Siz, Müslüman zihniyetiyle hareket ediyorsunuz; tek farkınız "Allah" yerine "Şeytan" demeniz ve beklentilerinizi buna göre şekillendirmeniz.
İslam’da rüzgarın Allah tarafından üflendiği, yağmuru yağdıranın Allah olduğu, bir şeyin iyi ya da kötü gitmesinin doğrudan Allah’ın iradesiyle gerçekleştiği söylenir. Allah’a kul köle olup beş vakit namaz kılarsanız, yalvarırsanız, sizin hiçbir şey yapmanıza gerek kalmadan hayatınızın yolunda gideceği anlatılır. Bu yüzden insanlar kendileri için hiçbir şey yapmaz, sadece Allah’a bel bağlarlar.
Siz de aslında aynısını yapıyorsunuz, fakat Allah yerine Şeytan diyorsunuz. Bir şey iyi ya da kötü giderse, bunun Şeytan’dan kaynaklandığını sanıyorsunuz. Hayatınız kötüye gittiğinde, sebebinin Şeytan olduğunu düşünüyor ve ona yalvarıyorsunuz. Kendinizi köle ilan ediyorsunuz. Meditasyon yapıyorsunuz ama bunu neden yaptığınızı sorgulamıyorsunuz bile; tıpkı Müslümanların neden namaz kıldıklarını düşünmemeleri gibi.
Bir baba, çocuğunun güçlü ve bağımsız bir birey olması için ona her zaman müdahale etmez. Çocuk yürürken tökezleyip düştüğünde, eğer baba her seferinde onu kaldırırsa, çocuk kendi başına ayağa kalkmayı öğrenemez. Zorluklarla başa çıkma becerisi gelişmez ve sürekli babasına bağımlı hâle gelir. Hatta bir süre sonra, kendi dikkatsizliği veya dış etkenler nedeniyle düşse bile suçu babasına atabilir.
Bu noktada baba, ebeveynlik görevinde başarısız olmuş olur ve çocuk hiçbir zaman yetkin bir birey olamaz. Bu yüzden bilinçli bir baba, çocuğunun düşmesine ve zorluklarla karşılaşmasına izin verir. Müdahale edebileceği durumlarda bile, çocuğun deneyim kazanması için geri durur. Çünkü asıl hedef, çocuğun kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmesi ve hayatındaki engelleri tek başına aşabilmesidir.
Şeytan’ın istediği de budur. O, insanların zorlukları aşarak gelişmesini, kendi yollarını çizmelerini ve bu yolda güçlü bir şekilde ilerlemelerini ister. Şeytan, sizin kul köle olmanızı, Müslümanların Allah’a yalvardığı gibi kendisine ritüellerle yalvarmanızı istemez. Aksine, kendi gücünüzü keşfetmenizi ve dışarıdan birine bağımlı olmadan yaşamınızı şekillendirmenizi ister.
Elbette, tıpkı bilinçli bir baba gibi, Şeytan da ekstrem durumlara müdahale eder. Bir baba, çocuğunun ölümüne izin vermez ve gerçekten başa çıkamayacağı engeller karşısında ona destek olur. Fakat siz, hayatınızdaki her şeyi Şeytan’dan bekliyorsunuz. Yaptığınız ve yapacağınız her şeyi onun yönlendirmesi gerektiğini sanıyorsunuz.
Aptal Müslümanların Allah’a yalvarıp köle olması, aptal Hristiyanların İsa’ya yalvarıp köle olması, kendileri için hiçbir şey yapmamaları ve hayatlarının tamamen dışsal bir gücün iradesine bağlı olduğunu sanmaları… Kötü bir şey olduğunda “Allah/İsa bilir, bildiği vardır” diyerek kaderlerine boyun eğmeleri, iyi bir şey olduğunda ise “Allah’a/İsa’ya şükürler olsun” diyerek her şeyi ona atfetmeleri… Bu, tamamen kölece bir zihniyetin ürünüdür.
Siz şu an aynısını yapıyorsunuz, tek farkla: Allah ya da İsa yerine Şeytan’ı koyuyorsunuz. Ancak Şeytan bunu kesinlikle istemez, hatta bundan nefret eder. O, sizin başınızı eğip medet uman bir köle olmanızı değil, kendi kaderinizi şekillendiren güçlü bir birey olmanızı ister.
Şeytan kimseyi zorla kendi peşine takmaz. Burada asıl anlaşılması gereken, Şeytan’ın, Satya'nın yani “Ebedi Gerçek”in takip edilmesi gereken yol olduğudur. Bu yoldan sapıldığında, kişi gerçekten pişman olabilir. Ancak bu, Şeytan’ın ona zarar vereceği anlamına gelmez; aksine, kişinin kendine zarar vermesi anlamına gelir.
Tıpkı bir hastalık sırasında ilaç almazsanız hastalığınızın kötüleşmesi gibi… Burada sorumlu ilaç değil, hastalığın kendisidir. İlaç alınmadığında hastalık ilerler; ancak burada sorun ilacın yokluğudur. Şeytan için de aynısı geçerlidir; pişmanlık da buradan doğar.
Bu yüzden korkmanıza gerek yok. İsterseniz Şeytan’ı takip etmeyi bırakıp, öncesinde nasıl yaşıyorsanız o hayata dönebilirsiniz. Emin olun, Şeytan sizi zorla yanında tutmaz; eğer istiyorsanız sizi yalnız bırakır ve siz de eski hayatınıza geri dönersiniz.
Çünkü meditasyonun neden ve ne için yapıldığını gerçekten düşünüp sorgulamadınız. Bir senedir buradasınız, fakat inatla aynı şeyleri yapıyorsunuz. Size araştırmanız, sormanız gerektiği defalarca söylendi, ancak buna bile tenezzül etmediniz. Aynı şeyleri yapmaya devam ettiniz ve başka bir sonuç beklediniz. İşte burası sizin ana sorununuz oluyor.
Aynı şeyi yapıp farklı bir sonuç bekleyen kimse aptaldır. Siz de aynısını yapıyorsunuz. İsterseniz bir sene daha sadece koruma aurası yapın, gerçekten bir şeyin değişeceğini mi sanıyorsunuz? Ya da “sürünüyorum” diyorsunuz ama gerçekten günlük olarak farklı yaptığınız tek bir şey oldu mu? Hayır, sanmıyorum. Sabah kalkıyorsunuz, işinize gidiyorsunuz, “sürünüyorsunuz” ve akşam eve gelip ertesi gün yine aynı döngüyü tekrarlıyorsunuz. Bunun bir şeyleri değiştireceğini mi sanıyorsunuz?
Değişmez. Ama önemli değil. Size bu kaç defa söylendi bilmiyorum, ancak siz yine de aynı şekilde devam edecek ve sadece şikâyet edeceksiniz. Çünkü siz bunu tercih ediyorsunuz.
“Koruma” bağlamında, başınıza gelenlerden ziyade başınıza gelmeyenlere odaklanmalısınız. Çoğu zaman, farkında bile olmadığınız tehditlerden korunuyorsunuz.
Ancak unutmayın ki her şey sadece koruma aurası yapmaya veya Tanrıların korumasına güvenmeye bağlı değildir. Eğer aptalca kararlar alır, yanlış insanlarla muhatap olur, kendinize dikkat etmez ve umursamaz bir tavır içinde olursanız, kötü ve tehlikeli şeyler yaşamanız kaçınılmazdır. Koruma, sadece dışsal bir kalkan değil, aynı zamanda bilinçli hareket etmek, akıllıca seçimler yapmak ve kendinizi her anlamda güçlendirmekle ilgilidir. Akıllı ve dikkatli olmak elzemdir.
Şahsen size bir senedir sürekli anlatıyorum, ancak kendimi tekrar etmekten öteye gidemiyorum. Sürekli aynı şeyleri konuşuyor, aynı uyarıları yapıyorum. Siz de inatla aynı şeyleri söylüyor, forumda sadece şikâyet edip isyan ediyorsunuz.
Artık bir karar verin. Gerçekten değişip gelişecek misiniz, yoksa aynı şekilde devam edip sadece söylenmeye mi devam edeceksiniz?
Karar sizin.
Bir Erkek Olarak Gelişebilmek