Elite
Well-known member
- Joined
- Mar 25, 2020
- Messages
- 2,782
Baalzebul Baba'nın doğası her şeyi kapsar şekildedir. Kendisi evrenin yöneticisi olarak yaratıcı, düzenleyici ve yükseltici güçtür.
Kendisinin İsimlerinden biri ZHNA'dır. Bu da "Ζώω" yani yaşamak fiiline karşılık gelmektedir. Bu yüzden antik bilgeler kendisine yaşamın kaynağı demiştir. Kendisine aynı zamanda sadece "Theos" denildiği de olmuştur ki kendisi insanın en yüksek formudur. Satanas Baba ile birlikte bizim kolektif tanrısal emsalimizdir.
"Theos" sıfatı derin anlamlar barındırır ve aşağıda detayıyla incelenecektir.
Ayrıca kendisi Logos'un Hakimi ve Julianos modelinde "İkinci Güneş"tir.
Gökyüzü Tanrısı
Gökyüzü Tanrısı olarak evrenin göksel yönlerini yönetir. Bulutlar, gökyüzünü temsil eder. Gök gürültüsünü yönetmesiyse aslen göksel fermanları ve yaratıcı sözüdür ("logos"). Yıldırımlar ise dönüştürücü ve düzene sokucu güçtür, gökten gelmesi aslen göksel düzenin yeryüzünde & aşağıda yer alanda tesis edilmesini yansıtır, yargının ve doğrunun ebedi kaynağından alta doğru ulaşmasıdır.
Ayrıca yağmur olarak yeryüzüne inen su, verimli toprağı tohumlayarak bitkilerin büyümesini sağlar. Bu açıdan insanlara hem maddi, hem de spiritüel bereket ve refah getirir. Onları kutsar.
Bu kriptik sembolizm aynı zamanda kutsamaların nasıl çalıştığını da bize gösterir. Toprağı işleyip tohum ekerseniz, yağmurlar gökyüzünden yağıp onları büyütebilir.
Demiurgos & To Hen
Baal Baba, evrenimizin Demiurgos'udur. (NOT: Yine Satanas Baba'ya atfedilmiş bir sıfattır) Kendisi yaratıcı ve düzenleyicidir. Kraldır ve babadır. Bu yüzden aslan başlı yılan şeklinde tasvir edilmiştir. Yılan, yaşam gücünü ve Satanik mistisizmi, en mistik ve ilahi yolu temsil ederken, aslanın kükremesiyse Logos (söz) yoluyla yaratıma ve onun ilahi otoritesine işaret etmektedir. Böylece evren Doğru'ya uzanan bir düzene girer, yaratılışa ulaşır.
Demiurgos (İlahi Mimar) ve To Hen (Bir) olarak kendisine atfedilen sıfatlardan birisi de To Agathon'dur. Yani bu da İyi, Erdemli, Cesur, Ahlaklı ve Nazik demektir. Bilgisizler, her ne kadar Demiurgos'u karalamaya çalışsa da, kendisinin doğası bu bütün sözlerden ve diğer geri kalan her iyi şeyden oluşmaktadır. Kendisi bizi iyiye ve tanrısallığa ulaştırır.
Tanrısal Üçlülük
Baalzebul Baba; Zeus olarak gökleri, Poseidon olarak yeryüzünü, Hades olarak da yeraltını yönetir. Yaşça Hades en büyükleridir, ardından Poseidon gelir, en son da Zeus görünür.
Bu aynı zamanda inisiyenin de yoludur. Kendinizi ezoterizme dair eğitmeye başladığınızda bir takım aydınlanmalar yaşarsınız, Hades'e yönelik eğitim alırsınız, önce yeraltına inersiniz. Ardından dönüşüm yaşayıp gerçek bir inisiye olarak Poseidon'un denizlerine girersiniz. Bu kutsal sular, ruhunuzu besler. Psyche (ruh) burada daha da güçlenir. En son da Apotheosis (Magnum Opus) yer alır. Burada da göklere yükselip göksel düzenin bir parçası olursunuz. Artık bir dahi (genius)'sunuzdur. Nous'un (Tanrısal Zihin, Satanas) yer açtığı göksel düzenin (Logos'un) bir parçası olarak bu düzene tamamen uyarsınız ki gökler bu düzenle ilişkilidir.
Platon'un homoiosis theo'ya [tanrılara benzerliğe] götürecek paideia'sı da aslında bu üçlülüğü kapsar. İlk önce bedensel ve zihinsel eğitime, ardından da gizemlere ve inisiyasyona adım atılır. Böylece çocuk, âlemlerin üçlülüğünde mükemmelliğe ulaşır.
