Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Duygusal İyileşme Serüvenim

AlterOne

Member
Joined
Feb 18, 2024
Messages
345
Esenlikler,

Bu yazıda aylarımı verdiğim duygusal bedenin iyileştirme çalışmasındaki serüvenimi anlatmak istiyorum.

Bu yolculuğun temellerini geçen sene Ekim ayında attım. O zamanlarda Sonne Bey’e özel mesaj üzerinden ulaşarak erkek olmama rağmen kadınsı hislerimin olduğundan bahsetmiştim. Bu konudan o kadar çok utanıyordum ki forumda konusu tam olarak açamamıştım. Bağlı olduğum din bu durumu desteklemiyor; çevremdeki insanlar bu durumu desteklemiyor; ancak ben kadın gibi hissediyordum. Onun yardımıyla başladığım bu konuyla alakalı çalışmada bir süre sonra meyvelerini almaya başladım. Evet, artık kendimi acınası bir trans gibi hissetmiyordum.

Kadın gibi hissetmemin sebeplerinin tamamen psikolojik olduğunu, çevresel olumsuz deneyimler yüzünden kendimi kadınlığa atfettiğimi fark ettim. Bunu ileride daha derinlemesine duygusal bedeni iyileştirme çalışmasıyla aştım.

Zihinsel zincirlerim bulunuyordu. Adeta hapsolduğum kalıplara göre hareket ediyordum. Bunun için sürekli kendimi yeniden tanımlamaya başladım. Zihinsel kontrolsüzlüğüm had safhadaydı ve ben artık kontrolden çıkıyordum. Geçmişte kontrolden çıktığım zamanlarım geliyordu aklıma. Hep şu soruyu soruyordum kendi kendime, “Tanrım, neden o kötü seçimleri yapmama izin verdin?”

Burada suçlu kimse değildi. Evet, kötü şartlarda büyüdüm. Evet, talihsizlikler yaşadım. Evet, evet evet. Peki bunların hepsinde onurlu bir Spiritüel Satanist olarak davrandım mı? Hayır. Eğer davranmış olsaydım büyük bir güç de gerektiriyor olsa bir şekilde bunların üstünden gelecektim. Ama yapmadım, bunu ben yapmadım.

İçgözlem Meditasyonuna başladım. Hayatımdaki her şeyi kontrol altında tutmaya çalıştım. Telefonumda ve bilgisayarımda sürekli notlar tutuyordum. Hayatımdaki davranışlarımın ve hareketlerimin temellerinde neye dayalı olduğunu her an tespit ettiğimde not tutuyor ve sürekli kendimi revize etmeye çalışıyordum. İçgözlem meditasyonunda sabahları hep bunun bilinciyle uyanmaya çalışıyordum. Kendimi bir nevi hep manuel modda tutmaya çalışıyordum. 🙂

Ancak zihnimi hala tam kontrol edemiyordum. Anksiyete yaşıyordum ve bu durum beni yok oluşa sürüklüyordu. Hayatı, hayatı yaşamak olarak değil; yaşamaya devam etmek olarak sürdürüyordum. Psikiyatrik tedavim boyunca da aldığım Xanax gibi ilaçlar bile artık etki etmiyordu. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Vücudumdan atılımı tamamlanıp geri başladığımda bile etkisini görmedim.

Kasım ayının ortalarında duygusal bedeni iyileştirme çalışmasına başladım. İçimden artık yeter diye sayıklayarak bu kötü şeylerin geçmesi için her gün Tanrılara dua ediyordum. Ama hala anlamadığım bir şey vardı, eğer bir şey hayatımda çözülecekse bunu ben yapmalıydım. Bunu benden başkası yapamayacaktı. Sürekli yaşanılan anksiyete hisleri, takıntılar, kontrolsüzlük, öfke patlamaları. Bunları benim çözmem gerekiyordu. Benim sadece adım atmam gerekiyordu, bunu devam ettirip yolumda ilerlemeliydim. Tanrılar sadece baş edemeyeceğim bir şey olduğunda müdahalede bulunacaktı.

