Bu yazı, Joy of Satan’daki orijinal sayfasından çevrilmiştir.
Üzücü bir gerçektir ki, pek az Satanist sembollerimizin gerçek anlamlarını biliyor. Çoğu ise Hristiyan kaynaklarından yalan yanlış bilgilerle kalmış oluyor. Hristiyanlar, aptallıklarını ve cahilliklerini göstermekte geri adım atmıyorlar. Bilgiye sahip olan kişiye hiçbir hile, aldatma ve yalan ulaşamaz. Bu yüzdendir ki Hristiyanların en azılı düşman olarak gördükleri şey, bilginin ta kendisidir. Bütün Satanik semboller, insanlığın ruhani ve fiziksel mükemmellik ile ölümsüzlük – kısacası tanrılık hedefine dair göndermeler taşır. Hepsi değilse bile çoğu Satanik sembol, gerçek ruhani bilgiyle ve insan ruhuyla ilişkilidir.
YILAN: Satanizm’deki en kutsal semboldür. Yılan, omurganın aşağısında bulunan kundalini gücünü temsil eder. Güç meditasyonları ve bazı egzersizlerle yılan uyandırıldığında, yedi çakra üzerinden yükselir ve yoğun bir farkındalık, aydınlanma, psişik güçler ile yetenekler, ve âlim-i mutlaklık [NOT: “her şeyi bilebilme/sezebilme”] getirir. Kukuletalı kobra [NOT: diğer adıyla “kral kobra”], Mısır’daki çoğu antik oymada ve resimde görülebilir. Yılanı yükseltince gelen genişletilmiş bilinci sembolize eder. Bu, – yılanı yükseltebilmek-, Satanizm’in ASIL hedefidir. Yılan enerjisini yükseltmeyi başaranlar, çok daha üst bir ruhani düzeydedirler ve Hristiyanlık ve diğer ilişkili programlarca kandırılamazlar.
KEÇİ BAŞI veya KEÇİ ADAM: Bu sembol, Antik Yunan Tanrısı “Pan”a aittir. “Pan”, Antik Yunanca’da “Var olan her şey” ile “Her Şeyin Üzerinde Olan” anlamlarındadır. Doğanın aşkın güçleri, bu sözcükte gizlidir, ve aynı zamanda var olan her şey doğadandır anlamı da bu sözcükte yatar. Bu tanrının ismi, dünyamızda aşağıdaki ve yukarıdaki doğal olan tüm şeylere ve güçlere bir göndermedir. Hristiyanlığın yalanlarına ve karalama kampanyalarının aksine, Pan aslında şen şakrak ve iyi bir tanrıydı ve doğanın masumiyeti ile doğadan gelen yaşamı sembolize ediyordu. İbrahimî programlar tarafından tüm bunların kutsallığına saldırıldı ve sonrasındaysa doğayı, “tüm kötülüğün” kaynağı olarak önümüze sundular.
Pan’ın Flütü, insan nefesine ve yaşam havasına [Ruha] göndermedir. Flütü 7 ayrı kamıştan oluşur. Tüm bu kamışlar 7 ana çakradan birini temsil eder. Flütü çalmak, meditasyon yoluyla yaşamı ruha dokundurmak demektir.
Pentagramın içindeki Keçi kafasıysa doğadaki 5 elementin kontrolünü ve dengesini sembolize eder. Bu ayrıca, iki doğal güç olan maddesel dünyanın ve ruhun yukarı âlemlerinin kavuşmasıyla gerçekleştirilebilecek Tanrılığa ulaşmaya da bir göndermedir. Pan’ın şehvetli yapısı, kişinin kendisindeki ve ayrıca insan ruhundaki üreme, doğum ve yaşam enerjisinin sembolizmidir.
AŞAĞI BAKAN PENTAGRAM: Yukarıdan, taç çakramızdan giren enerjiyi sembolize eder. Satanik Yıldırım ise burada Şeytan’ı, Gerçek Yaratıcı Tanrımız olarak gösterir. Yıldırım ise, yaşam gücü – biyoelektriktir. Satanizm’deki aşağı bakan bütün semboller, enerjinin yukarıdan akarak insan ruhuna hayat vermesini ve güçlendirmesini simgeler.
Şeytan Baba, Vikan büyücülerin ve benzeri kişilerin sıkça kullandığı yukarı bakan pentagram hakkında konuştu. Bir sembol olarak, onun da bir yeri vardır, ancak aşağı bakan pentagram bir kenara atılamaz. Bunların ikisi de üst ve alt çakraları ayrı bir şekilde sembolize eder ve iki taraftan da akan enerjinin sembolüdürler. Bu iki yön de gereklidir ve evrensel dengenin birer parçasıdır.
“Aptallar ne yaptıklarını bilmiyor. Enerji yukarı gönderiliyor. Onu tekrardan besleyebilmesi için Dünya’ya gönderilmeli. Yukarı bakan pentagramın aşırı kullanımı enerjileri uzaya yolluyor ve bu da bazı sorunlara yol açıyor, ve Dünya’yı kurutarak onun kendini bu sorunlara karşı savunabilme gücünü tüketiyor.”