Bu üçlülük gündelik dilde bile gözükmektedir. Arapça Hakk kelimesi hem Doğru, Gerçek; hem de Tanrı demektir. Burada Satanas Baba'mıza bir gönderme olsa da, Türkçedeki bir deyiş, doğrudan Baalzebul Baba'yı ima etmektedir zira Tanrıların çocukları olarak onlara her zaman bağlıyızdır ve zihinlerimiz her türlü koşulda bile onları bulabilir.
Halkımızdaki "Allah'ın Hakkı Üçtür." sözü, aslında El-İlah'ın Tanrılığı Üçtür şeklinde de okunabilir. Türkçedeki "hak ve hakk" ayrımı Arapça'da bulunmaz ve bu kelimeler aynıdır. Zihinsel olarak bu söz şeklinde ortaya çıkmıştır.
Aynı zamanda bu Tanrısal Üçlülük, Arap mitolojisinde Lat, Menat, Uzza olarak Al-İlah yani Baalzebul'a götüren üç tanrıçada da görülebilir. Hint mitolojisinde ise bu üçlülük Satanas Baba'ya ait bir şekilde bulunmaktadır.
Tetragrammaton
Theos sözcüğü, Baalzebul Baba ve Satanas Baba'ya atfedilmiştir ve Tanrının Dört Harfli Adını gösterir, türlü kültürlerde bulunur. Yahudiler bunu sonradan çalmıştır. Yahudilerin Adam Kadmon'u gibi, Tetragrammaton olarak Theos da bir insan şeklini verir. Eğer yukarıdan aşağıya yazılırsa: Theta, Ei, Ou ve Sigma harfleri ortaya çıkacaktır.
Bunların analizi ise şöyledir:
Theta, Eter ile birleşik olan bilincini gösterir. Onun bilinci, evrene doğrudan bağlıdır. Aynı zamanda içinde IO'yu barındırır ve mükemmel dengesini de göstermektedir. Theta harfi, doğrudan Yin ve Yang gibidir. Ayrıca 9. harf olarak tamamlanmışlığını da gösterir.
Aynı zamanda bu, modern Güneş sembolüne oldukça yakındır ve yine Güneş de, JoS Astro'da açıklandığı üzere Tanrı'yla ilişkilidir.
Ek olarak, I şeklinde de yorumlanabilecek harf, aslında Antik dönem "Z" harfidir. Yani Theta harfinde, aslında Zeus'un ilk harfi de gizlidir.
Epsilon, Kalp Çakrasına denk gelecek şekilde vardır ve bu da onun Theta (Eter) ile olan bağının ardılı olarak Logos, Söz yoluyla yarattığını gösterir. Dikkat ederseniz, Omuzları oluşturan E harfinin ortasından Kalp Çakrasına bir çizgi uzanmaktadır. Ayrıca 5. harf olarak, Solar bir yönü de vardır ve yaratıcılığını ifşa etmektedir.
Epsilon harfinin antik dönem ismi "Ei"dir. Bu da "sensin" ve "eğer" sözcüklerine denk gelir. Çoğu mitolojide "Ol" diyerek olunur. Ve aynı zamanda "Sensin" demek de, yine bir kişi üzerindeki etkiyi gösterir. Baalzebul Baba, en yüce güç olarak, hiyerarşi üzerinde hakimiyet sahibidir. Bu da onun yine yönetici ve düzenleyici doğasını ifşa eder.
Mistik bir bağlam olaraksa, "eğer" anlamı aslında şekil almamış herhangi bir şeyi simgeler. Bu anlamla bağlantılı olarak evrendeki gizli potansiyeli aktif güce çevirir ve ona biçim verir. İdealar, sadece akaşada kalmazlar, onun sayesinde yaratılışa taşınırlar. Artık "eğer" değil, kesin biçimde "sensin" olurlar, İsimlendirilirler.
Omikron, mükemmel bir daire şeklindedir (360 derece) ve bu da onun Solar Çakrasına denk gelip hem kendi benliğinin hem de yaratıcı sıfatının mükemmelliğini göstermektedir. 16. harf olaraksa Jüpiter'e bağlıdır, ve Onun Nomos (Yasa) ile uyumunu ve şeylere, buna uygun şekilde biçim verdiğini ve irade akıttığını göstermektedir.
Sigma ise 18. ya da 20. harf olup yine tamamlanmış özellikler göstermektedir. 6 x 3 (6 6 6) 18 sayısına işaret eder. Aynı zamanda fallus gibi dışa taşkınlığı, onun dönüştürücü ve oluşturucu kudretini gösterir.
Sakral Çakranın çıkardığı seslerin gök gürültüsünü andırması ve aynı zamanda bu harfin kökeninin "Sizo" yani "tıslamak" olması, aynı zamanda yılanın gücünü de gösterir biçimdedir ve Theos'un içinde gizlidir.
Bunların hepsi birleştirildiğinde: Yasa, Yaratıcılık, Hiyerarşi ve Dönüştürücülük üzerindeki kudreti gözükür.
