Sonne
Moderator
- Joined
- Oct 23, 2023
- Messages
- 983
Bu metin, Joy of Satan Muhafızı Power of Justice’ın forumlardaki yazısından çevrilmiştir.
Astral ile etkileşime girip de hakkında nadiren yazılan çok şey bulunuyor. En çok göz ardı edilen şeylerden biri epifiz bezinin önemidir. Hemen bununla ilgili en büyük mitlerden birini, yani epifiz bezinin bir şekilde inaktif veya işlevsiz olduğu mitini ortadan kaldırmak istiyorum.
Herkesin “aktif” ve “çalışan” bir epifiz bezi vardır; sadece kişinin biyoelektriğine bağlı olarak çalışabileceği farklı seviyeler bulunur. Epifiz bezinin birincil ve en temel işlevi uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen melatonini üretmektir.
Epifiz bezi bir sinirsel yollar zinciri aracılığıyla göz retinasına bağlıdır ve bu da onu görünür ışığa çok hassas hâle getirir. Optik sinirler ışık tarafından uyarıldığında, bu bilgi epifiz bezine iletilir ve bu da melatonin üretimini azaltır. Bu da bizi gün boyunca uyanık ve tetikte tutan şeydir.
Işık engellendiğinde ya da azaldığında epifiz bezi, melatonin üretimini artırır. Melatonin seviyeleri yükseldikçe, beyin dalgalarımız yavaşlamaya başlar, bu da uyuklamaya ve sonunda uyumaya yol açar. Epifiz bezinin geceleri daha aktif olmasının nedeni budur.
Onun daha yüksek işlevlerinden biri ve Satanistlerin genellikle bahsederken kastettiği işlevi, “biyolojik bir dönüştürücü” olmasıdır. Bir dönüştürücü, bir tür enerji şeklinde aldığı sinyali başka bir enerji türüne çeviren herhangi bir şeydir. Örneğin, televizyonunuz aldığı dijital sinyali birler ve sıfırlar yerine algılayabileceğiniz ve anlayabileceğiniz bir resme çeviren bir dönüştürücüye sahiptir.
Epifiz bezinin astral görüş gibi astral duyuların işlevi için gerekli olmasının nedeni de budur, çünkü tamamen açık ve işlevsel bir üçüncü gözünüz olsa bile, epifiz bezi olmadan bu monitöre takılı olmayan yüksek çözünürlüklü bir kameraya sahip olmak gibidir, yayını göremezsiniz. Epifiz bezi üzerine meditasyon yaparak elde etmeye çalıştığımız şey budur.
Farkında olunması gereken bir diğer önemli faktör de kişinin titreşim seviyesidir. Yalnızca sizinle benzer titreşimde olan şeyleri algılayabilirsiniz. “Madde” dediğimiz şey, titreşimi fiziksel duyularımızla algılayabilecek kadar yavaş olan atomlardan ibarettir. Yine de aynı madde, kendisine enerji ekleyip titreşimi yükselterek insan algısının dışındaki hâllerde de var olabilir. Herkesin anlayabileceği bir örnek sudur.
Eğer su moleküllerinin titreşimini yavaşlatırsanız, sonunda su donarak katı hâle gelecektir. Ancak suya enerji [ısı] verirseniz, su buharlaşmaya başlayacaktır. Daha fazla enerji vermeye devam ederseniz, su buharı iyonize olur ve plazmaya dönüşür, bu noktada su moleküllerinin titreşimi o kadar hızlıdır ki, yalnızca fiziksel görüşle gözlemlenemez. Su hâlâ oradadır, ancak algılanamaz.
Ancak, [varlığınıza enerji katarak, yani meditasyon yaparak] kendi titreşiminizi yükseltirseniz, plazmayı yüksek [astral] duyularınızla algılayabilirsiniz. Dolayısıyla, titreşiminiz yükselmeye başlayıp daha yüksek boyutlarınkiyle eşleştikçe astral boyutu deneyimlemek tamamen normaldir.
Gruplar bunu çok daha kolay bulur, çünkü her üye bulunduğu alanın kolektif titreşimine katkıda bulunabilir, böylece kendi başlarına yapamayacakları birçok şeyi deneyimleyebilirler. Kelimenin tam anlamıyla, kişinin titreşimi yükseldikçe her şey daha iyi hâle gelir.
