Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Günah ve yanlis seyler.

Dlna485

New member
Joined
Jul 2, 2024
Messages
61
Ben hala ögreniyor ve arastiriyorum, yeri gelince merak ettigim sorulari soruyorum tabi bir sakincasi yoksa. Diger dinlerde günah ve yanlislar var tabi SS bir din degil ama merak ediyorum SS-de kisinin yaptigi belirli bir yanlislar/yanlis davranislar var mi ve bunlar neler? (Günah diye bir seyin oldugunu sanmiyorum sadece soruyorum).
 
Ben hala ögreniyor ve arastiriyorum, yeri gelince merak ettigim sorulari soruyorum tabi bir sakincasi yoksa. Diger dinlerde günah ve yanlislar var tabi SS bir din degil ama merak ediyorum SS-de kisinin yaptigi belirli bir yanlislar/yanlis davranislar var mi ve bunlar neler? (Günah diye bir seyin oldugunu sanmiyorum sadece soruyorum).
Aptallık ve insanlığa ters gelen herşey.
Bir insanın doğru ve yanlışı ayırt edebilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunlar tamamen spiritüel satanizmde yanlış olan davranışlar
 
Aptallık ve insanlığa ters gelen herşey.
Bir insanın doğru ve yanlışı ayırt edebilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunlar tamamen spiritüel satanizmde yanlış olan davranışlar
Aptallığın tanımı nedir? insan bile isteyerekmi? aptal olur,tembellik ederekmi ? yoksa doğuştan aykusu düşük olarak mı, ailesinden öyle yetişerek mi? Şimdi hikaye şu, benim dayım hiç birşey araştırmaz, araştırana sorgulayama kızar, örf ve adetlerini kendine Tanrı edinmiş, bu kişi özünde neden aptaldır, cevap bu kişi korkaktır, neden araştırmaktan, sürü düşünce formunun dışına çıkma korkusu, özgürlük korkusu, sizce nedir ?
 
Aptallık, hata yapmak değildir; hata yaptıklarının kendilerine ifade edilmesinin olanaksız bir biçimde kendilerini ifade ediyor olmaktır.

Belli sınırlar çerçevesinde doğru olduğunu düşündükleri şeyi yaptıkları sürece çevremizi yargılamaya hakkımız yok. Bizim için bile hayat farklı bir şekilde ilerleseydi, şuan ne olurdu bilemeyiz.

Aptallık, sadece bir yanılsamadır.

İyi akşamlar.
 
Aptallık ve insanlığa ters gelen herşey.
Bir insanın doğru ve yanlışı ayırt edebilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunlar tamamen spiritüel satanizmde yanlış olan davranışlar

Doğru ve yanlışı ayırt etmek mi. Doğruya ve yanlışa karar veren kim? Sana göre yanlış olan başkasına doğru, sana göre doğru olan başkasına yanlış olabilir. Hepimiz farklı zihinlere sahibiz ve her şeyi kendi zihnimize göre yorumluyoruz. Bana göre nezaket doğru, tecavüzcüye göre tecavüz doğru. Bu işler o kadar basit değil.

Nietzsche'nin üstinsan kavramına bi bakın derim.
 
Aptallık ve insanlığa ters gelen herşey.
Bir insanın doğru ve yanlışı ayırt edebilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunlar tamamen spiritüel satanizmde yanlış olan davranışlar

Spiritüel Satanizmin vizyonunu anlayabiliyorum. İnsanın kendini geliştirerek tanrılaşması vs. Fakat lütfen, sahip olduğunuz hayat standartlarından daha kötü şartlarda doğsaydınız, bahsettiğiniz aptallıkların hepsini siz de yapacaktınız. Engelli ve akli kısıtlı bir birey olmamanın tek sebebi, ailenin şanslı bir genetiğe sahip olması. Veya şuanki yüzyılda değil de, 3 5 yüzyıl önce doğsaydın, muhtemelen sadece hayatta kalmaya çalışan bir aptal olacaktın. İnsanlığa ters gelen her şey günahtır demişsin. "İnsanlığın" ne olduğuna kim karar veriyor? Ve de sen kim oluyorsun ki tanrı adına konuşuyorsun? Neyin günah olup olmadığına biz karar veremeyiz. Bahsettiğimiz tanrılardan bir tanesi olmadığımız sürece. Ve her bu dine inanan, pat diye varolan tüm insanlıktan daha yüce olup, bir anda tanrılaşamıyor maalesef. Muhtemelen sen de ben de, magnum opusu tamamlayamayacağız, çünkü eğer böyle bir ihtimalimiz olsaydı, burada birbirimizle küçücük meseleleri tartışmazdık.
 
