Yaşama sevinci... Ego, kibir, adilsizlik, ahlaksızlık, yolsuzluk ve savaşların olduğu bir evrende yaşama sevinci yaşamak sanırım en büyük cehalettir. Ben neden kendime bakmalıyım? Ben kimim ki? Böyle bir evrende avantaj elde etsem, ölümsüz olsam, Tanrı olsam neye yarar? Süper güçlerim olsa neye yarar? Eğer Tanrı olsam zaten yine vicdan azabı çekerim çünkü yine evren bu halde... Belki insanlık düzelir, iyi günler de gelir fakat ya evrende yaşayan diğer varlıklar? Bu evren asla gerçeklik olmadı ve asıl gerçeklik fikrimce bu evrenin dışında başlıyor. Size bir soru: Tanrı dediğimiz varlıklar tamamen gelişmiş olan varlıklar ve biz onların kolonisiyiz, peki ya bu gelişmiş varlıklar nasıl ortaya çıktı? Tanrının Tanrısı olur mu diyecekseniz cevap fikrimce Evet'tir. Zaten bu evrenin başlangıcı, evrendeki medeniyetlerin başlangıcını ve evrenin amaçsızlığını ele alırsak her şeyin simülasyon usulü olduğunu anlayabiliriz. Eğer evren gerçekten de gerçek olsaydı tüm bu saçmalıkları; savaşları, üstünlük hissini, adilsizliği, yaşama sevincini bırakır çevremizle ilgilenirdik. Nereden geldiğimizi bilmiyorsak nereye gideceğimizi söyleyemeyiz. Neden ruhlar ortaya çıktı? Neden evren var? Evrenin kökeni nedir? Açıkçası her şeyin ortaya çıkması, medeniyetlerin var olması ve gelişmesi bile saçmalıktır. Peki ya her şey neden ortaya çıktı? Felsefe aslında her şeydir. Ve bu her şeyin içinde birgün gerçek olan yere gidip tüm bu saçmalıklardan uzak gerçekten mutlu bir şekilde var olabileceğimize inanıyorum.
Neptün enerjisini nerede görsem tanırım.
Yapılması gerekenler: Baalzebul Ritüeli; Sowilo, Wunjo, Reda. Devam ederse de Ansuz.
Son olarak olaylara yanlış pencereden bakıyorsunuz. Çok güzel bir söz vardır, "Amicus Plato, sed magis amica veritas". Yani "Platon benim dostumdur, fakat gerçek daha büyük dostum."
Bir şeye baktığınızda sadece duygularla olanı yorumlayamazsınız, bu size cazip gelse de bunu yapamazsınız çünkü bu sizi hakikatten uzaklaştırır. Duygular ve mantık burada yardımcıdır fakat olayın özü farklı olabilir ve sizin kurduğunuz mantık ilişkisi ya da duygularınız yardımcı olmayabilir.
Tanrılar, doğuştan tanrı değillerdir. Evrenin çizdiği Dharmik yol sayesinde Tanrılığa ulaşmışlardır. Kimse evrenin mükemmel olduğunu iddia etmez fakat bunun arkasında daha büyük bir düzen vardır ki bu bizim dostumuzdur. Evrendeki talihsizlikler ise adı üstünde talih eksikliğindendir ki evren de zaten mükemmel bir cennet bahçesiyim iddiasında bulunmaz, ki zaten bunu diyemez çünkü bir bilinci de yoktur. Bunun üstüne, insanlığın düşüşünün farklı nedenleri vardır. Dharmik yola uyulmaması bunun nedenidir.
İyiye götüren bilinç ise tamamen Satanas'tandır.
Evrenin bir öncülü yoktur çünkü evren bütün gerçekliğin, ışığın, yaşamın yer aldığı yer olarak öncülsüzdür. Kendi içinde bir düzeni ve hak edenler için ulaşabilecekleri büyük seviyeleri vardır.
Evrendeki en yüksek şey ise Gerçeğin bizzat kendisidir. Kavramların ilişkilerini anlamadığınız için tek bir pencereden bakıyorsunuz. Komünistlerin bütün varlığı "ekonomik" düzleme indirgemesi gibi, bu da Neptünyen değerlere indirgemeci bir yaklaşımdır. 12 burcun ve 12 Olimposlunun ifade ettiği değerler sadece bu mudur?
Halbuki kapsayıcı bakılsa önce yaşam, sonra da yaşamdaki değerler şeklinde ilerlenecek. Siz burada bireysel değerlerinizi bütün varoluşun üstündeki yegane amaç olarak yansıtıyorsunuz. Size kötü bir haber vermem gerekirse, evren sizi dinlemeyecek, çünkü onun kendi kuralları ve ilerlediği akışı var.
Hayattaki en büyük değerlerden birisi olan "yaşam" gibi bir amaca saygısızlık yaparsanız elbette ki gram ilerleyemezsiniz. İnsanlıktan nefret ederseniz gram ilerleyemezsiniz. Tek bir bakıştan sabit bir şekilde yorumlarsanız tabii ki gram ilerleyemezsiniz.