-Şeytan/Lucifer
Eşit Kollu Demir Haç, çoğu Demon Mühründe görülebilir ve çakraların doğru hizalanması ile insan ruhunun biçimini simgeler.
Lucifer’in birçok mührü vardır. Hepsi de tanrılığa ulaşabilmekle ilişkilidir. Aşağıda verilen sembolü, Asıl KASE’yi simgeler. Bu, yaşam iksirini tutan kadehtir. Katolik Kilisesi bu konsepti ÇALDI ve bozdu. Kase, ruhumuzda potansiyel olarak bulundurduğumuz Magnum Opus’un bir bölümüdür. Bu, somut bir nesne değildir, bir konsepttir. “Çakraların kanı”, uyarıldıklarında sızdırdıkları enerjidir. Kase, “Asil Kan” diye tasvir edilir. Bu ise çakraların ‘kanıdır’.
Aşağıdaki semboller, Astarte’ye aittir. Her ikisi de Mısır’ın Ankh’ından türemiştir.
Bu semboller ayrıca büyüde, ruhani gücü invoke ederek kutsama ile lanet yağdırmayla ve Ay ile ilişkilidir. Bunu yapabilmek için, kişinin güçlü bir biyoelektriği olmalıdır, bu da ilk sembolde bulunan Ay şeklindeki boynuzda ve Ankh’tan gelen bu iki sembolün de genel olarak biçimlerinde görünebilir.
Mısır Ankh’ı, ruha giden anahtarı ve kalp çakrasını sembolize eder. Venüs gezegeni için olan glif, ankh’tan gelmedir. Hem Venüs gezegeni, hem de Kalp Çakrası, Astaroth’a bağlıdır.
Ankh, ayrıca insan nefesinin, kalp atışının ve yaşamın sabit iç ve dış akımlarının simgesidir. Ankh, ayrıca hiyerogliflerde genellikle anahtar olarak resmedilmiştir, çünkü meditasyonda kilit nokta olan şeylerden biri de kişinin nefes alış verişidir. Nefesin kontrolüyle, ruhun içine dalış kolaylaşmış ve ruhani yetenekler de yükselmiş olur.
KIRMIZI, BEYAZ VE SİYAH renkler – kökenleri sadece Mısır’da değil, ayrıca Uzak Doğu’da da bulunuyordu. Mısır, “Siyah ve Kızıl Ülke” olarak biliniyordu ve Simya’nın merkezi konumundaydı. Simya, insan ruhunu bir tanrıya dönüştürme bilimidir. Bu dönüşüm sayesinde, Yaratıcımız Şeytan’ın yarım kalmış işini tamamlarız. Kırmızı, beyaz ve siyah renkler, insan ruhunun üç ana nadi’sine göndermedir. İda, siyahtır; Pingala, kırmızıdır; ve Suşumna ise beyazdır.
“KARANLIK”
“Karanlığın” Satanizm ile ilişkisi, çoğu zaman çarpıtılmıştır. Bu; hayaletler, gûller, ve diğer saçmalıklarla ilgili değildir. Satanik “karanlık”; “yang” içindeki “yin” ile ilişkilidir. Bu, ruhtaki dişil tarafı; meditasyon yoluyla eriştiğimiz bilinçaltı zihni sembolize eder. Şeytan’ın Yılanı, ruhun dişil tarafındadır. Ruhun eril tarafıysa mantıksal taraftır- sol beyin de erildir. Sağ beyin ise beynin dişil kısmıdır. Ruhun hem pozitif, hem de negatif kutupları vardır. Hem eril, hem de dişil kısımlar birlikte çalışmak zorundadır. Mantıksal eril kısım, -sol beyin-, dişil tarafı düşünce ve irade yoluyla yönlendirir. Ruhun dişil tarafıysa ruhun dinamosudur. Mantıksal eril taraftan gelen düşünceleri zuhur ettirir. Dişil taraf, ayrıca ruhun yaratıcı yönüdür; rüyalar, müzik, duygular ve sezgiler buradan gelir. Kişinin kendi kaderini yönetme gücü ve ruhani özgürlük ruhun dişil tarafıyla mümkün olduğu için, Hristiyanlık ve onunla aynı türden olan İslâm gibi programlar, kadınları aşağılık gibi göstermek için uğraştılar. İslâm bunun için kadınlara karşı gaddarca bir tutum takındı, ve öbür taraftan Yahudi/Hristiyan incilinde de sürekli bir şekilde kadınların hiçe sayıldığı görülebilir. Tüm bunlar ayrıca bilinçaltına da, sübliminal düzeyde, ruhun dişil tarafının gücünü bastırmak ve inkâr etmek olarak yansımaktadır. Ruhaniyeti kaldırma programları olmaktan başka bir şey olmayan yüzyıllar boyu dayatılmış bu saçmalıklarla birlikte, ruhun dişil tarafı ve onun güçleri köreldi. Bu yüzden insanlık ve bu dünya, böylesine çirkin bir karmaşa içinde. Bu artık oldukça önemli nesilsel bir dengesizlik yarattı. Satanizm, güç meditasyonları üzerinden tekrar dengeyi kurabilmek adına ruhun dişil tarafını güçlendirir; ruhani sağlığı iyileştirir; ve tabii ki kişiyi de güçlendirir.
