Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Sümerler: Ölüm ve Ölümden Sonra Yaşam

Joined
Dec 20, 2020
Messages
231
Antik Sümer mitolojisinde kişisel evler, içinde yaşayan insanların gündelik yaşamına dair bize çok az şey söyler. Bunlar bize genel anlamda az sayıda küçük bulgu ve ayırt edici özellik sunar. Bunun nedeni, içinde yaşayan insanların yoksul ve donanımsız olması ve mobilyalarla tesisatların yaygın olarak kullanılmamış olmasıdır. Hanelerin ortada bir salon ya da avluha çıkacak şekilde planlanıyordu ve bu basit yapılar toplumun temel birimi olarak önemini ortaya koyuyordu. Bu planlar, zaman zaman hanenin bazı fertlerinin toplumdan ayrı tutulduğunun bir göstergesiydi; görünüşe göre bunlar işlev farklılığı nedeniyle arılması gerekmeyen bir kaç ayrı birime yeniden bölünmüştü. Evin, aile yaşamının merkezinde yer alan konumu, I. EH dönemi ve sonrasında daha önceki geleneklere geri dönüşü temsil edecek bir biçimde katların altındaki mezarların varlığıyla vurgulanıyordu. Evdeki mezarlara kural olarak yalnızca çocukların bu şekilde gömüldüğü daha önceki dönemlerin aksine, her iki cinsiyetten ve her yaş grubuna ait kemikler bulunuyordu. Mezarların sayısı çoğunlukla evde yaşadığı tahmin edilen herkesi alabilecek kadar fazla değildi. Görünüşe göre ailenin bazı fertleri bu ayrıcalıklı durum için seçilmişti. Diğerleri ise tahminen yerleşim yerinin dışındaki mezarlıklara gömülmüşlerdi. Belki de katların altında gömülenlerin evin inşa edilmesiyle bağlantısı vardı ya da bunlar grubun özellikle sevilen ve sayılan fertleriydi.

sumerler-tarafindan-gelistirilen-civi-yazisi.jpg

-Sümerler tarafından geliştirilen çivi yazısı.


Paradoksal bir şekilde bnize, içinde gömülü bulunan kişilerin gündelik yaşamlarına dair en iyi kanıtları sunan bu mezarlar ve şehrin sınırları dışında yer alan mezarlıklardır. Muhtemelen gelenekler ya da dini inanışlar gereği +4000 M.Ö. boyunca ölülerin açıkça öbür dünyadaki yaşamlarını mümkün olduğu kadar rahat kılmaları için konmuş mezar eşyalarıyla gömüldüklerini belirlemiştir. Bu mezarlarda yiyecek, giyecek, süs eşyaları, alet, silah ve hatta müzik aletleri bulunurdu. Ölümden soınraki yaşamın "Işıktan yoksun yaşarlar, toz onların nevalesi, çamur yiyecekleridir. Karanlıkta yaşarlar ve kuşlar gibi giyinirler. Gece kadar sessizler, sadece bakarlar..." şekilde tasvir edildiği Inanna'nın yeraltı dünyasına inişi miti gibi, Sümer metinlerinin bazı kısımlarında belirtilmektedir. (Kramer, Pritchar'da 1955) Bu betimleme, kendinizle birlikte sizi rahat ettirecek her türlü eşyayı götürmeniz gerektiğini ortaya koymaktadır. Babil metinlerinde çizilen resimler de daha iç açıcı değildir. Enkidu, yeraltı dünyasına kendinin verdiği isimle, Toz Evini Gılgamış'a benzer karanlık terimlerle tasvir etmektedir. (George 1999:61) Başka iki metin, Urname'nun ölümü (Kramer 1967) ve Gılgamış'ın Ölümü (George 1999:Bölüm 5) yine de kaderlerini yeraltı dünyasının efendileri için pahalı armağanlar ve ziyafetleriyle iyileştirebileceklerini öne sürerek mezar eşyalarının en azından bazıları için başka bir kullanımı ortaya koymaktadır.

Cenaze törenleriyle ilgili kanıtlar üzerinde yapılan çalışmalar, Chapman ve meslektaşlarının “Ölümün Arkeolojisi (1981) ve Morris’in “Klasik Antikitede Ölüm Ritüeli ve Toplumsal Yapı” (1981) adlı kitaplarında sunulduğu gibi, son yıllarda çok daha donanımlı bir hal aldığını göstermektedir. Arkeologlar eskiden yaygın bir şekilde yapılan basit varsayımlarda yer alan tuzaklardan bazılarıyla ilgili olarak daha da bilinçlenmektedir. Verili bir mezar grubunun mutlaka gündelik hayatı yansıttığını varsaymak yeterli değildi. Bunun böyle olduğunun gösterilmesi de zorunludur. Örneğin, eğer bir bütün olarak toplumla ilgili birtakım sonuçlara varılacaksa, mezarların yaş ve cinsiyet oranları ile iktisadi ve toplumsal gruplamalar bakımından nüfus profilini yansıtan temsil niteliğine sahip bireylerin örneklemlerini barındırması gerekir. Sümerler öIüme saygı duyuyorlardı ve yaşam sona erdiğinde öIülerin gömülmesini diğer kültürlerdeki insanlar kadar ciddiye aldılar.