Tanrıların Babası
O, hem mitolojide hem de gerçekte, "Tanrıların Babası"dır. Bu kavram hem manevi, hem de gerçek olarak yol göstermek ve babalık etmek anlamını da taşısa da; alegorik bir yüzü daha vardır.
Tanrılar, belirli enerjilerde daha ustalaşmışlardır ve o güçleri temsil ederler. Bu durumdan istisna sadece Dört Veliaht Prens vardır. Fakat aralarında Satanas Babamız ve Baalzebul Babamız, en güçlü olanlarıdır. Kendileri doğrudan Evrene bilinç kazandıran varlıklar olarak, belirli enerjilerin herhangi bir yüzünü aşmışlardır ve bütünsel olarak tam hakimiyet sahibidirler.
"Tanrıların Babası" sözü, o enerjilerle eşleşen Tanrılarımızın da, aslında ilksel olarak Satanas Babamız ve Baalzebul Babamızdan öğrendiğini, öğrenmenin kaynağının ve her enerjiye hakimiyetin onlarda olduğunu gösterir. Bu yüzden ikisine de Baba deriz. Onlar yaratıcılığın kendisidirler.
İkinci Güneş Olarak Zeus
Platonist modele göre, evrende üç güneş vardır. Birinci güneş, Aion'dur [Satanas Aenaos]. İkinci Güneş, Zeus-Helios'tur [Baalzebul]. Üçüncü güneşse, Enkozmik Güneş'tir [Zodyağın Görünür Güneş'i].
Birinci Güneş, yaratılıştan da önce var olan yaratıcı ebedi güçtür. Bir'e [To Hen'e] bilinç katan tarif edilemez olandır.
İkinci Güneş, Birinci Güneş tarafından evrene yönetici güç olması için vazifelendirilmiş, Tanrıların Kralı ve Hiyerarşinin Tepe Noktasıdır. Julianos'un aktardığı üzere, diğer Tanrıları kapsayıcıdır ve nedensel olandır, saf mantıkla düzenleyendir ve Birinci Güneş'ten aldığı ışığı hiyerarşi ve düzen yoluyla yayandır.
Burada bir parantez açmak gerekirse, Hiyerarşi sözcüğü, Hieros ve Archia sözcüklerinden meydana gelir. Bu da "Kutsal Yönetim" anlamına gelir. Bu hiyerarşi, evrenin her bir tarafına yayılmıştır.
Onun bu yaşam üzerindeki hakimiyeti, isimlerinde de görülür. Yunanca'daki isimlerinden birisi de "Ζῆνα"dır ve bu da "ζῆν" kelimesiyle büyük oranda benzerlik gösterir. Hatta, bazen bu adına A eklenmez ve "Ζῆν" şeklinde de yazılabilir. "Zen" sözcüğü, Antik Yunanca'da "yaşam" demektir. Kendisi de yaşamın sağlayıcısıdır.
Dildeki bu bağlamlar sadece bununla da sınırlı kalmaz. Kendisinin bir diğer ismi de Δία'dır [Dia]. Bu sözcük ise yine "neden", "onun yardımıyla" ve "çünkü" anlamlarına gelen "διά" [yine, "dia"] sözcüğüyle birebir aynıdır. Bu da yine Logos ve Nedensellik üzerindeki hakimiyetini gösterir. Kendisi İlk Nedendir.
Ayrıca, şunu söylemem gerekir ki; ne Zena ne de Dia, sonradan atfedilen isimler değillerdir. Bunlar doğrudan "Zeus" isminin farklı çekimleridir. Homerik (Epik) dönemde de kullanılmışlardır.
Dahası, bu bağlantılar burada da bitmez. Yine "yaşamak" ~Ζώω~ kökünden "Zodyak" sözcüğü gelir. Bu da bizi Üçüncü Güneşe ulaştırır. Bizim Güneşimize.
Bu Güneş, sembolik ve enerjitik olarak Zeus-Helios'un görünür âlemdeki ve bizim yaşam alanımızdaki yansımasıdır. Kendisi, bütün gezegenleri etrafında döndürerek astrolojik bir alan oluşturur ve yaşama fırsat verir. Bu da ruhumuzun Güneş Çakrasını ve aynı zamanda bütün renkleri yönetmesi vesilesiyle, yine Tanrılıkla yakından ilgilidir. Ayrıca bu gücü, onu, [insanların bireysel çabasıyla] sürekli genişleyebilecek; insanlara bahşedilmiş bir bilinç seviyesine de bağlar.
Söz yerindeyse, Her Kahramanın bir hikâyesi vardır ve o ana karakter de elbette Güneşçe yönetilir. Zira ondan çıkanlar [enerjiler ] ona [tecrübesel olarak] geri dönerler.