“İblis Dirgeni”, aslında, Hristiyanlıktan binlerce yıl önce de var olmuş oldukça antik bir semboldür. Bu sembol, [Hristiyanlığın ve onun asıl kökü olan Yahudiliğin bol bol öğelerini çaldığı, inanılmaz boyutlarda çarpıttığı ve bozduğu; hiç gündeme getirilmemiş, ruhani bilgiyi yok etmek ve bu gücü sadece “Seçilmiş” azınlığa bırakmak için büyük çapta hırsızlığın yaşandığı] Uzak Doğu’da ortaya çıkmıştır. “TRİSHUL” olarak bilinir ve Sanskritçe’de “granthi” olarak da bilinen kök, kalp ve 6. çakralardaki düğümleri delip geçmeyi simgeler. Yılanın yükselebilmesi için, üçü de açık olmalıdır. Trishul, üç granthi’yi de delip geçen yılan enerjisini sembolize eder.
Baphomet tasviri, köken olarak [yukarıdaki] Şiva’dan alınmıştır. Kolların pozisyonuna dikkat edin, birisi yukarı bakıyor ve diğeri de aşağıya bakıyor. Baphomet, yine aynı şekilde ruhun eril ve dişil yanlarıdır. Baphomet’in hem erkek hem de kadın oluşuna dikkat edin, bu aynı zamanda Mısır Tanrısı Akhenaton’un tasvirlerinde de görülebilir. Boynuzlar, Merkür’ün sembolleridir ve vril, chi, cadıgücü, yaşam gücü, prana’yı simgeler.
Ruhun kanatları ise ruhani özgürlüğü simgelerler. Keçi, yaşam gücünü, vril’i çoğaltmadaki üretkenliği simgeler. Bununla birlikte yılan uyanır ve yükselir. “Bin Gencin Keçisi”, Taç Çakrasına, “Sahasrara”ya bir göndermedir; bu, Sanskritçe’de “Bin Taçyapraklı Lotus” anlamındadır.
Boynuzlar; yaşam gücünün, cadıgücünün, vril’in, chi’nin simgesidirler. Bu, Merkür gezegeni için olan sembolle gösterilmiştir [hemen aşağıda görebilirsiniz]. “Merkür”, ayrıca “Tanrıların Elçisi” olarak da bilinmektedir. “Tanrı/lar”, çakralar için bir şifrelemedir. Azazel tasvirinde gösterilen, başından parlak ışınlarla yayılan boynuzlar [aynı şekilde aşağıda], yükselmiş bir yılanı simgelemektedir.
Piramit sembolizmi, insanlarda bulunan çakraların şekline göndermedir. Tepedeki kayıp blok, tamamlanmamış işi sembolize eder ve HER ŞEYİ GÖREN GÖZ de gnosis’tir ve kişi tanrılığa ulaşınca gelecek olan âlim-i mutlaklığın sembolüdür. Bu düzey, ayrıca “SAMADİ” veya “MÜKEMMEL BİLİNÇ” olarak da bilinir. Soldaki görsel, Amerikan bir dolar banknotundan alınmıştır. Amerika Birleşik Devletleri, hükümeti ve her şeyiyle birlikte Masonik ilkeler üzerine kurulmuştur ve hiçbir şekilde Hristiyanlıkla ilişiği yoktur. Gerçek Masonluk, Şeytan’dandır.
666, Güneş’in Kabalistik karesel değeridir. 666, en önemli olan Güneş Çakrasına bağlıdır. “Süleyman Mabedi”nin gerçek anlamı “GÜNEŞ MABEDİDİR”. “Sol” “Om” ve “On” sözcüklerinin hepsi de Güneş anlamındadır. “Sol,” Güneş için Latince bir sözcüktür ve İngilizce “soul” sözcüğüne yakındır [Türkçesiyle ruh]. “Om,” Hindular tarafından Ruhani Güneş’e atfedilmiş bir isim ve “On” da Mısırlılarca Güneş için kullanılmış bir sözcüktür. Süleyman Mabedi sembolizmi uydurma Nasıralı’da olduğu gibi [Nasıralı İsa’dan bahsedilmektedir] ve hemen hemen Yahudi/Hristiyan İncili’ndeki her şey gibi çalındı ve şu anda isminden bahsedilince akla gelen bir karakter için kullanıldı.