Doğru ve yanlışı ayırt etmek mi. Doğruya ve yanlışa karar veren kim? Sana göre yanlış olan başkasına doğru, sana göre doğru olan başkasına yanlış olabilir. Hepimiz farklı zihinlere sahibiz ve her şeyi kendi zihnimize göre yorumluyoruz. Bana göre nezaket doğru, tecavüzcüye göre tecavüz doğru. Bu işler o kadar basit değil.

Nietzsche'nin üstinsan kavramına bi bakın derim.

Bunlar sadece postmodernist argümanlardır.

Evrenin kutsal yasaları doğru olan şeydir. Bunun aksi yönde adım atmak, kişiyi düşürür.

Bunlar da gelişmiş bir zihinle anlaşılabilir. Evrendeki karmayı, dharmik yolu ve diğer şeyleri kabul ettiğiniz anda; ve üzerine tefekkür ederek pek çok hakikate ulaşabilirsiniz. Her şeyi sübjektif değere indirgeyen bu anlayış, sadece insanların hayatlarını, ruhunu ve toplumu batırır.

Spiritüel Satanizmin en büyük değeri Gerçektir. Ya "En'el Hakk / Satanama" [Ben Gerçeğim] dersiniz, ya da bunun zıttı yönde ilerleyerek gerçekliğe meydan okur ve onun karşısında cezalandırılırsınız.

Değer sübjektif midir, objektif midir bunu tartışmak yerine; evrende bulunan bu iki şeyin ne zaman ne için kullanılacağını düşünmek daha büyük yarar sağlayacaktır.
 
Bunlar sadece postmodernist argümanlardır.

Evrenin kutsal yasaları doğru olan şeydir. Bunun aksi yönde adım atmak, kişiyi düşürür.

Bunlar da gelişmiş bir zihinle anlaşılabilir. Evrendeki karmayı, dharmik yolu ve diğer şeyleri kabul ettiğiniz anda; ve üzerine tefekkür ederek pek çok hakikate ulaşabilirsiniz. Her şeyi sübjektif değere indirgeyen bu anlayış, sadece insanların hayatlarını, ruhunu ve toplumu batırır.

Spiritüel Satanizmin en büyük değeri Gerçektir. Ya "En'el Hakk / Satanama" [Ben Gerçeğim] dersiniz, ya da bunun zıttı yönde ilerleyerek gerçekliğe meydan okur ve onun karşısında cezalandırılırsınız.

Değer sübjektif midir, objektif midir demek yerine; evrende bulunan bu iki şeyin ne zaman ne için kullanılacağını düşünmek daha büyük yarar sağlayacaktır.
Size katılmıyorum bu konuda. Evrenin kutsal yasaları doğru olan şeydir demişsiniz, fakat yine doğruya ve yanlışa karar veren bizim zihnimiz. Hayır değil, tanrılar karar veriyor derseniz ise, bu durumda da evrenin değil, tanrıların kutsal yasaları olmuş oluyor. Hayır değil, kutsal yasalara, evren gibi ezelidir diyorsanız da, tanrılara değil evrene güvenmek gerekir.

Her şeyi sübjektif değere indirgeyen bir anlayışa sahip olduğumu söylediniz. Baktığımız zaman inançsız bir birey inançlı bir bireyden daha objektiftir. Çünkü ortada evrensel bir hakikat var ise, bir kişi tarafından oluşturulmuş olmamalı. Yani asil hakikatin, gerçek olduğuna emin olduğunuz Spiritüel Satanism'de yattığını savunan sizlerden, daha objektif bir yaklaşım yapmış oluyorum.
Evrenin bir bilinci olduğunu düşünmüyorum. Doğruya ve yanlışa karar verecek olan tek merciinin insanın zihninin ta kendisi olduğunu düşünüyorum. Eğer tanrılar gerçek ise, benden binlerce kat daha zeki, bilgili ve tecrübeliler demektir. Fakat yine de, bir zihne, düşünme ve sorgulama kabiliyetine sahip olan bir birey olarak, başka bir varlığın karar verdiği doğruya değil, kendi doğruma göre hareket etmeyi tercih ederim. Bu söylediklerim, sübjektif bakış açısının tam tersi.