Son olarak, kişinin titreşimi ve bilinci [anlayış düzeyi] doğrudan bağlantılıdır. Çoğu zaman, kişinin titreşiminin yükseldiğinin en büyük işareti farkındalık ve anlayışta, yani daha yüksek bir bilince ulaşmaktadır. Bu nedenle Şeytan’ın Sevinci sitesini ve eski vaazları geri dönüp yeniden okumak her zaman iyi bir uygulamadır, çünkü bilinciniz değiştikçe aynı kelimeler sizin için tamamen farklı anlamlara sahip olabilir.
Şimdi, tıpkı bilincinizi yükseltebileceğinizi gibi, onu düşürebilirsiniz de. Bir yetişkinin bir çocuğa bir şey anlatmaya çalışması bilincin alçaltılmasına iyi bir örnektir. Aradaki anlayış farkı muazzamdır ve bir yetişkin bir çocukla diğer yetişkinlerle yaptığı konuşmaların aynısını yapamaz; muhtemelen çok az şey öğrenecek ya da hiçbir şey öğrenmeyecektir. Bu yüzden yetişkin kendisini çocuğun yerine koymalı ve olayları onun bakış açısından görmelidir ki iletişim kolaylaşabilsin.
Bu bazen gereklidir, zira insanlar arasında ne zaman bir bilinç uyuşmazlığı olsa, her zaman kafa karışıklığı, çatışma ve anlayış eksikliği beraberinde gelir. Tanrılar bize bu şekilde öğretir ve kişi herhangi bir zamanda anlayabildiklerine bağlı olarak aynı soruya birkaç farklı yanıt alabilir.
Tanrılar ne kadar alabildiğimize bağlı olarak bize mümkün olan her şekilde rehberlik ederler, yine de herkes doğal olarak onlarla doğrudan temas kurmakla ilgilendiğinden, bilmeniz gereken bir şey var. Tanrılar her zaman herhangi bir insandan çok daha gelişmiş olacaklarından, varsayılan olarak, böyle bir etkileşimin gerçekleşmesi için bilinçlerini düşürmeleri gerekir. Ancak, bilinçlerini bir noktadan sonra hiç kimse veya hiçbir şey için asla düşürmeyeceklerdir, çünkü o zaman varlıklarını değiştirecek ve “artık Tanrı olmayacaklardır”. En azından kendimizi ilerleterek onlarla yarı yolda buluşmalıyız ve bu hızlı bir süreç değildir, bu yüzden sabırlı olun.
Ek bilgi:
Titreşimin daha gerçek anlamına bakıldığında, insanlar ve hayvanlar arasındaki en büyük ayırt edici faktörlerden biri konuşma yeteneğidir. İnsanlarda bulunan hemen hemen tüm özellikler hayvanlar aleminde görülebilir, ancak yine de sadece insanlar konuşma yeteneğine sahiptir. Bir avuç hayvan, insan konuşmasını taklit edebilir, ancak bu sadece taklittir.
Sesli ve sessiz harflerin titreşimsel rezonansı hesaplanabilir ve toroidal bir alan ortamında temsil edilebilir. Ses üç boyutlu olduğu için bu, ses dalgalarını spektrogram şeklinde temsil etmenin geleneksel yoluna tercih edilebilir bir alternatiftir.
Eğer her sesli ve sessiz harfin kendine özgü bir toroidal şekli varsa, o zaman her kelimenin güç barındıran bir tür yapı ürettiği sonucuna varılabilir. Bu yüzden bazı diller diğerlerinden daha ruhani ve kutsaldır. Büyülü işlere atıfta bulunmak için kullanılan birçok kelimenin etimolojisi bize bunu göstermektedir.
Bu da büyünün bir teknoloji olduğu anlamına gelir - mantralar sadece istenen etkiyi elde etmek için farklı yapılar üreten kelimelerdir.
Sesli harflerin rezonans alanına bir örnek:
Astral ile etkileşime girip de hakkında nadiren yazılan çok şey bulunuyor. En çok göz ardı edilen şeylerden biri epifiz bezinin önemidir. Hemen bununla ilgili en büyük mitlerden birini, yani epifiz bezinin bir şekilde inaktif veya işlevsiz olduğu mitini ortadan kaldırmak istiyorum.