“Güneş Mabedi”nin gerçekte ruhani bir anlamı vardır. Bu, mükemmelleşmiş ruhu sembolize eder. Böyle bir ruhun merkezindeki, ruhani enerjiyi ruhta dolaştıran Güneş [666] Çakrasından 8 ayrı ışın yayılır. 8, Astaroth’un sayısıdır. Bu ayrıca “Yeni Kudüs” olarak da bilinir. “Kudüs” ismi çalınmıştır ve İsrail’de bir şehir olacak şekilde değiştirilmiştir. Kudüs aslında BİR KONSEPTTİR!
Üstteki iki Satanik sembole dikkat edin, 8 sayısı sonsuzluk/ölümsüzlük için bir sayıdır. Burada 8 sadece yana yatmıştır. Çift haç ise insan ruhunun Güneş [666] ve Kalp/Omuz Çakralarını simgeler. 8 köşeli yıldız ise aslen Astaroth’un Yıldızı’dır. Katolik Kilisesi ise buna “Canavarın Mührü” demiştir. Ruhaniyetle ilgili olan her şey, Hristiyanlıkça kötülendi, iftiralar atıldı, küfürler edildi ve kutsallığına saldırıldı.
Parlayan mükemmelleşmiş ruha ayrıca “Işık” da denir.
Aşağıdaki Astaroth’un simgesi, İda ile Pingala nadi’leri eşit bir şekilde aktive edildiğinde ve Suşumna daha fazla uyku durumunda olmayınca kişinin sahip olacağı dengeyi simgeler.
Kurukafa ve Kemikler, Magnum Opus’un (ruhun tanrıya evrilmesi) aşamalarından birisi olan Nigredo’yu simgeler. Bu, ruh tanrılığa ermeden önce onu arıtmak için gelecek ölüm aşamasıdır. Kir, arı olandan ayrıştırılacaktır.
Kara Güneş, Kuzgun, Karga, ve siyah renk, yine ayrıca ters bir yıldıza göndermedir ve Nigredo aşamasını simgelerler. Kara Güneş, astral Güneş’tir.
Tavus Kuşu, Şeytan için kutsal bir hayvandır; üçüncü gözü ve Nigredo’dan [dönüşümden] sonra gelen Magnum Opus’un çok-renkli aşamasını simgeler.
“Lucifer, Lucifer, kuyruğunla yol göster, ve beni ölüm vadisinin dar geçidinden, hızlıca götür parlak ışığa, Tanrıların sarayına” -Isanatha Muni
Ters haç, oldukça antik bir semboldür. EVET, Hristiyanlık ve onun çıktığı kök olan Yahudilerden binlerce yıl önce de var olmuş bir semboldür. Sembolün gerçek anlamı, çakraların doğru hizalanmasına bir gönderme taşır. En önemli olan Güneş Çakrası [666] aşağıya bakmaktadır, ve ruhun güç kaynağıdır.
Güneş Çakrası ve Masonluğa ilişkin: “Hiram Abi” karakteri başka bir alegoridir. “HİRAM”, oldukça antik bir Güneş mantrasıdır, Kara Güneş [astral Güneş] ile alakalıdır. Hrim, mason olan Hiram Abi ile bağlantılıdır. “Masonlukta, tüm üçüncü derece adaylarına anlatılır.” ÜÇ detayına dikkat edin; Güneş Çakrası, üçüncü çakradır. Altın çakra olarak da bilinir. Güneş Çakrası, ayrıca svastika ile de sembolize edilir. Wikipedia’daki Hiram Abi sayfasından:
Hiram Abi (ya da Hiram Abif veya Dul Kadının Oğlu), Masonlukta üçüncü derece adaylarına aktarılan bir alegoridir. Hiram, Kral Süleyman’ın Mabedi’nin baş mimarı olarak tanıtılır. Kendi tasarladığı Mabet içinde, Üçüncü Derece Masonların saklı şifrelerini öğrenmeye çalışan üç eşkıyâca öldürülmüştür.
NOT: “Hiram, Kral Süleyman’ın Mabedi’nin baş mimarı olarak tanıtılır.” Bir diğer deyişle, ters Satanik haçla simgelenen Güneş Çakrası, Magnum Opus’un kaynağıdır ve ruhun güç merkezidir. Bunun için olan başka bir sembolizm de, Thor’un Çekici’dir. Güneş Çakrası, “ruhun mimarı”dır. Ruhunuzu güçlendirmek için gereken tüm enerji, bu çakradan gelir. Güneş Çakrası, göbek deliğinin yakınında konumlanmıştır ve burası ayrıca ilk annemizin karnındayken besinimizi aldığımız noktadır. Hiram Abi, bir karakter değildir, bir KONSEPTTİR. “Saklı şifreler”, mantralara ve çakraları uyandırıp güçlendiren güç sözcüklerine göndermedir. Tüm antik Pagan dinleri, Güneş için bir vurgu yaptılar. Güneş, yaşamın bahşedicisidir ve bu aynı şekilde ruhun astral Güneşi [“Süleyman Mabedi”] için de geçerlidir. Güneş Çakrası, ayrıca Magnum Opus’ta da önemli bir role sahiptir.
