Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Zaman ve Boyut nedir?

satou

Member
Joined
Mar 24, 2022
Messages
403
Bunları merak ediş sebebim bir hevesten öte, bilgi edinme isteğidir.

Eter'in, ya da bir diğer değişle evrenin gücünün Şeytan'ı ve Tanrıları yarattığını biliyoruz. Bildiğimiz bir diğer şey ise, Şeytan'ın Eter ile bir olduğu. Bu da bir bakıma "Şeytan'ın kendisini yaratması" olarak yorumlanabilir ve bunun, zaman ve boyutlar temasının karmaşıklığını temel düzeyde, bir miktar açıklar nitelikte olduğunu düşünüyorum.

Yani soruyu basite indirgeyecek olursak:

Zaman nedir, nasıl bir yapıdadır? Boyut kavramı tam olarak neyi ifade eder? Bunlar arasındaki ilişki nasıldır?

Bunları anlama sürecini keşfetmek, halihazırda üzerinde kavrayış geliştirmeye çalıştığım konular için bana hız kazandıracaktır.

Forumu amacına uygun kullanmak ve fikir alışverişi yapmayı amaçlıyorum. Soruyu soranın yani bu durumda benim gelişmişlik düzeyim hakkında yorum yapmadan, tek taraflı bir soru yöneltilmiş gibi düşünerek elinizden geleni yapabilirsiniz. Bu başlığın altındaki rasyonellikten uzak herhangi bir söylemi faydasız ve konu dışı olarak nitelendireceğim ve sadece düşündüren mesajları dikkate alacağım. Eğer yardımcı olmayacak söylemlerde bulunacaksanız, zahmet etmenize gerek olmadığını belirtmek isterim.

Kayre Satanas
 
Bunları merak ediş sebebim bir hevesten öte, bilgi edinme isteğidir.

Eter'in, ya da bir diğer değişle evrenin gücünün Şeytan'ı ve Tanrıları yarattığını biliyoruz. Bildiğimiz bir diğer şey ise, Şeytan'ın Eter ile bir olduğu. Bu da bir bakıma "Şeytan'ın kendisini yaratması" olarak yorumlanabilir ve bunun, zaman ve boyutlar temasının karmaşıklığını temel düzeyde, bir miktar açıklar nitelikte olduğunu düşünüyorum.

Yani soruyu basite indirgeyecek olursak:



Bunları anlama sürecini keşfetmek, halihazırda üzerinde kavrayış geliştirmeye çalıştığım konular için bana hız kazandıracaktır.

Forumu amacına uygun kullanmak ve fikir alışverişi yapmayı amaçlıyorum. Soruyu soranın yani bu durumda benim gelişmişlik düzeyim hakkında yorum yapmadan, tek taraflı bir soru yöneltilmiş gibi düşünerek elinizden geleni yapabilirsiniz. Bu başlığın altındaki rasyonellikten uzak herhangi bir söylemi faydasız ve konu dışı olarak nitelendireceğim ve sadece düşündüren mesajları dikkate alacağım. Eğer yardımcı olmayacak söylemlerde bulunacaksanız, zahmet etmenize gerek olmadığını belirtmek isterim.

Kayre Satanas
Esenlikler,

Bu tarz sorulara güncel zihin seviyemiz ile “Rasyonel” denilebilecek cevaplar vermek oldukça güçtür. Gerçek bir cevap istiyorsanız eğer bilinç seviyenizin ve farkındalığınızın yükselmesi gerekiyor. biz henüz ölümlü İnsanlar, en basitinden “sonsuzluk” fikrini bile tam anlamıyla anlayamayız. Nasıl çalıştığını ve ne olduğunu bilebiliriz ama anlayamayız. Buradaki amaç bilmek değil anlamaktır.

Bir bilgiyi anlayacak farkındalığa sahip olmadıktan sonra o bilgiyi bilmek sadece bize kafa karışıklığı getirecektir. Satanizm içerisinde çokça geçen. Lilith annemizin yönettiği gizem konsepti de buna atıftır.

Burada alacağınız hiç bir cevap sizin 2 + 2 nin 4 ettiği türden rasyonellik arayışınızı tatmin etmeyecektir.

Lilith annemizin yönettiği Taç Çakrası anlayışın ve bilincin sınırıdır. Bu çakra üzerine çalışmak bu tarz sorulara içsel fikirler yürütmenizi ve tatmin edici cevaplar bulmanızı destekleyecektir.
 
