Sonne
Moderator
- Joined
- Oct 23, 2023
- Messages
- 983
Bu yazı, Kabbalah Exposed’daki orijinal sayfasından çevrilmiştir.
BİR sayısının önemi ve tam olarak ne anlama geldiği konusunda biraz bilgilendirmenin gerekli olduğuna karar verdim.
Bir sayısı, aslen bölünmemiş olanın, ebedi olanın, kalıcı olanın, 'olan her şeyin' sayısıdır. Bu şekilsiz olan, Eter'dir, tüm yaratılışa nüfuz eden boşluktur. Aynı zamanda tüm potansiyeldir. Başka bir deyişle, her şey "BİR" ile başlar. Bu, yaratılışın her yerinde bulunan tanrısal kuvvettir. Esasen bu 'tanrı' bile değildir, deyim yerindeyse doğanın her yere nüfuz eden gücüdür.
Düşman bu alegoriyi saptırmış ve bu kavramın yerine 'tanrı' konumuna 'kendilerini' koymuştur. Bu kavramı yaratılışa, insanlığa karşı işledikleri suçları ve uzaylı gündemlerini meşrulaştırmak için kullandılar. Düşman, birçok kez ifade ettiğimiz gibi, tüm bunların birer sahtekârlık olduğunun farkında. Ancak diğer gizli köle tacirleri gibi onların da en büyük korkusu sizin bunu bilmenizdir.
Yaratılış "BİR" ile başlamaz. İKİ ile başlar. Bu yüzden Şeytan'a "İki" sayısı verilmiş ve "Bölen Kötülük" olarak adlandırılmıştır, ama aynı zamanda Kozmos'un ve algılanan gerçekliğin nihai Yaratıcısıdır. Bu aynı zamanda Yılan'ın sembolizmidir. Aynı anda hem böler hem de birleştirir. Satanik Yılan aynı anda hem bütün hem de bölünendir.
Bir şey bu 'bütünden' ayrı bir bilinç olarak 'bölündüğü' zaman, yaratım başlar. Bu da varlıkları ona bağımlı hâle getirir. Aslında hepimiz bu öze nüfuz ettiğimiz için 'bir'iz, ancak düşman ruhaniyeti gizleyerek, ruhaniyetle ilgilenen insanları öldürerek, lanetleyerek ve ruhani komünizmi bir kural (herkes 'birdir') ve 'aynı' olarak anlatmaya çalışarak gizler. Bu, doğadaki varlıkların yapması gerekenin tam tersidir. İşte tam da burada düşmanın ruhunun bir parazit ruhundan fazlası olmadığı ortaya çıkar.
Bu sadece insanların bunu anlamasını sağlamak için bir bahanedir. Aslında ilahi olan ve ilkel olmayan POLİTEİZM'dir. Çoktanrıcılık, evren (doğa-tanrı gücü) sınırsız ve sonsuz olduğundan, bireylerin hepsinin kendi iradesiyle "Her Şeye Gücü Yeten" biri ve Tanrı olabileceğini kabul eder. Ancak sürüngenler bu gezegene ayak bastıklarında bunun 'kötü' olduğunu ve insanlığın bunu zorla unutması, sadece 'bir'e tapması gerektiğini belirtmişlerdir.
Varlıklar olmadan 'bir' hiçbir şeydir - kesinlikle HİÇBİR ŞEY. Düşman bunun farkında ve bu en yüksek otoriteymiş gibi davranır fakat değil düşman, hiç kimse öyle değildir. Bunun bu şeye 'tapınmakla' da bir ilgisi yoktur. Tanrılarımıza hürmet etmeliyiz, çünkü ONLAR bizim hayatta kalmamızı önemsiyor. 'Bir' ya da 'doğa' değil. Doğa bir Güneş patlaması savurur ve 'insanlık' yok olur. Doğaya saygı duymak, onu korumak ve anlamak, evet, tam olarak.