Çoğu Sümer insanı zor hayatlar yaşadı ve ahiret hakkındaki fikirleri dünyevi varoluşlarına benziyordu, bu yüzden ahirete hazırlanmak için “hiç zaman kaybetmediler”. İnsan (tanrıların eseri olarak) bir ruha sahipti ve bedenin öIümünden sonra, İnanna’nın kız kardeşi olan tanrıça Ereşkigal ‘in, yeraltı krallığında devam etti. (Ereşkigal: Sümer efsanelerine göre Ereşkigal, krallığında hüküm verebilen ve kanun koyabilen tek kişidir. Antik Sümer şiiri olan İnanna’nın ÖIüler Diyarı’na İnişi’nde İnanna’nın ablası olarak tasvir edilir.)

Kaynakça:
-Sümer ve Sümerler-Harriet Crawford
-Tarih Sümer'de Başlar-Samuel Noah Kramer
-Eski Yakındoğu Sümer'den Kutsal Kitaba-Jean Buttero
 
Fotoğraf kullanılamıyor gözüküyor, sebebini bilmiyorum. Kusura bakmayın.
 
Macellaio(Kasap) said:
Kaynakça:
-Sümer ve Sümerler-Harriet Crawford
-Tarih Sümer'de Başlar-Samuel Noah Kramer
-Eski Yakındoğu Sümer'den Kutsal Kitaba-Jean Buttero

Muazzez İmiye Çığ’ın yazdığı kitaplar güvenilir mi?
 
Pammy said:
Muazzez İmiye Çığ’ın yazdığı kitaplar güvenilir mi?

Esenlikler,

Kitaplarını bilmesem de, televizyonda verdiği demeçlerde dille uyuşmayan kısımlar vardı diye hatırlıyorum. Sümer-Türk ilişkisi kurmaya çalışıyordu sanırsam ve bundan ötürü bazı etimolojik hatalar yaptığını hatırlıyorum.

Buna denk gelişim üzerinden zaman geçtiği için yanlış hatırlıyor olabilirim.

İyi akşamlar.
 
Pammy said:
Muazzez İmiye Çığ’ın yazdığı kitaplar güvenilir mi?
*İlmiye

Bright Truth said:
Esenlikler,

Kitaplarını bilmesem de, televizyonda verdiği demeçlerde dille uyuşmayan kısımlar vardı diye hatırlıyorum. Sümer-Türk ilişkisi kurmaya çalışıyordu sanırsam ve bundan ötürü bazı etimolojik hatalar yaptığını hatırlıyorum.

Buna denk gelişim üzerinden zaman geçtiği için yanlış hatırlıyor olabilirim.

İyi akşamlar.

Galiba konu ırk olunca Türk tarihini yüceltmek için Sümer Medeniyetinin gelişmişliğinden pay alma amaçlı ortağa attığı iddialar ve Kürtlerin aslında var olmadığını söylemesi gibi bazı gariplikleri yüzünden çok sayılan biri değil.

Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni adlı kitabının amacı umut vaat ediyor. İbrahimi hikayelerin Pagan orijinalleri için okumuştum ama beni konuyu ele alışı çok tatmin etmedi. Yine de ilgi çekiciydi ve okumaya değer. Yahudi Sitchin’in 12. Gezegen’i daha temelli duruyor, adamın kitaplarında ET Pagan tanrılarını kabul edip bir şekilde tek tanrıya bağlamaya çalışması trajikomik ama o da okunması gereken kitaplardan. Çığ’ın Türklere pay çıkarmaya çalışması gibi o da Yahudiler’e pay çıkarmaya çalışıyor.

Çığ’ın İnanna’nın Aşkı kitabıysa İnanna-Tammuz efsanesini eski şiirlerden toplayıp bir tiyatro oyunu şeklinde yazılmış. Şiirlerdeki birkaç sembolizmi fark edebildim ama çok bir şey vermedi. Kadın ön sözde bazı yerlerin anlaşılmaz olduğunu ve kendi tarafından bir bakıma yeniden yazıldığını söylemiş.

Birkaç kitabın daha PDF’i var sırada. Bakacağız.
 
Pammy said:
Macellaio(Kasap) said:
Kaynakça:
-Sümer ve Sümerler-Harriet Crawford
-Tarih Sümer'de Başlar-Samuel Noah Kramer
-Eski Yakındoğu Sümer'den Kutsal Kitaba-Jean Buttero

Muazzez İmiye Çığ’ın yazdığı kitaplar güvenilir mi?

İnce eleyip sık dokuyarak okumak lazım.
 
Pammy said:
Pammy said:
Muazzez İmiye Çığ’ın yazdığı kitaplar güvenilir mi?
*İlmiye

Bright Truth said:
Esenlikler,

Kitaplarını bilmesem de, televizyonda verdiği demeçlerde dille uyuşmayan kısımlar vardı diye hatırlıyorum. Sümer-Türk ilişkisi kurmaya çalışıyordu sanırsam ve bundan ötürü bazı etimolojik hatalar yaptığını hatırlıyorum.