Esenlikler,

Bu tarz sorulara güncel zihin seviyemiz ile “Rasyonel” denilebilecek cevaplar vermek oldukça güçtür. Gerçek bir cevap istiyorsanız eğer bilinç seviyenizin ve farkındalığınızın yükselmesi gerekiyor. biz henüz ölümlü İnsanlar, en basitinden “sonsuzluk” fikrini bile tam anlamıyla anlayamayız. Nasıl çalıştığını ve ne olduğunu bilebiliriz ama anlayamayız. Buradaki amaç bilmek değil anlamaktır.

Bir bilgiyi anlayacak farkındalığa sahip olmadıktan sonra o bilgiyi bilmek sadece bize kafa karışıklığı getirecektir. Satanizm içerisinde çokça geçen. Lilith annemizin yönettiği gizem konsepti de buna atıftır.

Burada alacağınız hiç bir cevap sizin 2 + 2 nin 4 ettiği türden rasyonellik arayışınızı tatmin etmeyecektir.

Lilith annemizin yönettiği Taç Çakrası anlayışın ve bilincin sınırıdır. Bu çakra üzerine çalışmak bu tarz sorulara içsel fikirler yürütmenizi ve tatmin edici cevaplar bulmanızı destekleyecektir.
Karşı tarafın anlayacak kapasitede olmadığını varsaymak yerine, bahsettiğiniz ortalama zihin seviyesini aşan türden bilgiler sunarak bunu gösterecek durumda değilsiniz yani. Bu tür başlıkların altına hep aynı cevaplar geliyor, bunları forumda çok fazla gördüm.

Anlamanın keskin bir çizgiyi belirtmediğini ve benim beklentimin %100 anlayabileceğim bir şey sunulması olmadığını, akıl yürütmeyi sevmeyi normal karşılayan ve bu konular hakkında yatkınlık sahibi olan birisi yok mu?
 
Bunları merak ediş sebebim bir hevesten öte, bilgi edinme isteğidir.

Eter'in, ya da bir diğer değişle evrenin gücünün Şeytan'ı ve Tanrıları yarattığını biliyoruz. Bildiğimiz bir diğer şey ise, Şeytan'ın Eter ile bir olduğu. Bu da bir bakıma "Şeytan'ın kendisini yaratması" olarak yorumlanabilir ve bunun, zaman ve boyutlar temasının karmaşıklığını temel düzeyde, bir miktar açıklar nitelikte olduğunu düşünüyorum.

Yani soruyu basite indirgeyecek olursak:



Bunları anlama sürecini keşfetmek, halihazırda üzerinde kavrayış geliştirmeye çalıştığım konular için bana hız kazandıracaktır.

Forumu amacına uygun kullanmak ve fikir alışverişi yapmayı amaçlıyorum. Soruyu soranın yani bu durumda benim gelişmişlik düzeyim hakkında yorum yapmadan, tek taraflı bir soru yöneltilmiş gibi düşünerek elinizden geleni yapabilirsiniz. Bu başlığın altındaki rasyonellikten uzak herhangi bir söylemi faydasız ve konu dışı olarak nitelendireceğim ve sadece düşündüren mesajları dikkate alacağım. Eğer yardımcı olmayacak söylemlerde bulunacaksanız, zahmet etmenize gerek olmadığını belirtmek isterim.

Kayre Satanas
Esenlikler.
Yakındığınız konuyu anlıyorum ve katılıyorum. Belirtmenize rağmen yine bu tarz bir cevap almanız ironik olmuş. Ne yazık ki ben de çokça defa bu forumda soru sorarken benzer cevaplar almamak için belirtsem de belirtmesem de bu tarz yanıtlarla karşılaşıyorum. Bu alışkanlık bize yabancı forumlardan sıçramış olabilir. Soruyu gören kişiler soruyu sorana düşük andropod gözüyle baktığından "gelişip cevabı kendin bulmalısın" cevabını yapıştırıyor direkt. Günün birinde HP aynı soruyu makalede yanıtlayınca gayet anlaşılır oluyor. Bu durumda HP Cobra bizim kendi farkındalığımızla yükselip cevapları kendimizin keşfetmesine engel mi olmuş oluyor yoksa durum aslında müsaitliği tüm sorulara yetişemediğinden bazılarını ayıklama zorunluluğu mu? Farkındalık artışı verilere gerek duymadan bilgiyi olduğu gibi anlama olarak sanılıyor olmalı. Bazı bilgileri anlamak ve öğrenmek zordur evet, birlikte fikir tartışıp doğruya yaklaşmak yerine neden kısa kesip "farkındalığın yetmez, benim de yetmiyor ama senin hiç yetmez" moduna giriliyor? Sorunun tam karşılığını alamasak bile akıl yürütmeyle, eldeki bilgileri birleştirmeyle bir miktar daha o konu hakkındaki farkındalığımızı arttırabiliriz. İnsanların hevesini ve bilgi edinme isteğini kırmasalar keşke.

Her neyse, sorunuzun cevabına geleyim. Ben de bilmiyorum. İşin gerçeği modern bilim de tam olarak açıklayamıyor, fikir anlaşmazlıkları var. SS bakış açısıyla konuşucak olursam Liliht annemiz şöyle bir şey diyordu: zaman lineer değildir.
Yani zaman tek bir çizgi üzerinden doğrusal olarak akmaz. Uzay-Zaman bükülen bir şey zaten bunu biliyoruz. Peki zaman göreceli mi? Aslında evet küçük olan canlılar zamanı daha ağır ve yavaş olarak algılarlar. Peki eteri kullanarak herhangi bir şeyi normal zaman çizelgesinden ayrı olarak tutabilir miyiz? Yani daha yavaş veya hızlı? Bence evet fakat bunu açıklayamam.

Zaman genelde geçmiş şimdi ve gelecek olarak algılanıyor. Kimileri geleceğin her an şekilleniyor olduğuna inanıyorken kimileri de sabit olduğuna inanıyor. Bazıları geçmiş ve gelecek yoktur sadece şimdi vardır diyor. Bu biraz kafa karıştırıcı olan kısım işte.

Eğer tanrılar için bile zamanda yolculuk münkün olan bir şey değilse (ki münkün olsaydı oluşabilecek paradoksları bir şekilde hallederlerdi) belki de zaman içinde yolculuk edebileceğimiz bir dinamiğe sahip değildir. Yani geçmişe gitmek imkansız gelecek ise şaibeli deniliyor ama belkide aslında hepsi birdir ve başka bir şeydir. Ortada yolculuk yoktur. Ortada net ve rasyonel bilgiler olmadığından (varsa ortaya dökülürse harika olur) bu konular üzerinde ancak bu şekilde varsayımsal sohbetler edebiliriz. Bundan sonrası aslında hep denildiği gibi farkındalık ve Tanrılarla iletişim kurmaya dayanıyor.

Ayrıca türklerin eski bir yazıtında "zamanı Tanrı yaşar, insan oğlu hep ölmek için yaratılmıştır" deniliyordu. Son kısma katılmıyorum ama zamanı tanrı yaşar sözü düşündürücü.
 
Yakındığınız konuyu anlıyorum ve katılıyorum. Belirtmenize rağmen yine bu tarz bir cevap almanız ironik olmuş. Ne yazık ki ben de çokça defa bu forumda soru sorarken benzer cevaplar almamak için belirtsem de belirtmesem de bu tarz yanıtlarla karşılaşıyorum. Bu alışkanlık bize yabancı forumlardan sıçramış olabilir. Soruyu gören kişiler soruyu sorana düşük andropod gözüyle baktığından "gelişip cevabı kendin bulmalısın" cevabını yapıştırıyor direkt. Günün birinde HP aynı soruyu makalede yanıtlayınca gayet anlaşılır oluyor. Bu durumda HP Cobra bizim kendi farkındalığımızla yükselip cevapları kendimizin keşfetmesine engel mi olmuş oluyor yoksa durum aslında müsaitliği tüm sorulara yetişemediğinden bazılarını ayıklama zorunluluğu mu? Farkındalık artışı verilere gerek duymadan bilgiyi olduğu gibi anlama olarak sanılıyor olmalı. Bazı bilgileri anlamak ve öğrenmek zordur evet, birlikte fikir tartışıp doğruya yaklaşmak yerine neden kısa kesip "farkındalığın yetmez, benim de yetmiyor ama senin hiç yetmez" moduna giriliyor? Sorunun tam karşılığını alamasak bile akıl yürütmeyle, eldeki bilgileri birleştirmeyle bir miktar daha o konu hakkındaki farkındalığımızı arttırabiliriz. İnsanların hevesini ve bilgi edinme isteğini kırmasalar keşke.

Bu konuların tartışılmasında amaçladığım şey, dediğiniz gibi farkındalığı arttırmaktı. Amaç niteliğinde bir konu belirlense de, bu sadece yolculuğa vesiledir. Yay ve İkizler yolculuklarla ilgilidir ve bu mental yolculuk olarak da yorumlanabilir. Her süreçte bir sonuca varılamasa da, çabalanan yolda başka alt sonuçlara varılabilir. Amacım bilgi edinmek fakat bu konuda spesifik yaklaşmıyorum.

Diğer söylediklerinize de katılıyorum, şikayet ettiğim bu durum bu şekilde yorumlanabilir.

Her neyse, sorunuzun cevabına geleyim. Ben de bilmiyorum. İşin gerçeği modern bilim de tam olarak açıklayamıyor, fikir anlaşmazlıkları var. SS bakış açısıyla konuşucak olursam Liliht annemiz şöyle bir şey diyordu: zaman lineer değildir.
Yani zaman tek bir çizgi üzerinden doğrusal olarak akmaz. Uzay-Zaman bükülen bir şey zaten bunu biliyoruz. Peki zaman göreceli mi? Aslında evet küçük olan canlılar zamanı daha ağır ve yavaş olarak algılarlar. Peki eteri kullanarak herhangi bir şeyi normal zaman çizelgesinden ayrı olarak tutabilir miyiz? Yani daha yavaş veya hızlı? Bence evet fakat bunu açıklayamam.

Zaman genelde geçmiş şimdi ve gelecek olarak algılanıyor. Kimileri geleceğin her an şekilleniyor olduğuna inanıyorken kimileri de sabit olduğuna inanıyor. Bazıları geçmiş ve gelecek yoktur sadece şimdi vardır diyor. Bu biraz kafa karıştırıcı olan kısım işte.

Zamanın çizgisel yapıda olmadığı düşüncesi, okuduğumuzda bizi şaşırtan ve gerçeklere kapı açan her kutsal bilgiden daha uzakta ve aşina olduğumuz bir yaklaşımdır. Geçmişin ve geleceğin olmadığını, sadece şu anın olduğunu varsaymak bizi bir yere götürmez. Evrenin bundan, bunlardan çok daha fazlası olduğunu biliyoruz. Bir yandan da, bunların pratiksel yönü oldukça zayıftır. Anda kal, mutlu ol tarzı yeni çağ "tavsiyelerine" benziyor.

Zamanı, Toprak elementiyle bağdaştırmak ne kadar doğru bilmiyorum fakat, Satürn'ü düşününce bunun doğru olduğunu hissediyorum. Toprak elementinin nötrlemek gibi bir özelliği vardır, çıplak ayaklarla toprağa basmak kişiyi nötrler. Evrenin ve zamanında da nötrleyici bir yapıda olduğunu düşünüyorum. Yaşam hareket ve değişimdir. Evren, kendisinde gerçekleşen her değişimi "yutarak" ya da başka değişle nötrleyerek sürekli kendini yeniliyor. Bu yüzden, zaman olmadan hayat da olmazdı.

Önceki an + değişim = Şimdiki an

Hareket halindeki nesneler zaman içinde yavaşlarlar, zamana yenik düşerler. Sahip oldukları hareket enerjisi, git gide yer değiştirmeye dönüşür. Toprak elementi stabiliteyle de ilgilidir ve, yavaşlayan nesneler son konumlarına daha çok yaklaşırlar, bu da onların zaman içinde giderek "stabilize" olması olarak ifade edilebilir. Bunlardan bahsederken sürtünme gibi faktörleri dışarıda tuttum, neyi açıklamaya çalıştığımı anlamışsınızdır.

Üstte yazdığım ifade basit bir toplama işlemi. Bu, değişimin sonuca katılmasını, kendi kullandığım tabir ile de "yutulmasını" simgeler. O yüzden zamanın gösterdiği değişkenlik, değişimin sonuca ne miktarda ya da ne hızda katıldığıyla bağlantılı olabilir.

İyi akşamlar.
 
Tüm varoluşun özünde titreşimlerin yattığına inanıyorum. Boyut kavramı, aslında farklı titreşim seviyelerinden ibarettir. Varlık, titreşim seviyesine bağlı olarak bir veya birden fazla boyut içerisinde görünebilir. Örneğin, "madde" olarak adlandırdığımız olgu, esasen fiziksel algılarımızın idrak edebileceği kadar yavaş titreşen atomlardan oluşmaktadır. Bizim titreşim seviyemizle uyumlu olduğu için etkileşime geçebilir ve bu nedenle gerçekliğimizin bir parçası olarak kabul edebiliriz.

Zamanın, hareket ile ne kadar bağlantılı olduğunu ve aslında varoluşun temelini oluşturduğunu biliyoruz; zira zamansızlık, özünde "hiçlik" oluyor. Bu noktadan hareketle, titreşim düzeyi yüksek olan varlıkların ve nesnelerin, zamanı çok daha farklı ve özgün bir şekilde algıladıklarını varsayabiliriz.

İnsan aklının sınırlarını zorlayan böylesine derin ve karmaşık konularda meditasyonun önemine vurgu yapılmasının temel sebebi, anlayış ve farkındalığın özünde titreşim seviyesine bağlı olmasıdır. Meditasyonun nihai amacı, bireyin kendi titreşim seviyesini yükselterek daha yüksek bir bilinç ve algı düzeyine ulaşmasını sağlamaktır.

Bu tür konuların tam anlamıyla açıklığa kavuşturulamamasının nedeni, doğalarının son derece kompleks olması ve "kelimeler ile anlatılamayacak" bir hâl almasıdır. İnsanlar yükseldikçe Tanrılar tarafından bu tür gizemlere inisiye edileceklerdir. Ancak bu durum, bu konuların tartışılamayacağı ya da üzerine fikir yürütülemeyeceği anlamına gelmez. Aksine, bu tür konular bireyleri, sahip oldukları bilgiler doğrultusunda anlayışlarını derinleştirmeye ve değerlendirme yapmaya teşvik eder. Elbette, burada aktardıklarım da yalnızca kendi çıkarımlarımdan ibarettir.
 
Tüm varoluşun özünde titreşimlerin yattığına inanıyorum. Boyut kavramı, aslında farklı titreşim seviyelerinden ibarettir. Varlık, titreşim seviyesine bağlı olarak bir veya birden fazla boyut içerisinde görünebilir. Örneğin, "madde" olarak adlandırdığımız olgu, esasen fiziksel algılarımızın idrak edebileceği kadar yavaş titreşen atomlardan oluşmaktadır. Bizim titreşim seviyemizle uyumlu olduğu için etkileşime geçebilir ve bu nedenle gerçekliğimizin bir parçası olarak kabul edebiliriz.

Zamanın, hareket ile ne kadar bağlantılı olduğunu ve aslında varoluşun temelini oluşturduğunu biliyoruz; zira zamansızlık, özünde "hiçlik" oluyor. Bu noktadan hareketle, titreşim düzeyi yüksek olan varlıkların ve nesnelerin, zamanı çok daha farklı ve özgün bir şekilde algıladıklarını varsayabiliriz.

İnsan aklının sınırlarını zorlayan böylesine derin ve karmaşık konularda meditasyonun önemine vurgu yapılmasının temel sebebi, anlayış ve farkındalığın özünde titreşim seviyesine bağlı olmasıdır. Meditasyonun nihai amacı, bireyin kendi titreşim seviyesini yükselterek daha yüksek bir bilinç ve algı düzeyine ulaşmasını sağlamaktır.

Bu tür konuların tam anlamıyla açıklığa kavuşturulamamasının nedeni, doğalarının son derece kompleks olması ve "kelimeler ile anlatılamayacak" bir hâl almasıdır. İnsanlar yükseldikçe Tanrılar tarafından bu tür gizemlere inisiye edileceklerdir. Ancak bu durum, bu konuların tartışılamayacağı ya da üzerine fikir yürütülemeyeceği anlamına gelmez. Aksine, bu tür konular bireyleri, sahip oldukları bilgiler doğrultusunda anlayışlarını derinleştirmeye ve değerlendirme yapmaya teşvik eder. Elbette, burada aktardıklarım da yalnızca kendi çıkarımlarımdan ibarettir.
Söyledikleriniz ile birlikte bazı şeyler bir miktar daha netleşti. Zamanı anlamak titreşimi ve onun gerçek anlamını çözmekten geçiyor.

