Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Yaratılışla ilgili daha fazla bilgi

anonymous042

New member
Joined
Oct 12, 2024
Messages
45
Buna erişebilceğim bir kaynak varmı veya uzun uzun anlatmak isteyen. yani nasıl varoldu herşey tam detayına kadar ve bizi kim yarattı nasıl var olduk ve şeytanın bir insan olup tanrılağa ulaşması mantığı bana doğru gelmedi açıkçası yani madem bizim gibi insansa onu kim yarattı o halde. benim görüşüm her zaman var olan bir tanrı gibiydi.
 
Buna erişebilceğim bir kaynak varmı veya uzun uzun anlatmak isteyen. yani nasıl varoldu herşey tam detayına kadar ve bizi kim yarattı nasıl var olduk ve şeytanın bir insan olup tanrılağa ulaşması mantığı bana doğru gelmedi açıkçası yani madem bizim gibi insansa onu kim yarattı o halde. benim görüşüm her zaman var olan bir tanrı gibiydi.
Evren her zaman vardır ve hep olmuştur. Evrenin bir başı veya sonu yoktur. Evrenin bir yaratıcısı da yoktur. Evren kendi kendinin yaratıcısıdır, kendi kendine vardır.

Evren içerisinde bilinçli ve bilinçsiz bölgeler vardır. Yaşam olan ve olmayan bölgeler vardır. Evrenimizin doğasında dualite hüküm sürmektedir. Her şey eşlidir: Yaratım ve yıkım, aydınlık ve karanlık, sıcak ve soğuk, eril ve dişil, astral ve fiziksel vs.

Evrenin bilinçli bölgelerinde canlılık da vardır. Canlılık, evrenin kendisi ve içerisindeki her şey gibi döngüler ile çalışır. Dualiteler arasında hep bir döngü bulunmaktadır. Bu döngü Astral ve fiziksel boyut arasında da vardır. Astral bir ruh, eğer uygun gerekliliklere sahip ise "doğarak" fiziksel boyuta gelir ve ölerek de yeniden astral boyuta geçer. Bu yaşam döngüsüdür. Reenkarnasyon olarak adlandırılır.

Uygun koşullar sağlanan gezegenlerde canlılar meydana gelir. Bu canlılar kendi gelişmişlik ve bilinç seviyelerine göre yaşarlar, ölürler ve evrimleşirler. Şeytan babamız da evrim sonucu oluşan bir canlı ırkına mensuptur. Nordik ırkı dediğimiz bu canlılar evrimleşmiş ve yükselmişlerdir. Medeniyetler ve toplumlar kurmuşlardır. Şeytan ise bu toplum içerisinde yaşamış bir kişidir. Kendisi pek çok kez reenkarne olarak en sonunda Magnum Opus'u keşfetmiştir ve tanrılığa ulaşmıştır.

Şeytan'ın yükselişi ardından kendisinin yol göstermesi sayesinde başka tanrılar da yükselmeye başlamıştır. Bu sayede tanrıların sayısı artmıştır.

Tanrılardan oluşan ve yükselen bu medeniyet farklı yıldızlara ve gezegenlere dağılmıştır. Orion takım yıldızlarına: Betelgeuse, Rigel, Alnitak, Bellatrix, Aldebaran ve Güneşimiz gibi Yıldız sistemlerine yayılmış ve orada medeniyetler kurmuşlardır.

Dünyamızdaki "İnsanlığın" yaratıcısı Şeytan'dır. İnsanları genetik mühendisliği ile yaratmış ve dünya üzerinde kendi kolonisini kurmuştur. Bu konuya bir açıklık getirmek istiyorum. Dünya üzerindeki "canlılığın" yaratıcısı Şeytan değildir. Şeytan babamız sadece İnsanları ve tavus kuşlarını genetik mühendisliği ile yaratmıştır. Dünya üzerindeki diğer tüm canlılar bu gezegen üzerinde kendi kendilerine evrimleşmişlerdir.

Dünyamızı veya evreni yaratan kişi de Şeytan baba değildir. Yukarıda bahsettiğim üzere evren hep vardır ve hep de olacaktır ve bir yaratıcısı yoktur. Şeytan baba ise evrenin içerisinde doğmuştur ancak kendisi ruhani olarak o kadar yükselmiştir ki zaman kavramının üstüne çıkmıştır ve evren ve ether ile bir olmuştur. Bu sayede kendisi doğmadan ve tanrılığa ulaşmadan önce de varlığını sürdürüyordu. Lakin bu saydığım şeyler de onu evrenin yaratıcısı yapmaz.