O yine Güzelliğin ve İyiliğin timsalidir.
İndra'nın Ağı
İndra'nın Ağı ya da İndra'nın Mücevherler Ağı, birleşiksel oluşumu ve nedenselliği aktaran Hinduizmdeki bir terimdir. Logos gibi, bu da yine İndra'ya bağlanmıştır ve onun tarafından yönetilir.
Mücevherler, metaforik olarak hem idealara hem de çakralara birer göndermedir. Makro evrende ve mikro evrende bu ağ yansıtılır. Her biri bir diğerinin izini ve yansımasını taşır. Fakat ayrı olarak varlardır ve varoluş bu dizi eşliğinde sonsuzluğa kadar uzanır.
Bir Budist anlatısına göre, Usta Fazang, İndra'nın Ağı'nı temsil edebilmek için bir Buda heykeli etrafına 8 ayna yerleştirir. Bir mum yaktıktan sonra, bütün aynalar Buda'yı yansıtmaya başlar. Buda tekil olarak bu görüntünün kaynağıdır lakin her bir sekiz aynada ayrı şekilde sureti tezahür eder ve aynı zamanda birbirlerini yansıtırlar.
8 sayısı, 7 ana çakranın ve Epifiz Bezinin sayısıdır. Buda, orijinalde ideal insandır. Bu durum, yukarıda açıkladığım kişi ve İndra [Baalzebul] bağlantısı üzerinden korunmuştur. Burada aslen hem insanın ideal hâli, hem de Tanrı Baalzebul anlatılmış olur.
Sekiz, aynı zamanda İndra'nın Ağı ya da Logos'un da bulunduğu 8. küreyle de alakalıdır.
Baal'ın İsminin Gizemi
Baal ismi, gizemli bir yapıya sahiptir. Bu, Ba-Al şeklindedir.
Ba, Eski Mısır Gizemlerinde ruhun parçalarından birisidir ve doğrudan ruhun kişiliğiyle ilişkilendirilmiştir.
Ba, o şeyi, o şey yapan niteliktir. Bir nevi Logos ile benzerlik gösterir zira Logos da bir şeyin niteliği, yapısı ve kozmosta kapladığı yerdir.
Antik Mısır'da, Ba'nın önemi o kadar fazlaydı ki; mülkler dahi, sahiplerinin kişiliklerinin bir uzantısı olarak görülüyordu. Bu da elbette bir alegoridir. Bunu açıklayabilmek için önce şunu söylemek gerekir:
Alef harfi, Fehu ile benzerlik gösterir. İkisi de "sığır" demektir. Sığırlar, materyalin kendisiyle ilişkilidir. Bu durumda bütün evrenle. Kuran'da da, "Allah mülkün sahibidir." denilir. Bunun ana anlamı, El-İlah'ın bütün evren üzerinde hakimiyet sahibi olduğudur ve bünyesinde bulundurduğudur.
Ayrıca dilin yapısından ötürü, önek alımıyla birlikte Bu İsim, Al-Baal şeklinde okunacaktır. Bu da SA-TAN-AS'a benzer bir yapıdadır, yani ilk ve son hece tıpatıp aynıdır. El, aynı zamanda İlah da demektir. Yani bunları eklediğimizde Kişiliği İlah olan anlamı taşır. Zira Ba kişiliktir, ve El de İlah.
Aynı zamanda bu Tetragrammaton'a da delalet eder. Arapça'daki ilk 4 harf Aliph, Ba, Ta ve Tha'dır. Tersten okursak, Ba Al ve Thata [Sata] olacaktır.
Burada biraz örnek vermem gerekirse, 4. harf olan Ansuz da Tanrı ile ilişkilidir ve Odin'in sayısıdır [Wodanaz]. 3. harf ise Thurisaz'dır ve adı, Thor ~Þórr~ ile ilişkilidir. Bu mitolojideki isim yine Baalzebul Baba'dır, ismindeki Tetragrammaton yine gözükebilir ve İskandinavlarda da bulunur. Araplarda bu Tetragrammaton Tha ile biter, ve Yunanlarda Theta Arkaik Dönemde 9. harftir ve Theos'un ilk 2 harfini verir. 9, Satanas Baba'nın sayılarındandır.
Antik dönemdeyse 8. harftir ve bu da yine Ba bağlamına bağlanır.
Her İkisinin de isimleri, alfabelerde dahi kendi doğalarını yansıtacak biçimlerde çok güzel yerleştirilmiştir.
Aynı zamanda Bu İsim, anlamsal olarak Malik sözcüğüyle de bağlantılıdır. Bu da yine Mülk sözcüğüyle ilişkilidir ve Mülk, Egemenlik Sahibi anlamına gelir.