Buna denk gelişim üzerinden zaman geçtiği için yanlış hatırlıyor olabilirim.

İyi akşamlar.

Galiba konu ırk olunca Türk tarihini yüceltmek için Sümer Medeniyetinin gelişmişliğinden pay alma amaçlı ortağa attığı iddialar ve Kürtlerin aslında var olmadığını söylemesi gibi bazı gariplikleri yüzünden çok sayılan biri değil.

Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni adlı kitabının amacı umut vaat ediyor. İbrahimi hikayelerin Pagan orijinalleri için okumuştum ama beni konuyu ele alışı çok tatmin etmedi. Yine de ilgi çekiciydi ve okumaya değer. Yahudi Sitchin’in 12. Gezegen’i daha temelli duruyor, adamın kitaplarında ET Pagan tanrılarını kabul edip bir şekilde tek tanrıya bağlamaya çalışması trajikomik ama o da okunması gereken kitaplardan. Çığ’ın Türklere pay çıkarmaya çalışması gibi o da Yahudiler’e pay çıkarmaya çalışıyor.

Çığ’ın İnanna’nın Aşkı kitabıysa İnanna-Tammuz efsanesini eski şiirlerden toplayıp bir tiyatro oyunu şeklinde yazılmış. Şiirlerdeki birkaç sembolizmi fark edebildim ama çok bir şey vermedi. Kadın ön sözde bazı yerlerin anlaşılmaz olduğunu ve kendi tarafından bir bakıma yeniden yazıldığını söylemiş.

Birkaç kitabın daha PDF’i var sırada. Bakacağız.

O dönem her millet kendisini eski zamanların genetik ve kültürel halefi sayıyor. Türkiye'de bu furyaya katılıyor kafatası ölçümleri kim daha brekisefal çalışmaları vesaire. Türkiye'nin asıl amacı Anadolu'daki varlığını meşrulaştırabilmek. Bunun için Atatürk'ün izninden geçen birkaç isme ilkelere uygun biçimde çalışmalarına izin veriliyor. Bir tez hazırlıyorlar evlere şenlik, Hititler Türk'tür, Sümerler Türk'tür, Etrüskler Türk'tür. Amazonların adı amma uzun'dan gelmedir Amazonlar Türk'tür gibi acayip fikirler üretiyorlar. Sonra iki kez kongre toplanıyor, bu saçma fikirlere şekil verilip "Türkler Hititler'den Osmanlı'ya kadar Anadolu'da kurulmuş tüm devletlerin ortak mirasçılarıdırlar" kararına varılıyor. Tabii yabancılar da rahat durmuyorlar örneğin Herbert Adams Gibbons Türkler medeniyet kurabilecek kabiliyete sahip değildir Osmanlı'yı Rumlar kurmuştur diye bir tez ortaya atıyor ve bir süre cidden kitabı Foundation of Ottoman Empire okullarda okutuluyor. Rumların kurmadığını o da biliyor da Türkleri aşağılamak için yapıyor bunu. Daha sonra Fuad Köprülü Paul Wittek ile el ele verip bu fikri çürütüp rafa kalkmasını sağlıyorlar. O dönemin bir furyasıymış bu. Amazon amma uzun, niagara ne yaygara gibi ilginç ilginç fikirler.
 
Anatolian Division said:
O dönem her millet kendisini eski zamanların genetik ve kültürel halefi sayıyor. Türkiye'de bu furyaya katılıyor kafatası ölçümleri kim daha brekisefal çalışmaları vesaire. Türkiye'nin asıl amacı Anadolu'daki varlığını meşrulaştırabilmek. Bunun için Atatürk'ün izninden geçen birkaç isme ilkelere uygun biçimde çalışmalarına izin veriliyor. Bir tez hazırlıyorlar evlere şenlik, Hititler Türk'tür, Sümerler Türk'tür, Etrüskler Türk'tür. Amazonların adı amma uzun'dan gelmedir Amazonlar Türk'tür gibi acayip fikirler üretiyorlar. Sonra iki kez kongre toplanıyor, bu saçma fikirlere şekil verilip "Türkler Hititler'den Osmanlı'ya kadar Anadolu'da kurulmuş tüm devletlerin ortak mirasçılarıdırlar" kararına varılıyor. Tabii yabancılar da rahat durmuyorlar örneğin Herbert Adams Gibbons Türkler medeniyet kurabilecek kabiliyete sahip değildir Osmanlı'yı Rumlar kurmuştur diye bir tez ortaya atıyor ve bir süre cidden kitabı Foundation of Ottoman Empire okullarda okutuluyor. Rumların kurmadığını o da biliyor da Türkleri aşağılamak için yapıyor bunu. Daha sonra Fuad Köprülü Paul Wittek ile el ele verip bu fikri çürütüp rafa kalkmasını sağlıyorlar. O dönemin bir furyasıymış bu. Amazon amma uzun, niagara ne yaygara gibi ilginç ilginç fikirler.

Esenlikler,

Güneş Dil Teorisine göre Kürtlerin adının nereden geldiğini araştırmayın.

İyi geceler.
 