Bunu anlamam zamanımı aldı. Hayatımda bu olaylar olurken bir dönüm noktası diyebileceğim bir şey yaşadım. İmkansızdı. Yani hiçbir şekilde ihtimali yoktu hayatıma düzgünce devam edebilmemin. Sönmek üzere olan bir kıvılcım gibiydim. Bu dönüm noktasında gün geldi ve sönmek üzere olan kıvılcıma yağmur yağmaya başladı. Daha da paniklerken fırtınada yıldırımın gücü üzerime gücünü bahşetti. Bu şüphesiz Tanrılar tarafındandı. Nasıl olurdu ki? O an anladım ki her şeyi başarabilirim. Tekrarlıyorum, imkansız bir andı. Ama kurtulmuştum. O an artık Tanrılardan acizce sürekli yardım sayıklamak yerine şu şekilde dua etmeye başladım: “Şeytan Baba, yüce Tanrılar, yolumda durmayacağım, düşsem de yeniden kalkarım, siz sadece bana bu gücü bahşedin.”

Ancak yine de içsel çatışmalarım devam ediyordu. İntihar düşüncelerim hala baskınlığını bir ölçekte koruyordu. Bu konularda o kadar soğukkanlıyımdır ki gerçekten yapmayı istediğim an pek bir şeyi sorgulamadan edecektim. Öfkem de aynı şekildeydi. Öfkelendiğimde kontrolsüzce davranıp yıkıcı eğilimlerim bulunuyordu. Sonradan bir vaazda insanın bir hayvan gibi kontrol edilmeye muhtaç olup olmadığıyla alakalı bir şey okudum. Vaazı bulamadığım için buraya koyamıyorum ama fark ettiğim şey şu ki artık kendi irademi es geçip her şeyi Tanrılara bırakmayı bırakıp kendimi şekillendirmem gerekiyordu.

Geçmişimde maalesef kötü deneyimlerden dolayı sakin bir insan olamıyordum. Hem anksiyete hem öfke patlamaları beni çok kötü bir içsel çatışmaya sokuyordu. İçimde biriktirdiğim kaygıyla öfke birleşince içim içimi yiyordu hep.

İçgözlem Meditasyonunu her an kendimde fark ettiğim bu olumsuzların sebeplerini, psikolojik olarak temellerini anlamak için kullandım. Defalarca psikiyatride ilaçlarım değişti, defalarca terapiye gittim ancak olmadı. İlaçlar beni sadece olumsuz etkiliyordu. Bu duygusal şeyleri hissetmiyordum ilaçlarla ama hissedecek halim olmadığı için hissetmiyordum.

En sonunda kendime karşı dürüst olma cesaretini göstermeye başladım. Bir yandan da duygusal bedeni iyileştirme çalışmasına devam ediyordum tabi. Bu çalışmada bazı zamanlar enterasan bir şekilde normalde yaşamadığım kadar daha kötü duygusal şeyler hissettim. Ama hepsinde de sanki zihnim nasır tutmaya başlamıştı. Yani artık beni etkilememeye başladı bazı şeyler. Normal insanların çoğunun yaşadığında intihar girişiminde bulunacağı geçmişime sadece kuruntu gibi bakmaya başlamıştım.

Madem nasır tutma olayı var, bunu kullanmak gerek diye düşündüm. Hayatımda bütün yaşadığım duygusal olumsuzlukları tamam hadi yaşayayım diyerek bir cesaretle yüzleştim. En çok korktuğum şeyleri alnımdan terler aka aka da olsa yaptım. Burada en büyük hatam kaçmak ve bastırmakmış maalesef. Artık öyle yapmıyordum tabi. Bile bile korkuyordum bir şeylerden, bile bile isteye isteye öfkeleniyordum bir şeylerden. Önceki gibi stes bastığında hemen stresi bastırmaya çalışmak bir kenara bizzat isteyerek deneyimliyordum. Öfkede de aynı şekilde bilerek sinir olacağım şeyler aramaya başladım. Artık hiçbir duygumu bastırmıyordum. Bunu bir ateş gibi görüyorum, kaygılandığımda kaygıyı bastırmaya çalışmak daha iyi hissedeceğimi düşündürüyordu. Hemen kaçmaya çalışıyordum kaygımdan. Ancak aslında bu ateşe üflemek gibiydi. Daha da harlandırıyordu, oysa hiçbir şey yapmadan direkt o kaygıyı yaşıyor olsaydım o ateş zaten yavaş yavaş yanacak, çevreye zarar vermeyecek ve sönecek bir gün.

