AlterOne
Member
- Joined
- Feb 18, 2024
- Messages
- 315
Belki bir gün…
O hayalini kurduğumuz günler gerçekten gelir mi dersin? İnsanlar arınır mı nefretlerinden, kinlerinden? Bir sabah uyanırız da, gökyüzü hepimize aynı rengini mi sunar? Yağmur aynı güzellikte mi düşer üzerimize? Hep birlikte güler miyiz? O zaman Tanrılar bizi izliyor olur mu?
Ben insanlara çok kırıldım. Yoruldum. Ama yine de en çok neyi istiyorum biliyor musun? Hiçbir çocuk benim yaşadıklarımı yaşamasın. Mutlu büyüsünler. Bize ümit olsunlar. Belki biz aydınlığa kavuşamadık ama onlar yaşasın bunu. Güzel anılar biriktirsinler, bizim kadar savaşmasınlar. Dertleriyle boğaza iç çekmeye gelmesinler.
Benden geçti artık. Bunu kabullenmek zorunda kaldım. Sürekli sönmeye yüz tutmuş bir ateş gibiyim. Rüzgâr estikçe dağılan, tutunmaya çalıştıkça savrulan bir yığın… Ama eğer şimdi birileri mutluluktan ağlayacaksa, son kıvılcımımı bile tereddütsüz vermeye hazırım. Gözyaşlarım hep üzüntüyle aktı. Ama eğer bir gün birilerinin gözyaşları sevinçten akacaksa, ben sönmeye razıyım.
Bazen düşünüyorum… Bu kadar mı değersizim? Benim de hayallerim, isteklerim olamaz mıydı?
Meğer olamazmış.
Herkese sıcak bir omuz oldum ama benim yorgunluğum bile suç sayıldı. Beni ben olarak bilen kimse yok. Hiçbiri en sevdiğim rengi, şarkıyı bilmez ama sağ olsunlar…
En çok da bunu kabul edemiyorum: Kimse gerçekte kim olduğumu bilmiyor. Bir maskeyle yaşıyorum. Yoruldum. Böyle bir hayatı ben mi seçtim? Çabaladım. Herkesin başladığı noktaya varabilmek için bile mücadele ettim. Ama insan bazen durup dururken iyi şeylerin olmasını bekliyor ya… Ben, iyi olan her şeyi kendi çabamla elde etmekten yoruldum.
Çevremdeki insanları iyileştirdim. Onların yanında oldum. Ama iyileştirdiklerim, beni hasta etmeyi başardı. Olsun, her zaman onlar haklı. Benim bir önemim yok.
Bir zamanlar Şeytan’ı araştırıyordum. Güzel zamanlardı. Kendini ve çevreni iyileştirmek üzerine şeyler okurdum. Sanırım kendim hariç her şeyi iyileştirdim.
Yıllar geçti. Hiçbir şey değişmedi. İnsanlar, kıvılcımımı söndürmek için su dökmeye devam etti. Oysa ben, o zor zamanlarda bile fırtınanın içinde yıldırım olup alevlendim. Tanrı beni sönmeye terk etmedi. Fırtınanın ortasında, en savunmasız anımda bir yıldırım gönderdi ve beni yeniden tutuşturdu. Ama artık… Onlardan yardım almadan toparlanamayacağımı biliyorum. Ve bu beni daha da zayıf hissettiriyor.
Ama…
Bu kadar zayıf bir insana neden tekrar tekrar yardım etsinler ki?
Seni onurlandırmayan birini neden sevesin ki?
Ben sadece…
Değersiz bir insanım.
---
Peki, kendin için hiç yanmayı denedin mi? İçinde taşıdığın sıcaklığı, o ateşin ışığını biraz da kendin için harcamayı düşündün mü? Dünyanın kötülükle dolu olduğunu biliyorum. Ama bu, kendimizi unutmamız gerektiği anlamına mı geliyor? Senin içinde bir ışık var. Bunu başkaları için harcadın hep, ama biraz da kendin için parlasan ne olurdu?
O seni üzen insanlar… Belki kaderlerine razı olmaktan başka şansları yoktu. Belki de çırpınmaları bile onların yazgısının bir parçasıydı. Ama biz… Bizim seçim şansımız var. Kendi yolumuzu çizebiliriz. Tanrılar bize sadece izleyici mi? Yoksa bize bu iradeyi de onlar mı verdi? Hiç düşündün mü, belki de bizler, bizim yazgımızı değiştirmemiz için yaratıldık?
Sen hep başkalarının gemisini yüzdürmeye çalıştın. Hep onların fırtınalarında kaptanlık ettin. Ama belki de biraz da kendi denizinde yüzmeye çalışmalısın. Boğulmamaya çalışmalısın. Çünkü sen, düşündüğünden çok daha değerlisin.
---
Mutlu Imbolcler.
O hayalini kurduğumuz günler gerçekten gelir mi dersin? İnsanlar arınır mı nefretlerinden, kinlerinden? Bir sabah uyanırız da, gökyüzü hepimize aynı rengini mi sunar? Yağmur aynı güzellikte mi düşer üzerimize? Hep birlikte güler miyiz? O zaman Tanrılar bizi izliyor olur mu?
Ben insanlara çok kırıldım. Yoruldum. Ama yine de en çok neyi istiyorum biliyor musun? Hiçbir çocuk benim yaşadıklarımı yaşamasın. Mutlu büyüsünler. Bize ümit olsunlar. Belki biz aydınlığa kavuşamadık ama onlar yaşasın bunu. Güzel anılar biriktirsinler, bizim kadar savaşmasınlar. Dertleriyle boğaza iç çekmeye gelmesinler.
Benden geçti artık. Bunu kabullenmek zorunda kaldım. Sürekli sönmeye yüz tutmuş bir ateş gibiyim. Rüzgâr estikçe dağılan, tutunmaya çalıştıkça savrulan bir yığın… Ama eğer şimdi birileri mutluluktan ağlayacaksa, son kıvılcımımı bile tereddütsüz vermeye hazırım. Gözyaşlarım hep üzüntüyle aktı. Ama eğer bir gün birilerinin gözyaşları sevinçten akacaksa, ben sönmeye razıyım.
Bazen düşünüyorum… Bu kadar mı değersizim? Benim de hayallerim, isteklerim olamaz mıydı?
Meğer olamazmış.
Herkese sıcak bir omuz oldum ama benim yorgunluğum bile suç sayıldı. Beni ben olarak bilen kimse yok. Hiçbiri en sevdiğim rengi, şarkıyı bilmez ama sağ olsunlar…
En çok da bunu kabul edemiyorum: Kimse gerçekte kim olduğumu bilmiyor. Bir maskeyle yaşıyorum. Yoruldum. Böyle bir hayatı ben mi seçtim? Çabaladım. Herkesin başladığı noktaya varabilmek için bile mücadele ettim. Ama insan bazen durup dururken iyi şeylerin olmasını bekliyor ya… Ben, iyi olan her şeyi kendi çabamla elde etmekten yoruldum.
Çevremdeki insanları iyileştirdim. Onların yanında oldum. Ama iyileştirdiklerim, beni hasta etmeyi başardı. Olsun, her zaman onlar haklı. Benim bir önemim yok.
Bir zamanlar Şeytan’ı araştırıyordum. Güzel zamanlardı. Kendini ve çevreni iyileştirmek üzerine şeyler okurdum. Sanırım kendim hariç her şeyi iyileştirdim.
Yıllar geçti. Hiçbir şey değişmedi. İnsanlar, kıvılcımımı söndürmek için su dökmeye devam etti. Oysa ben, o zor zamanlarda bile fırtınanın içinde yıldırım olup alevlendim. Tanrı beni sönmeye terk etmedi. Fırtınanın ortasında, en savunmasız anımda bir yıldırım gönderdi ve beni yeniden tutuşturdu. Ama artık… Onlardan yardım almadan toparlanamayacağımı biliyorum. Ve bu beni daha da zayıf hissettiriyor.
Ama…
Bu kadar zayıf bir insana neden tekrar tekrar yardım etsinler ki?
Seni onurlandırmayan birini neden sevesin ki?
Ben sadece…
Değersiz bir insanım.
---
Peki, kendin için hiç yanmayı denedin mi? İçinde taşıdığın sıcaklığı, o ateşin ışığını biraz da kendin için harcamayı düşündün mü? Dünyanın kötülükle dolu olduğunu biliyorum. Ama bu, kendimizi unutmamız gerektiği anlamına mı geliyor? Senin içinde bir ışık var. Bunu başkaları için harcadın hep, ama biraz da kendin için parlasan ne olurdu?
O seni üzen insanlar… Belki kaderlerine razı olmaktan başka şansları yoktu. Belki de çırpınmaları bile onların yazgısının bir parçasıydı. Ama biz… Bizim seçim şansımız var. Kendi yolumuzu çizebiliriz. Tanrılar bize sadece izleyici mi? Yoksa bize bu iradeyi de onlar mı verdi? Hiç düşündün mü, belki de bizler, bizim yazgımızı değiştirmemiz için yaratıldık?
Sen hep başkalarının gemisini yüzdürmeye çalıştın. Hep onların fırtınalarında kaptanlık ettin. Ama belki de biraz da kendi denizinde yüzmeye çalışmalısın. Boğulmamaya çalışmalısın. Çünkü sen, düşündüğünden çok daha değerlisin.
---
Mutlu Imbolcler.