Öte yandan, ilgimizi, hürmet etmemizi, sevgi ve hayranlığımızı isteyenler Pagan Tanrılarıdır, çünkü onlar sayesinde varız ve okült bilimleri, tıbbı ve benzerlerini biliyoruz. Tüm bunlar insanlığa doğanın olumsuz hükümlerine göğüs gerebilmeleri için verilmiş hayatta kalma araçlarıdır. Bunlar bize "Tanrı" tarafından verilmemiştir. Bu terk edilmiş gezegendeki küçük maymunları kurtarmayı isteyen tek kişi Şeytan'dı ve varlığımızı ona borçluyuz.
"Doğaya" gelince, ona saygı duyuyoruz, destekliyoruz ve yine onu anlamaya çalışıyoruz, ancak diğer yandan, bir Güneş patlamasıyla doğa ananın bizi kısa sürede yok edebileceği gerçeğini inkâr edemeyiz. Bu nedenle, HAYATTA KALMAK zorundayız. Düşman "Tanrı" rolünü oynamaya çalışıyor ve insanlığı yok etmeye, evrimleşmelerini engellemeye ve köleleştirmeye çalışıyor.
Bu "Tanrı/Doğa"nın herhangi birinin karşısında ya da yanında olduğu yalanına asla inanmayın. O sadece "OLAN"dır. O sadece yaratım, sonsuz potansiyeldir. Herkes onun bir parçasıdır. Şimdi, varlıklar geliştikçe, bu gücü kendilerini geliştirmek için kullanır. "Tanrı/Doğa"nın yargısı aslında kişinin meditasyon yaptığı veya yapmadığı, yasalara uyduğu ya da uymadığı için kendi üzerine getirdiği yargıdır.
Bunun ne Musa isminde hayali bir karakter olan sürüngen yaratıkların tabletleriyle ne de bazı delirmiş soykırımcı Hahamlarla bir ilgisi vardır. Kısacası, Doğa ile olan ilişkinizi ve onu nasıl anladığınızı, onun yasalarıyla nasıl çalıştığınızı vs. düzeltmeniz gerekir. Eğer bu kurallara uyulmazsa, o zaman kişi cezalandırılır.
Bunun Yahudilere uymakla HİÇBİR ilgisi yoktur. Hepsi bir aldatmaca.
Bu 'bölünmeler' ne kadar çok olursa, yaratılış o kadar çok gelişir ve evrimleşir. Aslında bu tam da doğanın varlıklardan yapmasını istediği şeydir. Bunun gezegende tezahür eden son adımları farklı yaşam formları, insanlar, ırklar, özünde hepsi "İlahi" olan ayrı ruhlardır.
Düşman bir suçludur ve işlediği evrensel suçlar için, örneğin ırkları karıştırmak gibi, 'sebep' yaratmaya çalışır. Bizi 'farklı' kılan şeyleri ortadan kaldıran her şey (ki ırk karışımının nihai sonucu TEK bir "İnsan ırkı" olacaktır) bizi 'tek'e geri götürmektir. Aynı şey ölüm için de geçerlidir. Kısacası, yaşam formu ne kadar uysal ve ne kadar düşük bir türse, o kadar yokluğa doğru gider. Gerçekte olduğu ilk ilkel duruma geri döner... GELİŞMEK adına BÖLÜNMÜŞ.
Elbette, bu güçle birleşmek zorundayız (Kundalini ve Meditasyonun yaptığı budur) ve ona saygı duyup onunla çalışmalıyız. Basitçe, doğayla ve etrafımızdaki Dünya ile bir olduğumuzu ve 'ayrı' olmadığımızı anlamak. İşte gücün olduğu yer bu noktadır.
Bu nedenle, düşmanın bunun 'doğal', 'normal' ve hatta ruhani yollarla 'bulunduğunu' iddia eden tüm yalanlarının açığa çıkmasına müsaade edin. Bunların doğaya ve türlerin gelişimi ve evrimi için yaratılmış amaçlara TAMAMEN KARŞI çıktıklarını bilin. Aslında insanlığın milyarlarca yıllık emeğini, zamanını ve evrimini bir domuzunkinden daha düşük bir IQ'ya sahip aptal amipler hâline geri atıyorlar veya atmaya çalışıyorlar.