O Kral olarak, bütün evrendeki mülkün ve tebaanın sahibidir. Bizleri yüceltir. Bahşettikleri ve egemenliği sınırsızdır, mülkü ve hiyerarşisi sonsuzdur ve tanrısaldır.
Kendisinin İsimlerinden biri ZHNA'dır. Bu da "Ζώω" yani yaşamak fiiline karşılık gelmektedir. Bu yüzden antik bilgeler kendisine yaşamın kaynağı demiştir. Kendisine aynı zamanda sadece "Theos" denildiği de olmuştur ki kendisi insanın en yüksek formudur. Satanas Baba ile birlikte bizim kolektif tanrısal emsalimizdir.
"Theos" sıfatı derin anlamlar barındırır ve aşağıda detayıyla incelenecektir.
Ayrıca kendisi Logos'un Hakimi ve Julianos modelinde "İkinci Güneş"tir.
Gökyüzü Tanrısı
Gökyüzü Tanrısı olarak evrenin göksel yönlerini yönetir. Bulutlar, gökyüzünü temsil eder. Gök gürültüsünü yönetmesiyse aslen göksel fermanları ve yaratıcı sözüdür ("logos"). Yıldırımlar ise dönüştürücü ve düzene sokucu güçtür, gökten gelmesi aslen göksel düzenin yeryüzünde & aşağıda yer alanda tesis edilmesini yansıtır, yargının ve doğrunun ebedi kaynağından alta doğru ulaşmasıdır.
Ayrıca yağmur olarak yeryüzüne inen su, verimli toprağı tohumlayarak bitkilerin büyümesini sağlar. Bu açıdan insanlara hem maddi, hem de spiritüel bereket ve refah getirir. Onları kutsar.
Bu kriptik sembolizm aynı zamanda kutsamaların nasıl çalıştığını da bize gösterir. Toprağı işleyip tohum ekerseniz, yağmurlar gökyüzünden yağıp onları büyütebilir.
Demiurgos & To Hen
Baal Baba, evrenimizin Demiurgos'udur. (NOT: Yine Satanas Baba'ya atfedilmiş bir sıfattır) Kendisi yaratıcı ve düzenleyicidir. Kraldır ve babadır. Bu yüzden aslan başlı yılan şeklinde tasvir edilmiştir. Yılan, yaşam gücünü ve Satanik mistisizmi, en mistik ve ilahi yolu temsil ederken, aslanın kükremesiyse Logos (söz) yoluyla yaratıma ve onun ilahi otoritesine işaret etmektedir. Böylece evren Doğru'ya uzanan bir düzene girer, yaratılışa ulaşır.
Demiurgos (İlahi Mimar) ve To Hen (Bir) olarak kendisine atfedilen sıfatlardan birisi de To Agathon'dur. Yani bu da İyi, Erdemli, Cesur, Ahlaklı ve Nazik demektir. Bilgisizler, her ne kadar Demiurgos'u karalamaya çalışsa da, kendisinin doğası bu bütün sözlerden ve diğer geri kalan her iyi şeyden oluşmaktadır. Kendisi bizi iyiye ve tanrısallığa ulaştırır.
Tanrısal Üçlülük
Baalzebul Baba; Zeus olarak gökleri, Poseidon olarak yeryüzünü, Hades olarak da yeraltını yönetir. Yaşça Hades en büyükleridir, ardından Poseidon gelir, en son da Zeus görünür.
Bu aynı zamanda inisiyenin de yoludur. Kendinizi ezoterizme dair eğitmeye başladığınızda bir takım aydınlanmalar yaşarsınız, Hades'e yönelik eğitim alırsınız, önce yeraltına inersiniz. Ardından dönüşüm yaşayıp gerçek bir inisiye olarak Poseidon'un denizlerine girersiniz. Bu kutsal sular, ruhunuzu besler. Psyche (ruh) burada daha da güçlenir. En son da Apotheosis (Magnum Opus) yer alır. Burada da göklere yükselip göksel düzenin bir parçası olursunuz. Artık bir dahi (genius)'sunuzdur. Nous'un (Tanrısal Zihin, Satanas) yer açtığı göksel düzenin (Logos'un) bir parçası olarak bu düzene tamamen uyarsınız ki gökler bu düzenle ilişkilidir.
Platon'un homoiosis theo'ya [tanrılara benzerliğe] götürecek paideia'sı da aslında bu üçlülüğü kapsar. İlk önce bedensel ve zihinsel eğitime, ardından da gizemlere ve inisiyasyona adım atılır. Böylece çocuk, âlemlerin üçlülüğünde mükemmelliğe ulaşır.
Bu üçlülük gündelik dilde bile gözükmektedir. Arapça Hakk kelimesi hem Doğru, Gerçek; hem de Tanrı demektir. Burada Satanas Baba'mıza bir gönderme olsa da, Türkçedeki bir deyiş, doğrudan Baalzebul Baba'yı ima etmektedir zira Tanrıların çocukları olarak onlara her zaman bağlıyızdır ve zihinlerimiz her türlü koşulda bile onları bulabilir.