Bright Truth said:
Anatolian Division said:
O dönem her millet kendisini eski zamanların genetik ve kültürel halefi sayıyor. Türkiye'de bu furyaya katılıyor kafatası ölçümleri kim daha brekisefal çalışmaları vesaire. Türkiye'nin asıl amacı Anadolu'daki varlığını meşrulaştırabilmek. Bunun için Atatürk'ün izninden geçen birkaç isme ilkelere uygun biçimde çalışmalarına izin veriliyor. Bir tez hazırlıyorlar evlere şenlik, Hititler Türk'tür, Sümerler Türk'tür, Etrüskler Türk'tür. Amazonların adı amma uzun'dan gelmedir Amazonlar Türk'tür gibi acayip fikirler üretiyorlar. Sonra iki kez kongre toplanıyor, bu saçma fikirlere şekil verilip "Türkler Hititler'den Osmanlı'ya kadar Anadolu'da kurulmuş tüm devletlerin ortak mirasçılarıdırlar" kararına varılıyor. Tabii yabancılar da rahat durmuyorlar örneğin Herbert Adams Gibbons Türkler medeniyet kurabilecek kabiliyete sahip değildir Osmanlı'yı Rumlar kurmuştur diye bir tez ortaya atıyor ve bir süre cidden kitabı Foundation of Ottoman Empire okullarda okutuluyor. Rumların kurmadığını o da biliyor da Türkleri aşağılamak için yapıyor bunu. Daha sonra Fuad Köprülü Paul Wittek ile el ele verip bu fikri çürütüp rafa kalkmasını sağlıyorlar. O dönemin bir furyasıymış bu. Amazon amma uzun, niagara ne yaygara gibi ilginç ilginç fikirler.

Esenlikler,

Güneş Dil Teorisine göre Kürtlerin adının nereden geldiğini araştırmayın.

İyi geceler.

Karda yürürken çıkan kart kurt sesi gibi bir şeydi yanlış hatırlamıyorsam
 
Pammy said:
Macellaio(Kasap) said:
Kaynakça:
-Sümer ve Sümerler-Harriet Crawford
-Tarih Sümer'de Başlar-Samuel Noah Kramer
-Eski Yakındoğu Sümer'den Kutsal Kitaba-Jean Buttero

Muazzez İmiye Çığ’ın yazdığı kitaplar güvenilir mi?

Yazdığı her şeyi direkt bu böyleymiş gibi anlamamak lazım.Yoksa güvenilir.
 
Pammy said:
Macellaio(Kasap) said:
Kaynakça:
-Sümer ve Sümerler-Harriet Crawford
-Tarih Sümer'de Başlar-Samuel Noah Kramer
-Eski Yakındoğu Sümer'den Kutsal Kitaba-Jean Buttero

Muazzez İmiye Çığ’ın yazdığı kitaplar güvenilir mi?

Esenlikler,

Genelde o tür kitaplar 2. Elcilik içerir. Samuel Noah Kramer gibi, gerçek Sumerolog ve Hiyeroglif'lerin kitaplarını okumanız en doğrusu. İkinci el kitaplara çok itimat etmeyin.

İyi günler.
 
Esenlikler,

Kaynaklar hakkında da bizzat şunu söyleyeyim. Bildiğimiz üzere, Yahudiler ve Hristiyanlar tarafından bu tür bilgiler değiştiriliyor, bozuluyor, yok ediliyor, parçalanıyor... Biz SS'lerin yapması gereken, bu kaynaklari okumak ve onları Satanizm filtresinden geçirmektir. Örnek vermek gerekirse, belli Sümer kitapları, Sümerlerin ruhaniyet inancı olmayan, Natüralist bir Animist olduğunu söylüyordu. Ya da konumuzdan tamamen alakasız bir şekilde başka bir kitap Antik Yunan dininde Hekate'nin bir tanrı değil, Titan olduğunu ve çok zayıf bir varlık olduğunu iddia ediyordu.

Tekrarliyorum, bizim yapmamız gereken tek şey bunları Spiritüel Satanizm filtresinden geçirmektir.

İyi günler.
 
Macellaio(Kasap) said:
Esenlikler,

Genelde o tür kitaplar 2. Elcilik içerir. Samuel Noah Kramer gibi, gerçek Sumerolog ve Hiyeroglif'lerin kitaplarını okumanız en doğrusu. İkinci el kitaplara çok itimat etmeyin.

İyi günler.

Esenlikler,

İsmini arattığımda bahsettiğiniz kişinin bir Yahudi olduğunu gördüm. Misyonu çarpıtmak ve yalan söylemek olan bir ırktan çıkan "Sümerolog" ya da hangi meslekse, bunların sözlerini çok da ciddiye almamak gerek diye düşünüyorum.

İyi günler.
 
Macellaio(Kasap) said:
Esenlikler,

Kaynaklar hakkında da bizzat şunu söyleyeyim. Bildiğimiz üzere, Yahudiler ve Hristiyanlar tarafından bu tür bilgiler değiştiriliyor, bozuluyor, yok ediliyor, parçalanıyor... Biz SS'lerin yapması gereken, bu kaynaklari okumak ve onları Satanizm filtresinden geçirmektir. Örnek vermek gerekirse, belli Sümer kitapları, Sümerlerin ruhaniyet inancı olmayan, Natüralist bir Animist olduğunu söylüyordu. Ya da konumuzdan tamamen alakasız bir şekilde başka bir kitap Antik Yunan dininde Hekate'nin bir tanrı değil, Titan olduğunu ve çok zayıf bir varlık olduğunu iddia ediyordu.