Bu konunun devamını Sonne bey'in gönderisinden okuyabilirsiniz.
Çünkü Şeytan, Evren'in sunduğu saf işlenmemiş bilgiyi işleyebilendir. Mitolojide de benzer şekilde, Enki [Şeytan] ve Enlil [Baalzebul], Anu'nun evlatlarıdır. Anu ise bir Tanrıyı temsil etmekten öte, Eteri; Evren'in sürekliliğini sağlayan temel doğa ilkesini simgelemektedir. Eski Yunan filozoflarının bahsettikleri şey de budur.

Burada birçok şey basitleştiriliyor, zira gerçek cevabı duyanlar anlamakta güçlük çekiyor.

Size şöyle bir örnek verebilirim:

"Ben vardım, şimdi de varım ve hiçbir zaman sonum gelmeyecek." —Şeytan

A kişisi:
"Ama Şeytan önceden ölümlü değil miydi? Nasıl her zaman vardı?"

Tanrıların varlığı, bizim üç boyutlu varoluşumuzdan çok daha farklı bir düzlemdedir. Şeytan’ın yarattığı ve içerisinde doğduğu boyutların ne bir başlangıcı ne de bir sonu vardır. O vardı, vardır ve var olacaktır; bu, sonsuz defa gerçekleşmiş ve gerçekleşmeye devam etmektedir. Şeytan’ın öncesinde var olmadığı bir başlangıç yoktur.

Örneğin bunu anlamakta güçlük çekeceksiniz, anlayabildiğinizi düşünseniz bile bu sadece bir bakış açısını az buz kavramaktan ibaret kalacaktır.

Burada yapılması gereken en önemli şey, meditasyon yaparak algı seviyenizi genişletmektir. Siz geliştikçe, daha fazlasını görebilecek ve anlayabilecek bir bilinç düzeyine ulaşacaksınız.

Kısaca özetlemek gerekirse: Evren hep vardı ve evreni kimse yaratmadı. Şeytan sonradan evren içinde doğmuştur ve evreni yaratmamıştır. Yükselerek ether ile bir hale gelmiştir. Şeytan İnsanlığı genetik mühendislik ile yaratmıştır.
 
Evren her zaman vardır ve hep olmuştur. Evrenin bir başı veya sonu yoktur. Evrenin bir yaratıcısı da yoktur. Evren kendi kendinin yaratıcısıdır, kendi kendine vardır.

Evren içerisinde bilinçli ve bilinçsiz bölgeler vardır. Yaşam olan ve olmayan bölgeler vardır. Evrenimizin doğasında dualite hüküm sürmektedir. Her şey eşlidir: Yaratım ve yıkım, aydınlık ve karanlık, sıcak ve soğuk, eril ve dişil, astral ve fiziksel vs.

Evrenin bilinçli bölgelerinde canlılık da vardır. Canlılık, evrenin kendisi ve içerisindeki her şey gibi döngüler ile çalışır. Dualiteler arasında hep bir döngü bulunmaktadır. Bu döngü Astral ve fiziksel boyut arasında da vardır. Astral bir ruh, eğer uygun gerekliliklere sahip ise "doğarak" fiziksel boyuta gelir ve ölerek de yeniden astral boyuta geçer. Bu yaşam döngüsüdür. Reenkarnasyon olarak adlandırılır.

Uygun koşullar sağlanan gezegenlerde canlılar meydana gelir. Bu canlılar kendi gelişmişlik ve bilinç seviyelerine göre yaşarlar, ölürler ve evrimleşirler. Şeytan babamız da evrim sonucu oluşan bir canlı ırkına mensuptur. Nordik ırkı dediğimiz bu canlılar evrimleşmiş ve yükselmişlerdir. Medeniyetler ve toplumlar kurmuşlardır. Şeytan ise bu toplum içerisinde yaşamış bir kişidir. Kendisi pek çok kez reenkarne olarak en sonunda Magnum Opus'u keşfetmiştir ve tanrılığa ulaşmıştır.

Şeytan'ın yükselişi ardından kendisinin yol göstermesi sayesinde başka tanrılar da yükselmeye başlamıştır. Bu sayede tanrıların sayısı artmıştır.

Tanrılardan oluşan ve yükselen bu medeniyet farklı yıldızlara ve gezegenlere dağılmıştır. Orion takım yıldızlarına: Betelgeuse, Rigel, Alnitak, Bellatrix, Aldebaran ve Güneşimiz gibi Yıldız sistemlerine yayılmış ve orada medeniyetler kurmuşlardır.

Dünyamızdaki "İnsanlığın" yaratıcısı Şeytan'dır. İnsanları genetik mühendisliği ile yaratmış ve dünya üzerinde kendi kolonisini kurmuştur. Bu konuya bir açıklık getirmek istiyorum. Dünya üzerindeki "canlılığın" yaratıcısı Şeytan değildir. Şeytan babamız sadece İnsanları ve tavus kuşlarını genetik mühendisliği ile yaratmıştır. Dünya üzerindeki diğer tüm canlılar bu gezegen üzerinde kendi kendilerine evrimleşmişlerdir.

