Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

[Çeviri] ZEVİSTLER: Yeni Adımız, Zeus & Yıldırım Gücü - Sat & Zev

Sonne

Moderator
Joined
Oct 23, 2023
Messages
1,267
Bu vaaz, Yüksek Rahip Hooded Cobra 666'nın forumlardaki yazısından çevrilmiştir.

SS ailemizdeki herkese esenlikler,

Aşağıda, daha yüksek bilgi ve farkındalık yolunda devam edebilmemiz için tüm arka planı ve sembolik süreçleri açıklayacağım. Yakında, sitemizdeki Semboller Sayfası güncellenecek ve size daha derin gerçekleri ve anlayışı gösterecektir.

Antik Yunancada, Ζευ ya da İngilizcede Zeus olarak adlandırdığımız kelime ZEV veya ZEF olarak telaffuz edilir. İngilizcede bu fonetik olarak ZUS gibi duyulsa da bu fonetik kök, gerçek telaffuzu olan ZEFS’ten oldukça uzaktır. Tanrımıza dua etmek isterseniz, zaten bildiğimiz Beelzebul ya da Şeytan gibi isimlerin yanı sıra ZEFS’i de kullanabilirsiniz. Kullanın ve ne kadar doğrudan olduğunu göreceksiniz.

Devam edecek olursak, bu kelimelerin arkasında ayrıca şu anlamlar bulunmaktadır:

Ζευ - Antik Yunancada “Birleştiririm” anlamına gelir. Bu, ruhun birliği, yaratılışın birliği veya yaratılışın birleşik zihni [“Tek Tanrı” ya da Kozmik Zihnin Birleşik Bilinci] gibi her şekilde birleşme anlamına da gelir. Her şeyi kapsayan ve birleştiren bu güç, insan ruhunun içinde de bulunur—Şiva ve Şakti’nin, Kundalini Yılanı’nın yükselmesi için ilahi evlilikte birleşmesi ya da etkileşime girmesi gibi. Bu nedenle, burada gizli olan anlam (ki oldukça açıktır), yalnızca “Tanrı” kavramına değil, Tanrısallığın kendisine de uzanır. Ζευ kelimesi aynı zamanda erkek ve dişinin hayat yaratmak için birleşme amacına da bağlıdır; tıpkı "erotik olarak birleşmek" anlamına gelen Ζευ-ω kelimesinde olduğu gibi. Bu birleşme, yaşamı doğurur.

Zeus’un bir diğer adı da modern Latincedeki Deus kelimesinin geldiği “Δίας” idi. Bu, “Bölerim” anlamına gelir. Δίας, “Bölen” demektir—O nihai güç olarak, birleştirebilir ya da bölebilir. Bölünme ve birleşme, yaşamın gerekli bileşenleridir; bunlar olmadan hiçbir şey gerçekleşemez. İnsan vücudundaki hücreler, “ilk birleşik hâl” olan tekil hücre organizmasından gelen ardışık bölünmeler yoluyla çoğalır. Sperm, yumurtaya ulaşıp birleştiğinde, ardından sürekli devam eden bölünmeler gerçekleşir ve yaşamı üretmeye devam eder. Yani önce birleşme vardır ve sonra bölünme, hayatın ve varoluşun tüm kavramlarını daha ileriye taşır.

Son olarak, Zeus’un bir diğer adı da “Yaşayan” anlamına gelen “Ζήνας” idi. Yukarıdaki iki ismi bildiğinizde, bu isimlerin neden kullanıldığını anlarsınız; bu, tam olarak yaşamın sürecidir. Bu üç isim bir araya geldiğinde bir üçlüyü oluşturur.

Sonuç olarak, bu sürecin tamamı Gerçeğin veya Kozmik Gerçeğin temelinde gerçekleşir. Bunun başka bir yerde gerçekleşmesi mümkün değildir. Bu nedenle, Satya ya da “Şeytan” olarak adlandırılan varlık, bunun gerçekleşebileceği öz temel varlıktır.

Bu nedenle elimizde Bölünmenin, Birleşmenin ve Yaşamın bizzat kendisi vardır.

Fizikte, bölünme ve birleşme güçleri etkileşime girdiğinde, elektriği ya da yaşamı veya hareketi üretirler. Negatif ve pozitif kutuplar birbiriyle etkileştiğinde, karşılıklı etkileşimleriyle itme, çekim veya patlamaya yol açan güçler meydana gelir. Bu, bizim elektrik veya yıldırım olarak adlandırdığımız kuvveti oluşturur. Elektrik akımı, ister biyoelektrik ister robotik varoluş biçiminde olsun, hareket ve yaşam için gereklidir. İnsan sinir sistemi, tekrardan, Zeus’un Sembolizmi olan yıldırım gücü, elektrik akımı veya biyolojik güç ile çalışır.

Bu güç olmadan, yalnızca ruhu olmayan cansız nesneler vardır. Ruh aynı zamanda Kıvılcım olarak da adlandırılır. Bu yüzden Antik Yunanlar ona ZİNAS adını vermiştir, çünkü yaratılışta yaşamı veren O’dur.

Şimşek ve onun görsel etkisi, elektriğin parlaklığı, ışık veya yıldırımı üretir. Lucifer’in aniden ortaya çıkarak aydınlanmaya sebep olduğu söylenir; yıldırım ise farkındalık hissini yaratır. Bu yıldırım gücü, ışığın gücüdür ve yaratılışın ya da hiçliğin karanlığından çıkarak varoluşu ve yaşamın kendisini meydana getirir. Evrende daha yüksek bir güç yoktur.

Meditasyon yaptığınızda, bu gücü karıncalanmalar şeklinde hissedersiniz. İskandinavlar bu gücü “Vril” olarak adlandırmıştır, İngilizcede ise biyoelektrik olarak bilinir. Bu, Tanrıların ve yaşamın gücüdür; Hindu geleneğinde ise Varja kuvvetidir. Brahma, evreni yönetmek için onu elinde taşır; tıpkı Zeus’un yıldırımı tuttuğu gibi.

Bunu daha iyi anlamak için, Z harfi kelimenin tam anlamıyla yıldırımın veya İskandinav Rünü Sowilo’nun sembolüdür. Yıldırım teması ayrıca yakında güncellenecek Semboller bölümünde açıklanacak olan Svastika Sembolü ile de ilişkilidir [bu bölüm, yalnızca modern tartışmalara “Satanik Semboller” üzerine verilen cevaplarla sınırlı kalmayıp, özgün sembollerimizi de içerecek şekilde güncellenmiştir].

Şimdi, hepiniz burada Baal-Zev-Ul veya Sümer’de “Beelzevul” ya da Goetik saçmalıkta “Beelzebub” isimlerine aşinasınız. Tarihsel olarak bilindiği üzere, O, orijinal bir Sümer ve Mezopotamya Baş Tanrısıdır. Pek çok insan hâlâ Goetik saçmalıklara bağlı kaldığı için, neden asıl köklere dönüşün çok daha iyi ve net olduğunu açıklamak adına bunları ele alacağım. Beelzebul örneğinde ise yozlaşma o kadar ağır değildir.

Tanrıların tüm kelimelerinde, onların teonimlerinde ya da kutsal İsimlerinde, güçleri taşıyan bir yön bulunur. Baal-Zev-Ul örneğinde, Baal kelimesi Kral anlamına gelir [tıpkı Zeus’un Tanrıların Kralı olması gibi], Zev ise kelimenin tam anlamıyla Zeus’un adıdır ve UL, Işık anlamına gelen bir kelimedir [hatta Lucifer bile diyebiliriz]. Kelimeyi parçalara ayırdığımızda, Zeus’un adı doğrudan Beelzebul isminin içinde yer almaktadır.

Düşman tarafından Tanrımıza atfedilen isimle ilgili olarak, bu da uygun bir isimdir, “Sat-an” veya “Sat-Anas” ismine sahibiz ve bu, Ebedi Gerçek anlamına gelen SAT teonimik köküne dayanır. İsimleri parçalarına ayırarak bu sonuçlara ulaşma süreci, Tanrıların İnisiyeleri tarafından uygulanan yaygın bir felsefi uygulamaydı. Ancak bağlamından koparılarak “kötülüğün prensi” ve “karanlık” gibi çarpıtmalara uğratılmıştır ve bizler bu yanlış çağrışımların farkındayız.

Orijinal iftira eseri olan İncil’e baktığımızda, Luka 10:18’de şöyle denildiğini görürüz: “Şeytan’ın gökten YILDIRIM gibi düştüğünü gördüm.” Ardından, Vahiy’de “Şeytan’ın tahtı”nın Pergamon’da olduğundan yakınırlar; burada, Zeus’un Büyük Sunağı bulunmaktaydı (Hitler’in Berlin’in merkezine taşıdığı yapı…). Hiçbir şey gizemli değil, her şey son derece açık. Şimdi bunu daha ayrıntılı inceleyelim.

Burada aşağılanan, yıldırımla simgelenen asıl Tanrı kimdi? Zeus. Buradaki sembolizm son derece açıktır. Sonradan “Cehennem” ve “Şeytani” olarak adlandırdıkları Göklerin Hiyerarşisinin Lideri kimdi? Zeus. Göklerde yaşayan [Zeus’un alanı, Olimpos Dağı, Göklerin Efendisi, Göksel Baba ve benzeri ünvanlarla anılan], Yıldırımın Sahibi olan Zeus, tıpkı kendi sembolünün onu temsil ettiği gibi, şimdi Otoritesi olan “göklerden düşüyor” olarak tasvir ediliyor.

Neden “Dolu”, “Yağmur”, “Meteor” veya “Kuyruklu Yıldız” gibi değil de “Yıldırım” gibi düşüyor? Çünkü bilinçaltına verilen mesajın son derece güçlü olması gerekiyor. Bu mesaj gözlerinizin önünde. Bunu göremeyenler için algılarını açmalarını tavsiye ederim. Zamanla her şey netleşecek. Gelecek güncellemeler bunu vurgulayacak ve her şeyi açıklayacaktır.

Kültürel saldırılarından bıktığımız için, Orijinal Tanrıların daha fazla açıklığa kavuşturulması ve yeniden tesis edilmesi yolunda ilerliyoruz.

Her şeyi açıkladıktan sonra bir sonraki değişime geçerken, bundan böyle “Zevist” olarak anılacağız.

Dünya bizleri ZEVİSTLER veya “Zeus’un İnisiyeleri” olarak tanıyacaktır. Sat-ya’nın ve Orijinal Tanrıların ebedi doktrinini takip ederek, yıldırımı ve aydınlanmayı hem insanlığa hem de kendimize getiriyoruz. Bu, geçmişte olduğu gibi sınırlayıcı etiketlemelerin ötesinde, insanların bizim gerçekte kim olduğumuzu görmelerini sağlayacaktır.

Bunu kendinize yüksek sesle söyleyin: “Ben bir Zevist’im.” deyin ve bu kelimenin ve unvanın altında yatan nihai gücü ve ne anlama geldiğini hissedeceksiniz. İnsanlık yıldızlara doğru genişledikçe, diğer varlıklara “Biz Zevist’iz” diyecekler ve onlar da bize saygı gösterecekler—bunun hem Antik hem de Fütüristik göründüğünü inkâr edemezsiniz.

Bunun telaffuzundaki küçük zorluk kasıtlıdır. Bu, anlamsızca harcanmaması gereken, akılda kalıcı bir kelime olmalıdır.

Bu kelime doğrudan ve kelimenin tam anlamıyla ZEV, teonimik kök—Tanrımızın Teonimik gücü ve -ist eki, yani “Bu güce ait olanlar” anlamına gelir. Yıldırımın ve Tanrıların Tanrısının çocukları ve ailesiyiz. Düşmanın ve onların anlatılarının ortaya çıkışından önceki zamana geri dönüyoruz; otoritenin bulunduğu yerdeyiz, düşmanın iddialarına yanıt veren konumda değiliz.

Tanrılarımızın mirasının restore edilmesiyle ve düşman bağlamından çıkarılmasıyla bu miras, insanlık ve toplum üzerinde nihayet tam anlamıyla özgürce hareket edebilecektir. Düşmanın kısıtlamaları ortadan kalkıyor ve onlardan geriye hiçbir şey kalmayacak; Tanrıların gücünün tam olarak yeniden tesis edilmesi yakındır.

-Yüksek Rahip Hooded Cobra 666

Gerçek şu ki, Zeus’un gücü bozulamaz. Yüksek Rahip Hooded Cobra, insanların hiç bilmediği, muazzam bir güç barındıran bir gerçeği bana açıkladı.

Romanya'da dil, sanılanın aksine Sanskritçeden büyük ölçüde etkilenmiştir ve birçok doğru kelimeye ve köke sahiptir.

Romanya’da Tanrı için evrensel olarak kullanılan kelime DUMNEZEU’dur. Bu kelime, Hristiyan ayinlerinde ve Tanrı’ya yapılan dualarda en yaygın şekilde kullanılmaktadır; yaşlılardan çocuklara kadar herkes neredeyse tamamen bu çağırma kelimesiyle dua eder.

Yüksek Rahip Hooded Cobra tarafından bana doğrudan açıklandığı üzere, bu kelime Zeus’un kutsal bir ismidir.

Bu kelime DMN + ZEUS olarak oluşur. DMN, Demon yani Daimonos ve Zeus’un kökenidir ve birleşerek Zeus Demonion olarak Zeus'un epitetini oluşturur.

DUMN, mantrik çağırma gücünün başka bir boyutuna sahiptir ve çevirilerde doğrudan Efendi, Kral, Prens gibi anlamlara gelen bir köke sahiptir.

DUMN’nin doğrudan çevirisi BAAL’dir, yani DUMNZEU, BAALZEUS veya BAALZEBUL’dur.

Bu da Yüce Tanrı, Tanrıların Kralı Zeus olarak çevrilir.

Yahudilerin çıkardığı düşman dinlerin tüm yozlaştırmaları, Tanrıların insanlığa olan ilgisini ve sevgisini yok edemedi ve çürütemedi. Romanya'da İncil’i takip eden ve Şeytan’a, Beelzebul’a ve tüm bunlara saldıran herkes bilmelidir ki, günün sonunda ve varoluşları boyunca, Tanrı’nın gerçek adı olan Demon Zeus’a, yani Kral Zeus’a en dolaysız şekilde dua edip adını zikretmişlerdir.

Bu kutsama, bizzat Zeus tarafından yapılmış ve insanlık için bu emniyet mekanizmalarını koruyan ve saklayan en önemli kişiler tarafından muhafaza edilmiştir.

“Dumnzeu'ya dua ediyorum” - BAALZEBUL'A DUA EDİYORSUNUZ.

DUMN - BAAL

ZEU - ZEUS

DUMN - ZEU - LORD ZEUS, DEMON ZEUS, BAAL ZEUS.

DMNZEUS'a dua edin ve Zeus'u selamlayın!
 
Bunun hakkında bir bilgi var mı bilmiyorum, bir şey sormak istiyorum. Çok önceden adanmıştım ancak sembolik olarak ileride yeni adanma metni yayımlanırsa tekrar adanabilir miyim? Ruhani olarak dönüm noktamdan dolayı böyle bir şey yapmak geçiyor içimden.
 
Bunun hakkında bir bilgi var mı bilmiyorum, bir şey sormak istiyorum. Çok önceden adanmıştım ancak sembolik olarak ileride yeni adanma metni yayımlanırsa tekrar adanabilir miyim? Ruhani olarak dönüm noktamdan dolayı böyle bir şey yapmak geçiyor içimden.
Templeofzeus.org sitesine yeni bir adama ayini eklendi fakat çok büyük farklılıklar yok, eğer baştan aşağı değişmiş olsa ben de sembolik amaçla yeniden adanmak istiyordum fakat eski adanma ayini ile oldukça benzer. Eskisi de yenisi de bir ömür geçerli olduğu için yeniden yapmamıza gerek yok. Yine de yeni ayini Astral Tapınağınızda gerçekleştirebilirsiniz, ben de muhtemelen böyle bir şey yapacağım.
 
Kara kara girdaplar hortumlar sarıyor her yanı.
Gökler gürüldüyor dehșetle,
Her kükrediğinde gök
Kasırganın uğultusunu yarıp ulașıyor aciz yüreklere,
Dehșetle çırpıyor onları.
Aniden parlayan vahși yıldırımın ıșığı
Yakıyor karanlığa alıșmıș gözleri,
Kısılmıș gözler șașkınca bu șok eden
Bu masmavi ıșığın kaynağını arıyorlar,
Tam göğe yönelince zavallı mahmur bakıșlar,
Tam karanlık bululutlara değdiğinde kısılmıș gözler,
Aniden tekrar çakıyor dehșetli yıldırımın.
Uzaklardan çakan yıldırımın ıșığı
Heybetli gölgeni düșürüyor bir anlığına kapkara bulutlara,
Göklerdeki tahtına oturmuș heybetli cüssenin gölgesi bu.
Kimse indirmeden bașını semadan,
Tahtının makamından așağıya,
Șefkatli yağmur damlaları
Yavașça iniyor göğün merdivenlerinden,
Süzülüyor makamını izleyenlerin yüzünden.
Bir gülümseme yeșertiyor bu yağmur
Dokunduğu her yüzde.
Ve biliniyor bu gülmseme ebediyen solmayacak!
Ve biliniyor göklerdesin tüm heybetinle!
Ve biliniyor tahtın hep bakiydi
Ve ebediyen öyle kalacakcak!

Hail Zeus!
 
Harika bir yazı! Yüksek Rahip Hooded Cobra'ya ve çeviri adına size teşekkürler Sonne Bey. Sormadan edemeyeceğim "Satanic Symbols" kısmında Kara Güneş sembolümüzün kaldırıldığını fark ettim. Bu da mı kirletilmemiş isimlere geçişin bir parçası?

Hail Satanas!
Hail Zefs!
Hail The Black Sun!
 
Harika bir yazı! Yüksek Rahip Hooded Cobra'ya ve çeviri adına size teşekkürler Sonne Bey. Sormadan edemeyeceğim "Satanic Symbols" kısmında Kara Güneş sembolümüzün kaldırıldığını fark ettim. Bu da mı kirletilmemiş isimlere geçişin bir parçası?

Hail Satanas!
Hail Zefs!
Hail The Black Sun!
Bu sembol, insanların Zeus Tapınağı'nı keşfi sırasında herhangi bir engel teşkil etmemesi amacıyla kaldırılmış olabilir; ancak bu, yalnızca şahsi kanaatimdir.
 
Bir sorum var.
Zeus ve şeytan aynı kişi bu durumda şeytan ve baalzebul da aynı kişi mi olmuş oluyor ?

Bu durum aslında her mitolojideki tanrı karakterinin arkasında tek bir tanrı olduğu düşüncesini aklıma getiriyor.
 
Bir sorum var.
Zeus ve şeytan aynı kişi bu durumda şeytan ve baalzebul da aynı kişi mi olmuş oluyor ?
Evet.

Bu durum aslında her mitolojideki tanrı karakterinin arkasında tek bir tanrı olduğu düşüncesini aklıma getiriyor.
Bu, Baş Tanrı'ya özgü bir meseledir; Azazel, Astarte gibi diğer Tanrılar teolojik bilgeliklere harmanlansalar da ayrı varlıklardır.

Bunu okuyun: Neden & Nasıl Zeus'un Tapınağı'na Geçiş Yapıldı?
 
Yani onlar üvey kardeş değiller miydi ?
Kardeş olmaları, evrenin enerji yönlerinin alegorik bir yansımasıdır.

Elite Bey'in bu alegori konusundaki düşünceleri ilgi çekicidir:
Bir nevi uzaklaşmayla alakalı olabilir. Paraşivanik boşluktan ileriye doğru adımlar atılıyor. Paraşivanik boşluk, her şeyin temeli olsa ve ışığın geldiği nokta olsa da, o temelin üstünde Koç (İlksel Neden) yükseliyor. Yani Paraşivanik Boşluk aslında neden değil. Işığın geldiği yer. Logos zincirinin dışında. Bakıldığında bunun gibi detaylar görülebilir. Yeni bir uzaklaşma söz konusu. Hermetizmde de Tanrının suretindeki Kardeş Tanrı anlatılır, bundan da insanın yaratıldığı gösterilir. İkinci Tanrıyı, İlk Tanrı yaratır. Fakat insan İkinci Tanrıdan gelir. Yani bir uzaklaşma söz konusu. Hemen hemen aynı olunsaydı bu yaşanamazdı ve bu nedenlerden ötürü bir noktada bağlantının uzaması (üveyleşmesi) gerekebilir.

Amon mısırdaki baş tanrı ama aynı zamanda şeytan, baalzebul ve amon oluyor bu durumda, değil mi ?
Mitoloji bu şekilde işlemez; "X Tanrısı Y Tanrısı ise Z Tanrısı Y Tanrısı olamaz" gibi katı çıkarımlar yapmak yanıltıcı olur.

Basitçe Marduk, her iki Tanrıyı da simgeleyebilir. Amon Ra ve Baalzebul farklı Tanrılardır.

Bu yazıları okuyabilirsiniz:
Zeus'un Üçlü Doğası: Şeytan/Beelzebul ve Satanik Efsaneler
Zeus's Information Page
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Shaitan

Back
Top