Tekrarliyorum, bizim yapmamız gereken tek şey bunları Spiritüel Satanizm filtresinden geçirmektir.

İyi günler.

Esenlikler,

Bu sözünüze katılabilirim. Okunsa bile, İngilizce ifadesiyle, "So true!!!!!" şeklinde okunmaması gereklidir.

İyi günler.
 
Bright Truth said:
Macellaio(Kasap) said:
Esenlikler,

Genelde o tür kitaplar 2. Elcilik içerir. Samuel Noah Kramer gibi, gerçek Sumerolog ve Hiyeroglif'lerin kitaplarını okumanız en doğrusu. İkinci el kitaplara çok itimat etmeyin.

İyi günler.

Esenlikler,

İsmini arattığımda bahsettiğiniz kişinin bir Yahudi olduğunu gördüm. Misyonu çarpıtmak ve yalan söylemek olan bir ırktan çıkan "Sümerolog" ya da hangi meslekse, bunların sözlerini çok da ciddiye almamak gerek diye düşünüyorum.

İyi günler.

Esenlikler,

Yahudiden ziyade bir Hristiyan kendisi. Ayrıca yazılarında Annunaki tanrılarından tutun, SS'liğin kabul ettiği her türlü şeyi görebilmek mümkündür. Bunu da çevirdiği çivi yazılarından da görebiliriz.

İyi günler.
 
Bright Truth said:
Macellaio(Kasap) said:
Esenlikler,

Kaynaklar hakkında da bizzat şunu söyleyeyim. Bildiğimiz üzere, Yahudiler ve Hristiyanlar tarafından bu tür bilgiler değiştiriliyor, bozuluyor, yok ediliyor, parçalanıyor... Biz SS'lerin yapması gereken, bu kaynaklari okumak ve onları Satanizm filtresinden geçirmektir. Örnek vermek gerekirse, belli Sümer kitapları, Sümerlerin ruhaniyet inancı olmayan, Natüralist bir Animist olduğunu söylüyordu. Ya da konumuzdan tamamen alakasız bir şekilde başka bir kitap Antik Yunan dininde Hekate'nin bir tanrı değil, Titan olduğunu ve çok zayıf bir varlık olduğunu iddia ediyordu.

Tekrarliyorum, bizim yapmamız gereken tek şey bunları Spiritüel Satanizm filtresinden geçirmektir.

İyi günler.

Esenlikler,

Bu sözünüze katılabilirim. Okunsa bile, İngilizce ifadesiyle, "So true!!!!!" şeklinde okunmaması gereklidir.

İyi günler.

JoS'un ana sitesinde Zecheria Sitchin'den alıntılar var. Bence onun gibi ince elenip sık dokuyarak okunabilir.
 
Anatolian Division said:
JoS'un ana sitesinde Zecheria Sitchin'den alıntılar var. Bence onun gibi ince elenip sık dokuyarak okunabilir.

Esenlikler,

Siz deyince kontrol ettim, evet, bu alıntılar bulunuyormuş.

Ancak benim sözüm, basitçe söylenmiş bir söz değildi. Son zamanlarda forumlarda "kurban" furyası başladığı için, genel olarak bu yanlış çevirilerin de Yahudilerden çıktığını bildiğim için, mecburî muhalefet yapıyoruz. Kasap Bey'in ikinci mesajıyla birlikte verdiğim cevabı görebilirsiniz.

Yüksek Rahip Hoodedcobra666'nın bazı şeyleri kademe kademe açmasının nedeni, ve benim de yanlış bilgi konusunda bu kadar titiz olmamın nedeni, zaten insanların aklını iyice bulandırmamak. Satanik filtreden geçirmekte sorun yaşanması doğaldır, ilk adandığımda ben de yaşıyordum. Ruhani gelişimle birlikte bunlar iyileşecektir.

Bu yola Gerçeğin Yolu diyorsak ve bunu biliyorsak, "bence" ile "sence" ile bu bilgilerin ilerlemeyeceğini bilmeliyiz. 3000 yıl önce halka açan kişinin idam edileceği bilgileri bugün elimizde tutuyoruz. Her alanda olduğu gibi bilgi konusunda da otorite gereklidir.

Burada bir misyon içinde bulunuyoruz. Kasap Bey veya sizin, veya benim şüphelerimiz geçmiş olabilir; Gerçeğin Yolunu kavramış olabiliriz ancak bazı bilgileri kendinizde tutmanız, topluluk adına en doğrusu olacaktır.

Bilgi de bir sorumluluk gerektirir. Eskiden ben de "uyarımı yapayım, sorumluluk elimden çıksın" şeklinde düşünüyordum. Ancak ben hiçbir gelişmiş SS'in böyle basitçe bir sorumluluğa sahip olduğunu düşünmüyorum.