Öte yandan, bence bu söylediğiniz ise asıl sübjektif yaklaşımdır. Çünkü, bir müslümanın allah var demesi ile, şu söylediğinizin, ne etik ne ahlak ne de argüman olarak bir farkı yok.
Spiritüel Satanizmin en büyük değeri Gerçektir. Ya "En'el Hakk / Satanama" [Ben Gerçeğim] dersiniz, ya da bunun zıttı yönde ilerleyerek gerçekliğe meydan okur ve onun karşısında cezalandırılırsınız

Değer sübjektif midir, objektif midir demek yerine; evrende bulunan bu iki şeyin ne zaman ne için kullanılacağını düşünmek daha büyük yarar sağlayacaktır

Doğrudur, belki de gerçekten öyledir. Fakat bu tarz, cevabını kolayca bulamayacağımız evrensel sorulara kafa yormak bir hata değil, aksine sorgulayan bir bireyin yapacağı bir harekettir.
 
Doğru ve yanlışı ayırt etmek mi. Doğruya ve yanlışa karar veren kim? Sana göre yanlış olan başkasına doğru, sana göre doğru olan başkasına yanlış olabilir. Hepimiz farklı zihinlere sahibiz ve her şeyi kendi zihnimize göre yorumluyoruz. Bana göre nezaket doğru, tecavüzcüye göre tecavüz doğru. Bu işler o kadar basit değil.

Nietzsche'nin üstinsan kavramına bi bakın derim.
Felsefe yapmışsınız ancak iyilik ve kötülük öznel bakış açısının aksine tamamen nesneldir ve ruhunuza da aynı şekilde etkileri olur.

Herhangi bir kötü davranış (zarar verme, cinayet, bahsettiğiniz tecavüz girişimleri vs.) kişinin ruhunda kalıcı etki bırakacak ve bunun cezasını karması gereği diğer hayatında yaşayacaktır. Siz başkalarına bakarsanız herkes kafasına göre o bana doğru şu bana doğru diyecektir; ancak bu onların doğru dedikleri şeyin doğru olduğunu göstermez.

Örnek verelim: Birisi ailenizden birini öldürdü, siz de yetkili birimlere şikayetçi oldunuz. Durun bir dakika? Bu durum o kişiye göre doğru. Eee o zaman neden şikayetçi oldunuz? Demek ki gerçekten doğru değilmiş, değil mi?

Siz şuan bu forum üzerinde zihnimize göre yorumluyoruz diyebilirsiniz. Belli ki yanlış denilen şeyler başınıza gelmemiş. Eğer bir gün bu yanlışlardan birisi başınıza gelirse emin olun oturup böyle cümle kuramazsınız. Felsefe yapmak kolay ama asıl felsefe hayatın kendisidir.
 
Örnek verelim: Birisi ailenizden birini öldürdü, siz de yetkili birimlere şikayetçi oldunuz. Durun bir dakika? Bu durum o kişiye göre doğru. Eee o zaman neden şikayetçi oldunuz? Demek ki gerçekten doğru değilmiş, değil mi?
Hayatımda duyduğum en saçma argüman :D Doğru ve yanlışa kendimiz dışında kimsenin karar veremeyeceğinden bahsediyorum, şikayet falan diyorsun.
Siz şuan bu forum üzerinde zihnimize göre yorumluyoruz diyebilirsiniz. Belli ki yanlış denilen şeyler başınıza gelmemiş. Eğer bir gün bu yanlışlardan birisi başınıza gelirse emin olun oturup böyle cümle kuramazsınız. Felsefe yapmak kolay ama asıl felsefe hayatın kendisidir.
Senin hakkında hiç bir fikrim olmadığı gibi senin de benim ve hayatım hakkında hiç bir fikrin yok, inancına en küçük eleştiri yapılınca ağzından köpükler çıkartmayı bırakmalısın. Muhtemelen hayatın toz pembe olmadığını hala kavrayamadın. Muhtemelen harika iyi kalpli bir insan olduğunu düşünüyorsun, hayatın boyunca yaptığın tüm kötülükleri göz ardı ederek. Asıl felsefe hayatın kendisidir yazmışsın bir de haha. Ha, bu arada, iyilik kötülük nesnel değildir. İnsan yapımı kavramlar bunlar. Ama haklısın sen de, noktalama işaretlerine dikkat ederek yazı yazdığımız zaman, çok bir şey biliyormuşuz gibi bir algı oluşuyor. Verilmesi gereken cevabı, bu konulara yeteri kadar kafa yormuş insanlar verecektir, aramızda tartışacağız ve ortak bir yerde buluşacağız. Ya da birbirimize katılmayacağız fakat yine de nazik bir şekilde diyaloğu sonlandıracağız. Lütfen forumdaki her ama her mesaja cevap verme. Öbür insanlara da bişeyler kalsın.
 
