Daemonica
Member
- Joined
- Feb 10, 2024
- Messages
- 479
Spiritüel anlamda 'Dişil ve Eril Enerji', 'Denge' kavramıyla çok yakından ilişkili konseptlerdir. Lafı kolay, iki enerji türünü de dengeli şekilde kullanmak ve bunu benimsemek gerekiyor; fakat bu kavramları derinlemesine anlamadan bunu yapmaya çalışmak en iyi ihtimalle duvara toslamanıza sebep olur. Forumlardaki bazı kardeşlerimin halen daha "Lilith neden 4 Taçlı Prens arasında yer almıyor?" tarzı düşünceleri olduğu da göz önüne alınırsa tümdengelim yaparak 'İlahi Dişilik' kavramını incelemek fayda olacaktır.
Antik Çağlara döndüğünüzde, 'dişilik' kavramının genellikle iki şekilde ele alındığını görürsünüz. Bunlardan birisi 'Materyal', diğeri ise 'Spiritüel' olarak tanımlanabilir. Bunun Tanrılarımızdaki yansımaları en yüksek iki İlahemiz olan Leydi Lilith ve Leydi Astarte'de gözükebilir.
Leydi Lilith'in 4 Taçlı Prens arasında yer almaması Onun en gizemli Tanrıça olmasından ileri gelir; bunu Lilith Annemizin Güç Ritüelinde de görebilirsiniz. Ona sürekli olarak "Alemlerin Gizemi, Bütün Bilginin ve Sırların Hamisi" gibi şekillerde sesleniriz. Onun 4 Taçlı Prens arasında yer almaması bazen Onun 'Akaşa' elementiyle ilişkili olduğuna kanaat getirmemizi sağlayabilir ki bu çok da yanlış değildir. Şeytan'ın 5 eşinin olması, aslında 5 elemente yapılan bir alegoridir; Babamızın 'en sevdiği eşi' olan Lilith Annemiz ise Şakti'dir; yaratılışın dişil enerjisidir. O, İlahi Dişiliğin 'Spiritüel' tarafını temsil eder; Aydınlık değil, Ktonik ve Karanlık bir Tanrıçadır. Bu 'Karanlık' kavramının da Okült'te 'Gizlilik' gibi tanımlarının yapılabileceğini, aynı Gece-Gündüz döngüsü gibi doğal ve 'kötücül olmayan' bir karanlık olduğunu belirtmekte fayda var.
"4 Taçlı Prens" kavramı da genellikle Grimoire'lerden gelir. Bu kitapları yazan kişiler de Düşman ile doğrudan bağlantılı kişilerden oluşuyordu; yaptıkları şey de 4 yönü, 4 elementi ve 4 ile ilgili diğer tüm şeyleri temsil eden varlıkları seçmekti. "4 Taçlı Prens" gerçekten en güçlü Tanrılarımızdır fakat Onlar kadar güçlü Tanrılar ve Tanrıçalarımız da vardır. Lord Thoth buna verebileceğim en iyi örneklerdendir. 4 Taçlı Prens kavramının sembolik bir durum olduğunu unutmamakta fayda var.