Yukarıdakiler yalnızca bir örnektir.
Anahtar Şeytan'dadır. Şeytan, bazı saf insanların "Tanrı" dediği doğanın yollarının öğretmeni ve efendisidir. Şeytan emreder, seviyelerde Şeytan bilir. Bir temsilci olarak Şeytan olmadan, yaratılış tabiri caizse yüzsüz kalır. Ulaşılamaz ve donuk.
Son olarak, Şeytan'ın, birçok saf insanın "Tanrı" olarak adlandırdığı doğa ve onun anlayışı ile hiçbir zaman bir sorunu olmamıştır. Bu yalanı icat eden düşmandır. Aslında, yalnızca Şeytan ve Gurular (Demonlar) Tanrı'ya (Tanrılığa, doğanın anlayışına) ulaşmamıza ve bizim insan olarak aydınlanmamızı SAĞLAR. Bu bilimi ortaya çıkaran, ustalaşan ve bize aktaran onlardır.
Ancak Şeytan'ın, tüm Tanrılar gibi, İnsanlığa yalan söyleyen, başımıza bela olan ve yalan, aldatma ve cinayet yoluyla bizi, kendilerinin "TANRI" olduklarına ikna etmek isteyen bu pisliklerle bir sorunu var. Bu nedenle onları önünüze seriyorum, böylece onların serseri, pislik ve genel olarak doğaya ve yaratılışa son derece KARŞI ve SAYGISIZ olduklarını bilesiniz.
Bu nedenle diğerlerinin yanı sıra, RUHSAL OLARAK YOK EDİLMELERİ ve YERLE YEKSAN EDİLMELERİ gerekir.
Şeytan, Tanrılar ve biz bunun için uğraşacağız.
-Yüksek Rahip Hooded Cobra 666
BİR sayısının önemi ve tam olarak ne anlama geldiği konusunda biraz bilgilendirmenin gerekli olduğuna karar verdim.
Bir sayısı, aslen bölünmemiş olanın, ebedi olanın, kalıcı olanın, 'olan her şeyin' sayısıdır. Bu şekilsiz olan, Eter'dir, tüm yaratılışa nüfuz eden boşluktur. Aynı zamanda tüm potansiyeldir. Başka bir deyişle, her şey "BİR" ile başlar. Bu, yaratılışın her yerinde bulunan tanrısal kuvvettir. Esasen bu 'tanrı' bile değildir, deyim yerindeyse doğanın her yere nüfuz eden gücüdür.
Düşman bu alegoriyi saptırmış ve bu kavramın yerine 'tanrı' konumuna 'kendilerini' koymuştur. Bu kavramı yaratılışa, insanlığa karşı işledikleri suçları ve uzaylı gündemlerini meşrulaştırmak için kullandılar. Düşman, birçok kez ifade ettiğimiz gibi, tüm bunların birer sahtekârlık olduğunun farkında. Ancak diğer gizli köle tacirleri gibi onların da en büyük korkusu sizin bunu bilmenizdir.
Yaratılış "BİR" ile başlamaz. İKİ ile başlar. Bu yüzden Şeytan'a "İki" sayısı verilmiş ve "Bölen Kötülük" olarak adlandırılmıştır, ama aynı zamanda Kozmos'un ve algılanan gerçekliğin nihai Yaratıcısıdır. Bu aynı zamanda Yılan'ın sembolizmidir. Aynı anda hem böler hem de birleştirir. Satanik Yılan aynı anda hem bütün hem de bölünendir.