Üzücü bir gerçektir ki, pek az Satanist sembollerimizin gerçek anlamlarını biliyor. Çoğu ise Hristiyan kaynaklarından yalan yanlış bilgilerle kalmış oluyor. Hristiyanlar, aptallıklarını ve cahilliklerini göstermekte geri adım atmıyorlar. Bilgiye sahip olan kişiye hiçbir hile, aldatma ve yalan ulaşamaz. Bu yüzdendir ki Hristiyanların en azılı düşman olarak gördükleri şey, bilginin ta kendisidir. Bütün Satanik semboller, insanlığın ruhani ve fiziksel mükemmellik ile ölümsüzlük – kısacası tanrılık hedefine dair göndermeler taşır. Hepsi değilse bile çoğu Satanik sembol, gerçek ruhani bilgiyle ve insan ruhuyla ilişkilidir.
YILAN: Satanizm’deki en kutsal semboldür. Yılan, omurganın aşağısında bulunan kundalini gücünü temsil eder. Güç meditasyonları ve bazı egzersizlerle yılan uyandırıldığında, yedi çakra üzerinden yükselir ve yoğun bir farkındalık, aydınlanma, psişik güçler ile yetenekler, ve âlim-i mutlaklık [NOT: “her şeyi bilebilme/sezebilme”] getirir. Kukuletalı kobra [NOT: diğer adıyla “kral kobra”], Mısır’daki çoğu antik oymada ve resimde görülebilir. Yılanı yükseltince gelen genişletilmiş bilinci sembolize eder. Bu, – yılanı yükseltebilmek-, Satanizm’in ASIL hedefidir. Yılan enerjisini yükseltmeyi başaranlar, çok daha üst bir ruhani düzeydedirler ve Hristiyanlık ve diğer ilişkili programlarca kandırılamazlar.
KEÇİ BAŞI veya KEÇİ ADAM: Bu sembol, Antik Yunan Tanrısı “Pan”a aittir. “Pan”, Antik Yunanca’da “Var olan her şey” ile “Her Şeyin Üzerinde Olan” anlamlarındadır. Doğanın aşkın güçleri, bu sözcükte gizlidir, ve aynı zamanda var olan her şey doğadandır anlamı da bu sözcükte yatar. Bu tanrının ismi, dünyamızda aşağıdaki ve yukarıdaki doğal olan tüm şeylere ve güçlere bir göndermedir. Hristiyanlığın yalanlarına ve karalama kampanyalarının aksine, Pan aslında şen şakrak ve iyi bir tanrıydı ve doğanın masumiyeti ile doğadan gelen yaşamı sembolize ediyordu. İbrahimî programlar tarafından tüm bunların kutsallığına saldırıldı ve sonrasındaysa doğayı, “tüm kötülüğün” kaynağı olarak önümüze sundular.
Pan’ın Flütü, insan nefesine ve yaşam havasına [Ruha] göndermedir. Flütü 7 ayrı kamıştan oluşur. Tüm bu kamışlar 7 ana çakradan birini temsil eder. Flütü çalmak, meditasyon yoluyla yaşamı ruha dokundurmak demektir.
Pentagramın içindeki Keçi kafasıysa doğadaki 5 elementin kontrolünü ve dengesini sembolize eder. Bu ayrıca, iki doğal güç olan maddesel dünyanın ve ruhun yukarı âlemlerinin kavuşmasıyla gerçekleştirilebilecek Tanrılığa ulaşmaya da bir göndermedir. Pan’ın şehvetli yapısı, kişinin kendisindeki ve ayrıca insan ruhundaki üreme, doğum ve yaşam enerjisinin sembolizmidir.
AŞAĞI BAKAN PENTAGRAM: Yukarıdan, taç çakramızdan giren enerjiyi sembolize eder. Satanik Yıldırım ise burada Şeytan’ı, Gerçek Yaratıcı Tanrımız olarak gösterir. Yıldırım ise, yaşam gücü – biyoelektriktir. Satanizm’deki aşağı bakan bütün semboller, enerjinin yukarıdan akarak insan ruhuna hayat vermesini ve güçlendirmesini simgeler.
Şeytan Baba, Vikan büyücülerin ve benzeri kişilerin sıkça kullandığı yukarı bakan pentagram hakkında konuştu. Bir sembol olarak, onun da bir yeri vardır, ancak aşağı bakan pentagram bir kenara atılamaz. Bunların ikisi de üst ve alt çakraları ayrı bir şekilde sembolize eder ve iki taraftan da akan enerjinin sembolüdürler. Bu iki yön de gereklidir ve evrensel dengenin birer parçasıdır.
“Aptallar ne yaptıklarını bilmiyor. Enerji yukarı gönderiliyor. Onu tekrardan besleyebilmesi için Dünya’ya gönderilmeli. Yukarı bakan pentagramın aşırı kullanımı enerjileri uzaya yolluyor ve bu da bazı sorunlara yol açıyor, ve Dünya’yı kurutarak onun kendini bu sorunlara karşı savunabilme gücünü tüketiyor.”