Hayatımda duyduğum en saçma argüman :D Doğru ve yanlışa kendimiz dışında kimsenin karar veremeyeceğinden bahsediyorum, şikayet falan diyorsun.

Senin hakkında hiç bir fikrim olmadığı gibi senin de benim ve hayatım hakkında hiç bir fikrin yok, inancına en küçük eleştiri yapılınca ağzından köpükler çıkartmayı bırakmalısın. Muhtemelen hayatın toz pembe olmadığını hala kavrayamadın. Muhtemelen harika iyi kalpli bir insan olduğunu düşünüyorsun, hayatın boyunca yaptığın tüm kötülükleri göz ardı ederek. Asıl felsefe hayatın kendisidir yazmışsın bir de haha. Ha, bu arada, iyilik kötülük nesnel değildir. İnsan yapımı kavramlar bunlar. Ama haklısın sen de, noktalama işaretlerine dikkat ederek yazı yazdığımız zaman, çok bir şey biliyormuşuz gibi bir algı oluşuyor. Verilmesi gereken cevabı, bu konulara yeteri kadar kafa yormuş insanlar verecektir, aramızda tartışacağız ve ortak bir yerde buluşacağız. Ya da birbirimize katılmayacağız fakat yine de nazik bir şekilde diyaloğu sonlandıracağız. Lütfen forumdaki her ama her mesaja cevap verme. Öbür insanlara da bişeyler kalsın.
Hayatım boyunca asla kötülük yapmadım desem inanmazsınız bu nedenle bu konuda anlatma çabasında bulunmayacağım.

Hayatın toz pembe olduğunu falan düşünmüyorum. Özellikle hayatı cehenneme çeviren kendi doğrularını doğru sanan insanlardır. Doğru denen şey kimsenin kafasına göre belirlenemez. Doğruyu belirlemek için herhangi bir canlıya zarar gelme ihtimali var mı gibi faktörler üzerinde düşünürüz. Etik ile ilgili kuruluşlar boşuna var olmadı.

İnsanat bahçesi kuran Avrupalılara göre de doğru olan insanları bu bahçede sergilemekti. Sizi ya da beni koysalardı o bahçeye. Ne doğru olurdu, değil mi? Dişlerimizi söküp sergileselerdi bizi.

Bu konulara kafa yormadığımı nereden öğrendiniz pardon da? Bakıyorum hakkımda ahkam kesmişsiniz hemen. Ben 1 seneden fazla zaman boyunca etik konusunda düşünmüş bir insanım. Bana gelip de düşünmemiş, salak muamelesi yapamazsınız. Önce yerinizi bilin.

İnsanların "iyi" ve "kötü" kavramlarını oluşturabilmesi için bu kavramların onlarda programlı bir şekilde var olabilmesi gerekir. Yani içinizde bu iki şeyin de var olabilmesi gerekir. İnsanlar içlerindeki bu iki kavramı iki sözcük halinde dışa vurmuşlardır. Yardımsever, dost canlısı, koruyan, kolluyan ve birçok "iyi" şeye "iyi" demişlerdir. Zarar veren, zararlı olan ve daha bunlarla ilgili birçok şeylere de aynı şekilde "kötü" demişlerdir. Yazın yazın bitmez, sonsuza kadar uzar gider. İnsanlar işte içlerindeki "iyi" ve "kötü" bilincini böylece iki kelime ile sınıflandırmışlardır.

İyiliğin ve kötülüğün nesnel olduğunu iddia etmem, bu iki kavramın da açıklandığında normal insanlarda oluşturmuş olduğu bilinçtir. Gider bir kediyi öldürürseniz kimse buna iyi diyemez çünkü bu "nesnel olarak kötüdür." Tabii, siz felsefe yapacağım bana göre bu şöyle diyebilirsiniz ama kusura bakmayın da önemli olan halkın bilincidir. Ve yüzyıllardır halkımız ve diğer halklar etik konusunda daha da bilinçlendiler. Ama halen yeterli değil.

Yahudilere göre de kendi yaptıkları katliamlar, bir şeyleri tahrip etmek, bozmak ve yozlaştırmak doğrudur. Merak etmeyin, onlar da sizin gibi düşünüyorlar. Onlara bu yanlış dediğimizde benden başka doğruya kimse karar veremez kanaatinde oluyorlar. Onlar sözde üstün insan ya. Peki bizler neden bu yaptıklarına yanlış diyoruz? Çünkü "tahrip etmek, bozmak ve yozlaştırmak" çok açık bir şekilde "kötüdür." Şimdi diyeceksiniz, neye göre kötü kime göre kötü?

"Kötü" kavramı değerlendirirken şunlar ele alınır: (En kısa şekilde)
- Topluma zararı var mı?
- İnsanlığa zararı var mı?
- Herhangi bir şeye zararı var mı?
(Kısaltılmıştır.)

Bana katılan etik kuruluşları var. Yani bu konularda yalnız değilim. Şuanda herkes kendi dediğini doğru olarak görseydi halimiz inanın çok vahim olurdu.

Her zaman dediğim gibi "etik değerler, insanlığı inşa eden değerlerdir."
 
Size katılmıyorum bu konuda. Evrenin kutsal yasaları doğru olan şeydir demişsiniz, fakat yine doğruya ve yanlışa karar veren bizim zihnimiz. Hayır değil, tanrılar karar veriyor derseniz ise, bu durumda da evrenin değil, tanrıların kutsal yasaları olmuş oluyor. Hayır değil, kutsal yasalara, evren gibi ezelidir diyorsanız da, tanrılara değil evrene güvenmek gerekir.

Tanrılar, evren ile beraber çalışır. Kaotik bir güce bilinç katarlar. Kendilerinin tanrı olmasının nedeni de, evrendeki bu yasalara uyarak yükselişleridir. Bunu, yasayı en düzgün şekilde idare eden hakim gibi düşünebilirsiniz.

Tanrı olmak için bilgelik şarttır. Bilgi üzerinden Gerçeğe ve Doğru yola erişilir. Satanas'ın isminde, bu Gerçekliğin en yüce tezahürü saklıdır. O, Gerçeğin gücüyle hareket eder ve bizzat kendisidir.

Bu bilgi ve bilgelik sayesinde insanlara da aynı şekilde yükselişin adımlarını sunarlar.

Her şeyi sübjektif değere indirgeyen bir anlayışa sahip olduğumu söylediniz. Baktığımız zaman inançsız bir birey inançlı bir bireyden daha objektiftir. Çünkü ortada evrensel bir hakikat var ise, bir kişi tarafından oluşturulmuş olmamalı. Yani asil hakikatin, gerçek olduğuna emin olduğunuz Spiritüel Satanism'de yattığını savunan sizlerden, daha objektif bir yaklaşım yapmış oluyorum.
Evrenin bir bilinci olduğunu düşünmüyorum. Doğruya ve yanlışa karar verecek olan tek merciinin insanın zihninin ta kendisi olduğunu düşünüyorum. Eğer tanrılar gerçek ise, benden binlerce kat daha zeki, bilgili ve tecrübeliler demektir. Fakat yine de, bir zihne, düşünme ve sorgulama kabiliyetine sahip olan bir birey olarak, başka bir varlığın karar verdiği doğruya değil, kendi doğruma göre hareket etmeyi tercih ederim. Bu söylediklerim, sübjektif bakış açısının tam tersi.

Size özel söylemedim. Postmodernizmden bahsediyorum.

Ve ayrıca, sübjektiflikten kastım da epistemolojik bir hakikatten bahsetmekti. Bilginin ve gerçeğin sübjektif yanı yoktur zira kendisi mutlaktır. Sübjektif bir değer yargısı ise, sadece çizilmiş bu dış çerçevede gerçekleşebilir.

Örnek olarak şunu verebilirim:

Bütün insanlık birleşip Güneş'e tamamen gözlerini yumsa bile Güneş orada kalıp etkisini ve kendi yansıtışını devam ettirecektir. Eğer fazla maruz kalırsanız cilt kanserine yakalanabilirsiniz, fakat hiç görmezseniz de D Vitamini eksikliği çekersiniz. Yine aynı şekilde canlılık, ondan beslenmeye devam edecektir.