Kısacası, demek istediğim, elinizdeki bilgileri paylaşırken daha düşünceli olmalısınız. Kasap Bey'in önerdiği Yahudi kökenli yazarın kökenini ilk ben değil de başkası söylemiş olsaydı, sizce? Kasap Bey, dün kayıt olmuş bir üye midir? Veya siz, dün kayıt olmuş bir üye misiniz? İnsanlar sözlerinizi ciddiye alıyorlar, "Yahudilere karşıyken, bilgiler çarpıtılıyor diyorken Yahudileri önerip kullanıyorlar." lafı işten bile değil.

Yüksek Rahibe Maxine Dietrich'in Sitchin'i Satanik filtreden geçirebilmiş olması, herkesin geçirebileceğin anlamına gelmiyor. Ancak maalesef ekseriyetle Yay nesli olunduğu için, herkeste entelektüel konularda inanılmaz bir özgüven var. İşin ruhani boyutunu unutuyorlar ve günün sonunda kafa karışıklığı içinde bile kendilerini bulabilirler.

İyi geceler.
 
Bright Truth said:
Anatolian Division said:
JoS'un ana sitesinde Zecheria Sitchin'den alıntılar var. Bence onun gibi ince elenip sık dokuyarak okunabilir.

Esenlikler,

Siz deyince kontrol ettim, evet, bu alıntılar bulunuyormuş.

Ancak benim sözüm, basitçe söylenmiş bir söz değildi. Son zamanlarda forumlarda "kurban" furyası başladığı için, genel olarak bu yanlış çevirilerin de Yahudilerden çıktığını bildiğim için, mecburî muhalefet yapıyoruz. Kasap Bey'in ikinci mesajıyla birlikte verdiğim cevabı görebilirsiniz.

Yüksek Rahip Hoodedcobra666'nın bazı şeyleri kademe kademe açmasının nedeni, ve benim de yanlış bilgi konusunda bu kadar titiz olmamın nedeni, zaten insanların aklını iyice bulandırmamak. Satanik filtreden geçirmekte sorun yaşanması doğaldır, ilk adandığımda ben de yaşıyordum. Ruhani gelişimle birlikte bunlar iyileşecektir.

Bu yola Gerçeğin Yolu diyorsak ve bunu biliyorsak, "bence" ile "sence" ile bu bilgilerin ilerlemeyeceğini bilmeliyiz. 3000 yıl önce halka açan kişinin idam edileceği bilgileri bugün elimizde tutuyoruz. Her alanda olduğu gibi bilgi konusunda da otorite gereklidir.

Burada bir misyon içinde bulunuyoruz. Kasap Bey veya sizin, veya benim şüphelerimiz geçmiş olabilir; Gerçeğin Yolunu kavramış olabiliriz ancak bazı bilgileri kendinizde tutmanız, topluluk adına en doğrusu olacaktır.

Bilgi de bir sorumluluk gerektirir. Eskiden ben de "uyarımı yapayım, sorumluluk elimden çıksın" şeklinde düşünüyordum. Ancak ben hiçbir gelişmiş SS'in böyle basitçe bir sorumluluğa sahip olduğunu düşünmüyorum.

Kısacası, demek istediğim, elinizdeki bilgileri paylaşırken daha düşünceli olmalısınız. Kasap Bey'in önerdiği Yahudi kökenli yazarın kökenini ilk ben değil de başkası söylemiş olsaydı, sizce? Kasap Bey, dün kayıt olmuş bir üye midir? Veya siz, dün kayıt olmuş bir üye misiniz? İnsanlar sözlerinizi ciddiye alıyorlar, "Yahudilere karşıyken, bilgiler çarpıtılıyor diyorken Yahudileri önerip kullanıyorlar." lafı işten bile değil.

Yüksek Rahibe Maxine Dietrich'in Sitchin'i Satanik filtreden geçirebilmiş olması, herkesin geçirebileceğin anlamına gelmiyor. Ancak maalesef ekseriyetle Yay nesli olunduğu için, herkeste entelektüel konularda inanılmaz bir özgüven var. İşin ruhani boyutunu unutuyorlar ve günün sonunda kafa karışıklığı içinde bile kendilerini bulabilirler.

İyi geceler.

Anladım
 

Olayların ve sürecin ayrıntılarını bilmesem de amacı biliyorum. İşin doğrusu Sümerliler bir anda topluca münzevi hayatı yaşamaya ve cinsel riyazet yemini etmeye karar vermiş olamayacaklarına göre onların soyundan gelenlerin yine bu topraklarda yaşayanlar -biz dahil- olması gerekiyor. Bu işin farklı çevrelerdeki algısını kim yarattıysa ‘‘Sümerliler Türk’tür’’ yerine ‘‘Biz de Sümerliyiz’’ şeklinde anlatılabilmiş olsa belki daha iyi olurdu. Tabii öyle olsa konu Türk olmaya, kimin Türk olduğuna, atası Sümer’se niye Türk dediğimize gibi bize şu an faydası olmayacak ve daha önce konuştuğumuz sorulara getiriyor. ‘‘Kendine Türk diyen Türktür’’ yaklaşımı bir ülkü etrafında toplayan ve gerçekliği tartışılır olsa da sonuç bakımından işe yarayan bir yaklaşım. Sümerliler ise Türk değildi ama Türkiye’de torunları var.
 