Dünyamızı veya evreni yaratan kişi de Şeytan baba değildir. Yukarıda bahsettiğim üzere evren hep vardır ve hep de olacaktır ve bir yaratıcısı yoktur. Şeytan baba ise evrenin içerisinde doğmuştur ancak kendisi ruhani olarak o kadar yükselmiştir ki zaman kavramının üstüne çıkmıştır ve evren ve ether ile bir olmuştur. Bu sayede kendisi doğmadan ve tanrılığa ulaşmadan önce de varlığını sürdürüyordu. Lakin bu saydığım şeyler de onu evrenin yaratıcısı yapmaz.

Bu konunun devamını Sonne bey'in gönderisinden okuyabilirsiniz.


Kısaca özetlemek gerekirse: Evren hep vardı ve evreni kimse yaratmadı. Şeytan sonradan evren içinde doğmuştur ve evreni yaratmamıştır. Yükselerek ether ile bir hale gelmiştir. Şeytan İnsanlığı genetik mühendislik ile yaratmıştır.
Peki bizi yarattığını nerden biliyoruz ya bizde öyle var olduysak dediğiniz şekilde ?
 
Peki bizi yarattığını nerden biliyoruz ya bizde öyle var olduysak dediğiniz şekilde ?
Gerçek hakkında bildiğimiz diğer her şeyi nasıl biliyorsak aynı şekilde. Bu gerçeği de tarihi kanıtlar ve tanrılar ile kurduğumuz iletişim sonucu biliyoruz.

Adandıktan sonra meditasyonlar ile ruhunuzu geliştirdiğiniz zaman siz de bizzat tanrılar ile iletişim kurarak sorularınızı sorabilir ve İnsanlık hakkında gerçek bilgiler alabilirsiniz.
 
Gerçek hakkında bildiğimiz diğer her şeyi nasıl biliyorsak aynı şekilde. Bu gerçeği de tarihi kanıtlar ve tanrılar ile kurduğumuz iletişim sonucu biliyoruz.

Adandıktan sonra meditasyonlar ile ruhunuzu geliştirdiğiniz zaman siz de bizzat tanrılar ile iletişim kurarak sorularınızı sorabilir ve İnsanlık hakkında gerçek bilgiler alabilirsiniz.
Peki bu iletişim nasıl oluyor yolları nedir tam olarak ?
 
Peki bu iletişim nasıl oluyor yolları nedir tam olarak ?
Astral iletişimin pek çok farklı yöntemi vardır ve neredeyse her seviye için mümkündür. Yeni adanmış biri de tanrılar ile astral iletişim kurabilir ancak bunu belli başlı araçlar ve ritüel eşyaları ile yapar. Örnek olarak pandül, ouijia tahtası, tarot kartları vs. Bu araçlar ilk başlarda yanılgılara sebep olabilse de doğru kullanıldıklarında düzgün bir iletişim sağlarlar.

Kişi gelişmeye başladıkça astral iletişim için kullanılabilecek yöntemler artar. Siyah ayna kullanmak, kristal küreler, ateş, su, duman gibi kehanet ve duru görü araçları kullanılabilir.

Kişi güç meditasyonları ile ruhunu geliştirdikçe ve duru görü, duru işiti noktaları tamamen açıldıkça artık tanrıları telepatik olarak duyup görebilmeye başlar. Bu seviyede astral iletişimin kapıları tamamen açılır ve tanrılardan bizzat rehberlik alabilirsiniz. Yüksek Rahip'de bu sayede tanrılardan aldığı bilgileri insanlara sunabiliyor.
 
Astral iletişimin pek çok farklı yöntemi vardır ve neredeyse her seviye için mümkündür. Yeni adanmış biri de tanrılar ile astral iletişim kurabilir ancak bunu belli başlı araçlar ve ritüel eşyaları ile yapar. Örnek olarak pandül, ouijia tahtası, tarot kartları vs. Bu araçlar ilk başlarda yanılgılara sebep olabilse de doğru kullanıldıklarında düzgün bir iletişim sağlarlar.

Kişi gelişmeye başladıkça astral iletişim için kullanılabilecek yöntemler artar. Siyah ayna kullanmak, kristal küreler, ateş, su, duman gibi kehanet ve duru görü araçları kullanılabilir.

Kişi güç meditasyonları ile ruhunu geliştirdikçe ve duru görü, duru işiti noktaları tamamen açıldıkça artık tanrıları telepatik olarak duyup görebilmeye başlar. Bu seviyede astral iletişimin kapıları tamamen açılır ve tanrılardan bizzat rehberlik alabilirsiniz. Yüksek Rahip'de bu sayede tanrılardan aldığı bilgileri insanlara sunabiliyor.
Çok teşekkür ederim bu kadar uzun yazıp uğraştığınız için. yeterli oldu gerçekten.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Satan

Back
Top