Leydi Lilith'in doğasını anlamak için Tarot destesindeki 'The High Priestess' kartı incelenebilir:
Tarot'ta bu kart Su elementine bağlıdır ve bilinçaltı ile ilgilidir. Tarot destesindeki en 'Okült' kart olduğunu söyleyebiliriz, aynı Tanrılarımız arasında Leydi Lilith'in en 'Okült' Tanrıça olması gibi. Majör Arkana serisinin iki numaralı kartıdır ve Satanas Babamızı temsil eden ilk karttan, yani 'The Magician' kartından sonra gelir. The Magician aktif bir yaratım gücüdür, The High Priestess ise yaratımın daha pasif ve 'gizemli' tarafıdır. Düşman; Klasik Tarot Destesinde bu karttaki figürün eline Tevrat'ı tutuşturarak korkunç bir yozlaşma yaratmış, en derin Okült ilminin bu pislik kitapta bulunabileceğini bilinçaltı seviyesinde bir mesaj olarak bize vermeye çalışmıştır. Gerçek bundan daha uzak olamazdı; keza Düşman dinlerinde kadınlara nasıl davranıldığını hepimiz görüyoruz. Onlar 'Dişiliğe' karşı davranarak gerçek Okült bilgiye giden yola da karşı olmuş oluyorlar; bu da ruhani gelişimin önüne engel koyuyor. Leydi Lilith'in ritüelinde ise kendisine 'Lithi'den, yani 'Unutkanlıktan' kurtulmak için dua ediyor ve zihnimizi Onun temsil ettiği dişil enerjiye açıp kendimizi düşmanın koyduğu bu tarz engellerden kurtarıyoruz. Konuyla ilgili Elite Bey'in yazdığı Aletheia - "GERÇEK" Sözcüğü Analizi okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
İlahi Dişiliğin 'Materyal' tarafını ise Leydi Astarte ve Onun temsil ettiği mitolojik figürlerde görebiliyoruz. Leydi Lilith'in aksine O, Ktonik değil Göksel bir Tanrıçadır; daha 'Aydınlıktır'.
İlahi Dişiliğin 'Materyal' tarafı, bolluk ve bereketle ilişkilendirilir. Leydi Astarte'nin temsil ettiği Magna Mater, yani Gaia ve Demeter figüründe bunu görebilirsiniz. Bu sembolizm o kadar derin ve o kadar kadimdir ki insanlığın en başına kadar izini sürebilirsiniz.
Mesela Hurri Panteonunu ele alalım. Hurri Panteonunda Hepat isimli 'Kraliçe Tanrıça' vardı. Yazıya daha eski medeniyetlerden de başlayabilirdim fakat özellikle buradan başlamayı tercih ettim. Çünkü Hepat kelimesi daha sonra Düşman tarafından "Ḥawwat"'a dönüştürülüyor, ardından da 'Havva' karakteri geliyor. Herifler Hurri Tanrıçasını çalmışlar. Tanrıça Hepat, Leydi Astarte'nin Hurri inanışındaki ismidir. Daha doğrusu, Leydi Astarte'nin temsil ettiği İlahi Dişiliğin 'Materyal' formunun kişiselleştirilmiş halidir. Düşman 'Ana Tanrıçamızın' sembolizmini alarak 'İlk Kadın' olarak anlatmış. İlk Kadın da doğal olarak 'Tüm Annelerin Annesidir', dolaylı olarak 'bereket' ve 'bolluk' kaynağıdır; Düşmanın kadınlar için kullandığı iğrenç bir tabir olan "Kadınlar sizin tarlanızdır" ibaresi de bu sembolizme yapılmış bir karalamadır. 'Tüm Annelerin Annesi' ünvanı dahi bizden çalınmış, aynı ünvanı Leydi Lilith ve Leydi Astarte için kullanıyoruz.
Tanrıça Hepat'ın etimolojik izini sürersek bir şekilde Kibele'ye ulaşıyoruz. Kibele de 'Her Şeyin Annesidir', 'Büyük Annedir'; Magna Mater. Onun sahip olduğu sembolizm neredeyse her mitolojide gözükebilir. Yunan mitlerinde Chaos'dan ilk form alan varlık Gaia, yani Toprak Anadır. Bunların alegorik yönlerini anlatmak saatler süreceği için lafı toparlayayım; Gaia, Demeter, Kibele, Rhea, Artemis, Afrodit ve diğer sayısız Tanrıça Leydi Astarte'nin yönlerini sembolize eder; aynı mitolojide farklı karakterler olarak yer almış olsa da bu Doğa Ana konsepti Onunla uyumlanmış vaziyettedir.