Bir şey bu 'bütünden' ayrı bir bilinç olarak 'bölündüğü' zaman, yaratım başlar. Bu da varlıkları ona bağımlı hâle getirir. Aslında hepimiz bu öze nüfuz ettiğimiz için 'bir'iz, ancak düşman ruhaniyeti gizleyerek, ruhaniyetle ilgilenen insanları öldürerek, lanetleyerek ve ruhani komünizmi bir kural (herkes 'birdir') ve 'aynı' olarak anlatmaya çalışarak gizler. Bu, doğadaki varlıkların yapması gerekenin tam tersidir. İşte tam da burada düşmanın ruhunun bir parazit ruhundan fazlası olmadığı ortaya çıkar.
Bu sadece insanların bunu anlamasını sağlamak için bir bahanedir. Aslında ilahi olan ve ilkel olmayan POLİTEİZM'dir. Çoktanrıcılık, evren (doğa-tanrı gücü) sınırsız ve sonsuz olduğundan, bireylerin hepsinin kendi iradesiyle "Her Şeye Gücü Yeten" biri ve Tanrı olabileceğini kabul eder. Ancak sürüngenler bu gezegene ayak bastıklarında bunun 'kötü' olduğunu ve insanlığın bunu zorla unutması, sadece 'bir'e tapması gerektiğini belirtmişlerdir.
Varlıklar olmadan 'bir' hiçbir şeydir - kesinlikle HİÇBİR ŞEY. Düşman bunun farkında ve bu en yüksek otoriteymiş gibi davranır fakat değil düşman, hiç kimse öyle değildir. Bunun bu şeye 'tapınmakla' da bir ilgisi yoktur. Tanrılarımıza hürmet etmeliyiz, çünkü ONLAR bizim hayatta kalmamızı önemsiyor. 'Bir' ya da 'doğa' değil. Doğa bir Güneş patlaması savurur ve 'insanlık' yok olur. Doğaya saygı duymak, onu korumak ve anlamak, evet, tam olarak.
Öte yandan, ilgimizi, hürmet etmemizi, sevgi ve hayranlığımızı isteyenler Pagan Tanrılarıdır, çünkü onlar sayesinde varız ve okült bilimleri, tıbbı ve benzerlerini biliyoruz. Tüm bunlar insanlığa doğanın olumsuz hükümlerine göğüs gerebilmeleri için verilmiş hayatta kalma araçlarıdır. Bunlar bize "Tanrı" tarafından verilmemiştir. Bu terk edilmiş gezegendeki küçük maymunları kurtarmayı isteyen tek kişi Şeytan'dı ve varlığımızı ona borçluyuz.
"Doğaya" gelince, ona saygı duyuyoruz, destekliyoruz ve yine onu anlamaya çalışıyoruz, ancak diğer yandan, bir Güneş patlamasıyla doğa ananın bizi kısa sürede yok edebileceği gerçeğini inkâr edemeyiz. Bu nedenle, HAYATTA KALMAK zorundayız. Düşman "Tanrı" rolünü oynamaya çalışıyor ve insanlığı yok etmeye, evrimleşmelerini engellemeye ve köleleştirmeye çalışıyor.
Bu "Tanrı/Doğa"nın herhangi birinin karşısında ya da yanında olduğu yalanına asla inanmayın. O sadece "OLAN"dır. O sadece yaratım, sonsuz potansiyeldir. Herkes onun bir parçasıdır. Şimdi, varlıklar geliştikçe, bu gücü kendilerini geliştirmek için kullanır. "Tanrı/Doğa"nın yargısı aslında kişinin meditasyon yaptığı veya yapmadığı, yasalara uyduğu ya da uymadığı için kendi üzerine getirdiği yargıdır.
Bunun ne Musa isminde hayali bir karakter olan sürüngen yaratıkların tabletleriyle ne de bazı delirmiş soykırımcı Hahamlarla bir ilgisi vardır. Kısacası, Doğa ile olan ilişkinizi ve onu nasıl anladığınızı, onun yasalarıyla nasıl çalıştığınızı vs. düzeltmeniz gerekir. Eğer bu kurallara uyulmazsa, o zaman kişi cezalandırılır.