Bu yazdıklarım gerçekten de işe yaradı da! Artık o kadar bana hükmeden anksiyete, kontrolsüzlük ve dahası da minimum dereceye yaklaşmıştı. Onca zor zamandan sonra, başarmıştım. İlaçların yapamadığını, terapistlerin yapamadığını Müslümanların haram dediği büyü ile başarmıştım.

Artık takıntılarım da kaybolmaya başlamıştı. Pür dikkat her şeyin düzenli olması o kadar umrumda değildi. Özgüven artışı yaşamıştım resmen. Kendimi değersiz gören bir insan iken artık kendi değerimin farkındayım. En az ben de herhangi insan kadar yaşamaya hakkım var ve yaşıyorum, yaşayacağım da. Psikiyatri serüvenimde bana deli gözüyle bakan insanların hepsine inat bile gülmüyorum artık, umrumda değiller. Kendim için kahkaha atıyorum yüzlerine bakarak. Acınası hayatlarına devam etsinler.

Benim bu hale gelmemdeki en büyük sebep olan aileme bağlama büyüleri yaptım. Ne beni fiziksel şiddetle Kuran kursuna göndermeye ne de başka bir şeye hakları var. Onlar için üzülüyorum, ancak ailem onlar benim. Onlarda bulamadığım şefkati ve sevgiyi Tanrılarda buldum. Onlar da beni yanılgılarıma rağmen yalnız bırakmadılar. Hep yalnızlığımdan yakınmıştım, bana tek başıma kimseye muhtaç olmadan güçlü olmayı öğrettiler.

Tabi bu yazıda bahsettiğim şeylerin arkasında tonlarca şey var, her şeyde detaya hem giremeyeceğim ve özel hayatımın güvenliği için paylaşamayacağım. En fazla şunu söyleyebilirim ki geçmişimi aştım. Bana sürekli baskı uygulayan ailemi, uyuşturucu kullanan kötü arkadaşlarımı, bütün tedavi sürecimi, beni intihara sürükleyen anılarımı, beni zorbalayan insanları, bana “ben” olmama fırsat vermeyen insanları.

Finalde doğum haritama göre hareket etmeyi kavradım. Baskın bir Neptün’e sahip olan ben duygularımı dışa vurmayı öğrendim. Hiçbir duygumdan kaçmadan veya bastırmadan sanata döküyorum.

Negatif duygularla dans etmeyi öğrendim sonuçta. Artık hiçbir kaygı ya da korku beni kontrol etmiyor. Artık normal herhangi bir insandan da daha soğukkanlı bir şekilde kriz anlarını bile yönetebiliyorum.

Bu süreçte bana hiçbir şekilde paha biçilemez yardımlarından dolayı bütün yetkililere minnettarım. Vaazlar ve bu vaazları çevirmeye vakit ayıran Türk çevirmenler, hepsine teşekkürler. Bu süreçte bana destek olduğu için Sonne Bey’e özel bir teşekkür borçluyum ancak.

Zerdüştlerim, tutun dümeninizi. Öyle sıkı tutun ki, kırılsınlar. Kabul etmeyin vaat edilen kıyıdan başkasını, kabul etmeyin son ışıktan başkasını, en büyüğü, en parlağı olacak olandan başkasını. Kalbinizin dışına taşmak için haykıran, sonunda şunu söyleyen ışıktan başkasını: “İşte buradayım, doğdum, yeniden doğdum.”

Hepiniz bir gün, olduğunuzu bildiğiniz şey olacaksınız. O yüzden tutun dümeni…


-Yüksek Rahip Hooded Cobra 666
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Shaitan

Back
Top