Modern dünyada birçok birey, yalnızlıkla yüzleşmemek, toplumsal baskılara maruz kalmamak veya çeşitli zorluklarla karşılaşmamak adına, dini inançlarını gizlemeyi tercih ederek, içinde bulundukları toplumun yaygın dini anlayışına uyum sağlama yoluna gitmektedir.
Burada da benzer bir durum söz konusudur; ancak eski dönemlerde karşılaşılabilecek riskler, birkaç kişinin yargılayıcı tavırlarıyla sınırlı kalmıyor, aksine ölüm gibi son derece acı verici bir sonla sonuçlanabiliyordu. Özellikle İslam ve Hristiyanlık gibi ölüm programlarının, inançlarına ters düşen bireylere, yani "kâfirlere" yönelik tutumları iyi bilinmektedir. Tarih boyunca sapkınlıkla suçlanıp diri diri yakılarak öldürülen insanların sayısını belirtmeye dahi gerek yoktur.
Şeyh Adi ve hakikati bilen birçok kişi, hayatta kalabilmek, yollarına devam edebilmek ve varlıklarını sürdürebilmek adına, İslam'ı "benimsemek" zorunda bırakılmışlardır. Sufizm için de aynı durum geçerlidir, İslam'ın altında gizlenen bir pagan öğretisidir. Buna rağmen, birçok Yezidi, tarih boyunca İslami otoriteler tarafından öldürülmekten kurtulamadı.
Tarih boyunca tablo hep aynıydı: Ya "kurtarılmayı" kabul edin ya da fiziksel dünyada yahut ebedi cehennem ateşinde cezalandırılarak son bulmayı göze alın.
Bu kaynakları okuyabilirsiniz:
Şeytan’ın Öğretileri ve Yezidiler Hakkında
Şeytan – Yezidi Halkının Baş Tanrısı
Lucifer ve Şeytan’ın Ardındaki Felsefe