital ekranlar, yeni tarz müzik altyapıları, fast food yiyecekler ve her anlamda hayatımızı kolaylaştırdığı için yararlı sanılan çoğu yeniliğin vücudumuzdaki bu ödül sistemine tamamen ters olarak çalıştığını söyleyebilirim. Bunun için bunları bilinçli kullanmak burada çok önemli bir nokta.
Dopaminin İşleyişi
Bu hormonun ödül görevini üstlendiğinden bahsetmiştik. Şimdi bunu örnekler üzerinden açıklayalım:
Soğuk bir kış günü, barakasında yaşayan bir insan düşünün. Bu insan ısınabilmek için önceden odun toplamış, hatta bu odunları kesmiş olması gerekli değil mi? Isınabilmek için de öncelikle belli bir çaba harcayarak ateşi yakması gerekli. Tüm bu emeğinin karşılığında da kendi ateşini yakıp ısındığı an, içine doğan o mutluluk işte dopaminin salgılandığına bir işaret. Bakın bu doğal ve doğru ödül döngüsüne bir örnek olabilir.
Buna birkaç örnek daha ekleyelim:
Karnı acıkan bir insan düşünün, karnını doyurabilmek için önceden balık tutup sonra da bunları pişirmesi gerekli değil mi? Balığı yerken yaşadığı mutluluk da doğal ve sağlıklı bir mutluluk.
Yine bir insan düşünün ve bu insan kuşların nasıl uçabildiğine dair anatomik bir konuda merak duydu ve bu konuda bilgilenmek istedi. Bunun için de belki haftalarca kütüphanelerde saatlerini harcadı. Bilgiyi çaba göstererek aldı, ve sonucunda bu konuda bilgi sahibi olduğu için kendisini mutlu hissetti. Bu da doğal ve sağlıklı bir döngünün örneğidir.
Çağımızın Tehlikesi: Dopamin Bağımlılığı
Şimdi, yukarıdaki örnekler şu an için size anlamsız geliyor olabilir. Çok değil, bundan 50 yıl önce yaşayan bir insan düşünün. Bu kişi 30 dakika içerisinde maksimum ne görebilirdi? Peki bu kişinin eline yaklaşık bir avuç boyutunda, sadece parmak hareketiyle istediği her şeye ulaşabildiği bir ekran bıraktığınızı düşünün. Bu ekran ile pornografi ile cinsel ihtiyacından tutun, yiyeceği yemeği ayağına kadar getirttirebildiğini hatta sosyalleşmek için bile kullanabildiğini. Dostlar, evrimimizin şartlarına tamamen ters olan bu ekranların bilinçsiz kullanımı kişiyi yıkımdan başlayarak yok olmaya kadar götürür.
Kötü İşleyiş Hakkında Örneklerle Gösterim
Bu bahsettiğim sorun en ama en çok sosyal medya platformları üzerinden insanlara kasıtlı bir şekilde yaşatılıyor. Burada tetiklenmesiyle birlikte diğer yerlerde de etkisini gösterip bir parazit gibi hayatınızı tamamen bitiriyor. Yine örnek vererek durumu açıklayalım. Bu sefer örnek olarak şu an salladığım bir karakter: 20 yaşında, üniversite hayali kuran ama her sene girdiği sınavda istediği başarıyı gösteremeyen, Türk bir centil olan Almila üzerinden gidelim.
Almila, gününün büyük bir çoğunluğunu İnstagram'da geçiriyor. Uygulamaya girdiği vakit yaptığı aktivite, hesabında ekli olan kişilerin hikayelerine teker teker bakmak ve ardından takip ettiği sayfaların mizah adı altında paylaştığı gönderileri incelemek.
Almila, telefonda parmağını her aşağı-yukarı ya da sağa-sola(hangisiyse artık) kaydırdığında gördüğü görüntü anlık bir şekilde değişiyor ve bu görüntünün her değişmesiyle birlikte beynine veri akışı sağlanıyor. Her veri akışıyla beraber beyninde de anlık bir şekilde dopamin salgılanıyor. Ama bu mutluluk, önceden verdiğimiz örneklerdeki gibi gerçek ve sağlıklı bir mutluluk değil. Aslında sahte diyebiliriz. Bu 'sahte' mutluluğun 'gerçek' olanına göre de etki süresi çok çok daha kısa. Yani demek istediğim şey, anlık bir yükseliş ve tekrardan normale dönüş. Ancak bu normale dönüş de çok ani bir şekilde olduğundan ötürü beyin bunu kabul edemiyor ve Almila parmağını tekrardan kaydırma gereği duyuyor. Evet bu sonsuz bir kısır döngüye girerek Almila'yı bağımlı yapıyor.
Almila örneğinden devam etmek isterdim ama bu yazı normal bir yazı olmaktan çıkıp artık bir hikayeye döner sanırım. O yüzden bu kadar yeterli. Almila'ya hayatında başarılar diliyoruz. Ancak böyle giderse Almila sağlıklı yaşamına pek devam edemeyecek gibi görünüyor.
Sigara, alkol, uyuşturucu, şeker deposu olan tatlılar, porno, aşırı tuzlu/baharatlı yiyecekler(fast food olarak geçen ve hepimizin zararlı olarak bildiği yiyeceklerin %95'i), popüler olan yüksek basslarla donatılmış ve duygu patlaması yaşatan müzik altyapıları, sosyal medya platformları ve sayılabilecek birçok örnek ile bu zehir insanlarımıza aşılanıyor. Sürekli tatlı yiyen ya da sosyal medyada fazla zaman geçiren birisinin vücudu anormal bir şekilde durmadan sürekli dopamin salgıladığından ötürü, beyin bu anormalliği durdurup dengelemek adına dopamin reseptörlerini önemli bir ölçüde kapatıyor. Bu sahte mutluluklar haricinde normalde mutlu olması gereken durumlarda reseptörleri kapanmış kişi, haliyle mutlu olamıyor. Bu da onun depresyona ve tükenmişlik sendromuna girmesine sebep oluyor. Gençlerimizin çoğundaki bu umutsuzluk, mutlu olamama gibi durumlar bundan kaynaklanıyor. Yine aynı şekilde sürekli durmadan dopamin salgılanmasına alışan beyin, bu sahte mutluluklardan uzaklaşıp meditasyon yapmaya çalıştığında ya da kitap okumaya çalıştığında ya da ders çalışmaya çalıştığında ya da sadece bunlardan mahrum kaldığında tahmin edebileceğiniz gibi kişide dikkat bozukluklarına, odaklanamamaya, huzursuzluğa, hiperaktiviteye ve bunun gibi sorunlara sebep oluyor. Bu durum kişiyi o sahte mutluluklara daha da bağlanmaya teşvik ediyor, kişi sonunda kendisine yaratılmış bu simülasyondan çıkıp kendi hayatına bakıp, bu sahte mutlulukların hayatına hiçbir şey getirmediğini gördüğünde çok yoğun depresif duygulara kapılıyor ve sonucu çok büyük ihtimal intiharla ya da başka kötü durumlarla sonuçlanıyor. Günün sonunda yahudinin yarattığı düzen yine centilleri adım adım yok oluşa sürüklemekte ve yehova küpüne hazır bir hale getirmekte.
Kardeşlerim, bu durumun zararlarını saymaya çalışsak bu sayfalarca sürer, o yüzden burada zararlarını
bir kenara bırakıp bu durumdan muzdarip olan kardeşlerimiz için bundan nasıl kurtulabilirler ya da bu durumu nasıl düzeltebilirler, biraz ondan bahsedelim.
Dopamin Döngünüzü 'Resetlemek'
Bunu yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 1 yıl önce kendim deneyimledim. Kendi deneyimlerimden, bunun nasıl yapıldığına dair bilgi verdikten sonra, hemen altta bahsedeceğim.
Bu sorunu tamamen dibine kadar yaşayan, ve bundan asla kurtulamayacağını düşünenler kesin olarak bunu uygulasın. Onun haricinde durumu çok ağır yaşamayanlar basit yöntemler ile bunu normale çevirebilir. Gelelim bunun nasıl yapıldığına. Mantık basit, bu zamana kadar tamamen ayarı bozulmuş dopamin döngünüzü bir süreliğine durdurarak kendinize bir nevi 'reset' atmış oluyorsunuz. Bu durdurma işleminizi çok uzun tutmamanızda fayda var. 2 gün yeterli, 1 hafta tercihen, 2 hafta maksimum tavsiyemdir.
Bu süre içerisinde neler yapılmamalı?
Not: Bunlar esnetilebilir ancak bunu sadece istediğiniz için esnetmeyin, zorunda olduğunuz için
esnetin. Örnek olarak eğer işiniz gereği telefona bakmanız gerekiyorsa bakın ama sadece iş
odaklı bakıp başka hiçbir şeye girmeyin ve işiniz bittiği gibi elinizden bırakın hemen.
Bu süreyi ne yaparak geçirebilirsiniz peki? Küçük tavsiyeler
“Hayat Nefestedir”
-Thoth
Ayrıca kendi deneyimimden bahsetmem gerekirse, ben bir hafta uygulamıştım. İlk zamanlar gerçekten zor geçebiliyor, özellikle bir bağımlılığınız varsa sizin için hiç kolay olmayacaktır. Ancak pes etmeyin, anlık ilk düşüş etkisini atlattıktan sonra yapacak şeyler bulmaya başlayacaksınız ve inanın bana kendinize şunu söyleyeceksiniz, ''Benim ne kadar boş vaktim varmış ya, baksana bugün ne kadar fazla şey yaptım'' gibi cümleler.
Bu süreci atlattıktan sonra;
Dopaminin işleyişini zaten hepinizin anladığını düşünüyorum. Size neyin zararlı olabileceğini düşünerek anlayabilirsiniz ve bunu kontrol altına alabilirsiniz. Bu konuda çok dibe batmamış kişiler kendilerini resetleme işine girmeden direkt olarak günlük kitap okuyarak, sosyal medyayı bırakarak ve kendilerine zararlı olanları eleyerek devam ederlerse yine sonuç alacaklardır.
Bu yazıyla alakalı son bir not düşeyim ve sonra sonlandıralım. En başta da belirttiğim gibi hatalı olduğum ifadelerim mutlaka vardır, eğer gözünüze batarsa bunu bana bildirmekten çekinmeyin. Ayrıca bu yazıyı bir oturuşta doğaçlama şekilde yazdığımdan ötürü bazı aksaklıklar olmuş olabilir. Kusura bakmayın. Konuyla alakalı değerli yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum. Bundan sonra insanın inancının hücrelerini nasıl doğrudan etkilediğiyle alakalı bir yazı yazmayı daha planlıyorum. O biraz daha detaylı olabilir. Ancak söz vermeyeyim, ara ara böyle duyurmak istediğim konular ve vaktim oldukça yazı paylaşmaya devam ederim.
İyi günler.
Çağımız için çok önemli bir problem olduğunu düşündüğüm, sağlıksız dopamin döngüsü hakkında kendi bilgi düzeyimce buradaki kardeşlerimi bilgilendirmek istiyorum. Bunun hakkında eminim ki çoğunuzun daha önceden duyduğu ya da bildiği şeyler vardır ancak bilmeyenlerin de bir o kadar fazla olduğunu düşündüğümden dolayı mutlaka bu konuya değinmem gerektiği kanısına vardım.
Öncelikle, benim insan biyolojisi hakkında uzman birisi ya da bilim adamı olmadığımı belirtmem gerekli. O yüzden yazacağım kısımlarda belli başlı ifade hataları mutlaka olacaktır, ancak bu konunun direkt olarak meditasyonlarımıza da zarar verdiğini düşünürsek, hepimizin anlayacağı tarzda, yüzeysel bir şekilde üstünden geçmem gerektiğini düşünüyorum.
Dopamin Nedir?
Dopamini vücudumuzun ödül sistemi olarak görev yapan bir hormon gibi düşünebilirsiniz. Kişiyi bir şeyler yapması için motive eder, bunun da canlının gelişmek ve yaşamaya devam edebilmesi için hayatındaki en önemli faktörlerden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Dopamin hormonunun döngüsündeki düzensizlikler kişiyi akıl sağlığından tutun, intihara kadar sürükler. Hayatımıza yeni giren bu dijital ekranlar, yeni tarz müzik altyapıları, fast food yiyecekler ve her anlamda hayatımızı kolaylaştırdığı için yararlı sanılan çoğu yeniliğin vücudumuzdaki bu ödül sistemine tamamen ters olarak çalıştığını söyleyebilirim. Bunun için bunları bilinçli kullanmak burada çok önemli bir nokta.
Dopaminin İşleyişi
Bu hormonun ödül görevini üstlendiğinden bahsetmiştik. Şimdi bunu örnekler üzerinden açıklayalım:
Soğuk bir kış günü, barakasında yaşayan bir insan düşünün. Bu insan ısınabilmek için önceden odun toplamış, hatta bu odunları kesmiş olması gerekli değil mi? Isınabilmek için de öncelikle belli bir çaba harcayarak ateşi yakması gerekli. Tüm bu emeğinin karşılığında da kendi ateşini yakıp ısındığı an, içine doğan o mutluluk işte dopaminin salgılandığına bir işaret. Bakın bu doğal ve doğru ödül döngüsüne bir örnek olabilir.
Buna birkaç örnek daha ekleyelim:
Karnı acıkan bir insan düşünün, karnını doyurabilmek için önceden balık tutup sonra da bunları pişirmesi gerekli değil mi? Balığı yerken yaşadığı mutluluk da doğal ve sağlıklı bir mutluluk.
Yine bir insan düşünün ve bu insan kuşların nasıl uçabildiğine dair anatomik bir konuda merak duydu ve bu konuda bilgilenmek istedi. Bunun için de belki haftalarca kütüphanelerde saatlerini harcadı. Bilgiyi çaba göstererek aldı, ve sonucunda bu konuda bilgi sahibi olduğu için kendisini mutlu hissetti. Bu da doğal ve sağlıklı bir döngünün örneğidir.
Çağımızın Tehlikesi: Dopamin Bağımlılığı
Şimdi, yukarıdaki örnekler şu an için size anlamsız geliyor olabilir. Çok değil, bundan 50 yıl önce yaşayan bir insan düşünün. Bu kişi 30 dakika içerisinde maksimum ne görebilirdi? Peki bu kişinin eline yaklaşık bir avuç boyutunda, sadece parmak hareketiyle istediği her şeye ulaşabildiği bir ekran bıraktığınızı düşünün. Bu ekran ile pornografi ile cinsel ihtiyacından tutun, yiyeceği yemeği ayağına kadar getirttirebildiğini hatta sosyalleşmek için bile kullanabildiğini. Dostlar, evrimimizin şartlarına tamamen ters olan bu ekranların bilinçsiz kullanımı kişiyi yıkımdan başlayarak yok olmaya kadar götürür.
Kötü İşleyiş Hakkında Örneklerle Gösterim
Bu bahsettiğim sorun en ama en çok sosyal medya platformları üzerinden insanlara kasıtlı bir şekilde yaşatılıyor. Burada tetiklenmesiyle birlikte diğer yerlerde de etkisini gösterip bir parazit gibi hayatınızı tamamen bitiriyor. Yine örnek vererek durumu açıklayalım. Bu sefer örnek olarak şu an salladığım bir karakter: 20 yaşında, üniversite hayali kuran ama her sene girdiği sınavda istediği başarıyı gösteremeyen, Türk bir centil olan Almila üzerinden gidelim.
Almila, gününün büyük bir çoğunluğunu İnstagram'da geçiriyor. Uygulamaya girdiği vakit yaptığı aktivite, hesabında ekli olan kişilerin hikayelerine teker teker bakmak ve ardından takip ettiği sayfaların mizah adı altında paylaştığı gönderileri incelemek.
Almila, telefonda parmağını her aşağı-yukarı ya da sağa-sola(hangisiyse artık) kaydırdığında gördüğü görüntü anlık bir şekilde değişiyor ve bu görüntünün her değişmesiyle birlikte beynine veri akışı sağlanıyor. Her veri akışıyla beraber beyninde de anlık bir şekilde dopamin salgılanıyor. Ama bu mutluluk, önceden verdiğimiz örneklerdeki gibi gerçek ve sağlıklı bir mutluluk değil. Aslında sahte diyebiliriz. Bu 'sahte' mutluluğun 'gerçek' olanına göre de etki süresi çok çok daha kısa. Yani demek istediğim şey, anlık bir yükseliş ve tekrardan normale dönüş. Ancak bu normale dönüş de çok ani bir şekilde olduğundan ötürü beyin bunu kabul edemiyor ve Almila parmağını tekrardan kaydırma gereği duyuyor. Evet bu sonsuz bir kısır döngüye girerek Almila'yı bağımlı yapıyor.
Almila örneğinden devam etmek isterdim ama bu yazı normal bir yazı olmaktan çıkıp artık bir hikayeye döner sanırım. O yüzden bu kadar yeterli. Almila'ya hayatında başarılar diliyoruz. Ancak böyle giderse Almila sağlıklı yaşamına pek devam edemeyecek gibi görünüyor.
Sigara, alkol, uyuşturucu, şeker deposu olan tatlılar, porno, aşırı tuzlu/baharatlı yiyecekler(fast food olarak geçen ve hepimizin zararlı olarak bildiği yiyeceklerin %95'i), popüler olan yüksek basslarla donatılmış ve duygu patlaması yaşatan müzik altyapıları, sosyal medya platformları ve sayılabilecek birçok örnek ile bu zehir insanlarımıza aşılanıyor. Sürekli tatlı yiyen ya da sosyal medyada fazla zaman geçiren birisinin vücudu anormal bir şekilde durmadan sürekli dopamin salgıladığından ötürü, beyin bu anormalliği durdurup dengelemek adına dopamin reseptörlerini önemli bir ölçüde kapatıyor. Bu sahte mutluluklar haricinde normalde mutlu olması gereken durumlarda reseptörleri kapanmış kişi, haliyle mutlu olamıyor. Bu da onun depresyona ve tükenmişlik sendromuna girmesine sebep oluyor. Gençlerimizin çoğundaki bu umutsuzluk, mutlu olamama gibi durumlar bundan kaynaklanıyor. Yine aynı şekilde sürekli durmadan dopamin salgılanmasına alışan beyin, bu sahte mutluluklardan uzaklaşıp meditasyon yapmaya çalıştığında ya da kitap okumaya çalıştığında ya da ders çalışmaya çalıştığında ya da sadece bunlardan mahrum kaldığında tahmin edebileceğiniz gibi kişide dikkat bozukluklarına, odaklanamamaya, huzursuzluğa, hiperaktiviteye ve bunun gibi sorunlara sebep oluyor. Bu durum kişiyi o sahte mutluluklara daha da bağlanmaya teşvik ediyor, kişi sonunda kendisine yaratılmış bu simülasyondan çıkıp kendi hayatına bakıp, bu sahte mutlulukların hayatına hiçbir şey getirmediğini gördüğünde çok yoğun depresif duygulara kapılıyor ve sonucu çok büyük ihtimal intiharla ya da başka kötü durumlarla sonuçlanıyor. Günün sonunda yahudinin yarattığı düzen yine centilleri adım adım yok oluşa sürüklemekte ve yehova küpüne hazır bir hale getirmekte.
Kardeşlerim, bu durumun zararlarını saymaya çalışsak bu sayfalarca sürer, o yüzden burada zararlarını
bir kenara bırakıp bu durumdan muzdarip olan kardeşlerimiz için bundan nasıl kurtulabilirler ya da bu durumu nasıl düzeltebilirler, biraz ondan bahsedelim.
Dopamin Döngünüzü 'Resetlemek'
Bunu yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 1 yıl önce kendim deneyimledim. Kendi deneyimlerimden, bunun nasıl yapıldığına dair bilgi verdikten sonra, hemen altta bahsedeceğim.
Bu sorunu tamamen dibine kadar yaşayan, ve bundan asla kurtulamayacağını düşünenler kesin olarak bunu uygulasın. Onun haricinde durumu çok ağır yaşamayanlar basit yöntemler ile bunu normale çevirebilir. Gelelim bunun nasıl yapıldığına. Mantık basit, bu zamana kadar tamamen ayarı bozulmuş dopamin döngünüzü bir süreliğine durdurarak kendinize bir nevi 'reset' atmış oluyorsunuz. Bu durdurma işleminizi çok uzun tutmamanızda fayda var. 2 gün yeterli, 1 hafta tercihen, 2 hafta maksimum tavsiyemdir.
Bu süre içerisinde neler yapılmamalı?
- Bu süre zarfında telefona, bilgisayara bakmak yok.
- Size 'sahte iyi' hissettirecek tatlılar, yiyecekler yemek yok.(Bakın yemek yemeyin demiyorum,
sadece daha sağlıklı şeyler üzerine ilerleyin. Örneğin hamburger ya da pasta yemek yerine;
çorba içmek, salata yemek ya da nohut yemek gibi.)
- Sigara, alkol, uyuşturucu kullanmak yok. (Normal zamanda da kullanmanızı tavsiye etmem)
- Müzik ya da şarkı dinlemek yok.
- Sizi çok eğlendiren, eğlenceli konuşmalara katılmak yok.(Şart değil)
- Mastürbasyon yok.(Eğer olur da sürenizi 2 haftanın da üstüne çekerseniz ve çok ihtiyaç duyarsanız yapabilirsiniz ama kesinlikle porno yok)
Not: Bunlar esnetilebilir ancak bunu sadece istediğiniz için esnetmeyin, zorunda olduğunuz için
esnetin. Örnek olarak eğer işiniz gereği telefona bakmanız gerekiyorsa bakın ama sadece iş
odaklı bakıp başka hiçbir şeye girmeyin ve işiniz bittiği gibi elinizden bırakın hemen.
Bu süreyi ne yaparak geçirebilirsiniz peki? Küçük tavsiyeler
- Kitap okumak
- Meditasyon yapmak
- Yürüyüş yapmak(Spor)
“Hayat Nefestedir”
-Thoth
Ayrıca kendi deneyimimden bahsetmem gerekirse, ben bir hafta uygulamıştım. İlk zamanlar gerçekten zor geçebiliyor, özellikle bir bağımlılığınız varsa sizin için hiç kolay olmayacaktır. Ancak pes etmeyin, anlık ilk düşüş etkisini atlattıktan sonra yapacak şeyler bulmaya başlayacaksınız ve inanın bana kendinize şunu söyleyeceksiniz, ''Benim ne kadar boş vaktim varmış ya, baksana bugün ne kadar fazla şey yaptım'' gibi cümleler.
Bu süreci atlattıktan sonra;
- Porno olmadan mastürbasyona doğal döngünüzle beraber devam edin.
- Müzik ve şarkı dinleyebilirsiniz yine eskisi gibi ancak şunu söylemem gerekli ki, son zamanlarda gördüğüm şarkıların altyapıları tamamen kişinin dopaminini anlık patlatmak üzerine bassların şişirildiği ve hiçbir sanat değeri olmayan şarkılardan ibaret. Bu konuda seçici olmanız tavsiyemdir.
- Tatlıyı hayatınızdan tamamen çıkarmanızı söylemiyorum ancak kontrollü bir şekilde tüketmenizi tavsiye ederim.
- Eğlenceli muhabbetlerinize doya doya devam edebilirsiniz.
- İnternet'i kullanın ama kontrollü bir şekilde kullanın. Sosyal medyayı tamamen hayatınızdan çıkarmanızı tavsiye ederim.
Dopaminin işleyişini zaten hepinizin anladığını düşünüyorum. Size neyin zararlı olabileceğini düşünerek anlayabilirsiniz ve bunu kontrol altına alabilirsiniz. Bu konuda çok dibe batmamış kişiler kendilerini resetleme işine girmeden direkt olarak günlük kitap okuyarak, sosyal medyayı bırakarak ve kendilerine zararlı olanları eleyerek devam ederlerse yine sonuç alacaklardır.
Bu yazıyla alakalı son bir not düşeyim ve sonra sonlandıralım. En başta da belirttiğim gibi hatalı olduğum ifadelerim mutlaka vardır, eğer gözünüze batarsa bunu bana bildirmekten çekinmeyin. Ayrıca bu yazıyı bir oturuşta doğaçlama şekilde yazdığımdan ötürü bazı aksaklıklar olmuş olabilir. Kusura bakmayın. Konuyla alakalı değerli yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum. Bundan sonra insanın inancının hücrelerini nasıl doğrudan etkilediğiyle alakalı bir yazı yazmayı daha planlıyorum. O biraz daha detaylı olabilir. Ancak söz vermeyeyim, ara ara böyle duyurmak istediğim konular ve vaktim oldukça yazı paylaşmaya devam ederim.
İyi günler.