Bu yüzden çeşitli Tanrıların ritüellerini yapıyoruz ve hayatta onların yönettiklerini anlamaya çalışıyoruz.
Kendinize sorun: "Hayatta bir konu hakkında travma yaşamış ve en önemli şeyi "o" olarak gören bir kişiyle aramda ne kadar fark var?" Fakirlik çekmiş birisinin hayatı bütün görüp yorumladığı maddiyat olabilir, iletişimde eksiklik çekmiş birisi için hayattaki bütün anlam insanlarla etkileyici konuşmak olabilir, ya da hayatında hep kısıtlanmış birisi için en önemli şey özgürlük olabilir ve sorumluluktan tamamen nefret edebilir.
Hanginiz doğrusunuz? "Bilgelik", bir şeyin yerini ve doğrusunu bildiğiniz zaman başlar. Bir şey için ayağa kalkıp ses yükseltmeniz gerektiği zaman "ya sabır" derseniz bilge değilsinizdir, durduk yere tartışma çıkardığınız zaman da "bilge" değilsinizdir.
Hayatta temel seviye bir şekilde sadece kendinizin anladığı şeyden bütün evreni yorumluyorsanız yine bilge değilsinizdir. Hatta aksine, eksiksinizdir. Birisi size yaşamla ilgili konuştuğunda bunu kötülüyorsanız sadece yaşamın anlamını bilmemenizden kaynaklı bir yorum getiriyorsunuzdur. Eğer birisi ölümü kötülüyorsa, ölümü sadece fiziksel olarak gördüğünden ya da değişim korkusundan kaynaklı, yine kendi bilgisizliğinden ve anlayışsızlığından bu yorumu getiriyordur.
Siz daha evrenin kendisini anlamadan hayali bir şekilde "burada bunlar eksik, o hâlde daha iyisi olmalı" diyorsunuz. Halbuki evren size zaten daha iyisinin olduğunu söylüyor, fakat o ya da bu nedenden bir yerlerde yok. İşte bunu anladığınız zaman bir değişiklik yaratabilirsiniz. Aksi takdirde suçu Tanrılara ya da farklı bir şeye atmaya da devam edebilirsiniz.
Fakat Roma'da, Romalı gibi davranmazsanıız kaybeden de yine siz olursunuz. Ortada taşkın varken "Dur bakalım su kardeş, bak köyü mahvediyorsun, böyle olmaz." derseniz açıkçası su hiçbir şeyden anlamayacak ve köyü talan etmeye devam edecektir. Gider bir baraj inşa ederseniz, o zaman taşkını kontrol altına alırsınız.
Kanatlarınız yokken uçmaya çalışamazsınız.
İşte bütün bu değerleri ve çözümleri gerçekten anlayıp içselleştirdiğinizde "gerçeği" bulmuş olursunuz, aksi takdirde sadece kendi değerlerinizi en üstün değerler olarak gören birisi olursunuz. Tabii, her yaşam alanı bir şekilde yaşama ve birbirine bağlı fakat hiçbiri her şeyi açıklamak için kullanılamaz.
Gerçek, bunları aşkın bir kavramdır. Her şeyin düzeninin, doğrusunun, gücünün, değerinin ta kendisidir.
Bu hayatın her alanında böyledir. İlkokul matematiğini gören birisi matematiğin bütün olayı buymuş diyemez. Size gerçekten soruyorum, ortada bütün herkesin kabul ettiği yaşamın alanları varken ve dahası bunu zaten gözünüzle de görebiliyorken, her şeyi tek bir şeye indirgeyerek hakikati mi buluyorsunuz?
Tebrikler, biraz Neptün enerjiniz fazla diye artık herkesi geride bırakıp diğer her şeyi de içselleştirmeden, görmeden hakikate eriştiniz. Bunları tamamlamaya ne gerek var, değil mi? Güneş enerjileri fazla birisi de zaten ne insanlıkmış, insanlarmış uğraşmasın, o da zaten kafasında bitirmiş. Kendisine baksın dursun. Venüsyen adam da para kazanıp "Vay fukaralar, para da kazanamıyorlar." desin, diğerlerini hakir görsün (tabii bu sırada siz de onu hakir göreceksiniz).
Böyle düşünmeye devam edebilirsiniz, fakat günün sonunda tek yaptığınız kendinize zarar vermek ve gelişiminizi geciktirmek olacak. Herkes, belirli değerleri biraz da olsa anlıyor, fakat diğerlerini anlamadan sadece meşhur 3 Spiderman meme'indeki gibi "Sen yanlışsın, hayır sen yanlışsın!" deyip durursunuz.
Bir ideolojiyi alıp en uçlara taşımaktan zevk alarak Centillere satan Yahudiler de o sırada Hahamlarının çeşitli hayat konularındaki vaazlarını dinlerler.