Halkımızdaki "Allah'ın Hakkı Üçtür." sözü, aslında El-İlah'ın Tanrılığı Üçtür şeklinde de okunabilir. Türkçedeki "hak ve hakk" ayrımı Arapça'da bulunmaz ve bu kelimeler aynıdır. Zihinsel olarak bu söz şeklinde ortaya çıkmıştır.
Aynı zamanda bu Tanrısal Üçlülük, Arap mitolojisinde Lat, Menat, Uzza olarak Al-İlah yani Baalzebul'a götüren üç tanrıçada da görülebilir. Hint mitolojisinde ise bu üçlülük Satanas Baba'ya ait bir şekilde bulunmaktadır.
Tetragrammaton
Theos sözcüğü, Baalzebul Baba ve Satanas Baba'ya atfedilmiştir ve Tanrının Dört Harfli Adını gösterir, türlü kültürlerde bulunur. Yahudiler bunu sonradan çalmıştır. Yahudilerin Adam Kadmon'u gibi, Tetragrammaton olarak Theos da bir insan şeklini verir. Eğer yukarıdan aşağıya yazılırsa: Theta, Ei, Ou ve Sigma harfleri ortaya çıkacaktır.
Bunların analizi ise şöyledir:
Theta, Eter ile birleşik olan bilincini gösterir. Onun bilinci, evrene doğrudan bağlıdır. Aynı zamanda içinde IO'yu barındırır ve mükemmel dengesini de göstermektedir. Theta harfi, doğrudan Yin ve Yang gibidir. Ayrıca 9. harf olarak tamamlanmışlığını da gösterir.
Aynı zamanda bu, modern Güneş sembolüne oldukça yakındır ve yine Güneş de, JoS Astro'da açıklandığı üzere Tanrı'yla ilişkilidir.
Ek olarak, I şeklinde de yorumlanabilecek harf, aslında Antik dönem "Z" harfidir. Yani Theta harfinde, aslında Zeus'un ilk harfi de gizlidir.
Epsilon, Kalp Çakrasına denk gelecek şekilde vardır ve bu da onun Theta (Eter) ile olan bağının ardılı olarak Logos, Söz yoluyla yarattığını gösterir. Dikkat ederseniz, Omuzları oluşturan E harfinin ortasından Kalp Çakrasına bir çizgi uzanmaktadır. Ayrıca 5. harf olarak, Solar bir yönü de vardır ve yaratıcılığını ifşa etmektedir.
Epsilon harfinin antik dönem ismi "Ei"dir. Bu da "sensin" ve "eğer" sözcüklerine denk gelir. Çoğu mitolojide "Ol" diyerek olunur. Ve aynı zamanda "Sensin" demek de, yine bir kişi üzerindeki etkiyi gösterir. Baalzebul Baba, en yüce güç olarak, hiyerarşi üzerinde hakimiyet sahibidir. Bu da onun yine yönetici ve düzenleyici doğasını ifşa eder.
Mistik bir bağlam olaraksa, "eğer" anlamı aslında şekil almamış herhangi bir şeyi simgeler. Bu anlamla bağlantılı olarak evrendeki gizli potansiyeli aktif güce çevirir ve ona biçim verir. İdealar, sadece akaşada kalmazlar, onun sayesinde yaratılışa taşınırlar. Artık "eğer" değil, kesin biçimde "sensin" olurlar, İsimlendirilirler.
Omikron, mükemmel bir daire şeklindedir (360 derece) ve bu da onun Solar Çakrasına denk gelip hem kendi benliğinin hem de yaratıcı sıfatının mükemmelliğini göstermektedir. 16. harf olaraksa Jüpiter'e bağlıdır, ve Onun Nomos (Yasa) ile uyumunu ve şeylere, buna uygun şekilde biçim verdiğini ve irade akıttığını göstermektedir.
Sigma ise 18. ya da 20. harf olup yine tamamlanmış özellikler göstermektedir. 6 x 3 (6 6 6) 18 sayısına işaret eder. Aynı zamanda fallus gibi dışa taşkınlığı, onun dönüştürücü ve oluşturucu kudretini gösterir.
Sakral Çakranın çıkardığı seslerin gök gürültüsünü andırması ve aynı zamanda bu harfin kökeninin "Sizo" yani "tıslamak" olması, aynı zamanda yılanın gücünü de gösterir biçimdedir ve Theos'un içinde gizlidir.
Bunların hepsi birleştirildiğinde: Yasa, Yaratıcılık, Hiyerarşi ve Dönüştürücülük üzerindeki kudreti gözükür.