Anatolian Division said:
Karda yürürken çıkan kart kurt sesi gibi bir şeydi yanlış hatırlamıyorsam

Evet, öyle. Kürtlerin karlı dağlarda yaşayan ve yürürken çıkan seslerden dolayı Kürt denen Türkler olması gibi bir düşünceydi. Kürt ismiyle ilgili çok daha mantıklı birkaç fikir var. Mesela bir tanesi bu: Kürt sözcüğünün etimolojik yapısı da ‘‘Kur’’ sözcüğünden gelmektedir. Kur ‘‘dağ’’ demektir. Sümer dilinde kullanılan ‘‘Kur’’ dağ, ‘‘Kurti’’ ise ‘‘dağın halkı’’ anlamında tanımlanmıştır.

Benim en çok ilgimi çeken konu Yahudiler’in anlattığı bir hikaye. Sözde Süleyman’ın emri altına olan Cinler beğendikleri insan kadınlarla evlenmişler ve çocukları Kürtler olmuş. Bence bu tanrıların insan eşler aldıkları zamandan kalma bir hikayeydi ama Yahudiler burunlarını sokup kendilerine uydurmuşlar. Bence bu efsanenin aslını ve Yezidilerin ana dillerinin Kürtçe olmasını derleyip toparlasak İslam’dan ayrılan Kürtlerin benimseyebilecekleri bir miras oluşur. Bu efsane ne yazık ki kaynağını bulamadığım bir hikayeden ileri gitmiyor şu anlık. Çok da araştırmadım gerçi:

Kürd denmelerinin sebebi ise Hz. Süleyman’ın Hindistan’a sefer düzenlediği vakit onlardan 80 cariyeyi esir alıp bir adaya yerleştirmiştir. Bu adada cinler denizden çıkıp kadınlarla beraber olmuşlardır. 40 tane kadın hamile kalmıştır ve Süleyman’ın emriyle lanetli oldukları için Fars ülkesine sürülmüşlerdir. Sürülen kadınların çocukları doğup nüfusları arttıklarında bu topluluk yol kesmeye, bozgunculuk yapmaya başlar. Bu durum Süleyman’a şikayet edilir. O da “Onları dağa sürün!” dedi. Böylece “ekrad” yani dağa sürülenler, diğer bir ifadeyle “sürgünler” olarak anılmaya başlandılar. Farklı anlatılarda Süleyman’ın yüzüğü bir şeytanın eline geçer ve onun süretinde kadınlarıyla beraber olur, bu birliktelikten Kürdler doğar.

Başka bir efsanedeyse, “Kürtlerin Kral Süleyman’ın Cin hizmetçilerin’in soyundan geliyor olmasıdır. İnanışa göre Kral Süleyman haremi için Cinlerine beş yüz güzel cariye getirmeleri için Avrupa’ya gönderdi. Ancak Cinler güzel cariyeleri bulup İsrail’e dönene kadar Kral Süleyman’ın öldüğünü işittiler. Böylece, cinler Zagros dağlarına yerleşti, ve getirdikleri kadınlarla evlendi ve hem güzellikte, hem de güç ve kuvvette dünyada eşine rastlanmayan nitelikte çocukları oldu ardından onlardan olan çocuklar Kürd olarak adlandırıldı.
http://www.antiktarih.com/2021/11/04/kurdler/
 
Pammy said:
Anatolian Division said:
Karda yürürken çıkan kart kurt sesi gibi bir şeydi yanlış hatırlamıyorsam

Evet, öyle. Kürtlerin karlı dağlarda yaşayan ve yürürken çıkan seslerden dolayı Kürt denen Türkler olması gibi bir düşünceydi. Kürt ismiyle ilgili çok daha mantıklı birkaç fikir var. Mesela bir tanesi bu: Kürt sözcüğünün etimolojik yapısı da ‘‘Kur’’ sözcüğünden gelmektedir. Kur ‘‘dağ’’ demektir. Sümer dilinde kullanılan ‘‘Kur’’ dağ, ‘‘Kurti’’ ise ‘‘dağın halkı’’ anlamında tanımlanmıştır.

Benim en çok ilgimi çeken konu Yahudiler’in anlattığı bir hikaye. Sözde Süleyman’ın emri altına olan Cinler beğendikleri insan kadınlarla evlenmişler ve çocukları Kürtler olmuş. Bence bu tanrıların insan eşler aldıkları zamandan kalma bir hikayeydi ama Yahudiler burunlarını sokup kendilerine uydurmuşlar. Bence bu efsanenin aslını ve Yezidilerin ana dillerinin Kürtçe olmasını derleyip toparlasak İslam’dan ayrılan Kürtlerin benimseyebilecekleri bir miras oluşur. Bu efsane ne yazık ki kaynağını bulamadığım bir hikayeden ileri gitmiyor şu anlık. Çok da araştırmadım gerçi:

Kürd denmelerinin sebebi ise Hz. Süleyman’ın Hindistan’a sefer düzenlediği vakit onlardan 80 cariyeyi esir alıp bir adaya yerleştirmiştir. Bu adada cinler denizden çıkıp kadınlarla beraber olmuşlardır. 40 tane kadın hamile kalmıştır ve Süleyman’ın emriyle lanetli oldukları için Fars ülkesine sürülmüşlerdir. Sürülen kadınların çocukları doğup nüfusları arttıklarında bu topluluk yol kesmeye, bozgunculuk yapmaya başlar. Bu durum Süleyman’a şikayet edilir. O da “Onları dağa sürün!” dedi. Böylece “ekrad” yani dağa sürülenler, diğer bir ifadeyle “sürgünler” olarak anılmaya başlandılar. Farklı anlatılarda Süleyman’ın yüzüğü bir şeytanın eline geçer ve onun süretinde kadınlarıyla beraber olur, bu birliktelikten Kürdler doğar.

Başka bir efsanedeyse, “Kürtlerin Kral Süleyman’ın Cin hizmetçilerin’in soyundan geliyor olmasıdır. İnanışa göre Kral Süleyman haremi için Cinlerine beş yüz güzel cariye getirmeleri için Avrupa’ya gönderdi. Ancak Cinler güzel cariyeleri bulup İsrail’e dönene kadar Kral Süleyman’ın öldüğünü işittiler. Böylece, cinler Zagros dağlarına yerleşti, ve getirdikleri kadınlarla evlendi ve hem güzellikte, hem de güç ve kuvvette dünyada eşine rastlanmayan nitelikte çocukları oldu ardından onlardan olan çocuklar Kürd olarak adlandırıldı.
http://www.antiktarih.com/2021/11/04/kurdler/

Bu hikayeyi bilmiyordum teşekkür ederim.
 
Pammy said:

Olayların ve sürecin ayrıntılarını bilmesem de amacı biliyorum. İşin doğrusu Sümerliler bir anda topluca münzevi hayatı yaşamaya ve cinsel riyazet yemini etmeye karar vermiş olamayacaklarına göre onların soyundan gelenlerin yine bu topraklarda yaşayanlar -biz dahil- olması gerekiyor. Bu işin farklı çevrelerdeki algısını kim yarattıysa ‘‘Sümerliler Türk’tür’’ yerine ‘‘Biz de Sümerliyiz’’ şeklinde anlatılabilmiş olsa belki daha iyi olurdu. Tabii öyle olsa konu Türk olmaya, kimin Türk olduğuna, atası Sümer’se niye Türk dediğimize gibi bize şu an faydası olmayacak ve daha önce konuştuğumuz sorulara getiriyor. ‘‘Kendine Türk diyen Türktür’’ yaklaşımı bir ülkü etrafında toplayan ve gerçekliği tartışılır olsa da sonuç bakımından işe yarayan bir yaklaşım. Sümerliler ise Türk değildi ama Türkiye’de torunları var.

Esenlikler,

Sümerlerin içinde sadece Sümerler yaşamazdı. Ayrıca Sümerler kendi devletlerinde dahil olmak üzere iki dil kullanırlardı. Bunlardan biri orijinal Sümer dili, birisi de Sümerce'den etkilenen Akadca. Her ne kadar Akadca, Sümer dilinden etkilense de birbirinden tamamen farklı dil gruplarıydı. Fransızca ve Almanca gibi düşünebilirsiniz. Sümerlerin arasında Türkler'de yaşamıştı. Bunu geleneklerinden de basit bir şekilde anlayabiliyoruz. İnşaat malzemeleri ve teknikleri, Uruk Tapınakları, Ukayir Höyüğünde bulunan hayvan figürleri, toplum mimarisi gibi özelliklerin hepsi bu toplulukların birbirinden etkilendiklerini gösteren en önemli detaylardan biridir. En azından Mezopotamya'da, nispeten istikrar ve refahın yaşandığı bir dönem için böyle bir senaryo, biraz kafa karıştırıcı olabiliyor. Akadlı Sargon'un tahta çıkmasıyla topluluğun içinde yaşayan belli insanlar kovulmuştur. Belki de yerleşim yeri sayısındaki azalma ve 200 hektar civarında ören yeri olmamasının nedenlerini başka yerlerde aramalıyız.

Konudan fazla sapmadan kısaca konuyu şöyle idrak edeyim. Elbette Sümerliler Türk değillerdi, ancak Sümer devleti içinde Türkler yaşamıştır. Seton Lloyd'dan sonra yapılan arkeolojik araştırmalarda da Türklere ait bir çok eşya Mezopotamya civarında bulunmuştur zaten.

İyi günler.
 
Anatolian Division said:
Bu hikayeyi bilmiyordum teşekkür ederim.

Rica ederim. Basit bir hikaye diyip geçmememin sebebi Cinlerin sudan gelmesi ayrıntısı. Sitchin’in çarpıttığını bildiğimiz Sümer tabletlerinde EA’nın (Satan’ın) gemisi karaya değil suya iniyor ilk. Bu yüzden ‘‘Sudan gelen’’ ismini veriyorlar ve suların tanrısı olarak tapınılıyor Sümer’de.
 

Mezopatamya tam bir karmaşa ya. Bilgiler için teşekkürler.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Satan

Back
Top