Bu kavram insanlığın kolektif bilincine çok derinden işlemiştir, halen de işlemeye devam eder. "Toprak Ana", "Doğa Ana" ve buna benzer 'deyimleri' halen kullanırız. Fakat işin etimolojik boyutuna baktığınızda iş daha da şaşırtıcı hale geliyor. Hint Avrupa dillerinde 'Anne' anlamına gelen "Māter" kelimesini ele alarak bunu daha net görebiliriz. Bu kelime zamanla günümüz İngilizcesindeki 'Mother' kelimesine dönüşmüştür. Bu kelime doğal olarak Leydi Astarte için sık sık kullanılmış, onun sembolizmiyle birleşmiştir; günümüzde 'Materyal', 'Madde' anlamına gelen 'Material' kelimesi de bu kelimeden türemiştir. Yani hem Anne, hem de Materyal kelimeleri aynı kelimeden türemiş; ikisi de bolluğu ve bereketi temsil eder.
Ayrıca ilginç bir bilgi; Yunan Mitolojisindeki 'Demeter' figürünü parçalara bölüp etimolojik izini sürersek 'Demos Mater' kelimesine ulaşabiliyoruz. 'Demos' köy ve halk anlamına gelir, hatta 'Demokrasi' kelimesi de bu kelimeden türemiştir; 'Mater' de anne anlamına geliyor. Bu bağlamda Demeter bir nevi 'Hepimizin Annesi' oluyor. İskandinav Mitlerinde Satanas Babamızı temsil eden Tanrı Odin'e 'Allfather', yani 'Hepimizin Babası' dendiğini de hatırlatırım.
Tarot Destesinde Leydi Astarte'yi 'The Empress' kartı temsil eder.
The Empress kartı da 'Magna Mater' sembolizmini taşır. Toprak Ana, Büyük Ana, Göksel Kraliçe. Kart hem Elementi, hem Gezegeni hem de Majör Arkana destesindeki sayısıyla birlikte Leydi Astarte'yi işaret eder. Tanrılarımızın 'Güç Sıralaması' öyle çok keskin çizgilerle belirtilmemiştir fakat Leydi Astarte'nin ne kadar güçlü olduğunu herkes iyi bilir; bu kartın numarası olan 3 ise Klasik Demonoloji'de çoğunlukla üçüncü sırada gösterilen Leydi Astarte'yi temsil ediyor desek yanlış olmaz. 'The Fool' kartı, yani 0 numaralı kart Lord Azazel'i; 'The Magician' kartı Lord Satanas'ı; 'The High Priestess' kartı Leydi Lilith'i; 'The Empress' kartı Leydi Astarte'yi; 'The Emperor' kartı Lord Baalzebul'u temsil ediyor. Maalesef ve maalesef bu kartlar düşman tarafından çok yozlaştırıldığı için bazı çirkin sembolizmler görmek de mümkün; mesela The Fool kartının uçurumdan aşağı yürümesi, Düşmanın Yom Kippur bayramı sırasında uçurumdan aşağı bir keçi atıp Lord Azazel'i lanetlemesiyle bağlantılı bir göndermedir.
Konumuza dönelim, The Empress kartı da aynı The High Priestess gibi 'Dişil Enerjinin' zirvesidir. Fakat bu enerjinin 'Materyal' tarafını temsil eder. Yapısı itibarıyla The Emperor kartındaki Arketip figürden daha güçlüdür, çünkü The Emperor kartı insanın doğaya olan en yüksek etkisini gösterirken The Empress doğanın 'her şey' üzerindeki etkisini gösterir. Mesela en güçlü Atom Bombası dahi Doğanın yaratabileceği felaketlerden güçlü değildir; buna karşın tüm Doğayı zehirleyip insanlığı yok etmeyi başarsanız dahi Doğa kendini toparlayıp tekrar dirilmesini bilecektir. Varsayım yapalım, ruhaniyetin hiç olmadığı kurgusal bir alem hayal edin; bu alemin en yüksek gücü doğa olacaktır. Bu perspektifle bakarsak The Empress en yüksek güçtür.
The Emperor/The Empress kartları arasındaki bağlantıları ve zıtlıkları çözümleyerek Erkek/Kadın doğasını tüm çıplaklığıyla görebilirsiniz. Birisi maskülenliğin, diğeri ise feminenliğin zirve noktasını temsil eder. Fakat The Empress kendi başına, dişil enerjiyle dururken (Toprak) The Emperor hem dişil hem de eril enerjiyi (Toprak, Ateş) taşır. Kromozomlarımıza bakarsanız Kadınlar XX iken Erkekler XY dir. Toprak hareketsiz fakat bereketlidir, Ateş ise hareketli fakat yıkıcıdır. Bu dengeyi kurup ruhumuza işlemek sonsuz öneme sahip, önemli bir ruhsal gelişim adımıdır.
-
Bu yazı sayesinde 'Dişil Enerji' kavramını daha iyi anlamış olmanızı umuyorum çünkü düşman 'Dişilik' kavramını çok çarpıttı, hatta neredeyse yok edip yapay bir dişilik oluşturmaya da çalışıyorlar ki bunu her yerde görebilirsiniz. Düşmanın dayattığı bu yalanlar hem Tanrısal Erilliği kötülüyor, hem de Tanrısal Dişiliği içi boş bir şeymiş gibi gösterip yapay bir pasiflik durumunu teşvik ediyorlar. Bu tamamen insanı zayıflatmak üzerine kurulmuş bir komplodur; bunu forumlar dışında bir yerde söylesek "Ne yani, sen kadınlara zayıf mı diyorsun?" derler fakat kadınlığın bu olmadığını anlamazlar. Bolluk ve Okült'ü temsil eden gerçek dişilik nasıl zayıf olabilir? düşmanın dayattığı şey, öteki yanağımızı dönmemizi öneren iğrenç bir pasiflik durumudur. İnsan kendi içinde pasif ve aktif olması gereken yeri bilmeli, bu dengeyi sağlamalıdır.
İlahi Dişiliği anladıktan sonra, İlahi Erilliği de anlamak elzemdir. Bu konu hakkında Yüksek Rahip Hooded Cobra'nın yazdığı Tanrısal Erillik isimli vaazı okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Bu yazıyı Leydi Astarte ve Leydi Lilith Annelerimize adıyorum.
Kayre Astarte!
Kayre Lilith!
Antik Çağlara döndüğünüzde, 'dişilik' kavramının genellikle iki şekilde ele alındığını görürsünüz. Bunlardan birisi 'Materyal', diğeri ise 'Spiritüel' olarak tanımlanabilir. Bunun Tanrılarımızdaki yansımaları en yüksek iki İlahemiz olan Leydi Lilith ve Leydi Astarte'de gözükebilir.
Leydi Lilith'in 4 Taçlı Prens arasında yer almaması Onun en gizemli Tanrıça olmasından ileri gelir; bunu Lilith Annemizin Güç Ritüelinde de görebilirsiniz. Ona sürekli olarak "Alemlerin Gizemi, Bütün Bilginin ve Sırların Hamisi" gibi şekillerde sesleniriz. Onun 4 Taçlı Prens arasında yer almaması bazen Onun 'Akaşa' elementiyle ilişkili olduğuna kanaat getirmemizi sağlayabilir ki bu çok da yanlış değildir. Şeytan'ın 5 eşinin olması, aslında 5 elemente yapılan bir alegoridir; Babamızın 'en sevdiği eşi' olan Lilith Annemiz ise Şakti'dir; yaratılışın dişil enerjisidir. O, İlahi Dişiliğin 'Spiritüel' tarafını temsil eder; Aydınlık değil, Ktonik ve Karanlık bir Tanrıçadır. Bu 'Karanlık' kavramının da Okült'te 'Gizlilik' gibi tanımlarının yapılabileceğini, aynı Gece-Gündüz döngüsü gibi doğal ve 'kötücül olmayan' bir karanlık olduğunu belirtmekte fayda var.
"4 Taçlı Prens" kavramı da genellikle Grimoire'lerden gelir. Bu kitapları yazan kişiler de Düşman ile doğrudan bağlantılı kişilerden oluşuyordu; yaptıkları şey de 4 yönü, 4 elementi ve 4 ile ilgili diğer tüm şeyleri temsil eden varlıkları seçmekti. "4 Taçlı Prens" gerçekten en güçlü Tanrılarımızdır fakat Onlar kadar güçlü Tanrılar ve Tanrıçalarımız da vardır. Lord Thoth buna verebileceğim en iyi örneklerdendir. 4 Taçlı Prens kavramının sembolik bir durum olduğunu unutmamakta fayda var.
Leydi Lilith'in doğasını anlamak için Tarot destesindeki 'The High Priestess' kartı incelenebilir:
Tarot'ta bu kart Su elementine bağlıdır ve bilinçaltı ile ilgilidir. Tarot destesindeki en 'Okült' kart olduğunu söyleyebiliriz, aynı Tanrılarımız arasında Leydi Lilith'in en 'Okült' Tanrıça olması gibi. Majör Arkana serisinin iki numaralı kartıdır ve Satanas Babamızı temsil eden ilk karttan, yani 'The Magician' kartından sonra gelir. The Magician aktif bir yaratım gücüdür, The High Priestess ise yaratımın daha pasif ve 'gizemli' tarafıdır. Düşman; Klasik Tarot Destesinde bu karttaki figürün eline Tevrat'ı tutuşturarak korkunç bir yozlaşma yaratmış, en derin Okült ilminin bu pislik kitapta bulunabileceğini bilinçaltı seviyesinde bir mesaj olarak bize vermeye çalışmıştır. Gerçek bundan daha uzak olamazdı; keza Düşman dinlerinde kadınlara nasıl davranıldığını hepimiz görüyoruz. Onlar 'Dişiliğe' karşı davranarak gerçek Okült bilgiye giden yola da karşı olmuş oluyorlar; bu da ruhani gelişimin önüne engel koyuyor. Leydi Lilith'in ritüelinde ise kendisine 'Lithi'den, yani 'Unutkanlıktan' kurtulmak için dua ediyor ve zihnimizi Onun temsil ettiği dişil enerjiye açıp kendimizi düşmanın koyduğu bu tarz engellerden kurtarıyoruz. Konuyla ilgili Elite Bey'in yazdığı Aletheia - "GERÇEK" Sözcüğü Analizi okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
İlahi Dişiliğin 'Materyal' tarafını ise Leydi Astarte ve Onun temsil ettiği mitolojik figürlerde görebiliyoruz. Leydi Lilith'in aksine O, Ktonik değil Göksel bir Tanrıçadır; daha 'Aydınlıktır'.
İlahi Dişiliğin 'Materyal' tarafı, bolluk ve bereketle ilişkilendirilir. Leydi Astarte'nin temsil ettiği Magna Mater, yani Gaia ve Demeter figüründe bunu görebilirsiniz. Bu sembolizm o kadar derin ve o kadar kadimdir ki insanlığın en başına kadar izini sürebilirsiniz.
Mesela Hurri Panteonunu ele alalım. Hurri Panteonunda Hepat isimli 'Kraliçe Tanrıça' vardı. Yazıya daha eski medeniyetlerden de başlayabilirdim fakat özellikle buradan başlamayı tercih ettim. Çünkü Hepat kelimesi daha sonra Düşman tarafından "Ḥawwat"'a dönüştürülüyor, ardından da 'Havva' karakteri geliyor. Herifler Hurri Tanrıçasını çalmışlar. Tanrıça Hepat, Leydi Astarte'nin Hurri inanışındaki ismidir. Daha doğrusu, Leydi Astarte'nin temsil ettiği İlahi Dişiliğin 'Materyal' formunun kişiselleştirilmiş halidir. Düşman 'Ana Tanrıçamızın' sembolizmini alarak 'İlk Kadın' olarak anlatmış. İlk Kadın da doğal olarak 'Tüm Annelerin Annesidir', dolaylı olarak 'bereket' ve 'bolluk' kaynağıdır; Düşmanın kadınlar için kullandığı iğrenç bir tabir olan "Kadınlar sizin tarlanızdır" ibaresi de bu sembolizme yapılmış bir karalamadır. 'Tüm Annelerin Annesi' ünvanı dahi bizden çalınmış, aynı ünvanı Leydi Lilith ve Leydi Astarte için kullanıyoruz.
Tanrıça Hepat'ın etimolojik izini sürersek bir şekilde Kibele'ye ulaşıyoruz. Kibele de 'Her Şeyin Annesidir', 'Büyük Annedir'; Magna Mater. Onun sahip olduğu sembolizm neredeyse her mitolojide gözükebilir. Yunan mitlerinde Chaos'dan ilk form alan varlık Gaia, yani Toprak Anadır. Bunların alegorik yönlerini anlatmak saatler süreceği için lafı toparlayayım; Gaia, Demeter, Kibele, Rhea, Artemis, Afrodit ve diğer sayısız Tanrıça Leydi Astarte'nin yönlerini sembolize eder; aynı mitolojide farklı karakterler olarak yer almış olsa da bu Doğa Ana konsepti Onunla uyumlanmış vaziyettedir.
Bu kavram insanlığın kolektif bilincine çok derinden işlemiştir, halen de işlemeye devam eder. "Toprak Ana", "Doğa Ana" ve buna benzer 'deyimleri' halen kullanırız. Fakat işin etimolojik boyutuna baktığınızda iş daha da şaşırtıcı hale geliyor. Hint Avrupa dillerinde 'Anne' anlamına gelen "Māter" kelimesini ele alarak bunu daha net görebiliriz. Bu kelime zamanla günümüz İngilizcesindeki 'Mother' kelimesine dönüşmüştür. Bu kelime doğal olarak Leydi Astarte için sık sık kullanılmış, onun sembolizmiyle birleşmiştir; günümüzde 'Materyal', 'Madde' anlamına gelen 'Material' kelimesi de bu kelimeden türemiştir. Yani hem Anne, hem de Materyal kelimeleri aynı kelimeden türemiş; ikisi de bolluğu ve bereketi temsil eder.
Ayrıca ilginç bir bilgi; Yunan Mitolojisindeki 'Demeter' figürünü parçalara bölüp etimolojik izini sürersek 'Demos Mater' kelimesine ulaşabiliyoruz. 'Demos' köy ve halk anlamına gelir, hatta 'Demokrasi' kelimesi de bu kelimeden türemiştir; 'Mater' de anne anlamına geliyor. Bu bağlamda Demeter bir nevi 'Hepimizin Annesi' oluyor. İskandinav Mitlerinde Satanas Babamızı temsil eden Tanrı Odin'e 'Allfather', yani 'Hepimizin Babası' dendiğini de hatırlatırım.
Tarot Destesinde Leydi Astarte'yi 'The Empress' kartı temsil eder.
The Empress kartı da 'Magna Mater' sembolizmini taşır. Toprak Ana, Büyük Ana, Göksel Kraliçe. Kart hem Elementi, hem Gezegeni hem de Majör Arkana destesindeki sayısıyla birlikte Leydi Astarte'yi işaret eder. Tanrılarımızın 'Güç Sıralaması' öyle çok keskin çizgilerle belirtilmemiştir fakat Leydi Astarte'nin ne kadar güçlü olduğunu herkes iyi bilir; bu kartın numarası olan 3 ise Klasik Demonoloji'de çoğunlukla üçüncü sırada gösterilen Leydi Astarte'yi temsil ediyor desek yanlış olmaz. 'The Fool' kartı, yani 0 numaralı kart Lord Azazel'i; 'The Magician' kartı Lord Satanas'ı; 'The High Priestess' kartı Leydi Lilith'i; 'The Empress' kartı Leydi Astarte'yi; 'The Emperor' kartı Lord Baalzebul'u temsil ediyor. Maalesef ve maalesef bu kartlar düşman tarafından çok yozlaştırıldığı için bazı çirkin sembolizmler görmek de mümkün; mesela The Fool kartının uçurumdan aşağı yürümesi, Düşmanın Yom Kippur bayramı sırasında uçurumdan aşağı bir keçi atıp Lord Azazel'i lanetlemesiyle bağlantılı bir göndermedir.
Konumuza dönelim, The Empress kartı da aynı The High Priestess gibi 'Dişil Enerjinin' zirvesidir. Fakat bu enerjinin 'Materyal' tarafını temsil eder. Yapısı itibarıyla The Emperor kartındaki Arketip figürden daha güçlüdür, çünkü The Emperor kartı insanın doğaya olan en yüksek etkisini gösterirken The Empress doğanın 'her şey' üzerindeki etkisini gösterir. Mesela en güçlü Atom Bombası dahi Doğanın yaratabileceği felaketlerden güçlü değildir; buna karşın tüm Doğayı zehirleyip insanlığı yok etmeyi başarsanız dahi Doğa kendini toparlayıp tekrar dirilmesini bilecektir. Varsayım yapalım, ruhaniyetin hiç olmadığı kurgusal bir alem hayal edin; bu alemin en yüksek gücü doğa olacaktır. Bu perspektifle bakarsak The Empress en yüksek güçtür.
The Emperor/The Empress kartları arasındaki bağlantıları ve zıtlıkları çözümleyerek Erkek/Kadın doğasını tüm çıplaklığıyla görebilirsiniz. Birisi maskülenliğin, diğeri ise feminenliğin zirve noktasını temsil eder. Fakat The Empress kendi başına, dişil enerjiyle dururken (Toprak) The Emperor hem dişil hem de eril enerjiyi (Toprak, Ateş) taşır. Kromozomlarımıza bakarsanız Kadınlar XX iken Erkekler XY dir. Toprak hareketsiz fakat bereketlidir, Ateş ise hareketli fakat yıkıcıdır. Bu dengeyi kurup ruhumuza işlemek sonsuz öneme sahip, önemli bir ruhsal gelişim adımıdır.
-
Bu yazı sayesinde 'Dişil Enerji' kavramını daha iyi anlamış olmanızı umuyorum çünkü düşman 'Dişilik' kavramını çok çarpıttı, hatta neredeyse yok edip yapay bir dişilik oluşturmaya da çalışıyorlar ki bunu her yerde görebilirsiniz. Düşmanın dayattığı bu yalanlar hem Tanrısal Erilliği kötülüyor, hem de Tanrısal Dişiliği içi boş bir şeymiş gibi gösterip yapay bir pasiflik durumunu teşvik ediyorlar. Bu tamamen insanı zayıflatmak üzerine kurulmuş bir komplodur; bunu forumlar dışında bir yerde söylesek "Ne yani, sen kadınlara zayıf mı diyorsun?" derler fakat kadınlığın bu olmadığını anlamazlar. Bolluk ve Okült'ü temsil eden gerçek dişilik nasıl zayıf olabilir? düşmanın dayattığı şey, öteki yanağımızı dönmemizi öneren iğrenç bir pasiflik durumudur. İnsan kendi içinde pasif ve aktif olması gereken yeri bilmeli, bu dengeyi sağlamalıdır.
İlahi Dişiliği anladıktan sonra, İlahi Erilliği de anlamak elzemdir. Bu konu hakkında Yüksek Rahip Hooded Cobra'nın yazdığı Tanrısal Erillik isimli vaazı okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Bu yazıyı Leydi Astarte ve Leydi Lilith Annelerimize adıyorum.
Kayre Astarte!
Kayre Lilith!