O halde burada kapasite faktörü devreye giriyor, ama bunu farklı bir şekilde yorumlamak istiyorum. Kapasitemizin sınırlarının farkında olmak sadece ötesine geçmeye çalışmak konusunda aceleci davranmamak değil, kapasitemizin sınırlarına kadar onu tamamen kullanmak anlamına da geliyor. Çünkü buradaki sınır kavramı yeterlilik belirtir ve yeterliliğe de bu şekilde bakılabilir. O yüzden bu konular hakkında akıl yürütmekten kastettiğim şey mevcut kapasitemizi en verimli şekilde kullanmak, acemi bir şekilde ötesine geçmeye çalışmak değil.

Teşekkürler Sonne Bey.
 
Karşı tarafın anlayacak kapasitede olmadığını varsaymak yerine, bahsettiğiniz ortalama zihin seviyesini aşan türden bilgiler sunarak bunu gösterecek durumda değilsiniz yani. Bu tür başlıkların altına hep aynı cevaplar geliyor, bunları forumda çok fazla gördüm.

Anlamanın keskin bir çizgiyi belirtmediğini ve benim beklentimin %100 anlayabileceğim bir şey sunulması olmadığını, akıl yürütmeyi sevmeyi normal karşılayan ve bu konular hakkında yatkınlık sahibi olan birisi yok mu?
Sizin anlayamayacak kapasitede olduğunuzu idda etmedim. Bu sizle veya kimseyle alakalı değil. İnsanlığın seviyesi ile alakalı. Yüksek Rahip de benimle aynı fikirde olacak ki topluluğa anlaşılması zor bilgileri verirken 2 defa düşünüyor ve her bildiği şeyi de anlatmıyor.

Ben bilip de anlatmadığım bir konumda değilim. Öyle bir amacım olsa forumlarda SS kardeşlerimin sorularını cevaplamaya zaman ayırmam. Bilmediğim ve merak edip “şu anda zamanı değil” dediğim sonsuz konu var. Akıl yürütmeye karşı bir insan da değilim, zaman kaybetmeye karşı bir insanım.

Yabancı forum bu tarz sorularınıza “tatmin edici” cevaplar verebilecek daha fazla sayıda insan içeriyor. Böyle bir soruyu orada sorabilir veya bilgili bir SS e özelden ulaşabilirsiniz. Muhtemelen sadece fikir yürüterek size benzer bir cevap verebilir. Bu tarz soruların cevaplarını gerçekten detayları ile bilen kişilere de sorabilirsiniz, ancak sizin de dediğiniz gibi “rasyonel anlamda” tatmin edici bir cevap alamayabilirsiniz. Zira bu konular “rasyonel” konular değillerdir. Bahsetmeye çalıştığım konu bu.
 
Sizin anlayamayacak kapasitede olduğunuzu idda etmedim. Bu sizle veya kimseyle alakalı değil. İnsanlığın seviyesi ile alakalı. Yüksek Rahip de benimle aynı fikirde olacak ki topluluğa anlaşılması zor bilgileri verirken 2 defa düşünüyor ve her bildiği şeyi de anlatmıyor.

Ben bilip de anlatmadığım bir konumda değilim. Öyle bir amacım olsa forumlarda SS kardeşlerimin sorularını cevaplamaya zaman ayırmam. Bilmediğim ve merak edip “şu anda zamanı değil” dediğim sonsuz konu var. Akıl yürütmeye karşı bir insan da değilim, zaman kaybetmeye karşı bir insanım.

Yabancı forum bu tarz sorularınıza “tatmin edici” cevaplar verebilecek daha fazla sayıda insan içeriyor. Böyle bir soruyu orada sorabilir veya bilgili bir SS e özelden ulaşabilirsiniz. Muhtemelen sadece fikir yürüterek size benzer bir cevap verebilir. Bu tarz soruların cevaplarını gerçekten detayları ile bilen kişilere de sorabilirsiniz, ancak sizin de dediğiniz gibi “rasyonel anlamda” tatmin edici bir cevap alamayabilirsiniz. Zira bu konular “rasyonel” konular değillerdir. Bahsetmeye çalıştığım konu bu.
"Tatmin edici cevap alamamak" kısmına şu anda katıldığımı söyleyemem çünkü gelen cevapları şu anlık yeterli görüyorum. Şöyle bir şey de var, bakınca evet mantıklı gözüküyor böyle soruları yabancı forumlara taşıma fikri ama, burada neden konuşulmasın? Bu açıdan geri kalır konumda olmayı normal karşılamak anlamına geliyor şu anda mantıklı olduğunu değiştirmese de.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Satan

Back
Top