-Şeytan/Lucifer
Eşit Kollu Demir Haç, çoğu Demon Mühründe görülebilir ve çakraların doğru hizalanması ile insan ruhunun biçimini simgeler.
Lucifer’in birçok mührü vardır. Hepsi de tanrılığa ulaşabilmekle ilişkilidir. Aşağıda verilen sembolü, Asıl KASE’yi simgeler. Bu, yaşam iksirini tutan kadehtir. Katolik Kilisesi bu konsepti ÇALDI ve bozdu. Kase, ruhumuzda potansiyel olarak bulundurduğumuz Magnum Opus’un bir bölümüdür. Bu, somut bir nesne değildir, bir konsepttir. “Çakraların kanı”, uyarıldıklarında sızdırdıkları enerjidir. Kase, “Asil Kan” diye tasvir edilir. Bu ise çakraların ‘kanıdır’.
Aşağıdaki semboller, Astarte’ye aittir. Her ikisi de Mısır’ın Ankh’ından türemiştir.
Bu semboller ayrıca büyüde, ruhani gücü invoke ederek kutsama ile lanet yağdırmayla ve Ay ile ilişkilidir. Bunu yapabilmek için, kişinin güçlü bir biyoelektriği olmalıdır, bu da ilk sembolde bulunan Ay şeklindeki boynuzda ve Ankh’tan gelen bu iki sembolün de genel olarak biçimlerinde görünebilir.
Mısır Ankh’ı, ruha giden anahtarı ve kalp çakrasını sembolize eder. Venüs gezegeni için olan glif, ankh’tan gelmedir. Hem Venüs gezegeni, hem de Kalp Çakrası, Astaroth’a bağlıdır.
Ankh, ayrıca insan nefesinin, kalp atışının ve yaşamın sabit iç ve dış akımlarının simgesidir. Ankh, ayrıca hiyerogliflerde genellikle anahtar olarak resmedilmiştir, çünkü meditasyonda kilit nokta olan şeylerden biri de kişinin nefes alış verişidir. Nefesin kontrolüyle, ruhun içine dalış kolaylaşmış ve ruhani yetenekler de yükselmiş olur.
KIRMIZI, BEYAZ VE SİYAH renkler – kökenleri sadece Mısır’da değil, ayrıca Uzak Doğu’da da bulunuyordu. Mısır, “Siyah ve Kızıl Ülke” olarak biliniyordu ve Simya’nın merkezi konumundaydı. Simya, insan ruhunu bir tanrıya dönüştürme bilimidir. Bu dönüşüm sayesinde, Yaratıcımız Şeytan’ın yarım kalmış işini tamamlarız. Kırmızı, beyaz ve siyah renkler, insan ruhunun üç ana nadi’sine göndermedir. İda, siyahtır; Pingala, kırmızıdır; ve Suşumna ise beyazdır.
“KARANLIK”
“Karanlığın” Satanizm ile ilişkisi, çoğu zaman çarpıtılmıştır. Bu; hayaletler, gûller, ve diğer saçmalıklarla ilgili değildir. Satanik “karanlık”; “yang” içindeki “yin” ile ilişkilidir. Bu, ruhtaki dişil tarafı; meditasyon yoluyla eriştiğimiz bilinçaltı zihni sembolize eder. Şeytan’ın Yılanı, ruhun dişil tarafındadır. Ruhun eril tarafıysa mantıksal taraftır- sol beyin de erildir. Sağ beyin ise beynin dişil kısmıdır. Ruhun hem pozitif, hem de negatif kutupları vardır. Hem eril, hem de dişil kısımlar birlikte çalışmak zorundadır. Mantıksal eril kısım, -sol beyin-, dişil tarafı düşünce ve irade yoluyla yönlendirir. Ruhun dişil tarafıysa ruhun dinamosudur. Mantıksal eril taraftan gelen düşünceleri zuhur ettirir. Dişil taraf, ayrıca ruhun yaratıcı yönüdür; rüyalar, müzik, duygular ve sezgiler buradan gelir. Kişinin kendi kaderini yönetme gücü ve ruhani özgürlük ruhun dişil tarafıyla mümkün olduğu için, Hristiyanlık ve onunla aynı türden olan İslâm gibi programlar, kadınları aşağılık gibi göstermek için uğraştılar. İslâm bunun için kadınlara karşı gaddarca bir tutum takındı, ve öbür taraftan Yahudi/Hristiyan incilinde de sürekli bir şekilde kadınların hiçe sayıldığı görülebilir. Tüm bunlar ayrıca bilinçaltına da, sübliminal düzeyde, ruhun dişil tarafının gücünü bastırmak ve inkâr etmek olarak yansımaktadır. Ruhaniyeti kaldırma programları olmaktan başka bir şey olmayan yüzyıllar boyu dayatılmış bu saçmalıklarla birlikte, ruhun dişil tarafı ve onun güçleri köreldi. Bu yüzden insanlık ve bu dünya, böylesine çirkin bir karmaşa içinde. Bu artık oldukça önemli nesilsel bir dengesizlik yarattı. Satanizm, güç meditasyonları üzerinden tekrar dengeyi kurabilmek adına ruhun dişil tarafını güçlendirir; ruhani sağlığı iyileştirir; ve tabii ki kişiyi de güçlendirir.