Bunun Yahudilere uymakla HİÇBİR ilgisi yoktur. Hepsi bir aldatmaca.
Bu 'bölünmeler' ne kadar çok olursa, yaratılış o kadar çok gelişir ve evrimleşir. Aslında bu tam da doğanın varlıklardan yapmasını istediği şeydir. Bunun gezegende tezahür eden son adımları farklı yaşam formları, insanlar, ırklar, özünde hepsi "İlahi" olan ayrı ruhlardır.
Düşman bir suçludur ve işlediği evrensel suçlar için, örneğin ırkları karıştırmak gibi, 'sebep' yaratmaya çalışır. Bizi 'farklı' kılan şeyleri ortadan kaldıran her şey (ki ırk karışımının nihai sonucu TEK bir "İnsan ırkı" olacaktır) bizi 'tek'e geri götürmektir. Aynı şey ölüm için de geçerlidir. Kısacası, yaşam formu ne kadar uysal ve ne kadar düşük bir türse, o kadar yokluğa doğru gider. Gerçekte olduğu ilk ilkel duruma geri döner... GELİŞMEK adına BÖLÜNMÜŞ.
Elbette, bu güçle birleşmek zorundayız (Kundalini ve Meditasyonun yaptığı budur) ve ona saygı duyup onunla çalışmalıyız. Basitçe, doğayla ve etrafımızdaki Dünya ile bir olduğumuzu ve 'ayrı' olmadığımızı anlamak. İşte gücün olduğu yer bu noktadır.
Bu nedenle, düşmanın bunun 'doğal', 'normal' ve hatta ruhani yollarla 'bulunduğunu' iddia eden tüm yalanlarının açığa çıkmasına müsaade edin. Bunların doğaya ve türlerin gelişimi ve evrimi için yaratılmış amaçlara TAMAMEN KARŞI çıktıklarını bilin. Aslında insanlığın milyarlarca yıllık emeğini, zamanını ve evrimini bir domuzunkinden daha düşük bir IQ'ya sahip aptal amipler hâline geri atıyorlar veya atmaya çalışıyorlar.
Yukarıdakiler yalnızca bir örnektir.
Anahtar Şeytan'dadır. Şeytan, bazı saf insanların "Tanrı" dediği doğanın yollarının öğretmeni ve efendisidir. Şeytan emreder, seviyelerde Şeytan bilir. Bir temsilci olarak Şeytan olmadan, yaratılış tabiri caizse yüzsüz kalır. Ulaşılamaz ve donuk.
Son olarak, Şeytan'ın, birçok saf insanın "Tanrı" olarak adlandırdığı doğa ve onun anlayışı ile hiçbir zaman bir sorunu olmamıştır. Bu yalanı icat eden düşmandır. Aslında, yalnızca Şeytan ve Gurular (Demonlar) Tanrı'ya (Tanrılığa, doğanın anlayışına) ulaşmamıza ve bizim insan olarak aydınlanmamızı SAĞLAR. Bu bilimi ortaya çıkaran, ustalaşan ve bize aktaran onlardır.
Ancak Şeytan'ın, tüm Tanrılar gibi, İnsanlığa yalan söyleyen, başımıza bela olan ve yalan, aldatma ve cinayet yoluyla bizi, kendilerinin "TANRI" olduklarına ikna etmek isteyen bu pisliklerle bir sorunu var. Bu nedenle onları önünüze seriyorum, böylece onların serseri, pislik ve genel olarak doğaya ve yaratılışa son derece KARŞI ve SAYGISIZ olduklarını bilesiniz.
Bu nedenle diğerlerinin yanı sıra, RUHSAL OLARAK YOK EDİLMELERİ ve YERLE YEKSAN EDİLMELERİ gerekir.
Şeytan, Tanrılar ve biz bunun için uğraşacağız.
-Yüksek Rahip Hooded Cobra 666