Herkesin “aktif” ve “çalışan” bir epifiz bezi vardır; sadece kişinin biyoelektriğine bağlı olarak çalışabileceği farklı seviyeler bulunur. Epifiz bezinin birincil ve en temel işlevi uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen melatonini üretmektir.
Epifiz bezi bir sinirsel yollar zinciri aracılığıyla göz retinasına bağlıdır ve bu da onu görünür ışığa çok hassas hâle getirir. Optik sinirler ışık tarafından uyarıldığında, bu bilgi epifiz bezine iletilir ve bu da melatonin üretimini azaltır. Bu da bizi gün boyunca uyanık ve tetikte tutan şeydir.
Işık engellendiğinde ya da azaldığında epifiz bezi, melatonin üretimini artırır. Melatonin seviyeleri yükseldikçe, beyin dalgalarımız yavaşlamaya başlar, bu da uyuklamaya ve sonunda uyumaya yol açar. Epifiz bezinin geceleri daha aktif olmasının nedeni budur.
Onun daha yüksek işlevlerinden biri ve Satanistlerin genellikle bahsederken kastettiği işlevi, “biyolojik bir dönüştürücü” olmasıdır. Bir dönüştürücü, bir tür enerji şeklinde aldığı sinyali başka bir enerji türüne çeviren herhangi bir şeydir. Örneğin, televizyonunuz aldığı dijital sinyali birler ve sıfırlar yerine algılayabileceğiniz ve anlayabileceğiniz bir resme çeviren bir dönüştürücüye sahiptir.
Epifiz bezinin astral görüş gibi astral duyuların işlevi için gerekli olmasının nedeni de budur, çünkü tamamen açık ve işlevsel bir üçüncü gözünüz olsa bile, epifiz bezi olmadan bu monitöre takılı olmayan yüksek çözünürlüklü bir kameraya sahip olmak gibidir, yayını göremezsiniz. Epifiz bezi üzerine meditasyon yaparak elde etmeye çalıştığımız şey budur.
Farkında olunması gereken bir diğer önemli faktör de kişinin titreşim seviyesidir. Yalnızca sizinle benzer titreşimde olan şeyleri algılayabilirsiniz. “Madde” dediğimiz şey, titreşimi fiziksel duyularımızla algılayabilecek kadar yavaş olan atomlardan ibarettir. Yine de aynı madde, kendisine enerji ekleyip titreşimi yükselterek insan algısının dışındaki hâllerde de var olabilir. Herkesin anlayabileceği bir örnek sudur.
Eğer su moleküllerinin titreşimini yavaşlatırsanız, sonunda su donarak katı hâle gelecektir. Ancak suya enerji [ısı] verirseniz, su buharlaşmaya başlayacaktır. Daha fazla enerji vermeye devam ederseniz, su buharı iyonize olur ve plazmaya dönüşür, bu noktada su moleküllerinin titreşimi o kadar hızlıdır ki, yalnızca fiziksel görüşle gözlemlenemez. Su hâlâ oradadır, ancak algılanamaz.
Ancak, [varlığınıza enerji katarak, yani meditasyon yaparak] kendi titreşiminizi yükseltirseniz, plazmayı yüksek [astral] duyularınızla algılayabilirsiniz. Dolayısıyla, titreşiminiz yükselmeye başlayıp daha yüksek boyutlarınkiyle eşleştikçe astral boyutu deneyimlemek tamamen normaldir.
Gruplar bunu çok daha kolay bulur, çünkü her üye bulunduğu alanın kolektif titreşimine katkıda bulunabilir, böylece kendi başlarına yapamayacakları birçok şeyi deneyimleyebilirler. Kelimenin tam anlamıyla, kişinin titreşimi yükseldikçe her şey daha iyi hâle gelir.
Son olarak, kişinin titreşimi ve bilinci [anlayış düzeyi] doğrudan bağlantılıdır. Çoğu zaman, kişinin titreşiminin yükseldiğinin en büyük işareti farkındalık ve anlayışta, yani daha yüksek bir bilince ulaşmaktadır. Bu nedenle Şeytan’ın Sevinci sitesini ve eski vaazları geri dönüp yeniden okumak her zaman iyi bir uygulamadır, çünkü bilinciniz değiştikçe aynı kelimeler sizin için tamamen farklı anlamlara sahip olabilir.