Tanrıların Babası
O, hem mitolojide hem de gerçekte, "Tanrıların Babası"dır. Bu kavram hem manevi, hem de gerçek olarak yol göstermek ve babalık etmek anlamını da taşısa da; alegorik bir yüzü daha vardır.
Tanrılar, belirli enerjilerde daha ustalaşmışlardır ve o güçleri temsil ederler. Bu durumdan istisna sadece Dört Veliaht Prens vardır. Fakat aralarında Satanas Babamız ve Baalzebul Babamız, en güçlü olanlarıdır. Kendileri doğrudan Evrene bilinç kazandıran varlıklar olarak, belirli enerjilerin herhangi bir yüzünü aşmışlardır ve bütünsel olarak tam hakimiyet sahibidirler.
"Tanrıların Babası" sözü, o enerjilerle eşleşen Tanrılarımızın da, aslında ilksel olarak Satanas Babamız ve Baalzebul Babamızdan öğrendiğini, öğrenmenin kaynağının ve her enerjiye hakimiyetin onlarda olduğunu gösterir. Bu yüzden ikisine de Baba deriz. Onlar yaratıcılığın kendisidirler.
İkinci Güneş Olarak Zeus
Platonist modele göre, evrende üç güneş vardır. Birinci güneş, Aion'dur [Satanas Aenaos]. İkinci Güneş, Zeus-Helios'tur [Baalzebul]. Üçüncü güneşse, Enkozmik Güneş'tir [Zodyağın Görünür Güneş'i].
Birinci Güneş, yaratılıştan da önce var olan yaratıcı ebedi güçtür. Bir'e [To Hen'e] bilinç katan tarif edilemez olandır.
İkinci Güneş, Birinci Güneş tarafından evrene yönetici güç olması için vazifelendirilmiş, Tanrıların Kralı ve Hiyerarşinin Tepe Noktasıdır. Julianos'un aktardığı üzere, diğer Tanrıları kapsayıcıdır ve nedensel olandır, saf mantıkla düzenleyendir ve Birinci Güneş'ten aldığı ışığı hiyerarşi ve düzen yoluyla yayandır.
Burada bir parantez açmak gerekirse, Hiyerarşi sözcüğü, Hieros ve Archia sözcüklerinden meydana gelir. Bu da "Kutsal Yönetim" anlamına gelir. Bu hiyerarşi, evrenin her bir tarafına yayılmıştır.
Onun bu yaşam üzerindeki hakimiyeti, isimlerinde de görülür. Yunanca'daki isimlerinden birisi de "Ζῆνα"dır ve bu da "ζῆν" kelimesiyle büyük oranda benzerlik gösterir. Hatta, bazen bu adına A eklenmez ve "Ζῆν" şeklinde de yazılabilir. "Zen" sözcüğü, Antik Yunanca'da "yaşam" demektir. Kendisi de yaşamın sağlayıcısıdır.
Dildeki bu bağlamlar sadece bununla da sınırlı kalmaz. Kendisinin bir diğer ismi de Δία'dır [Dia]. Bu sözcük ise yine "neden", "onun yardımıyla" ve "çünkü" anlamlarına gelen "διά" [yine, "dia"] sözcüğüyle birebir aynıdır. Bu da yine Logos ve Nedensellik üzerindeki hakimiyetini gösterir. Kendisi İlk Nedendir.
Ayrıca, şunu söylemem gerekir ki; ne Zena ne de Dia, sonradan atfedilen isimler değillerdir. Bunlar doğrudan "Zeus" isminin farklı çekimleridir. Homerik (Epik) dönemde de kullanılmışlardır.
Dahası, bu bağlantılar burada da bitmez. Yine "yaşamak" ~Ζώω~ kökünden "Zodyak" sözcüğü gelir. Bu da bizi Üçüncü Güneşe ulaştırır. Bizim Güneşimize.
Bu Güneş, sembolik ve enerjitik olarak Zeus-Helios'un görünür âlemdeki ve bizim yaşam alanımızdaki yansımasıdır. Kendisi, bütün gezegenleri etrafında döndürerek astrolojik bir alan oluşturur ve yaşama fırsat verir. Bu da ruhumuzun Güneş Çakrasını ve aynı zamanda bütün renkleri yönetmesi vesilesiyle, yine Tanrılıkla yakından ilgilidir. Ayrıca bu gücü, onu, [insanların bireysel çabasıyla] sürekli genişleyebilecek; insanlara bahşedilmiş bir bilinç seviyesine de bağlar.
Söz yerindeyse, Her Kahramanın bir hikâyesi vardır ve o ana karakter de elbette Güneşçe yönetilir. Zira ondan çıkanlar [enerjiler ] ona [tecrübesel olarak] geri dönerler.
O yine Güzelliğin ve İyiliğin timsalidir.
İndra'nın Ağı
İndra'nın Ağı ya da İndra'nın Mücevherler Ağı, birleşiksel oluşumu ve nedenselliği aktaran Hinduizmdeki bir terimdir. Logos gibi, bu da yine İndra'ya bağlanmıştır ve onun tarafından yönetilir.
Mücevherler, metaforik olarak hem idealara hem de çakralara birer göndermedir. Makro evrende ve mikro evrende bu ağ yansıtılır. Her biri bir diğerinin izini ve yansımasını taşır. Fakat ayrı olarak varlardır ve varoluş bu dizi eşliğinde sonsuzluğa kadar uzanır.
Bir Budist anlatısına göre, Usta Fazang, İndra'nın Ağı'nı temsil edebilmek için bir Buda heykeli etrafına 8 ayna yerleştirir. Bir mum yaktıktan sonra, bütün aynalar Buda'yı yansıtmaya başlar. Buda tekil olarak bu görüntünün kaynağıdır lakin her bir sekiz aynada ayrı şekilde sureti tezahür eder ve aynı zamanda birbirlerini yansıtırlar.
8 sayısı, 7 ana çakranın ve Epifiz Bezinin sayısıdır. Buda, orijinalde ideal insandır. Bu durum, yukarıda açıkladığım kişi ve İndra [Baalzebul] bağlantısı üzerinden korunmuştur. Burada aslen hem insanın ideal hâli, hem de Tanrı Baalzebul anlatılmış olur.
Sekiz, aynı zamanda İndra'nın Ağı ya da Logos'un da bulunduğu 8. küreyle de alakalıdır.
Baal'ın İsminin Gizemi
Baal ismi, gizemli bir yapıya sahiptir. Bu, Ba-Al şeklindedir.
Ba, Eski Mısır Gizemlerinde ruhun parçalarından birisidir ve doğrudan ruhun kişiliğiyle ilişkilendirilmiştir.
Ba, o şeyi, o şey yapan niteliktir. Bir nevi Logos ile benzerlik gösterir zira Logos da bir şeyin niteliği, yapısı ve kozmosta kapladığı yerdir.
Antik Mısır'da, Ba'nın önemi o kadar fazlaydı ki; mülkler dahi, sahiplerinin kişiliklerinin bir uzantısı olarak görülüyordu. Bu da elbette bir alegoridir. Bunu açıklayabilmek için önce şunu söylemek gerekir:
Alef harfi, Fehu ile benzerlik gösterir. İkisi de "sığır" demektir. Sığırlar, materyalin kendisiyle ilişkilidir. Bu durumda bütün evrenle. Kuran'da da, "Allah mülkün sahibidir." denilir. Bunun ana anlamı, El-İlah'ın bütün evren üzerinde hakimiyet sahibi olduğudur ve bünyesinde bulundurduğudur.
Ayrıca dilin yapısından ötürü, önek alımıyla birlikte Bu İsim, Al-Baal şeklinde okunacaktır. Bu da SA-TAN-AS'a benzer bir yapıdadır, yani ilk ve son hece tıpatıp aynıdır. El, aynı zamanda İlah da demektir. Yani bunları eklediğimizde Kişiliği İlah olan anlamı taşır. Zira Ba kişiliktir, ve El de İlah.
Aynı zamanda bu Tetragrammaton'a da delalet eder. Arapça'daki ilk 4 harf Aliph, Ba, Ta ve Tha'dır. Tersten okursak, Ba Al ve Thata [Sata] olacaktır.
Burada biraz örnek vermem gerekirse, 4. harf olan Ansuz da Tanrı ile ilişkilidir ve Odin'in sayısıdır [Wodanaz]. 3. harf ise Thurisaz'dır ve adı, Thor ~Þórr~ ile ilişkilidir. Bu mitolojideki isim yine Baalzebul Baba'dır, ismindeki Tetragrammaton yine gözükebilir ve İskandinavlarda da bulunur. Araplarda bu Tetragrammaton Tha ile biter, ve Yunanlarda Theta Arkaik Dönemde 9. harftir ve Theos'un ilk 2 harfini verir. 9, Satanas Baba'nın sayılarındandır.
Antik dönemdeyse 8. harftir ve bu da yine Ba bağlamına bağlanır.
Her İkisinin de isimleri, alfabelerde dahi kendi doğalarını yansıtacak biçimlerde çok güzel yerleştirilmiştir.
Aynı zamanda Bu İsim, anlamsal olarak Malik sözcüğüyle de bağlantılıdır. Bu da yine Mülk sözcüğüyle ilişkilidir ve Mülk, Egemenlik Sahibi anlamına gelir.
O Kral olarak, bütün evrendeki mülkün ve tebaanın sahibidir. Bizleri yüceltir. Bahşettikleri ve egemenliği sınırsızdır, mülkü ve hiyerarşisi sonsuzdur ve tanrısaldır.