“İblis Dirgeni”, aslında, Hristiyanlıktan binlerce yıl önce de var olmuş oldukça antik bir semboldür. Bu sembol, [Hristiyanlığın ve onun asıl kökü olan Yahudiliğin bol bol öğelerini çaldığı, inanılmaz boyutlarda çarpıttığı ve bozduğu; hiç gündeme getirilmemiş, ruhani bilgiyi yok etmek ve bu gücü sadece “Seçilmiş” azınlığa bırakmak için büyük çapta hırsızlığın yaşandığı] Uzak Doğu’da ortaya çıkmıştır. “TRİSHUL” olarak bilinir ve Sanskritçe’de “granthi” olarak da bilinen kök, kalp ve 6. çakralardaki düğümleri delip geçmeyi simgeler. Yılanın yükselebilmesi için, üçü de açık olmalıdır. Trishul, üç granthi’yi de delip geçen yılan enerjisini sembolize eder.
Baphomet tasviri, köken olarak [yukarıdaki] Şiva’dan alınmıştır. Kolların pozisyonuna dikkat edin, birisi yukarı bakıyor ve diğeri de aşağıya bakıyor. Baphomet, yine aynı şekilde ruhun eril ve dişil yanlarıdır. Baphomet’in hem erkek hem de kadın oluşuna dikkat edin, bu aynı zamanda Mısır Tanrısı Akhenaton’un tasvirlerinde de görülebilir. Boynuzlar, Merkür’ün sembolleridir ve vril, chi, cadıgücü, yaşam gücü, prana’yı simgeler.
Ruhun kanatları ise ruhani özgürlüğü simgelerler. Keçi, yaşam gücünü, vril’i çoğaltmadaki üretkenliği simgeler. Bununla birlikte yılan uyanır ve yükselir. “Bin Gencin Keçisi”, Taç Çakrasına, “Sahasrara”ya bir göndermedir; bu, Sanskritçe’de “Bin Taçyapraklı Lotus” anlamındadır.
Boynuzlar; yaşam gücünün, cadıgücünün, vril’in, chi’nin simgesidirler. Bu, Merkür gezegeni için olan sembolle gösterilmiştir [hemen aşağıda görebilirsiniz]. “Merkür”, ayrıca “Tanrıların Elçisi” olarak da bilinmektedir. “Tanrı/lar”, çakralar için bir şifrelemedir. Azazel tasvirinde gösterilen, başından parlak ışınlarla yayılan boynuzlar [aynı şekilde aşağıda], yükselmiş bir yılanı simgelemektedir.
Piramit sembolizmi, insanlarda bulunan çakraların şekline göndermedir. Tepedeki kayıp blok, tamamlanmamış işi sembolize eder ve HER ŞEYİ GÖREN GÖZ de gnosis’tir ve kişi tanrılığa ulaşınca gelecek olan âlim-i mutlaklığın sembolüdür. Bu düzey, ayrıca “SAMADİ” veya “MÜKEMMEL BİLİNÇ” olarak da bilinir. Soldaki görsel, Amerikan bir dolar banknotundan alınmıştır. Amerika Birleşik Devletleri, hükümeti ve her şeyiyle birlikte Masonik ilkeler üzerine kurulmuştur ve hiçbir şekilde Hristiyanlıkla ilişiği yoktur. Gerçek Masonluk, Şeytan’dandır.
666, Güneş’in Kabalistik karesel değeridir. 666, en önemli olan Güneş Çakrasına bağlıdır. “Süleyman Mabedi”nin gerçek anlamı “GÜNEŞ MABEDİDİR”. “Sol” “Om” ve “On” sözcüklerinin hepsi de Güneş anlamındadır. “Sol,” Güneş için Latince bir sözcüktür ve İngilizce “soul” sözcüğüne yakındır [Türkçesiyle ruh]. “Om,” Hindular tarafından Ruhani Güneş’e atfedilmiş bir isim ve “On” da Mısırlılarca Güneş için kullanılmış bir sözcüktür. Süleyman Mabedi sembolizmi uydurma Nasıralı’da olduğu gibi [Nasıralı İsa’dan bahsedilmektedir] ve hemen hemen Yahudi/Hristiyan İncili’ndeki her şey gibi çalındı ve şu anda isminden bahsedilince akla gelen bir karakter için kullanıldı.