Şimdi, tıpkı bilincinizi yükseltebileceğinizi gibi, onu düşürebilirsiniz de. Bir yetişkinin bir çocuğa bir şey anlatmaya çalışması bilincin alçaltılmasına iyi bir örnektir. Aradaki anlayış farkı muazzamdır ve bir yetişkin bir çocukla diğer yetişkinlerle yaptığı konuşmaların aynısını yapamaz; muhtemelen çok az şey öğrenecek ya da hiçbir şey öğrenmeyecektir. Bu yüzden yetişkin kendisini çocuğun yerine koymalı ve olayları onun bakış açısından görmelidir ki iletişim kolaylaşabilsin.
Bu bazen gereklidir, zira insanlar arasında ne zaman bir bilinç uyuşmazlığı olsa, her zaman kafa karışıklığı, çatışma ve anlayış eksikliği beraberinde gelir. Tanrılar bize bu şekilde öğretir ve kişi herhangi bir zamanda anlayabildiklerine bağlı olarak aynı soruya birkaç farklı yanıt alabilir.
Tanrılar ne kadar alabildiğimize bağlı olarak bize mümkün olan her şekilde rehberlik ederler, yine de herkes doğal olarak onlarla doğrudan temas kurmakla ilgilendiğinden, bilmeniz gereken bir şey var. Tanrılar her zaman herhangi bir insandan çok daha gelişmiş olacaklarından, varsayılan olarak, böyle bir etkileşimin gerçekleşmesi için bilinçlerini düşürmeleri gerekir. Ancak, bilinçlerini bir noktadan sonra hiç kimse veya hiçbir şey için asla düşürmeyeceklerdir, çünkü o zaman varlıklarını değiştirecek ve “artık Tanrı olmayacaklardır”. En azından kendimizi ilerleterek onlarla yarı yolda buluşmalıyız ve bu hızlı bir süreç değildir, bu yüzden sabırlı olun.
Ek bilgi:
Titreşimin daha gerçek anlamına bakıldığında, insanlar ve hayvanlar arasındaki en büyük ayırt edici faktörlerden biri konuşma yeteneğidir. İnsanlarda bulunan hemen hemen tüm özellikler hayvanlar aleminde görülebilir, ancak yine de sadece insanlar konuşma yeteneğine sahiptir. Bir avuç hayvan, insan konuşmasını taklit edebilir, ancak bu sadece taklittir.
Sesli ve sessiz harflerin titreşimsel rezonansı hesaplanabilir ve toroidal bir alan ortamında temsil edilebilir. Ses üç boyutlu olduğu için bu, ses dalgalarını spektrogram şeklinde temsil etmenin geleneksel yoluna tercih edilebilir bir alternatiftir.
Eğer her sesli ve sessiz harfin kendine özgü bir toroidal şekli varsa, o zaman her kelimenin güç barındıran bir tür yapı ürettiği sonucuna varılabilir. Bu yüzden bazı diller diğerlerinden daha ruhani ve kutsaldır. Büyülü işlere atıfta bulunmak için kullanılan birçok kelimenin etimolojisi bize bunu göstermektedir.
- “Incantation” [Çevirmen notu: Büyü anlamına geliyor.] kelimesinin kökleri Latinceye dayanır. “In-” ön eki “içine” veya “üzerine” anlamına gelir ve “cantare” fiili “şarkı söylemek” veya “ilahi söylemek” anlamına gelir.
- “Magic spell” [Çevirmen notu: Büyü anlamına geliyor. Burada atıf yapılan şey “Spell” kelimesinin aynı zamanda heceleme için kullanılan bir kelime olmasıdır.] terimi kelimenin tam anlamıyla kişinin bir güç kelimesini hecelediği (titrettiği) anlamına gelir.
Bu da büyünün bir teknoloji olduğu anlamına gelir - mantralar sadece istenen etkiyi elde etmek için farklı yapılar üreten kelimelerdir.
Sesli harflerin rezonans alanına bir örnek: