Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Anoreksiya Nervoza (akıl hastahanesine yatmak üzereyim)

CatDoll

New member
Joined
Jan 25, 2025
Messages
23
Durumumu bilenler biliyor. Şu an 34.2 kiloyum ve son haftadır her gün bayılıyorum (istisnasız). Elimde bana verilmiş bir diyet listesi var (5-6 öğün??!!) ve makyaj aynamın önünde ağlamaktan başka bir şey yapamıyorum.

Uyuyamıyorum ve yiyeceklerden korkuyorum. (yememiş olsam bile) Doktorum kalp atışlarımın yavaşladığını söyledi. Dans etmeyi bırakmam gerekiyormuş. Şu anda bana verilen diyet listesiyle bakışmaktan ve ağlamaktan başka bir şey yapamıyorum...Yiyeceklerin kişiliği var sanki, onlardan korkuyorum
 
Ne zaman yemek görsem öcü görmüşüm gibi oluyorum. Her yer sayı dolu. Her sabah koşu yapıp eve gelip 5 badem yemekten ve keşke yemeseydim diyip o 50 kaloriyi peşine yakmaktan yoruldum ama öbür türlü de nasıl yaşanır bilmiyorum. Akşam salata veya yulaf yemek ve onu da yakmak her zaman öğünlerini kısmak, deli gibi egzersiz yapmak ve her yerde dönen sayılar...

Bu diyeti nasıl yapmamı bekliyorlar, ben bir elma yemeden önce 40 kere düşünüyorum. Eğer yemezsem yatışım yapılacakmış...
 
Lütfen daha önce ne kadar sağlıksız hedef planlamışsan bırak ve bu diyete başla. Sen Black Swandeki Nina Sayers değilsin ki tüm hayatını kendi kafanda "mükemmel" olmak için feda edesin. Eğer bu diyete başlamazsan hedeflediğin hiçbir şeyi başaramayacaksın. Kendini o aldığın kalorileri "yakmamaya" zorla. Doktorunun tavsiyelerine uy. Bende bir dönem 36 kiloydum ama şu an 50 kiloyum (ki hala almaya çalışıyorum, olmam gereken kiloda değilim). İstersen her şeyi başarabilirsin bunu unutma.
 
Esenlikler,

Sizden yaşça büyük, geçtiğiniz yollardan geçmiş bir kadın olarak size birkaç şey söyleyebilirim.

Açıkçası yaptığınız en büyük hata durumu dramatize etmeniz. Siz ne yaşadığınızın gayet farkındasınız, bunu kendinize bilerek yapıyorsunuz. Sebebi nedir? Bunu kendinize söyleyip doğru olanı yapmalısınız. Ss kardeşlerimiz zaten size bir sürü öneride bulundu, anlamadığınız nokta nedir?

Sizi ölümün eşiğinde olmanız durduramamış, ne gibi bir şey söylersek bunu yapmayı bırakırsınız? Açıkça söyleyin, biz de dile getirelim.

Çocukluğumdan beri kilo problemleri çektim, duruma yabancı değilim. Hatta artık ne öğürme refleksim var ne de kusma yetim. Bunu bırakmamı sağlayan şey insanların “anlamlı” sözleri değildi, açıkça saçmaladığımı görmemdi. Farkındalık sahibi olup gözlerinizi açın ve etrafa bakın. “Ne yapıyorum ben?” diyin. Belli ki özgüven problemleriniz var, kendinizi sevmeye başlamak için hiç geç değil.

Yemeklere kişilik veren de, ödül-ceza sistemine çeviren de sizsiniz. Her şey kafanızın içinde ve bunu çözmeniz çok basit. “Kendim için iyisini yapacağım, kendimi öldürmeyeceğim.” Diyeceksiniz ve size verilen listeyi yapacaksınız. Emin olun 6 öğünü gören herhangi bir obez de aynı tepkiyi veriyor, 6 öğün herkese göre çok. Siz bir süre kilo alacaksınız, sonra da normal bir insan olacaksınız. Sizden başka kimse size düşman değil.

İlk zamanlar ben de kusarak yiyordum verilen yemekleri, hayat şu an öyle güzel ki anlatamam. Vücudumda olan her vitamine, kasa ve yağa şükürler olsun. Olay zayıf olmak değil, siz Morbit obez biriyle aynı durumdasınız şu an. Yaşadığınız şeyi neredeyse her kadın hayatının bir bölümünde yaşar, illa ki düzeleceksiniz. Durumu zorlaştırmaya gerek var mı? Şikayet etmeyin ve gerekeni yapın, aksi halde hastanede hiç hoş şeyler yaşamayacaksınız (hiç estetik olmayacak!).

İyi akşamlar.
 
Bunu yazan kişi siz değil misiniz?
Var olmak savaşmaktır? Tam tersi, denizin dalgalarına karşı gelmeye çalışan boğulur. Var olmal uyumdur. O dalgalarla bir olursan şöyle ya da böyle seni istediğin yere götürürler💗

Ne bekliyordunuz ki? günde 5 balık kraker yiyerek nihai varlık formuna ulaşacağınızı mı? aşırı estetik gözüküp Tanrılık yolundaki en büyük adımı atacağınızı mı? en temel ihtiyacınızı bile karşılamaktan acizken burada nasıl 'gerçekliği' öğrenmeyi düşünüyorsunuz merak ediyorum. Daha önce açtığınız konularda neredeyse tüm üyelerimiz size tatlı dille durumu izah ettiler, üstü kapalı bir şekilde bu durumun yanlış olduğunu size aktarmaya çalıştılar fakat yazılan onlarca uzun paragraf bir kulağınızdan girip diğerinden çıktı. Bir erkek olmama ve özellikle kadınlarda sık görülen bu 'hastalık' durumunu yaşamış olmama, hatta bu durumu yaşayan diğer üyeler de size yardım etmeye çalışmasına rağmen muhtemelen hiç kimseye tenezzül bile etmediniz ve dalga geçer gibi sık sık 'bugün şu kadar kustum', 'bugün şu kadar bayıldım', 'annemin yaptığı çorbayı içmedim' minvalinde şeyleri günlüğe kayıt yazar gibi yazıp paylaştınız. Tekrar soruyorum, ne bekliyordunuz veya ne bekliyorsunuz? toz pembe ergenlik hayallerinizin hiç birinin gerçekleşmeyeceğini açık ve net şekilde size söyleyebilirim, üstelik sizi tanımıyorum bile; fakat siz 10 kilo olunca kendiniz dahil kimse sizi beğenmeyecek, üstelik siz nasıl yemeklerden korkuyorsanız size de korku dolu gözlerle bakıp 'hasta' diyecekler. Zaten durumunuz bu, iğneleyici olmaya falan çalışmıyorum; doktor size hasta teşhisi koymuş, bu noktadan sonra size 'hasta' demek hakaret değil, bir polise 'polis' demek kadar normal; bu yüzden alınganlık etmeyin. Zaten bir sınırı geçmişsiniz, fakat buradan geri dönmek için var gücünüzle koşmasanız git gide küçülerek yok olacaksınız; gerçekler acıdır, ruhani olarak gerçeği bulmuş olmanız sizi kurtarmayacak, siz kendinizi kurtaracaksınız. Düşman programları insanın ruhunu yok ediyor, siz de kendi kendinizi yok ediyorsunuz; Tanrıların ve Ailenizin sizin için ne kadar üzüldüğünü tahmin edebiliyor musunuz? ya da bencil ergenlik heveslerinizi kenara koyup ciddi bir şekilde bunu düşündünüz mü?

Ruh ile Beden bağlantılıdır ve eğer birinden birini seçmek gibi bir lüksümüz yok, eğer siz bedeninizi bir et parçası gibi kullanırsanız ruhani olarak gelişmeyi asla beklemeyin. Dinimiz aristokrasi, felsefe ve gelişim dinidir; tarih boyunca da en gelişmiş, temel ihtiyaçlarını kolayca giderebilen toplumlardaki kişiler bu dinin en derin gizemlerine dahil olup Tanrılığa erişmiştir. Siz ise en temel ihtiyacınız olan yeme-içme konusunu bile ihmal ediyorsunuz, nasıl Tanrılığa erişeceksiniz?

Dinimizin temel öğretilerinden birisi kişinin atları evcilleştirmesidir, bu sembolik bir anlatımdır; atlar 'vahşi ve kontrolü zor' dürtülerimiz temsil eder. Siz de yemek yememeye karşı vahşi bir dürtü duyuyorsunuz, siz onu Unicorn gibi tatlı ve güzel görebilirsiniz ama o vahşi bir at. Eğer mevzubahis vahşi atı evcilleştirmezseniz ne olur? o atın size atacağı tek bir çifte ile ezilir gidersiniz. Bu kadar temel bir öğretiyi dahi hayatınızda uygulayamıyorsunuz, ruhani olarak nasıl daha yukarı yükseleceksiniz?
 
İlk zamanlar ben de kusarak yiyordum verilen yemekleri, hayat şu an öyle güzel ki anlatamam. Vücudumda olan her vitamine, kasa ve yağa şükürler olsun. Olay zayıf olmak değil, siz Morbit obez biriyle aynı durumdasınız şu an. Yaşadığınız şeyi neredeyse her kadın hayatının bir bölümünde yaşar, illa ki düzeleceksiniz. Durumu zorlaştırmaya gerek var mı? Şikayet etmeyin ve gerekeni yapın, aksi halde hastanede hiç hoş şeyler yaşamayacaksınız (hiç estetik olmayacak!)...
Bakın, ben bir erkeğim; hayatımın başlarında 'çok zayıf' olarak nitelendirilirken bundan usanıp çok yemeye başlamış ve en sonunda 'çok kilolu' olarak nitelendirilmeye başlamıştım ki bu da bir noktada hem onurumu zedelemeye, hem de nefes nefese kalma gibi durumlar yaşamama sebep olmaya başladı. Bir kaç yıl böyle devam etti ve bundan bir kaç yıl kadar önce ben de 'az yemeye' başladım, az yeme olayı yalan tabii; ben hiç bir şey yemiyordum. Bu sayede 1.5-2 ay gibi bir süreçte 15-20 aralığında kilo verdim. Benim durumum 'aşırı kilolu' olarak nitelendirildiğim göz önüne alınırsa makul gözükebilir, fakat halihazırda 'zaten zayıftım, 45 kiloydum' diyen birisi neden daha fazla zayıflamak ister? kaldı ki ben geçtiğim bu süreci uzmanların gözetimi altında atlatmadığım için yerden göğe kadar pişmanım, keza bu süreç sanıyorum ki sonlarında da olsa gelişim sürecimde yaşandı ve gelişimime zarar verdi; ileri zamanlarda spor yapıp kendime düzgün bakmasam hayat boyu pişmanlık olarak taşıyacaktım. Zararı büyük ölçüde savuşturdum ama halen pişmanım.

Benim durumumda bunun arka plan sebebi de vardı, muhtemelen yalnızlık ve kimlik çatışması gibi durumlardan kaynaklanıyordu. Hemen herkeste durum böyledir sanırım? arkadaşın da buna benzer bir durumu olabilir ve bunu kendine itiraf etmektense çilecilik gibi saçma sapan bir yaşam tarzına geçmiş olabilir. İşin daha kötüsü de çilecilerin bile bir felsefesi varken buradaki durumun saçmalık olması, ben hiç bir erkeğin dürüstçe "Zayıf kadınlar süper ya!" dediğini duymadım; ben de bir erkek olarak kendi dişime denk gördüğüm, kilo-boy olarak da bana yakın kadınları tercih ederim. Fakat durumun bununla da alakası yok muhtemelen, arka planı farklıdır diye düşünüyorum.

Astrolojik etkenleri ele alırsam işin içinden çıkamayız. Mesela genellikle Yengeç Burcu kadını eğer haritasında eril etkiler almıyorsa, ne kadar zayıflamaya çalışırsa çalışsın hep hafif kilolu gözükecektir. Hayatımda 5-6 kez Yengeç Burcu kadını tanıdım sanırım, biri hariç hepsi bahsettiğim tanıma uyuyordu; o kalan birinin de haritasında Mars ve Koç Burcunun vurgusu fazlaydı. Ayrıca bahsettiğim kadınlardan bazıları ne kadar 'topluca' dursalar da toplum tarafından gayet güzel olarak tanımlanacak insanlardı. Güzellik ve estetiklik sadece 'zayıflık' üzerinden ele alınamaz, bunu bir Sanat öğretmeni olarak söylüyorum.
 
Bunu yazan kişi siz değil misiniz?


Ne bekliyordunuz ki? günde 5 balık kraker yiyerek nihai varlık formuna ulaşacağınızı mı? aşırı estetik gözüküp Tanrılık yolundaki en büyük adımı atacağınızı mı? en temel ihtiyacınızı bile karşılamaktan acizken burada nasıl 'gerçekliği' öğrenmeyi düşünüyorsunuz merak ediyorum. Daha önce açtığınız konularda neredeyse tüm üyelerimiz size tatlı dille durumu izah ettiler, üstü kapalı bir şekilde bu durumun yanlış olduğunu size aktarmaya çalıştılar fakat yazılan onlarca uzun paragraf bir kulağınızdan girip diğerinden çıktı. Bir erkek olmama ve özellikle kadınlarda sık görülen bu 'hastalık' durumunu yaşamış olmama, hatta bu durumu yaşayan diğer üyeler de size yardım etmeye çalışmasına rağmen muhtemelen hiç kimseye tenezzül bile etmediniz ve dalga geçer gibi sık sık 'bugün şu kadar kustum', 'bugün şu kadar bayıldım', 'annemin yaptığı çorbayı içmedim' minvalinde şeyleri günlüğe kayıt yazar gibi yazıp paylaştınız. Tekrar soruyorum, ne bekliyordunuz veya ne bekliyorsunuz? toz pembe ergenlik hayallerinizin hiç birinin gerçekleşmeyeceğini açık ve net şekilde size söyleyebilirim, üstelik sizi tanımıyorum bile; fakat siz 10 kilo olunca kendiniz dahil kimse sizi beğenmeyecek, üstelik siz nasıl yemeklerden korkuyorsanız size de korku dolu gözlerle bakıp 'hasta' diyecekler. Zaten durumunuz bu, iğneleyici olmaya falan çalışmıyorum; doktor size hasta teşhisi koymuş, bu noktadan sonra size 'hasta' demek hakaret değil, bir polise 'polis' demek kadar normal; bu yüzden alınganlık etmeyin. Zaten bir sınırı geçmişsiniz, fakat buradan geri dönmek için var gücünüzle koşmasanız git gide küçülerek yok olacaksınız; gerçekler acıdır, ruhani olarak gerçeği bulmuş olmanız sizi kurtarmayacak, siz kendinizi kurtaracaksınız. Düşman programları insanın ruhunu yok ediyor, siz de kendi kendinizi yok ediyorsunuz; Tanrıların ve Ailenizin sizin için ne kadar üzüldüğünü tahmin edebiliyor musunuz? ya da bencil ergenlik heveslerinizi kenara koyup ciddi bir şekilde bunu düşündünüz mü?

Ruh ile Beden bağlantılıdır ve eğer birinden birini seçmek gibi bir lüksümüz yok, eğer siz bedeninizi bir et parçası gibi kullanırsanız ruhani olarak gelişmeyi asla beklemeyin. Dinimiz aristokrasi, felsefe ve gelişim dinidir; tarih boyunca da en gelişmiş, temel ihtiyaçlarını kolayca giderebilen toplumlardaki kişiler bu dinin en derin gizemlerine dahil olup Tanrılığa erişmiştir. Siz ise en temel ihtiyacınız olan yeme-içme konusunu bile ihmal ediyorsunuz, nasıl Tanrılığa erişeceksiniz?

Dinimizin temel öğretilerinden birisi kişinin atları evcilleştirmesidir, bu sembolik bir anlatımdır; atlar 'vahşi ve kontrolü zor' dürtülerimiz temsil eder. Siz de yemek yememeye karşı vahşi bir dürtü duyuyorsunuz, siz onu Unicorn gibi tatlı ve güzel görebilirsiniz ama o vahşi bir at. Eğer mevzubahis vahşi atı evcilleştirmezseniz ne olur? o atın size atacağı tek bir çifte ile ezilir gidersiniz. Bu kadar temel bir öğretiyi dahi hayatınızda uygulayamıyorsunuz, ruhani olarak nasıl daha yukarı yükseleceksiniz?
Haklısın ve tabiki alınmıyorum. Sadecw bu şey bana yapıştı ve önceden nasıl yemeklere bakıp korkmadığımı unuttum.

Annem de sert bir kadındır ve ben ağlarken odama geldi, yarı kızgın yarı üzgün bir biiçimde sizinkine benzer bir nutuk çekti. Açlıktan mı yoksa üzüntüden mi bilmiyorum ama tamamını dinleyemedim. Sadece "güzelsin işte" yi duydum ve sanırım ilk defa kendimi güzel hissediyorum. Annem günlüğümü okumuş ve birkaç ay öncesine gitmiş (son 2 ay tamamen kalori hesabı) insanların bana instangram hesabımı sormaları, bana iltifat eden bütün erkeklerin listesini saydı resmen? İleri derece beden algı bozukluğu böyle bir şey ve şu an da güzel hissetmemin tek sebebi annemin bunu onaylaması sanırım, hayatımda ilk defa kendimi iğrenç bir domuz gibi ya da canavar gibi değil bir prenses gibi hissediyorum umarım bu his uzun sürer...

Şu an mutfağa gitmek zorundayım ayaklarım geri geri gidiyor ama mecburum, bir tanrıça (ya da en azından bir prenses) bir veya iki elma ve yulafla beslenmez
 
Bakın, ben bir erkeğim; hayatımın başlarında 'çok zayıf' olarak nitelendirilirken bundan usanıp çok yemeye başlamış ve en sonunda 'çok kilolu' olarak nitelendirilmeye başlamıştım ki bu da bir noktada hem onurumu zedelemeye, hem de nefes nefese kalma gibi durumlar yaşamama sebep olmaya başladı. Bir kaç yıl böyle devam etti ve bundan bir kaç yıl kadar önce ben de 'az yemeye' başladım, az yeme olayı yalan tabii; ben hiç bir şey yemiyordum. Bu sayede 1.5-2 ay gibi bir süreçte 15-20 aralığında kilo verdim. Benim durumum 'aşırı kilolu' olarak nitelendirildiğim göz önüne alınırsa makul gözükebilir, fakat halihazırda 'zaten zayıftım, 45 kiloydum' diyen birisi neden daha fazla zayıflamak ister? kaldı ki ben geçtiğim bu süreci uzmanların gözetimi altında atlatmadığım için yerden göğe kadar pişmanım, keza bu süreç sanıyorum ki sonlarında da olsa gelişim sürecimde yaşandı ve gelişimime zarar verdi; ileri zamanlarda spor yapıp kendime düzgün bakmasam hayat boyu pişmanlık olarak taşıyacaktım. Zararı büyük ölçüde savuşturdum ama halen pişmanım.

Benim durumumda bunun arka plan sebebi de vardı, muhtemelen yalnızlık ve kimlik çatışması gibi durumlardan kaynaklanıyordu. Hemen herkeste durum böyledir sanırım? arkadaşın da buna benzer bir durumu olabilir ve bunu kendine itiraf etmektense çilecilik gibi saçma sapan bir yaşam tarzına geçmiş olabilir. İşin daha kötüsü de çilecilerin bile bir felsefesi varken buradaki durumun saçmalık olması, ben hiç bir erkeğin dürüstçe "Zayıf kadınlar süper ya!" dediğini duymadım; ben de bir erkek olarak kendi dişime denk gördüğüm, kilo-boy olarak da bana yakın kadınları tercih ederim. Fakat durumun bununla da alakası yok muhtemelen, arka planı farklıdır diye düşünüyorum.

Astrolojik etkenleri ele alırsam işin içinden çıkamayız. Mesela genellikle Yengeç Burcu kadını eğer haritasında eril etkiler almıyorsa, ne kadar zayıflamaya çalışırsa çalışsın hep hafif kilolu gözükecektir. Hayatımda 5-6 kez Yengeç Burcu kadını tanıdım sanırım, biri hariç hepsi bahsettiğim tanıma uyuyordu; o kalan birinin de haritasında Mars ve Koç Burcunun vurgusu fazlaydı. Ayrıca bahsettiğim kadınlardan bazıları ne kadar 'topluca' dursalar da toplum tarafından gayet güzel olarak tanımlanacak insanlardı. Güzellik ve estetiklik sadece 'zayıflık' üzerinden ele alınamaz, bunu bir Sanat öğretmeni olarak söylüyorum.

Geçmiş olsun kardeşim, iyileşmenize çok sevindim. Mesela şeyi anlayamıyorum, yemeyerek nasıl kilo verebildiniz ki? Benim vücudum direkt kapatıyor kendini, metabolizmam aşırı yavaş olduğundan sürekli yemek yemek zorunda kalıyordum. Hızlı kilo vermek kolay diyelim, bu sefer de vücudun şeklini korumak zor oluyor. Erkeklerin karın bölgesi, kadınların da kalça-basenleri diye tahmin ediyorum ki bozulmaya çok müsait. Dediğiniz gibi büyük bir pişmanlık olması olasıydı. 45 kilo biri ,1.30 falan değilse sırf kemiktir diye düşünüyorum, o kiloları nereden veriyorlar anlamıyorum.

Orasını bilemeyiz, tamamen ilgi için yapan da var dediğiniz sebeplerden de. Ben tamamen duygusal besleniyordum. Kadınlar bu gibi şeyleri erkekler için yapmaz zaten, diğer kadınlara karşı özgüvensizliğinden yapar. Ben bir kadının herhangi bir erkeğin ilgisi için kendine zarar verdiğini düşünmüyorum, kadınlar kadınlarla yarışıyor. Dediğiniz doğru, zayıf kadın seven hiçbir erkek tanımadım bu zamana kadar. Kendinden küçük kızlardan ilgilenen erkekler beni çok strese sokuyor zaten. Adam 1.90 90 kilo, sadece 1.50 45 kilo kızlarla konuşuyor. Gerici.

Jüpiter ve yay konumları kilo problemleri verebiliyor. Jüpiter büyüktür, olduğu yere genişleme ve büyüme getirir. Özellikle 1. Evde olduğunda maalesef zamanla kilo artışı verebiliyor. Yükselen yay da aynı şekilde işler ancak güzel veya zayıf bir fiziğe de neden olabiliyor. Genel olarak güneş, yükselen ya da ay burcundan değil de haritanın genelinden okuyabiliyoruz bu gibi şeyleri. Yine aynı şekilde yükselen akrep veya 1. Evde pluto da fiziksel bir değişim verebilir kişiye, dönüşüm teması olduğu için… Yine Jüpiter yönetmeliğindeki balık burcu da kilo verebilir, yükselen ya da güneş fark etmez. Yengeç burcunun temasında “yemek” olduğundan kaynaklı, dediğiniz doğru olabilir. Birinci evde chiron özgüvensizlik verebilir, belki bu da yeme bozukluğuna sebep olur gibi gibi bir sürü örnek verilebilir aslında.

Kesinlikle haklısınız, güzellik duygularla bağlantılı ve görecelidir.
 
Bakın, kilo alınır verilir. Fakat buradaki esas mesele sizin kendinize olan sevginiz. Unutmayın; 34 kilo da olsanız ,100 kilo da olsanız, yine günün sonunda sadece kendinize sahip olacaksınız.

Medyanın kadınlara dayattığı güzellik algısı yüzünden pekçok kadın bu süreçlerden geçiyor maalesef. Hiçbir şey sizin sağlığınızdan önemli değil.

Güzellik, özgüven ile var olan bir şeydir. 70 kilonun üstünde ve oldukça güzel, özgüvenli kadınlar tanıdım. Bana çoğu konuda ilham olduklarını söyleyebilirim. 45 kilo, özgüvensiz, sürekli kendini başkalarıyla karşılaştıran kadınlar da tanıdım ve size şunu söyleyeyim kesinlikle bir erkek olsaydım 70 kilo olan kadına tutulurdum.

Keşke zayıf olmak hayattaki tüm sorunları çözseydi, ama maalesef dünya bundan ibaret değil. Tanrılar da böyle görmenizi istemezdi diye düşünüyorum. Onlardan öğrendiğim bir şey varsa, o da bazı şeyleri kendimiz başarmamızı veya fark etmemizi istemeleridir. O yüzden size verebileceğim tek tavsiye şudur ki, kendi değerinizin farkına varın ve bu durumda vücudunuzu, psikolojinizi ne kadar zorladığınıza dönüp bakın.
Son olarak da, bunu değiştirmek için çabalayıp, o listeye uyun.

Ne zayıflık, ne beğenilmek, ne de başka bir şey sizden ve Tanrılardan önemli değil. Bunları yazıyorum ama ben de çok özgüvenli sayılmam, fakat unutmamalıyız ki Tanrılar her zaman yanınızda ve yardım isterseniz orada olacaklarına eminim. Umarım bu sözlerim biraz da olsa sizi iyi hissettirir. İyi akşamalar.
 
Geçmiş olsun kardeşim, iyileşmenize çok sevindim. Mesela şeyi anlayamıyorum, yemeyerek nasıl kilo verebildiniz ki? Benim vücudum direkt kapatıyor kendini, metabolizmam aşırı yavaş olduğundan sürekli yemek yemek zorunda kalıyordum. Hızlı kilo vermek kolay diyelim, bu sefer de vücudun şeklini korumak zor oluyor. Erkeklerin karın bölgesi, kadınların da kalça-basenleri diye tahmin ediyorum ki bozulmaya çok müsait. Dediğiniz gibi büyük bir pişmanlık olması olasıydı. 45 kilo biri ,1.30 falan değilse sırf kemiktir diye düşünüyorum, o kiloları nereden veriyorlar anlamıyorum.
Bu biraz vücudumun yapısıyla ve beslenmemle alakalıydı, o süreçte direkt olarak zararlı tüm gıdaları da dolaylı olarak hayatımdan çıkardım; bir de yemek yemiyordum fakat metabolizmayı çok çalıştıracak ufak tefek besinler tüketip hafif egzersizler yapıyordum. Yaptığım şey sayesinde kilo verdim fakat bu süreçte baş dönmelerini sık sık yaşadım, o süreçten çıktıktan sonraki bir kaç yılım da vitaminsizlikten dolayı ufak tefek hastalıkları aşırı ağır atlatıyordum. Ayrıca dediğiniz gibi, karın bölgem fena şekilde bozulmuştu ve çok ciddi ve uzmanların gözetiminde bir egzersiz programına girmeseydim öyle devam edecekti.

Orasını bilemeyiz, tamamen ilgi için yapan da var dediğiniz sebeplerden de. Ben tamamen duygusal besleniyordum. Kadınlar bu gibi şeyleri erkekler için yapmaz zaten, diğer kadınlara karşı özgüvensizliğinden yapar. Ben bir kadının herhangi bir erkeğin ilgisi için kendine zarar verdiğini düşünmüyorum, kadınlar kadınlarla yarışıyor. Dediğiniz doğru, zayıf kadın seven hiçbir erkek tanımadım bu zamana kadar. Kendinden küçük kızlardan ilgilenen erkekler beni çok strese sokuyor zaten. Adam 1.90 90 kilo, sadece 1.50 45 kilo kızlarla konuşuyor. Gerici.
Bunu biliyorum, size katılıyorum her konuda; özellikle şu büyük adamların küçük kızlarla ilgilenmesi ürpertici. Benim durumum da biraz duygusaldı açıkçası, zor bir dönemde savaşacağım asıl hedefe odaklanmaktansa bilinçaltımda kusur olarak gördüğüm sahte bir hedefi düşman belirleyip ona karşı savaşıyordum.

Jüpiter ve yay konumları kilo problemleri verebiliyor. Jüpiter büyüktür, olduğu yere genişleme ve büyüme getirir. Özellikle 1. Evde olduğunda maalesef zamanla kilo artışı verebiliyor. Yükselen yay da aynı şekilde işler ancak güzel veya zayıf bir fiziğe de neden olabiliyor. Genel olarak güneş, yükselen ya da ay burcundan değil de haritanın genelinden okuyabiliyoruz bu gibi şeyleri. Yine aynı şekilde yükselen akrep veya 1. Evde pluto da fiziksel bir değişim verebilir kişiye, dönüşüm teması olduğu için… Yine Jüpiter yönetmeliğindeki balık burcu da kilo verebilir, yükselen ya da güneş fark etmez. Yengeç burcunun temasında “yemek” olduğundan kaynaklı, dediğiniz doğru olabilir. Birinci evde chiron özgüvensizlik verebilir, belki bu da yeme bozukluğuna sebep olur gibi gibi bir sürü örnek verilebilir aslında.
Dediklerinize katılıyorum, fakat Chiron gibi asteroidler ToZ genelinde kabul edilmiyor sanırım; hatta Lilith noktası bile sadece referans olması için konulmuş diye biliyorum. Mesela benim Güneş Burcum ile Yükselenim tezat halinde, normal şartlarda belki daha 'güzel?' olabilirdim fakat Yükselenimin vurgusu haddinden fazla; bu yüzden bir noktada o 'güzel' forma ulaşabilsem de bozulmaya çok müsait. Güzel şeyleri sabit tutmak gibi bir kişiliğim de var, bu yüzden o güzel formu koruyunca iyi hissediyorum lakin ufak bir bozulma dahi sinir bozucu olabiliyor; bir anda parlayıp 'salla gitsin' diyerek tamamen bozulabiliyorum.

Kesinlikle haklısınız, güzellik duygularla bağlantılı ve görecelidir.
Benim sevip hoşlandığım hanımefendiyi ele alalım; objektif bir bakış açısıyla çok mu güzel? ortalama diyelim; benim için peki? Leyla ile Mecnun hikayesi. Fakat evrimsel açıdan da hoşlandığım şeyleri mantıklı buluyorum, mesela bana yakın derecede boylu poslu bir kadın tercihimdir; çünkü evrimsel açıdan bakarsak çocuklarıma başarılı şekilde annelik edebileceği ve güzel genlere sahip olduğunu kolaylıkla gözlemleyebilirim. Fakat bunun benim dünya görüşümle ilgisi de var; abes bir istek gibi gözükebilir fakat güreştiğimiz takdirde benimle boy ölçüşecek, bana denk bir hanımefendi tercihimdir. Elbette erkeklerin sahip olduğu ilkel koruma içgüdüsüyle benden bir tık daha 'küçük' olmasını isterim fakat benden 50 cm kısa, 30 kilo zayıf bir kadını tercih etmem sanırım. Şuna baksanıza, güzellik gibi estetik bir yargı dahi dünyevi görüşlerimizden etkilenebiliyor; böyle bir dünyada sadece makyaj yapıp ya da zayıflayıp etkileyici olacağını düşünmek mantıklı değil, çünkü herkesin bir alıcısı vardır.
 
Haklısın ve tabiki alınmıyorum. Sadecw bu şey bana yapıştı ve önceden nasıl yemeklere bakıp korkmadığımı unuttum.

Annem de sert bir kadındır ve ben ağlarken odama geldi, yarı kızgın yarı üzgün bir biiçimde sizinkine benzer bir nutuk çekti. Açlıktan mı yoksa üzüntüden mi bilmiyorum ama tamamını dinleyemedim. Sadece "güzelsin işte" yi duydum ve sanırım ilk defa kendimi güzel hissediyorum. Annem günlüğümü okumuş ve birkaç ay öncesine gitmiş (son 2 ay tamamen kalori hesabı) insanların bana instangram hesabımı sormaları, bana iltifat eden bütün erkeklerin listesini saydı resmen? İleri derece beden algı bozukluğu böyle bir şey ve şu an da güzel hissetmemin tek sebebi annemin bunu onaylaması sanırım, hayatımda ilk defa kendimi iğrenç bir domuz gibi ya da canavar gibi değil bir prenses gibi hissediyorum umarım bu his uzun sürer...

Şu an mutfağa gitmek zorundayım ayaklarım geri geri gidiyor ama mecburum, bir tanrıça (ya da en azından bir prenses) bir veya iki elma ve yulafla beslenmez
Nutuk çekmek gerekiyor çünkü bu tarz durumlar genelde ihtiyaçtan ziyade duygusal çalkantılardan ötürü oluşuyor. Hem duygusal hem fiziksel olarak bitik durumda olduğunuz için dinleyememişsinizdir.

Bakın; Sanat öğretmeni olduğumu açıkladım, size kişisel bir şekilde güzelliğin bir ton farklı tanımını yapabilirim; fakat yıllar süren ve felsefe gibi diğer dallarla da zamanla derinleştirdiğim bir bilgi birikimini hemen aktarmam olanaklı değil. Mesela ben çok belirli bir sınırların içindeki şeyi güzel bulurum, bu sınırlar da diğer insanlar tarafından garip gözükebilir; Yüksek Rahibin de NPC olarak tanımladığı insanlar benim gibi birisini görünce "Neden bunu güzel buluyorsun ki?" diye hesap sorarlar, fakat şahsen buna hesap vermek gibi bir yükümlülüğüm yok. Mesela Akbabalar genelde 'çirkin kuş' etiketine maruz kalır, fakat ben onları güzel bulurum; çirkin olabilirler fakat endamlı görünüşleri ve ne istediğini bilir tavırları bana hep etkileyici gelmiştir. Aynı durum sivilceler için geçerli; abartılı derecede sivilce hoş değildir fakat bir kaç küçük kızarıklık yüze 'doğallık' katar, evrimsel olarak bakarsak da sivilcelere sahip olmak vücudun hala 'yağlı', 'genç' ve 'diri' olduğunu gösterir; bu yüzden ufak miktarda sivilceyi hoş bulurum, hatta çizim yaptığım figürlerin portrelerine dahi belirgin sivilceler eklemekten çekinmem.

Bana göre giyinmesini bilen, saygılı olan ve davranışlarına çeki düzen vermeyi başarıp kendini iyi eğitmiş her kadın yeterlidir; güzellik konusunda da sanırım doğallığa bakıyorum, hatta darmadağın saçlar bile bir ölçüde hoşuma gider. Mesela geçmişte bir arkadaşım vardı, adına Aysel diyelim; Aysel'in kancalı bir burnu vardı ve sırf bu yüzden yanımda binlerce kez "Ailemin burnu böyle değil, ben neden böyleyim; çocuk sahibi olmak istiyorum ama onlar da çirkin olacak benim yüzümden..." tarzı şeyler söylüyordu. Aslında çirkin bir kız da değildi, bir kaç kişi "Aysel çirkin ya, sevgili arasam tercihim olmaz" diyordu fakat bence gayet doğal ve güzel bir insandı. Bana göre kendi özüne karşı çıkmayan her kadın güzeldir; hatta Aysel'in burnu bile çirkin değildi ki? Aysel'in tek sorunu kendini iyi yetiştirememiş olmasıydı, "Burnum büyük" diyerek kendine zarar veriyordu; bunu ona 200 kez anlattıktan sonra bir gün ciddi olduğumu anlayıp hüngür hüngür ağlamıştı. Çünkü ona iyi hissettirmekten ziyade kendi gerçek düşüncemi söylediğimi anlamıştı.

İnsanın kendi doğasına karşı çıkması iyidir, fakat kendi özüne karşı çıkması mantıklı değil; mesela bir bir kişi Doğum Haritasındaki sorunlu yerlere karşı çıkarak ruhani olarak daha iyi bir konuma oturabilir, fakat "sağ gözüm sol gözümden daha büyük" tarzı şeyler kimseyi ileri taşımaz. Hatta takıntılar kişiyi ruhani olarak geri çeker.

Güzel olmak istiyorsanız yapmanız gereken şey çok basit; öncelikle 'güzel' ne demek onu öğrenin, kendi 'güzel' kavramınız otursun ve bunu öyle keskin sınırlarla çizin ki başka hiç kimsenin "bu güzel değil" demesiyle duruşunuz bozulmasın. Ardından gidip yemek yiyin, sonra duş alın, saçınızı tarayın, güzel ve sade kıyafetler giyin, kitap vesaire okuyup kendinizi geliştirin, makyaj yapmanıza gerek bile yok; şu dediklerimi yaparsanız bile günümüz Türkiye toplumundaki çoğu kadından daha güzel olacağınıza dair sizi temin ederim. Hatta bunu size kimse demese bile "Ya ben çirkin değilim; özgün bir güzelliğim var en azından, tek tip kadın figürlerine benzemiyorum en azından, rahatsız edici olmayacak şekilde dikkat de çekiyorum" diyeceksiniz.

Size tavsiyem küçük olumlamalar yaratıp sürekli kendinize telkin edin, büyü çalışmasına gerek yok; tercihen bu Cuma günü bir Venüs saatinde başlayın; "Sağlıklı, pozitif ve kalıcı şekilde güzel hissediyorum" gibi bir şey olabilir, inanın bu gerçekten çok işe yarıyor; hatta Panik Atak yaşayan hastalara da benzer bir şey öneriliyor diye biliyorum. Ben de kendi hayatımı cehenneme çevirecek kadar kötü durumlardan son zamanlarda bu şekilde sıyrılabiliyorum, tam sıyrılmak mümkün değil fakat haliyle ruhumuzu programlıyoruz; bu süreci 100 hasar ile atlatmak yerine 30 hasar ile atlatıyoruz.

Tekrardan geçmiş olsun; tavuk pilav, ıslak kek ve patates salatası yahut makarna salatası gibi şeylere abanın. Doktor kontrolüyle vitamin takviyesi de alın; hatta kesinlikle vitamin takviyesi alın çünkü vücudunuz vitaminsiz kalırsa kilo alsanız dahi düzenli olarak hastalanmaya başlayabilirsiniz. Ben de benzer durum yaşıyordum, vitamin takviyesi sayesinde daha yeni yeni çözüldü diyebilirim.
 
Merhaba Catdoll

Nasılsın?

Durumunu merak ettim umarım yazdıklarımı okuduğunda buraya bir mesaj bırakırsın böylece okuduğunu ve iyi olduğunu biliriz.

Seni gerçekten anlayabildiğimi düşünüyorum. Kaç yaşındasın ? Belirtmemişsin ama büyük ihtimalle genç bir kızsın diye düşünüyorum. Kendimi her zaman şişman yetersiz vb olarak sıfatlandırdım. İnsanların güzellik algılarını kendime doğru biçtim ve buna göre uzun bir süre yaşadım. Ben de bir dönem açlık ve zayıflığı çok sevmiştim.
Öncelikle sağlıklı ve güzel olmak istediğini ve onay almak istediğini biliyorum ama sen de şunu bilmelisin. Hayatta herkesin seni beğendiği bir zaman asla olmayacak. Herkesi memnun etmek mümkün olmayacak.
Şu an o kalorileri yaktığında vücudunda oluşan mutluluğu ve uyuşturucu etkiyi hissedebiliyorum. Kimse sen yemek yediğindeki pişmanlığı anlamıyor sanıyorsun. Emin ol doktorun ve terapistin anlıyor çünkü senin gibi onlarca benzer probleme sahip genç görüyorlar.

Yemeğini yemediğinde ve vücudunu beslemediğinde ne olacak biliyor musun ?
Düzgün düşünemeyeceksin.
Düzgün meditasyon yapamayacaksın.
Güzelliğin solup gidecek çünkü vücudunda vitamin, mineral kalmayacak. Cildimizin kollajen üretiminin aminoasitler ve proteinden geçtiğini ve bunu sağlamanın en önemli ve kolay yolunun et yemek olduğunu , etin içerisinde bulunan besinlerin ( a , e ,d, k vitaminleri , aminoasitler ,yaralı ve hücrelerimiz için önemli yağ asitleri) haberin yok ve yemekten anladığın sadece kalori. Ama bu böyle değil. Sence neden yemeklerin yanında brokoli , lahana , salata gibi malzemeler tüketiyoruz ? Çünkü daha çok vitamine ve hücrelerimiz strese girdiğinde onları onaracak antioksidanlara ihtiyacımız var.
Bunu aslında birkaç dakikalık bir aktivite ile çok olay bir şekilde tersine çevirebilirsin.




Elindeki diyet listesini birden yapamayacaksın. O kadar kaloriyi nasıl yakacaksın diye düşünüyorsun ve bu kalorilerin senin için çok yüksek olduğunu hissettiğinin farkındayım.
Ama bu aslında sana öyle geliyor. En sevdiğin yiyecek ne?
Bunu günde 2 kez yiyorsan 3 kez veya bir ısırık daha fazla yiyerek başlamalısın.

O yiyeceğin içindeki tadı hissetmeye çalış.
O yiyeceğin içindeki yaşam enerjisini hissetmeye çalış. Beynin garip bir şekilde sana oyun oynuyor. Bunu göreceksin inan bana. Aslında miden ağrımıyor. Bedenin o kadar enerjiye muhtaç ki küçücük bir yakıt ile bile canlanmaya başlıyor. Bu sayede spor yapabiliyorsun. Biraz dinlensen, biraz kaslarının enerji toplamalarına izin versen ve kaslarını sağlıklandırsan ne güzel olur? Böylece daha şekilli bir vücuda sahip olur daha sağlıklı görünürsün ve daha çekici olursun.


İşte sana bu yolda yardımcı olabilecek küçük bir aktivite.

Bir dahaki lokmanı yediğinde şunu söyle ;
İyileşiyorum. Bu yemek beni şifalandırıyor ve hücrelerime sağlık , dinçlik ve güzellik veriyor. Vücudumu , hücrelerimi , ruhumu ve tüm benliğimi kabul ediyorum. Kendimi seviyorum. Ben , ben olduğum için değerli ve güçlüyüm. Artık kalıcı olarak ve sağlıklıyım.

Eğer daha fazla konuşmak istersen bana mesaj atmanı çok isterim.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Shaitan

Back
Top