Bir yasadan bahsederken de bundan bahsediyoruz. Eğer evrende bu denli mutlak güçler varsa, önemli olan içe dönüp iradeyi sorgulamak değildir çünkü sizin etkiniz, sadece evrende kapladığınız yere dair bir bilgi akışı sunar. Fakat objektif bir şeyden bahsedeceksek, evrende mutlak olarak nüfuz eden ve tesir eden bir şeyden bahsetmeliyiz.

Zira mutlak ve sonsuz olan bu dışsal etkiler, herhangi bir insanın herhangi bir arzusundan çok daha güçlüdürler ve tıpkı tuzaklarla dolu bir labirentten geçmek gibi, burada da insan tuzaklara, labirentin duvarlarına ve labirentin tamamlandığında ulaşılacak ödüllere göz yumamazlar. Bu zira etkisizdir ve labirentin kendi koridorlarında sadece insanın kendi kaderini belirlemesine yardımcı olur.



Öte yandan, bence bu söylediğiniz ise asıl sübjektif yaklaşımdır. Çünkü, bir müslümanın allah var demesi ile, şu söylediğinizin, ne etik ne ahlak ne de argüman olarak bir farkı yok.

Ben bunu argüman olarak sunmadım. Spiritüel Satanizmdeki bakış açısını öğretici bir yorum getirdim. Fakat böyle anlaşılması normal, zira gece olduğu için oturup da uzun bir şekilde şu an yazdıklarımı yazamadım.

Doğrudur, belki de gerçekten öyledir. Fakat bu tarz, cevabını kolayca bulamayacağımız evrensel sorulara kafa yormak bir hata değil, aksine sorgulayan bir bireyin yapacağı bir harekettir.

Aslen sorgulamak bir sorun değildir. Fakat yukarıda anlattıklarım üzerine biraz düşünürseniz, zaten evrenin ve bilim olarak aldığımız her şeyin, belirli süreçler içinde bunları çözümleyerek ve zihnimizi kullanarak; mekanik bir işlem sonucunda gerçekleştiğini göreceksiniz.

Bu denli kapsayıcı bir etkiler ağı içerisinde, sizin iradeniz ne yer kaplar ve bireyliğiniz ne sınırlar içerisindedir? Asıl bu soruyu sormanız daha sağlıklı ve hızlı bir yöntem olacaktır. Size, eğer inanmıyorsanız bu verdiğim bilgiyi bir kaide olarak alıp inanın demiyorum; lakin Spiritüel Satanizmin yararlandığı ve Gerçeğe bu şekilde ulaştığı metodların doğruluğu açıkçası yanlış ya da eksik değil.

Basit bir örnek olarak, ruhaniyete inanmıyorsanız dahi astrolojiyi inceleyebilirsiniz. Sonrasında, bunun çeşitli örnekler üzerindeki karşılığını bulmaya çalışırsınız. Örneğin, özgürlük aslen nedir ve birey ile özgürlüğün bağlantısı nedir?

Kısıtsız bir yaşam tarzı, aslen özgürlüğü öldürür çünkü labirentin iskelesel yapısını bize gösteremez ve sahte özgürlüğü gözümüze sokup daha büyük özgürlüklere kapı açılmasını engeller. Satürn ise toplum içinden bireyi alıp bir kalıba sokar (-tıpkı bir keki bölmek gibi düşünebilirsiniz-), ardından onun doğru adımlar atmasını bekler ve bunu ödüllendirir. Kısacası, iskeleyi kurar ve bu kurduğu labirentsel yapıda, eğer doğru yerlerde doğru adımları atar ve birey olarak tıpkı nasıl sizi bir bedene sokup türün birleşiksel iradesinden bireysel iradeye adımınızı attırdıysa, burada hür iradeyle yine doğru adımları atmanızı bekler.

Satürn, en basit tabiriyle bilgece "kullanmak" ile ilişkilidir. Araçları ve vasıtaları doğru kullandığınız takdirde, labirentin kafa kurcalayıcı yapısını çözümler ve kendi iradenizi de daha yükseğe taşırsınız.

Bunu ister ruhani olarak alın, ister materyal olarak.
 
Satanizm'deki tek günah APTALLIK'tır. İnsan doğasına, demonik doğamıza ters gelen ne varsa o "günah"tır. Günahın da kendi boynuna.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Satan

Back
Top