“Güneş Mabedi”nin gerçekte ruhani bir anlamı vardır. Bu, mükemmelleşmiş ruhu sembolize eder. Böyle bir ruhun merkezindeki, ruhani enerjiyi ruhta dolaştıran Güneş [666] Çakrasından 8 ayrı ışın yayılır. 8, Astaroth’un sayısıdır. Bu ayrıca “Yeni Kudüs” olarak da bilinir. “Kudüs” ismi çalınmıştır ve İsrail’de bir şehir olacak şekilde değiştirilmiştir. Kudüs aslında BİR KONSEPTTİR!
Üstteki iki Satanik sembole dikkat edin, 8 sayısı sonsuzluk/ölümsüzlük için bir sayıdır. Burada 8 sadece yana yatmıştır. Çift haç ise insan ruhunun Güneş [666] ve Kalp/Omuz Çakralarını simgeler. 8 köşeli yıldız ise aslen Astaroth’un Yıldızı’dır. Katolik Kilisesi ise buna “Canavarın Mührü” demiştir. Ruhaniyetle ilgili olan her şey, Hristiyanlıkça kötülendi, iftiralar atıldı, küfürler edildi ve kutsallığına saldırıldı.
Parlayan mükemmelleşmiş ruha ayrıca “Işık” da denir.
Aşağıdaki Astaroth’un simgesi, İda ile Pingala nadi’leri eşit bir şekilde aktive edildiğinde ve Suşumna daha fazla uyku durumunda olmayınca kişinin sahip olacağı dengeyi simgeler.
Kurukafa ve Kemikler, Magnum Opus’un (ruhun tanrıya evrilmesi) aşamalarından birisi olan Nigredo’yu simgeler. Bu, ruh tanrılığa ermeden önce onu arıtmak için gelecek ölüm aşamasıdır. Kir, arı olandan ayrıştırılacaktır.
Kara Güneş, Kuzgun, Karga, ve siyah renk, yine ayrıca ters bir yıldıza göndermedir ve Nigredo aşamasını simgelerler. Kara Güneş, astral Güneş’tir.
Tavus Kuşu, Şeytan için kutsal bir hayvandır; üçüncü gözü ve Nigredo’dan [dönüşümden] sonra gelen Magnum Opus’un çok-renkli aşamasını simgeler.
“Lucifer, Lucifer, kuyruğunla yol göster, ve beni ölüm vadisinin dar geçidinden, hızlıca götür parlak ışığa, Tanrıların sarayına” -Isanatha Muni
Ters haç, oldukça antik bir semboldür. EVET, Hristiyanlık ve onun çıktığı kök olan Yahudilerden binlerce yıl önce de var olmuş bir semboldür. Sembolün gerçek anlamı, çakraların doğru hizalanmasına bir gönderme taşır. En önemli olan Güneş Çakrası [666] aşağıya bakmaktadır, ve ruhun güç kaynağıdır.
Güneş Çakrası ve Masonluğa ilişkin: “Hiram Abi” karakteri başka bir alegoridir. “HİRAM”, oldukça antik bir Güneş mantrasıdır, Kara Güneş [astral Güneş] ile alakalıdır. Hrim, mason olan Hiram Abi ile bağlantılıdır. “Masonlukta, tüm üçüncü derece adaylarına anlatılır.” ÜÇ detayına dikkat edin; Güneş Çakrası, üçüncü çakradır. Altın çakra olarak da bilinir. Güneş Çakrası, ayrıca svastika ile de sembolize edilir. Wikipedia’daki Hiram Abi sayfasından:
Hiram Abi (ya da Hiram Abif veya Dul Kadının Oğlu), Masonlukta üçüncü derece adaylarına aktarılan bir alegoridir. Hiram, Kral Süleyman’ın Mabedi’nin baş mimarı olarak tanıtılır. Kendi tasarladığı Mabet içinde, Üçüncü Derece Masonların saklı şifrelerini öğrenmeye çalışan üç eşkıyâca öldürülmüştür.
NOT: “Hiram, Kral Süleyman’ın Mabedi’nin baş mimarı olarak tanıtılır.” Bir diğer deyişle, ters Satanik haçla simgelenen Güneş Çakrası, Magnum Opus’un kaynağıdır ve ruhun güç merkezidir. Bunun için olan başka bir sembolizm de, Thor’un Çekici’dir. Güneş Çakrası, “ruhun mimarı”dır. Ruhunuzu güçlendirmek için gereken tüm enerji, bu çakradan gelir. Güneş Çakrası, göbek deliğinin yakınında konumlanmıştır ve burası ayrıca ilk annemizin karnındayken besinimizi aldığımız noktadır. Hiram Abi, bir karakter değildir, bir KONSEPTTİR. “Saklı şifreler”, mantralara ve çakraları uyandırıp güçlendiren güç sözcüklerine göndermedir. Tüm antik Pagan dinleri, Güneş için bir vurgu yaptılar. Güneş, yaşamın bahşedicisidir ve bu aynı şekilde ruhun astral Güneşi [“Süleyman Mabedi”] için de geçerlidir. Güneş Çakrası, ayrıca Magnum Opus’ta da önemli bir role sahiptir.